Girdiğiniz ortama ne kadar süre içerisinde hâkim olabiliyorsunuz?
Mesela eşyalı bir evin anahtarını size verseler ve orada yaşamaya başlasanız, kaç saat içerisinde adaptasyonunuzu sağlar. Eşyaların kullanımı gibi durumlara hâkim olabilirsiniz?
Bu yazımda kör biri olarak tasarımına hiç hâkim olmadığım eşyalı bir ev ile yaşadığım deneyimlerimi paylaşacağım. Öncelikle bu yazıya konu olacak “Airbnb” platformunu kısaca anlatayım.
Airbnb, eşyalı – eşyasız ev kiralayabildiğimiz, tur satın alıp geziler düzenleyebildiğimiz ve toplantı gibi organizasyonlar oluşturabildiğimiz kurumsal bir platform. Mobil uygulaması ve web sitesi üzerinden tüm işlemlerinizi yapabiliyoruz. Erişilebilirliği konusunda fotoğrafların betimlenmemesi dışında pek de sorun ile karşılaşmadım. Gelelim asıl konumuza ve sizinle bu yazıya konu olan evi gidip biraz gezelim.
Geçtiğimiz günlerde Airbnb üzerinden eşyalı bir ev kiraladım ve eve ulaşana kadar eşyalar hakkında sadece fotoğrafları betimleterek aldığım bilgiler vardı, yani evde hangi eşyalar var gibi standart şeyleri biliyordum. Evi teslim alma saati geldiğinde yetkiliye ulaştım ve anahtarı alıp evin yolunu tuttum. Tarif edilen adrese ulaştığımda elimde 1 anahtar, tam karşımda da arkasında beni nelerin beklediğini açınca göreceğim bir kapı vardı.
Kapıyı açıp içeri girdim, her körün yaptığı gibi evi baştan sona inceleyip eşyaların nerede olduğunu, evin nasıl dizildiğini ve benzeri şeyleri keşfe başladım. “Zeminde ne tür eşyalar var. Mutfaktakiler neler ve nerelerdeler? Oturma odası nasıl kurgulanmış” diye gezerken, neredeyse her duvarda en az 2şer adet asılmış tablo olduğunu gördüm. “Acaba bu tablolarda ne tür çalışmalar yapılmış ki” diye düşünüp telefonumdaki teknolojik imkanları kullanarak onları da betimlettim. Böylelikle eve hakimiyet oranım ciddi düzeyde arttı. Eğer ben o tabloları betimletmemiş olsaydım, onlara her dokunduğumda mutlaka içeriklerini merak edecektim, iyi ki de hepsini betimletebildim.
Peki tek görsel ve erişebilmek için aracı uygulamalar kullandığım şey tablolar mı?
Hayır değerli okurlar, Tablolar bu yazımda size bahsedeceğim en masum görseller. Onlardan daha erişilebilir olmayan ve kullanmam gereken şeyler vardı, size bahsedeceğim ilk ürünüm de ocak…
Evet evet; yanlış duymadınız. Evde en son teknoloji ile donatılmış bir ocağım vardı. Fakat %100 oranda erişilebilir değildi.
Tezgâhın üzerine yerleştirilmiş bir ürün düşünün. Bu ürünün üzerine elinizi götürdüğünüzde sadece cam yüzey ile karşılaşıyorsunuz. Herhangi bir yerinde düğme olmayan, referans almak için çıkıntı dahi bulunmayan düz bir cam yüzeyden bahsediyorum. Öyle ki ocağın gözleri olarak adlandırdığımız bölümler bile görsel şekiller ile gösterilmiş durumda değerli okurlar. Yani bir tencereyi büyük göze yerleştirmek isteseniz, o gözün şeklini hissedebiliyor olmanız gerekir. Fakat düz bir cam yüzeyde bunu hissetmeniz imkânsız ötesi bir şey.
Hadi tenceremizi el ölçülerimizi kullanarak yerleştirdik diyelim. Ocağımızı aktif hale getirmek için dokunmatik zeminden menüye girip yakacağımız bölümü seçmemiz ve yine dokunmatik olan artı (+), eksi (-) butonları ile ocağımızın yoğunluğunu ayarlamamız gerekiyor.
Ocağa ilk dokunduğumda hayatımda ilk defa böyle bir şey ile karşılaştığım için “kesin bu camın altından bir şey çıkıyordur. Cam, kapak yerine geçiyordur” diye düşünerek tezgâhın üzerindeki zemini kaldıracak bir nokta aradım. Fakat en sonunda pes ederek telefonum ile bir göreni arayıp ocağı tarif etmesini istedim. Duyduklarım, size yukarıda olduğu gibi yazdıklarım.
Ocağı erişilebilir olmadığı için kullanamadım ve bir kenara attım. Anlık çözümlerim de olmadığı için ondan tamamen vaz geçip başka eşyalara yöneldim. Fazla uzaklaşmadım ki davlumbaz ile karşılaştım. Aynı dokunmatik yüzey davlumbaz üzerinde de mevcuttu ve yanlışlıkla dokunup cihazı aktif hale bile getirdim. Sonrasında kapatabilmek için adeta tüm tuşlara basarcasına ekranın her noktasına dokundum. Nihayet amacıma ulaştım ve ondan da kurtulmayı başardım.
Ocağı yakamadın. Davlumbazı açamadın… E Kadir daha ne kaldı ki evde dediğinizi duyar gibiyim. Fakat kettle, kahve makinası, fırın ve tost makinası başta olmak üzere diğer tüm eşyalar erişilebilirlik bakımından çok şükür problemli değildi.
