Toplam Okunma 0

Travmalar olağan rutinimizi bozan, her zaman kullandığımız yöntemleri kullanamadığımız, bizi biçare hissettiren olağanüstü durumlardır. Bu yüzden bu tür durumları benliğimize bir tür tehdit olarak algılarız. Travma kapsamına giren, bizi elimiz kolumuz bağlı hissettiren birbirinden çok farklı haller vardır. Şu an hepimize tanıdık gelen pandemi, bunlardan sadece birisidir. Üstelik hem kişisel, hem toplumsal hem de küresel bir travmanın etkileriyle çok boyutlu olarak yüz yüzeyiz. Birden fazla alanıyla daha da çok kaygı, endişe, korku ve çaresizliğe neden olması gayet  tabiidir. Kendimizi eve kapatmış, kişisel ilişkilerimizi eskisi gibi sürdüremezken, yaşam kaygısı duyarken, başkalarına karşı gittikçe artan bir sorumluluk hissederken, kontrolün elimizden kayıp gittiğini fark ederken, hayata hiçbir şey olmamış gibi devam etmek epeyce zor, sorun çözme stratejilerimizin yer yer işe yaramadığını görmek sarsıcı olabilir. Buna hastalık için risk grubunda olmak da eklendiğinde, hayat bir kabusa dönmüş gibi gelebilir. Tüm duygular ve düşünceler, sırası bozulmuş bir geçit alayı gibi zihninizi allak bullak edebilir. Geceleri kabuslar birbiri peşi sıra uykunuzu berbat ediyor, dinlenmekten daha çok yorulduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. En yakınlarınızdan daha az ya da çok etkilendiğinizi gözlemliyor, neden farklı tepkiler verdiğinizi merak ediyor da olabilirsiniz. Travma alanının bulguları bize tüm bu durumlar için kanıta dayalı olarak birtakım cevaplar sunuyor. Bu ay hem bunları ele almak, hem de alanın önemli ismi Bessel van der Kolkun “Kendinize bakmak (caring for yourself)” başlıklı videosundan birkaç psikolojik ipucu  paylaşmak üzere yazımı kaleme alıyorum.

Travma zamanlarını, sıradan anlardan ayıran bazı göstergeler bulunur. Terleme, nefes düzensizliği gibi fizyolojik tepkiler, yeme düzeni ve miktarına bağlı keskin değişiklikler, uyku rutininin bozulması, hissizlik veya keskinleşmiş hassasiyet vb. birtakım hallerin birini veya birkaçını kendinizde,  sevdiklerinizde, başka insanlarda gözlüyor veya olduğunu duyuyor olabilirsiniz. Tüm bunların normal olduğunu, reddetmek, bunları yaşayanları “Senden daha kötü durumda olanlar var” diyerek veya şu ya da bu sebeple azarlamak, yaşanan duygu ve tepkileri görmezden gelmek, yapılacak en son şeyler arasındadır. Her insan, her durumu aynı biçimde deneyimlemez. Geçmiş travma öyküleri, aile geçmişi, duruma bağlı kaygılar, sosyoekonomik durum, kimliği sebebiyle ayrımcılığa uğrama gibi faktörler bir kişiyi travmatik strese daha  yatkın hale getirebilir. Tabii bu yatkınlık hali, güçsüzlük demek değildir. Bir kişinin travmatik stres tepkileri gösteriyor olması, o kişinin travmatik büyüme ile güçlenerek içinde bulunduğu halden çıkmayacağı anlamına da gelmez. Bu dinamiği hatırımızda tutmak önemlidir.

Salgının gittikçe yayıldığına tanık oluyoruz. Ben bu satırları yazdığımda Türkiye’de resmi vaka sayısı 15000’i geçiyor. En yakınlarındaki kişileri de düşünürsek, birincil pandemi ve etkileri deneyimleyen insan sayısı artıyor. Hızla yayıldığını duymak da kaygı düzeyimizi hep yüksekte tutuyor. Ve hatta orijinal kaynağına henüz erişmemiş olmamakla birlikte, psikolojik olarak kendini hastalığa yakalanmış hisseden birtakım insanların da var olduğunun belirlendiği söyleniyor. Bağışıklık sisteminin stres düzeyiyle birlikte çöktüğünü, strese müdahale eden HPA akses dediğimiz mekanizmanın aktifken, bağışıklık, sindirim  gibi sistemleri kapattığını düşünürsek, psikolojinin fiziksel sağlığa etkisini tahmin etmemiz güç değildir. Bu açıdan çok boyutlu travmayla nasıl bir ilişki kuracağımız büyük bir önem taşıyor.

