Toplam Okunma 0
Beyaz dikdörtgen bir panonun sağ tarafında yukarıdan aşağıya doğru yapışkanlı bantla sırayla yerleştirilmiş farklı renklerde pastel boyalar. Her bir boyanın önüne Braille etiketle ne renk olduğu yapıştırılmış. Kırmızı renkli boya sırasından çıkarılmış ve panonun sol tarafında duruyor.

Birkaç aylık aranın ardından tekrar merhabalar. Okullar açıldı ve sizlerle Anaokulu deneyimlerimizi bir türlü paylaşamadım. Kreş sürecimiz kızım sekiz aylıkken başlamıştı ve kreş deneyimlerimizi de bebeklik döneminden itibaren paylaşmayı istemiş olsam da o dönemlerde burada yazı yazmadığım için treni kaçırmış olduk. Yeni bir okul ve yeni bir başlangıç yapmışken ufak ama yol gösterici olduğuna inandığım deneyimlerimi bu süreçleri yaşayacak ebeveyn arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.

 

“Erken çocukluk döneminde çocuklara ne verirsen onu alır” denir ya, tam da bizler bunu yapmaya çalışıyoruz. Erken kreş dönemini savunduğum için bazı arkadaşlarımdan olumsuz eleştiriler alsam da duygusal davranmak yerine eğitimine bir yatırım olarak görüp sürece başlamak çok önemli diye düşünüyorum. Bizler ebeveyn olarak elimizden gelen ne varsa bu dönemde destekliyoruz ama okul ortamında öğrendikleri çok farklı oluyor çocuğun. “Güvenli bağlanma” dediler, kulak asmadım. Çünkü bu safsatanın çoğu zaman bizim ülkemizde koyulmuş bir kural olduğunu düşünüyorum. “Kural mı?” deseler ona da “Hayır” derim tabii ki. Sevdik, sarıldık ve oynadık. Bu üç adımı hep uyguladık. Güven bağımızın hiç kopmadığını net bir şekilde görebiliyoruz. Neyse bu “Kreşe göndermeli miyim yoksa çocuğuma kötülük mü yapıyorum?” kısmı için biraz girizgah oldu.

 

Kreş dönemi bitti ve artık çocuğumuzun ilkokula da gidebileceği bir okulun ana sınıfında devam edebileceği bir eğitim kurumu araştırmaya başladık. Çalışma saatlerimize de uygun olan bir okulu bulduk ve çocuğumuzun kaydını yaptırdık. Ana sınıfı olduğu için heyecanlıydık ama az çok alışkın olduğumuz bir sistem olduğu için de rahattık. Okula gittiğimizde önce sınıfta bir tanışma seremonisi oldu. Öğretmen yıl boyunca çocukların yapacakları etkinlikler için kullanacakları ve almamızı istediği bir kırtasiye alışveriş listesi dağıttı bizlere. Daha önceden kreşteyken boya kalemleri falan almamızı istemişlerdi ama kullanacakları malzemeleri okul temin ettiği için uzunca bir liste elimize hiç gelmemişti. Öğretmen listedeki ihtiyaçları almamızı ve tüm malzemelerin üzerine çocuğumuzun adını yazıp etiketlememizi istedi. Burada okulun size vereceği tüm belgelerin dijital formatını talep etmeniz çok iyi olur. İlk zamanda bunu yapamasak bile ileri ki günlerde talep edelim diye öneririm. Biz listeyi aldık ve kırtasiyeye gitmeden önce listede yazılı olan ne varsa kendim not ettim. Kırtasiyeye gittim ve aldığım ne varsa telefonumdan da kontrol ettim. Alışveriş kısmını tamamlamıştım. Sıra etiketlemeye gelmişti. Braille olarak etiketleyebilirdim ama okulda buna ihtiyaç olmadığı için mürekkep yazı şeklinde etiketleme yapmak yeterli olacaktı. Kendimiz yazmayı biliyorsak güzel ama bilmiyorsak ya da “Daha kolay bir yöntemi yok mu bu etiketlemenin?” de diyebiliriz. Evet, varmış ve biz de hemen uyguladık bu yöntemi. Eşimin mahalleden bir arkadaşı kırtasiyede çocuğun isminin yazdığı bir etiket baskısı hazırladıklarını söylemiş. Bir tane A4 kağıdında küçük küçük etiketlerde çocuğumuzun ismini yazıyorlarmış, daha doğrusu yapıyorlarmış. Biz de yaptırdık. Yaklaşık 50-60 tane etiket vardı kağıtta. Kağıttan etiketleri çıkartıp tüm kalemlerine, boyalarına, hamurlarına yani tüm malzemelerine tek tek yapıştırdık ve hepsini etiketlemiş olduk. Artan etiketleri de poşetine koyup okula götürdük ihtiyaç olur diye. Basit bir yöntemdi ama bence iş bitiriciydi. Bazen bulduğumuz küçük ama hayatımızı kolaylaştırıcı ipuçlarını keşfedip kullanmak güzel oluyor. Konfor sağladığını düşünüyorum küçük ipuçlarının. Böylece ilk başta bazılarımızın gözünü korkutabilecek bu alışveriş serüvenimizi de tamamlamış olduk.

