Toplam Okunma 0

Farklılıklarımızla kimsenin reklam, propaganda ve vicdan sömürüsü malzemesi olmayacağız!

3 Aralık Dünya Yeti Farklı Birey Sömürüsü Günü’nü geride bıraktık. 3 Aralık’ın BM tarafından Dünya Engelliler Günü olarak kabul edilmesinin ardından, istismarcılara gün doğdu. Erişilebilirlik yasasını bile yıllardır uygulamayan kamu kuruluşları, sınırları içerisindeki erişilebilirlik sorunları nedeniyle yolda yürümenin bile işkenceye dönüştüğü belediyeler, hak temelli mücadele yürütenlerin sesine ses olmayı aklına bile getirmeyen ünlüler, reklam için hiç bir fırsatı kaçırmayan şirketler, toplumdaki engelli algısından kendilerine konfor alanı yaratan bazı engelli örgütleri. 3 Aralıklarda salonlara, ekranlara ve sosyal medyaya üşüşüyorlar.

Gözlerinde yaş, kalplerinde sızı ve egolar tavan. Ne kadar duyarlı olduklarını göstermek için yarışıyorlar. Toplumdaki eşit birey hariç her şey oluyoruz. Süpermen, aciz, maskot… Gürültülerinden, farklılıklarla eşit yaşam taleplerimizi duymuyorlar ya da duymak istemiyorlar.

2020 3 Aralık’ı da geçmiş yılları aratmadı bu konuda. Yaşadığımız olumsuzlukların kökeninde sağlamcılık olduğunu anlatmaya çalıştık. Yine de çoğunluk bildiğini okudu. Önce medyatikler şenlendirdi podyumu. Geliri X vakfına bağışlanmak üzere, engelliler yararına kıyafetlerini satışa çıkardıklarını açıkladılar. Parayla beslendiğini düşündükleri engelli kardeşleri için bir şey yapmış olmanın rahatlığıyla indiler podyumdan. Sonra binlerce engelli adayı seferber oldu. Süslü cümlelerle engelliler gününü kutladılar ve döndüler eski normale. Yani yarattıkları engellerin sürekliliğini sağlamaya. Kapanışı Ayancık Müftülüğü yaptı. Yüzyıllardır toplum içerisinde süregelen körler zifiri karanlığa mahkumdur temalı bir video yayınlayarak ibretlik yaratıklar olduğumuzu anlatmaya çalıştı. Video Türkiye Körler Federasyonu’nun müdahalesiyle yayımdan kaldırılmış duyumlarımıza göre. Ve yine duyduğumuza göre Ayancık Müftülüğü özür de dilemiş. Ancak zihniyet değişmediği sürece bir başka yerde, bir başka kurum benzerini yapacaktır maalesef. Bizim içimizde de kendisini aciz, eksik, muhtaç gören ve bu görgüden dilenci kültürüyle nemalananlar da var olduğu sürece daha çoookk mücadele vermek zorunda kalacağız bu tür paylaşımlarla.

Video, artık yayımdan kaldırıldığına göre merak edecek olanlar için insanı deliye döndüren birkaç ifadeyi aktaralım sizlere. Videoda öncelikle güneşin her gün doğduğu ancak körlerin hayatının hep karanlık olduğu; hayatlarının tıpkı bir sesli kabir gibi olduğu söyleniyordu. Söylem daha da acıklı bir hale getirilmek için ekleniyordu: “yaşarken ölmüş gibi hissetmek…"Ha bu arada tüm video boyunca fonda acıklı bir melodinin çaldığını herhalde tahmin edebilirsiniz. Video şu cümle ile sona eriyordu: “Engellilerin, şiddet gören kadınların, çocukların can güvenliği, hayatları başkalarının vicdanı kadardır. Toplumun vicdanı kadardır, farkındalığı kadardır. O halde engel, görmemek mi? Görmezden gelmek mi? Duymamak mı? Dinlememek mi? Konuşamamak mı? Aynı dili konuşmamak mı? Gelin hep birlikte tıpkı asrı saadette olduğu gibi vicdanları yeniden, bir kez daha harekete geçirelim".”

Tüm bunların bireylerin ya da toplumun salt vicdanına terk edilemeyeceğini kavramak bu kadar zor mu? Oysa Allah insana akıl vermiştir. "Akıl sahipleri düşünebilsinler diye". Mantığını işleten herkes eşitlik, erişilebilirlik ve engelsiz bir hayatın hepimizin hakkı olduğunu idrak edecektir. Bir şey daha: Körlerin çok büyük bir kısmı, yani sizin görmek istemediğiniz kısmı, kendini kabirde falan zannetmiyor, yaşarken ölmüş gibi hissetmiyor. Tersine güneşin sapsarı sıcaklığıyla, rüzgarın masmavi dokunuşuyla inadına yaşıyor, inadına aranızda geziniyor. Üretime katılmak için, sosyal, kültürel veya siyasi her türlü alanda söz sahibi olmak için savaşıyor.

Ayancık Müftülüğü, bağlı olduğu diyanete, Kur’an öğreticisi olarak EKPSS sınavı sonucuna göre ataması dahi yapıldığı halde kör olduğu gerekçesiyle ataması iptal edilen engellilerin durumunu soran bir video hazırlamış olsaydı, bu yazıda daha farklı yer alabilirdi.

Bir kez daha üstüne basa basa bildiriyoruz: kimsenin maddi ve manevi sömürü aracı olmayı kabul etmiyoruz. Herkesin kişiliğine ve farklılıklarına saygı gösterilmesi gerekiyor. Biz de en temel haklarımız için rica etmiyor, farklılıklarımızla eşit, engelsiz, özgür ve erişilebilir bir hayatı diretiyoruz.

Son not: Engelsiz Erişim Derneği, içinde yer alan Düşün Sorgula Üret Kolektifi önderliğinde 3 Aralık 2020 günü tüm bu yukarıdakilere ve daha fazlasına dikkat çekmek ve tarihe bir not düşmek için Twitter’da bir etkinlik yaptı. Görünür görünmez sağlamcılığı, sende, bende, bizde sağlamcılığın ete kemiğe bürünmüş halini mesajlarla SağlamcılarDışarı etiketiyle anlattı. Meraklılarına duyurulur.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.