Bessel Van Der Kolk “Caring For Yourself” başlıklı videosunda, bugün bizi en başta psikolojik olmak üzere, farklı açılardan ayakta tutacak dört temeli açıklıyor. Bir masa gibi bizi ayakta tutacak, bir yapı gibi çökmemize engel olacak temeller, ayaklar gibi düşünebiliriz.

Bunlardan ilki yapı (structure). Yani günlük hayatımızı oluşturan düzenli işler, aktiviteler toplamı da diyebiliriz. “Yeni bebeği olanlar, çocuk yetiştirenler bunun nasıl bir şey olduğunu bilir” diyor Van Der Kolk. Çocuğun uyuma, yeme, oynama için ayrılmış belli zamanları vardır. Bakım verenler bu rutinin bir defa bozulduğunda, çocuğun ne kadar huzursuz olduğunu, sağlığının nasıl tehlikeye girdiğini bilirler. Çünkü her şeyin bir zamanının olması, belirsizliği ortadan kaldırır. Bu da kaygının en güzel ilaçlarından biridir. Aslında yetişkinler de tıpkı çocuklar gibi belirsizlik vuku bulduğunda dengelerini kaybetmiş gibi hissederler. Bu dengeyi tekrar tesis etmek, iç huzuru yakalamak için günlük bir program, hayatı bir yapı içine oturtmak etkili bir çözümdür. İçinde yemek yapmak, evimizi düzenlemek, ertelediğimiz birtakım planlarımızı gerçekleştirmek, büyük bir girişimde bulunmak istemiyorsak bile kendimizi umutsuz hissettiren boş vakitlerdense düzenli bir günlük program yapmak, gün geçtikçe daha iyi hissettirecektir.

Bizi ruhsal olarak koruyacak ikinci ayak bağlantı (connection). İnsan kendisini bile bir başkasının gözünde tanır. Başkasının varlığının ötekisi olarak biz, kimle ilişki kurarsak, o ilişki içinde kendimizi yeniden var ederiz. Bunu yalnız ben söylemiyorum, Lacan, “Bana  arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü ve daha birçok kişi ve cümle, insanın ilişkiselliğine işaret eder. Bu kadar temasın olduğu bir dünya, bir yaşam kurgusunda pandemide inzivaya çekilmek herkes için sağlıklı olmayabilir. Hele ki bir müddet virüsün potansiyel taşıyıcısıymışçasına muamele gören yaşlılar, bugün temasla huzur, güven, rahatlama hissedeceklerin başında geliyor. Van Der Kolk; “İnsan bağlantıyla anlamlıdır, beynimiz görülmeyi, bilinmeyi ister” diyor ve ekliyor “Birini yalnızlığıa terk ettiğimizde, onu cezalandırmış oluyoruz. Romalılar sürerlermiş insanları, böylece en büyük ceza bu olurmuş.” Her türlü yolu kullanmamızı öneriyor üstat. Hatta daha da ileri gidip öğünlerinizi görüntülü arayarak beraber yiyin de diyor. Bu izolasyonu en ağır yaşayan yakınlarımızla yapabileceğimiz şeyler arasında. Nasıl ve ne şekilde iletişim kuracağımız bize kalmakla birlikte, yan yanaymış hissi verecek her türlü temas bugünlerin can suyu olacaktır.

Üçüncü ayağımız hareket. Travma dediğimiz hal hareketsizlik ve tutuklukla alakalı bir hal. “Bedeninizi hissedecek bir şeyler yapın. Yoga’nın bu işe yaradığını biliyorum” diyor ve birtakım online egzersiz, dans dersi gibi girişimleri öneriyor Van Der Kolk. Tabii engelliler için egzersiz ve dans videoları var mı diye bir soru geliyor aklımıza. Maalesef şansımıza bir iki anlatımı kapsayıcı video olsa da, çoğu seçenek hayal kırıklığına uğratıyor. Bu anlamda egzersiz ve dans için daha fazla görselin betimlenmesine dair harekete geçme vaktimiz geldi. Bunun için ne gibi toplu aksiyonlar geliştirebiliriz bağlamında fikirlerinizi bana ya da dergi hesabımıza iletebilirsiniz, bu sayede hep beraber sesimizi duyurmak için plan yapabiliriz. Şimdilik Türkiye Herkes İçin Spor Federasyonu HisApp uygulamasının engelliler için ayrılmış egzersizlerine göz atabilirsiniz. Neden hepsi betimlemeli değil de, ayrı bir kategoriyle bir kısmı hazırlanmış sorusunun yanıtını ben de kendime  verebilmiş değilim.. Eğer başka uygulamalardan haberdarsanız, aşağıda yorum kısmında paylaşmanız, hepimizi mutlu edecektir.