 

Evimizde de çocuğumuzun kalemlerini yenilemek istiyorsak işte o zaman kendimiz için Braille etiket yaparsak güzel olur. Etiketleme cihazınız varsa tüm malzemelere yapıştırıp cihazı üzerine tutup kalemin rengini kendi sesimizle kaydedebiliriz ya da tek tek Braille olarak yazıp yapıştırabiliriz üzerlerine. Bizim evde o kadar çok kalem var ki yaz yaz bitmez. Teknolojinin nimetlerinden faydalanmaya devam ettik ve “Danış” görüntülü destek hattını aradım ve tüm kalemleri renk renk ayırdım. Aynı renkten birden fazla kalem vardı elimizde. Tüm renkleri ayırıp lastikle birleştirdim. Braille yazıp lastiklere yapıştıracaktım ama tembellik yaptığımı itiraf edebilirim. Ayırdığım her kalemden bir tane alıp kalemliğe koydum. Böylece kullanacağımız tüm renklerden birer tane kalemlikte yeterli oldu. Şimdilik gerisini başka kutuya koyup kaldırdık. En lazım olan kalemler 12’li kuru boya kalemi, keçeli kalem ve kurşun kalem oluyor. Keçeli kalemler kapaklı oldukları için ayırt etmek çok kolay. Kuru boya kalemleri ve kurşun kalemlerinin de yapıları farklı oluyor. Öğrendikten sonra onları da ayırt etmek kolay. Aslında çocuğumuz biz bunları yapmasak bile renkleri falan bildiği için o kalemleri kendisi buluyor zaten. Okulda da sürekli kullandıkları için artık her şeye hakim oluyorlar. Ben de bir ebeveyn olarak bu süreçte kendi yöntemlerimi bulup uygulamak ve emek harcamak istediğim için bu kadar ilgileniyorum.

 

Tüm bu süreçlerde çocuğumuzla kurduğumuz bir ortak dilimiz olmalı. En baştan kendimizi dahil edersek gerisi kendiliğinden geliyor. Bir de çocuğumuzla bu bağları da güçlü tutmamız lazım. Bizim de tüm sürece hakim olduğumuzu görmesi, onun da bizlere taleplerini kolayca iletmesini sağlar. “Yapabilir miyiz acaba?” diye çekinenler hala varsa elimden gelen desteği vermeye çalışırım. Tüm bunları yaparken inanın yanımızda hiçbir gören yok ve hepsini iki kör ebeveyn olarak yapabiliyoruz. Teknolojiyi sonuna kadar kullanıp sonuca ulaşıyoruz.

 

Bir sonraki yazımda ödev yapma sürecimizden bahsedeceğim. Herkese keyifle, sağlıkla, erişilebilirliğin her daim hayatımızda olacağı ve erişilebilirlik mücadelemizde bolca kazanımlar elde edebileceğimiz güzel bir yıl diliyorum. 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.