İlk yapmam gereken şeylerden birisinin mutfağa hakimiyet olduğunu düşündüğüm için mutfakta bizim için ayarlanmış çay, şeker, kahve ve benzeri ürünleri kategorize etmekle işe başladım. Yine telefonumu kullanarak bir gören desteği ile tüm ürünleri sırayla inceledik ve kendi anlayabileceğim şekilde dolapta dizayn oluşturdum.
Şimdi bana lazım olan şeylerden birisi de wifi şifresi gibi kişisel bilgilerdi. Ev sahibinden şifrenin nerede yazdığını öğrendim. Sonra orada yazan şifreyi de yine telefonum aracılığı ile okuttum.
Ev, geçici de olsa yavaş yavaş bana ait duruma geliyordu. Artık… her geçen dakikayla birlikte daha fazla şeyi kontrol altına alıyordum. Bu da beni fazlaca mutlu ediyordu.
Peki televizyon ne kadar erişilebilirdi?
Otellerde mutlaka karşılaşmışızdır. Standart bir televizyonun kanal dizilimi genelde aynıdır ya da rast gele sıralanmış olarak karşımıza çıkar. Kanal sıralamasına çok girmeden televizyona genel hakimiyete bakacak olursak. Kumanda burada büyük rol oynuyor değerli okurlar.
Standart hale gelmiş ve çoğu televizyonda yerleri değişik olsa bile dizilimleri hemen hemen aynı olan ok tuşları bir körün işini fazlaca kolaylaştırıyor. Bu bilindik bir durum. Burada numaralar üzerinde beşinci Tuşa yerleştirilen nokta işareti de taa tuşlu telefonlardan bugüne biz körlerin işini ciddi düzeyde kolaylaştırdığını söylemeden geçmek imkânsız. Çünkü çoğu televizyon kumandasında numaralar üst bölümde yer alıyor. Fakat bazı kumandalarda numaralar tuş takımının en alt bölümünde de olabiliyor. Beşinci Numaranın üzerindeki nokta işareti bize bu tür durumlarda yön gösterici oluyor.
Ocağıma baktım. Davlumbazı yanlışlıkla açtım. Azıcık televizyon izledim. Fakat ortam biraz sıcak hale gelmiş olmalı ki serinlemek için klimanın kumandasını ararken buldum kendimi. Dağınık olmayan bir evde, kumanda genellikle klima ve çevresinde bulunur diye düşünerek o bölgede aramalarımı yaptım ve kumandaya ulaştım.
Fakat asıl mesele klima sıcak moddayken onu soğuk moda almaktı. Yani modlar arası geçiş tuşlarını kumanda üzerinde biliyor olmam gerekiyordu. Klima kumanda tuşları dizilimini keşfedebilmek için de klimanın markasına ulaşmam gerekiyordu. Ancak bu şekilde web sitesinden ya da benzeri yerlerden kılavuzu bulabilirdim.
Yine telefonuma başvurarak klima üzerindeki marka yazısını okudum. Google’da ve Youtube’da kumanda anlatımlarını dinlemeye başladım. Birkaç video seyrettim. Eninde sonunda kumandanın yapısına da hâkim olmayı başardım ve klimamı kendi istediğim serinliğe ayarladım.
Fark etmişseniz bu sürece kadar yanımda hiç yardımcı birey yoktu. Sadece uzaktan gören birine başvurdum. Bir de telefonumdaki kolaylaştırıcı uygulamaları kullanarak birçok işimi halletmiş oldum.
Sonuç olarak ne kazandım?
Bütün yazı boyunca, sizlere hiç bilmediğim ve eşyalı bir evde nasıl daha erişilebilir ve verimli yaşayabilirizi anlatmaya çalıştım değerli okurlar. Hiç erişilebilir olmayan ürünlere denk geldim. Çözüm üretmeye çalıştım. Erişilebilir olabilecek fakat birkaç yönteme gereksinimi olan şeylere denk geldim. Farklı yöntemler bularak yine faydalanmayı sağladım.
Kısacası azıcık telefonumdaki kolaylaştırıcı uygulamalar. Biraz deneyimlerim ve çoğunlukla da körlerin ortak kullandığı platformlar sayesinde öğrendiklerim ile birkaç günümü verimli bir şekilde geçirmeyi başardım. Peki ben kullandım bitti mi? Elbette hayır.
Evden ayrılırken ev sahibi ile bir bilgilendirme notu paylaştım. Bir kör evinizi tuttuğunda ona vermeniz gereken bilgilendirmeler içerikli. Bu not içerisinde eşyaların tarif edilmesi, kullanım konusunda küçük yönlendirmeler ve evin genel olarak betimlenmesi de yer alıyordu. Umarım aynı yerden ev kiralayan arkadaşlar kolaylaştırıcı çalışmalarımız ile karşılaşır. Böylece daha verimli bir süreç yaşarlar.
Ben o gün İstanbul Avcılar bölgesinde bir evdeydim. Yazı içerisinde reklam durumları olmaması adına ev sahibine yönelik bilgileri paylaşmayacağım. Dilerseniz iletişim bilgilerim üzerinden benimle irtibat kurabilir ve ilgili bilgileri alabilirsiniz.
Dünya genelinde hiç bilmediğimiz bir ortama girdiğimiz anda o ortama tamamen erişebilmemiz ümidi ile… mutlu, tamamen erişilebilir bir hayat için hep umutlu kalın.