Dördüncü ve son ayağımız, yetkinliklerimizi çalışmak (practicing our competincies). Müzik yapıyorsanız bağlanın arkadaşlarınıza, hep beraber çalın söyleyin, diyor Van Der Kolk. Hep dışardan söylenir çoğunluk, mutfakta ürettiklerinizin tadını çıkarmak vaktidir diyor. Yani en iyi bildiğimiz şeyi yapıp, kendimizi kendimize en tanıdık hissettiğimiz alanlarda vakit geçirip yetkinliğimizle derinleşmek, bize de çok iyi gelecek. Ürettikçe, ürettiğimizi kokladıkça, dinledikçe, tattıkça, ürettiğimize dokundukça yaşadığımız anın, kendimizin daha bir farkına varıp umutlarımızı büyüteceğiz. Güçlenerek çıkacağımız bu dönemi dört ayağın, belki kendimizce var ettiğimiz başka ayakların temelinde tamamlayacağız.

Çocuklar travmalarda hem çok az farkında olan hem de kimi hallerde daha çok etkilenen bir grubu oluşturmaktadır. Bessel Van Der kolk’un “Beden Kayıt Tutar” kitabını okumuş olanlar, çocukluk travmalarının yıllar sonra nasıl kendini açığa çıkardığının örneklerini hatırlayacaklardır. Pandemi gibi durumları çocuklara açıklamak oldukça güç olsa da, bu dört ayağı, yapılan düzenlemeleri, bunların çocukların her türlü sağlığını korumak için ne kadar önemli olduğunu onlarla inatlaşmadan, algılarını küçümsemeden ifade etmek kritiktir.  Dışarıyla fiziksel bağı kopan çocuklar için bu durumu kabul etmek yetişkinlerden daha güç olabilir. Gereksiz ayrıntılara boğmadan, daha somut ve onun katılımını destekleyerek etkinlikler ve yaşam planı, koruma stratejileri geliştirmek hem ilişki güçlendirici hem de etkili olacaktır. Ek olarak çocukları ve ergenleri kapsayarak pandemi döneminde yapılabileceklere ilişkin rehberler bulunmaktadır. Bunların kapsayıcılığı yine başka bir soru işareti olmakla birlikte, Canan Çam Yücel gibi kör çocuklarla uzun müddet çalışmış uzmanlarımız sayesinde uyarlama yapmak için başvuracağımız güzel insanlar şükür ki etrafımızdalar.

Her hikayenin bir son sözü vardır. Her son sözde dokunulamayanlar, kapsanamayanlar, çaresi bulunamayanlar listelenir bilirsiniz. Bugün koşulları el verdikçe mesleğini yapmaya çalışan tüm sağlıkçılar, ailesine yaşam sunmak için her türlü şartta çalışmak zorunda kalan dışardaki tüm emekçiler, çok farklı travmatik deneyimlerin içindeler. Onları yalnız kendileri için değil, başkaları için de bu süreci göğüslerken buluyoruz. Belki de bu insanlardan bazıları, en yakınlarımız. Onlar için ilaç, huzur ve güven yalnız psikoloji alanının birikiminden değil, içinde bulunduğumuz sistemin dinamiklerinden gelmek durumunda. Bireysel olarak kıymetlerini ifade etmenin yeri büyük elbette. Bugün tüm yetkinliklerimiz ve tüm insan yanımızla dayanışmanın  ete kemiğe bürünüşünü deneyimliyoruz. Travmalarımızın ilacı da bu dayanışmadan damıtılıp bizi iyileştirecek.

 

Kaynaklar

https://www.youtube.com/watch?v=GSAfyYJG1kY

https://www.milliyet.com.tr/pembenar/uzm-fizyoterapist-mehmet-unal/corona-virus-ve-stres-2910475

https://apps.apple.com/tr/app/hisapp/id1234588566?l=tr

https://www.ankara.edu.tr/covid-19-virus-salgini-sirasinda-aile-cocuk-ve-ergenlere-yonelik-psikososyal-ve-ruhsal-destek-rehberi/

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.