Sevgili EEEH Dergi okurları, geçtiğimiz Ekim ayında eşim ve oğlumla birlikte Vadi İstanbul’da sahnelenen Cimri adlı tiyatro oyununu izlemeye gittik. Bu yazımda sizlerle oyunla ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Neden mi? Çünkü diğerlerinden farklı olarak sesli betimlemeliydi, çok keyifliydi ve güzel bir anı oldu bizim için.
Öncelikle Cimri hakkında biraz bilgi vereyim. 17. yüzyılda yaşamış Fransız komedya yazarı Moliere'in ünlü eseri Cimri, iki perdeden oluşan 180 dakikalık bir oyun. Kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip olan oyunda Serkan Keskin, Sezin Bozacı, Ahmet Kaynak, Hakan Atalay, Metin Alpargun, Cansu Saka, İbrahim Barulay, Onur Yalçınkaya, Nisan Yenigün, Onur Şenol, Selen Şenay, Uğur Senkeri, Saniye Samra, Rojhat Özsoy, Gözde Şencan, Ezgi Ulusoy, Murat Kılıç, Yavuz Pekman, Mustafa Kırantepe yer alıyor. Cimri oyunu ilk kez Paris Royal’de 1668 yılında sahnelenmiş. Bu oyunda Harpagon rolünü, öksürük sorunu olmasına rağmen Moliere’in kendisi canlandırmış. Günümüze dek birçok kez sahnelenen oyun, 1980 yılında beyaz perdeye uyarlanmış. Oyunda burjuva sınıfına dahil olan Harpagon adlı karakterin cimrilikleri ve bu cimrilikler sonucu oluşan komik durumlar anlatılıyor.
Oyunu biz Türkcell Hayal Ortağım’ın davetlisi olarak izlemeye gittik. Uzun zamandır tiyatroya gitmiyordum ve bu daveti alır almaz hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Hele de sesli betimlemeli olacağını öğrenince, daveti geri çevirmem mümkün değildi. “Havada kaptım” desem yeridir.
Türkcell Vadi İstanbul sahnesinde oynanan Cimri oyunu oldukça kalabalıktı. Oyun başlamadan önce organizasyon ekibinde olan Gamze Sofuoğlu bize oyunu sesli betimlemeli olarak nasıl izleyebileceğimiz hakkında bilgi verdi. Oyun başladığında Hayal Ortağım uygulamasını açtık ve canlı betimleme sekmesinden betimlemeyi Emine Kolivar’ın sesinden canlı canlı takip ettik. Tabii ki bazı aksaklıklar vardı ve az sonra değineceğim ancak Emine Hanım’ın çok profesyonel bir betimlemeci olduğuna değinmeden geçmeyeyim.
Oyun başlar başlamaz, sesli betimleme de kulaklarımıza gelmeye başladı. Zaman zaman betimlemenin sesinin, oyuncuların sesinin üzerine çıkması dikkatimizin dağılmasına neden oldu. Canlı betimleme ara ara kesintiye uğradı. Kimi zamanlar araya farklı sesler de girdi. Belki betimleme yapılan kabin dışarıdan gelen sesleri almayacak biçimde konumlandırılmış olsa ya da kullanılan mikrofonun dışarıdan gelen sesleri bize iletmeyecek bir özelliği olsa bu sorun çözülebilirdi. Oyun açık havada sahnelendiği için de bu sorunlar daha çok yaşanmış olabilir. Aynı oyunu kapalı bir sahnede de izlemeyi çok isterim. Oyunda sessiz sahneler vardı ve betimleme olmasaydı, o sahnelerde nelerin olup bittiğini bilmeyecektim.
Oyun açık havada olduğu ve hava da artık soğumaya başladığı için biraz üşüdük ama perde arasında ikram edilen sıcacık çaylar içimizi ısıttı. Oyun bittiğinde Gamze ve Emine Kolivar’a eleştirilerimizi söyleme fırsatı bulduk. Onlar da bunların farkında olduklarını, zamanla bu hataları da düzelteceklerini söylediler.
Böyle erişilebilir tiyatrolar ne kadar sık düzenlenirse ve katılım ne kadar fazla olursa mükemmel bir canlı betimlemeli tiyatro deneyimi yaşayabiliriz.
Sesli Betimleme Derneği biz körlerin geribildirimlerini itinayla takip ediyor ve kendisini sürekli geliştiriyor. Umarım bu erişilebilir etkinlikler yaygınlaşır ve tüm tiyatrolara örnek olur. Sahnelenen her oyunu sesli betimlemeli olarak izleyeceğimiz günlerin hayaliyle eşit, erişilebilir, engelsiz sanat.