Toplam Okunma 0

Bu ay bizi hiç ilgilendirmeyen bir şeyden bahsedeceğim. Birleşik Devletler’de kablolu televizyon, telefon ve internet gibi hizmetleri sağlayan Comcast firmasının, dört gözle beklediğimiz konuşan televizyonları daha bize ulaşmadan tarihe gömüşünden söz edeceğim. Her ne kadar Comcast hizmetlerinden yararlanma ihtimalimiz olmasa da, bu paylaşımın çok önemli olduğuna inanıyorum; çünkü firmanın erişilebilirlik anlayışı gerçekten muazzam.

 

Konuşan televizyon kulağa biraz garip gelmiş olabilir. Televizyon dediğin aleti açarsın, kah şarkı söyler kah haber geçer. Sesi açık olduğu sürece konuşur yani. Peki o zaman, konuşan televizyon da ne ola ki? Ben çocukken henüz uzaktan kumanda evlerimize gelmemişti. Televizyonumuzun on iki kanal tuşu vardı. Ben evin en küçüğü olduğum için, evdekiler televizyonu değil beni kumanda ederlerdi. Gider tuşlara basardım, kanallar değişirdi. Hepi topu 12 kanal, eğer kimse ayarları değiştirmediyse, ben de özgürce istediğim kanalı açabilirdim. Sonra kanallar arttı, kumandalar benim yerimi aldı. Yine de en azından on on beş kanalı aklımda tutabiliyor, istediğim programı kimsenin yardımı olmadan bulabiliyordum. Fakat işler birkaç adım öteye taşındı. Kablolu televizyonlar, uydular ve eve gelen kutularla abone olunan kanallar durumu iyice karmaşıklaştırdı. Sonuç olarak evlerde televizyon kumandalarına ek uydu kumandaları boy göstermeye başladı. Şimdilerde en sevdiğim programın kanalını aklımda tutsam bile, film satın almacalar, diziyi kaçırmamak için kayıt komutu vermeler, yayını ileri geri sarmalar, hatta en basiti kanal ayarı yapmalar bile zorlaştı. Bu nedenle biz körler “keşke bilgisayarlarımız ve telefonlarımız gibi televizyonlarımız da konuşsa da bu eğlence işkencesi bitse” der hale geldik.

 

Bu süreçten anlayacağınız gibi, konuşan televizyon isteği de artık çok naif kalıyor. Tut ki televizyon konuştu, ne olacak benim kablolu, şifreli efendime söyleyeyim dekoderli kanallarım? Hadi televizyon üzerinden ayarları yaptım diyelim, film satın almacalar ya da yayına özgü diğer seçenekler yine bana haram, erişilebilir olmayan ekran mönüsü de yasak meyve adeta. İşte Comcast firması, ben daha konuşan televizyon hayalini kurarken, kablolu kanallarını erişilebilir hale getirmek için çok ciddi adımlar atan bir firma. Bizi ilgilendiren yönü de bu adımlar.

 

Comcast, bünyesinde bir erişilebilirlik birimi oluşturmuş. Birim başkan yardımcısı Tom Wlodkowski bir görme engelli ve beş kişilik ekibinde bir de az gören bir üye bulunuyor. Comcast böylece attığı her adımı ihtiyaca yönelik atmayı garantiliyor. Engelliler için göstermelik bir şey yapma yaklaşımından çok farklı bir bakış açısı olan hizmet sunma amacıyla yola çıkan firma, bu işe kaynak ayırıyor ve ciddi önem veriyor gibi görünüyor. Kurulan birim ve erişilebilirlik testlerinin yapıldığı laboratuvar, ürün geliştirme merkezinin hemen yanına konuşlandırılmış. Böylece her yeni çıkan ürün Wlodkowski ve ekibi tarafından erişilebilirlik açısından denetleniyor. Ürün geliştiriciler ve erişilebilirlik ekibi sürekli iletişim halinde olduğundan, küçük aksaklıklar anında çözülebiliyor. Comcast sadece görme engellileri değil tüm engel gruplarını dikkate alıyor. 2014 yılında konuşan kablolu televizyonun görücüye çıkacağı söyleniyor. Comcast’in internetten tutun da akıllı ev sistemlerine kadar pek çok hizmet sağladığı dikkate alınırsa, bu yaklaşımlarının öneminin daha da arttığı bence aşikar.

 

Comcast firmasını tebrik ediyorum. Sorunun varlığını fark edebilmek önemli bir adımdır; fakat bazen hatalı hizmet hiç hizmet verilmemesinden bile sakıncalı olabilir. Comcast’ın Wlodkowski ile çalışması son derece isabetli bir karar olmuş. Görme engellilerin ihtiyaçları nelerdir? Hangi çözüm yolları işlevseldir? Bu gibi soruları cevaplamadan bir proje geliştirmek, bir hizmet tasarlamak son derece saçmadır. Bu soruları en iyi cevaplayabilecek olanlar da sorunu yaşayan insanlardır. Bu uygulamanın, başına buyruk, çok bilmiş insanların engelliler için bir şeyler yaptıklarını iddia ederken kulaklarına küpe olmasını dilerim.

 

Comcast ile ilgili bilgiler www.accessworld.com adresindeki Deborah Kendrick tarafından yazılan makaleden alınmıştır.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.