Toplam Okunma 0

Hayat detaylardan ibarettir. Küçük görülen, önemsiz zannedilen birçok detay belirler hayatımızın gidişatını. O detaylar kimilerinin hayatını oldukça kolaylaştırır; kimileri de hiç fark etmez bile onun varlığını ya da yokluğunu.   Bu detay bazen bir gülümseme olur, bazen güven telkin eden bir ses, bazen de somut bir detay, örneğin dokunuşla hissedilen bir noktacık.  İşte bu yazımda bunların önemine dikkat çekmeye çalışacağım.


Görselliğin ön planda olduğu günümüz dünyasında, diğer duyu organlarının varlığı unutulmuş gibi yaşanılmaktadır. Şehir düzenlemelerinden ev araç gereçlerine, ofis malzemelerinden beyaz eşyaların tasarımına ve bilişim teknolojilerine kadar birçok ürün beş duyu organını tam ve eksiksiz kullanabilen insanlar için üretilmektedir.


İnsan denilen varlığın genelgeçer ihtiyaçları vardır ve hangi duyusu eksik olursa olsun insanın o ihtiyaçları ortadan kalkmaz.  Günümüzde insanların bu ihtiyaçlarını daha kolay ve hızlı karşılayabilmesi için çok çeşitli elektronik veya manuel araçlar üretilmiştir.  Biraz önce de belirttiğim üzere, bu cihazların çoğu herhangi bir uzvunda eksiği olmayan insanlara göre üretildiğinden, diğer durumda olan insanlar için  ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılamayı bir yana bırakın, çoğu zaman yeni sıkıntılara sebebiyet vermektedir. İşte bu durumda diğer duyu organları devreye girmektedir. Yukarıda bahsetmiştim ya, çoğu zaman göz dışında diğer duyular unutuluyor diye. İşte ben bir görme engelli olarak dokunmayı, işitmeyi asla unutamam.  Kendi yaşam alanım içerisinde bulduğum çözümler sayesinde hayatımı bağımsız bir şekilde idame ettiriyorum. Örneğin; evimde kullandığım mikrodalga fırının zaman ve derece ayarı ne sesli olarak ne de kabartma olarak tasarlanmış. Bu ürünü kullanabilmek için satın alırken hangi düğmenin sıcaklık hangi düğmenin zaman ayarı olduğunu öğrendikten sonra, sadece ibreyi dokunarak anlaşılacak hale getirdim. Sonra saat yönünde çevirerek istediğim ayara getirebilmeyi keşfettim ve sonrasında o günden bu güne kadar fırınımı herhangi bir sorun yaşamadan kullanmaya başladım. Kurutma makinemden örnek verecek olursam... Bu makinenin de düğmeleri çevirmeli ama fırınımdan bir farkı var. İbresi elle dokununca hissediliyor ve dönüş şekli kademeli. Böylece her kademede farklı bir programa geçtiğini anlıyorum. Bundan sonra program göstergelerini sesli ya da kabartmalı olarak etiketlemeye sıra geliyor. Bunu yapabilirdim ama henüz yapmadım. Çünkü şu anda en çok kullandığım programların kaçıncı kademede olduğunu öğrendiğimden, şimdilik fazlasına ihtiyaç duymadım.

Son olarak da, ofisimde yaşadığım bir olaydan örnek vereyim. Ofisimize yeni bir yazıcı geldi.  Yazıcının açma kapama düğmeleri hariç tüm ekranı dokunmatik. Bunu nasıl kullanabilirim diye düşünmeye başladım. Birkaç arkadaşımla çalıştıktan sonra, ihtiyacım olanın standart menüsü olan bir ekran olduğunu anladım. Bu ekran, yazıcı her yeni kullanıma başladığında oluşuyordu.  Sonrasında tıklamam gereken yerlerin tespitine sıra gelmişti. Bir arkadaşımla beraber ilgili noktalara bantlar yapıştırarak istediğim menülere ulaşımı sağlamış olduk.  O günden sonra yazıcıyı tek başıma kullanabilir hale geldim.


Hayattaki deneyimlerim; çevredeki düzenlemelerden herkesle eşit bir şekilde faydalandığımız taktirde insanlarla eşit ilişkiler kurulabildiğidir. Bu vesileyle evrensel tasarım ilkelerine uygun tasarlamalar yapan üreticileri saygıyla selamlayarak, tüm üreticilerin ürettikleri ürünlere bir görme engellinin, bir işitme engellinin ya da herhangi bir fiziksel engeli olan birinin de ihtiyaç duyabileceğini düşünerek üretmelerini talep ediyorum. Başka bir deyişle herkesle aynı parayı verip satın aldığım bir ürünü, ek bir harcama ve düzenleme yapmadan, en önemlisi körlüğümle uyumlaştırma sorumluluğu bana ait olmadan, stresiz, zaman kaybetmeden kullanabilmeyi ve bunun bir tüketici hakkı kapsamına dâhil edildiği bir yaşam temenni ediyorum. 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.