Toplam Okunma 0
  • Engelli, kadın mıdır erkek mi?
  • Ne absürt bir soru bu böyle? Elbette ikisi de değildir. Engelli, cinsiyetsiz hatta nadiren insan yerine konulan bir varlıktır.

 

Elbette bunlar benim düşüncelerim değil. Burada böyle alenen yazınca sizin de sahiplenesiniz gelmedi biliyorum. Peki ben bunları nereden çıkarıyorum dersiniz? Soruma soruyla karşılık vereyim.

Biz engelliler neden ve nasıl cinsiyetsiz olarak algılanıyoruz toplumda?

 

Bu sorunun cevabı “toplumsal cinsiyet rolleri” denen kavramda saklıdır. Toplumsal cinsiyet rolü, toplumun kadına ve erkeğe biçtiği roller anlamına gelir. Diğer bir ifadeyle, klasik kadınlık ve erkekliğin toplumdaki temsilidir. Kadın, evinin düzeninden sorumludur, çocuk doğurduğunda annelik izni alır, iyi bir eş, şefkatli bir annedir, kocasının gözünü dışarda bırakmayacak ve aynı zamanda da bakışları üzerinde toplamayacak kadar bakımlı olmalı, gece geç saatlerde yalnız başına sokaklarda dolanmamalı, bacaklarını aça aça oturmamalı, mümkünse çalışmamalı, çalışıyorsa kocasından az kazanmalı, özgürlük gibi saçma çeylere kafa yormamalıdır ve amacına ulaşmak için bir şey üzerinde ısrar ettiğinde, “inatçı” ya da “dik kafalı” olarak nitelenmelidir. Erkek, evin direğidir, çalışır evine bakar, çapkınlık elinin kiri; özgürlük cinsiyetinin gereğidir, anası, bacısı, karısı, kızı ona aittir, hepsinin namus ve güvenliğinden o sorumludur, yiğittir, kahramandır, fareden korkma lüksü yoktur, ağlamak ona haramdır, güç gerektiren işler -kavanoz kapağı açmak dahil- onun işidir, nazik, bakımlı ve sevecen gibi sıfatları hakaret sayabilir, sinirli olabilir, ve amacına ulaşmak için bir şey üzerinde ısrar ettiğinde, “tuttuğunu koparan” olarak nitelenir. Bir kadının nihayi amacı beyaz atlı prensini bulmak, bir erkeğinki de hayatının kadınına kavuşmaktır. Bir erkeğin beyaz atlı prensini bekliyor olabileceği, bir kadının hayatının kadınını arıyor olabileceği pek kimsenin aklından geçmez.

 

Cinsiyet rolleri say say bitmez. Toplumdan topluma değiştiği gibi, zaman içinde de değişir. Değişmeyen tek şey bir “deeğişimin kendisi”, bir de “toplumun engelliye bakışı” dır. Sevgili toplum sağolsun, her şeyden muaf tutar engelliyi. Şekilli sorular, beden dersleri, geometri konuları, askerlik, evlilik, cinsellik, cinsiyet... Liste uzar gider. Üçgenden, beşgenden anlamayacağımı düşünen toplum, kadınlıktan da sınıfta kalacağıma hükmeder. Toplumun sahnesinde kkadın rolünü oynamaya layik görülmem. Bir kadının yapması gereken şeyler benim için imkansızdır. Yemek yapmak, evi temizlemek, çocuk bakmak, kocamın giyim kuşamından sorumlu olmak, eve gelen misafirleri ağırlamak gibi şeyler bir kadının görevidir; ama engelli bir kadın bu görevleri yerine getiremez. Erkek açısından da durum farksızdır. Evin geçimini sağlamak, hep güçlü olmak, kadını koruyup kollamak erkeğin görevidir; ama engelli bir erkek bu görevleri yerine getirebilecek midir?

 

Bu düşünceler böyle burada yazdığım gibi açık seçik geçmez insanların kafasından. Bir erkek arkadaş “Kız arkadaşım çok kıskanç; ama seni hiç kıskanmıyor.” dediğinde, bir kız kıskanç sevgilisine rağmen engelli erkeğin yanağını rahatça öptüğünde, ben hep okurum bu düşünceleri sanki bir altyazı gibi.

 

Bu bağlamda sorulması gereken iki temel soru olduğuna inanıyorum:

 

1. Kadınlar ve erkekler toplumun kendilerine biçtiği bütün rolleri oynamak zorunda mıdır?

Bir kadın, özgür, bağımsız, kendi kendini koruyabilen ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir birey olduğunda, daha az X kromozomu taşımaz yani daha az kadın değildir. Erkek de evde çocuğa bakar, camları silerse, ne Y’si silinir kromozomlarından ne de başka bir yeri eksilir.

 

2. Engelli bir bireyin bu rolleri oynayamayacağını nereden biliyorsunuz?

Yemek yapmak, para kazanmak, çocuk bakmak ve daha nice cinsiyet rolu, bir tek sizin bildiğiniz gibi oynanmaz bu sahnede. Her yiğidin vardır bir yoğurt yiyişi. Duymayan biri, kapının çaldığını yanıp sönen ışıklı zilden anlayabilir. Görmeyen biri, yemeğin piştiğini görüntüsünden anlayamaz; ama tadına bakabilir. Yürüyemeyen biri, tekerlekli sandalye aracılığıyla gitmek istediği yere gidebilir. Konuşamayan biri yazabilir, çizebilir, işaret dili kullanabilir. Türlü türlü engellenmişliklere başka başka çözümler bulunabilir. Yeter ki gölge etmeyin, başka ihsan istemez.

 

Gölge edersiniz, on yüz bin milyon basamaklı otobüslere yamarsınız halkın parasını, bir engelli otobüse binemez. Gölge edersiniz, önyargılarınız yüzünden bir engelli işe alınmaz. Gölge edersiniz, ilkokul üçüncü sınıf okuma seviyenizle sırf para hırsınız için gider sınavda okutman olursunuz, bir engelli sizin yüzünüzden başarısız olur. Gölge edersiniz, dersten muaf edersiniz, bir engelli tam donanımlı mezun olamaz. Gölge edersiniz, sesli anons için yatırım yapmak yersiz gelir, bir engelli durağı kaçırır, işe, okula belki sevdiğine geç kalır. Gölge edersiniz, bütün dünyayı yalnızca sağlıklı, heteroseksüel, ideal boy, kilo, güç ve şekilde olanlara göre tasarlarsınız, tatmin olmazsınız. Gölge eder, ne kadar kadın ne kadar erkek, hatta ne kadar cinsiyetsiz olduğuma da siz karar verirsiniz, ama bu bir şeyi değiştirmez. İster beğenin ister beğenmeyin, ister alının ister darılın, oyunu sizin kurallarınızla oynamayanlar da hala kadın, hala erkek ve tıpkı sizin yaptığınız gibi sütyen takıyor, tıraş oluyor, kaş aldırıyor, bıyık buruyor, gerdan kırıyor, omuz atıyor, açık oluyor, öpüşüyor ve hatta sevişiyor.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.