Toplam Okunma 0
Dikey, dikdörtgen, animasyon afişte Orman Perisi Aisling bol yapraklı, yeşil dalların arasından, iri iri gözlerle bakarken yakından sadece yüzü görünüyor. Yeşil yapraklar çok sık. Aralardan ufacık bir boşluk bile görünmüyor. Aisling beyaz tenli, yeşil gözlü. Burnu ve ağzı çizgi şeklinde. Afişin üst kısmında üç satır halinde büyük harflerle “THE SECRET OF KELLS” yazıyor. “THE” ve “OF” kelimeleri siyah kontörlü sarı harflerle, daha kalın puntolu olan “SECRET” ve “KELLS” kelimeleri siyah kontörlü.

Betimleme eleştirileri üzerine yazdığım yazılardan kimi takipçiler bilir. SEBEDER Tartışmaları adlı bir Google grubu var. Yeni film ya da dizilerin, öneri ve görüşler ile taleplerin bildirildiği bir grup. Dernek yetkilileri ile hedef kitle arasında doğrudan iletişimin kurulabildiği bir ileti öbeği aynı zamanda.

Geçtiğimiz günlerde böyle yetkililer ile kullanıcılar arasında karşılıklı görüş alış verişinde bulunuldu. Sentezleyici ile yapılacak betimlemelere hedef kitlenin yaklaşımı ne olurdu? Birçok kişi insan sesi ile yapılacak betimlemeleri daha çok tercih etse de kısa sürede daha çok yapıma ulaşabilmek adına sentezleyici betimlemesini uygun görme tarafındaydı. Bunun üzerine dernek hemen kolları sıvadı ve bir film kısa sürede hazırlanıp görücüye çıktı.

 

Doğrusu ben de insan sesini çok önemsemekle birlikte daha çok filmi veya diziyi sesli betimlemeli izleyebilmek için kabul edilebilir tarafındaydım. Yine de önyargılarım vardı. İlk deneme olmasına karşın Büyülü Kitap bence hiç de fena değildi. Hatta büyülü bir deneyimdi benim için diyebilirim. abartmış olmam üstelik. Aşağıda okuyacağınız gibi sorunların çoğu montaj kaynaklı. Az biraz daha dikkat ve deneyimin artmasıyla çok daha iyi sonuçlar elde edilebileceğine eminim.

 

Önce filmin genel tanıtımından bahsedeyim size. Zaten 2009 yapımı bir film olduğundan mıdır nedir pek bir veriye ulaşamadım. Beyazperde sitesinde ya da basında bir eleştiri yazısı bulamadım mesela. Belki de benim beceriksizliğimdir. Ancak bu sonucu değiştirmiyor ne yazık ki. Ha bulamadığım en önemsenecek şeyse; karakterleri Türkçe seslendirenlerin kimler olduğu. Beyazperde genel olarak bu konuda çok iyidir ama orada da herhangi bir bilgi yok. Önceden, gördüğüm zamanlardan hatırladığım, filmin sonunda akan jenerikte Türkçe seslendirenler de olurdu. Muhtemelen bu filmde yoktu. Zira filmin jenerik bölümü okunurken özellikle dikkat ettim.  Böyle bir bilgi verilmedi.

 

Orijinal adı The Secret of Kells olan film 2009 Belçika, Fransa ve İrlanda ortak yapımı. Yapımcılığını Didier Brunner, Viviane Vanfleteren, Paul Young, Tomm Moore ve Les Armateurs'un üstlendiği filmi Tomm Moore ile Nora Twomey birlikte yönetmişler. Senaryosu Fabrice Ziolkowski’a ait film, animasyon, fantastik ve aile türlerinde kategorilendirilmiş. Oyuncular; Brendan Gleeson, Paul Young, Michael McGrath, Mick Lally ve Liam Hourican. Müzikler ise Bruno Coulais ait.

 

Yukarıda yazdığım gibi film eski olduğundan mıdır nedir ödüllendirmelere dair de doyurucu bir bilgiye ulaşamadım. Hangi dalda olduğunu bilmiyorum ama bir dalda Oscar'a aday gösterilmiş. Yine nerelerde olduğunu bilmediğim yedi adaylığı ve yedi dalda başarısı varmış. İMDB'de 7.5; Beyazperde'de 3.3; Sinemalar.com'da ise 7 puan almış film. Yani Beyazperde’yi bir tarafa koyacak olursak, puanı hiç de fena değil.

 

Konusu hakkında ise harmanladığım bilgiler şöyle: Milattan sonra sekiz yüzlü yıllarda yazıldığı bilinen, Hz. İsa’nın öğretilerinin yer aldığı ve İrlandalılar için özel bir önem arz eden Book Of Kells’in yazılma serüveninin anlatıldığı bir film. Vikingler, altına hücum akınını yüzyıllar önce başlatmış, geçtikleri yerleri kasıp kavurmaktadır. İşte genç Brendan, bu barbar baskınlarının kuşatması altındaki uzak bir ortaçağ karakolunda yaşıyordur.

Brendan’ın amcası da başrahip ve yöneticisi olduğu halkını korumak için şehrin çevresine kocaman bir duvar ördürmektedir. Kurtuluşu sağlam olduğunu sandığı taş duvarlarda arayan başrahibin aksine, halk arasında “karanlıkları aydınlığa çeviren” bir kitabın yazılmakta olduğu söylentisi almış başını yürümüştür bile. 

Ünlü bir aydınlatıcı ustası, gizli bilgelik ve güçlerle dolu eski ama tamamlanmamış bir kitapla yabancı ülkelerden çıkagelir. Brendan'ı yeni bir macera hayatı çağırır. Bilgenin sihirli kitabı tamamlamaya yardımcı olması için Brendan'ın yardımına ihtiyacı vardır. Genç çocuk kendisini efsanevi yaratıkların saklandığı büyülü ormana götüren tehlikeli bir arayışta bulur. Delikanlının en derin korkularının üstesinden gelmesi gerekiyor.  Yol boyunca ona yardım eden gizemli genç kurt kız peri Aisling ile burada tanışır.  Ancak barbarlar yaklaşırken Brendan'ın kararlılığı ve sanatsal vizyonu karanlığı aydınlatacak mıdır? Ayrıca kötülüğe karşı en iyi savunmanın aydınlanma olduğunu gösterecek midir?

 

Değerlendirmelerimi size bir haber spikeri gibi sunayım. Betimleme değerlendirmelerini veriyoruz. Önce özetler: Nezahat Şalkamcı'nın yazdığı betimleme metni, sentezleyici ses Yelda tarafından seslendirilmiş. Teknik yapımcılığını canımız ciğerimiz ağabeyimiz Olgun Yılmaz üstlenmiş. Teknolojide zehir olan gençler utansın. Tabii onlar ne bilsinler sahnede olan biteni gelen efektlerden çıkararak sahneyi kurgulama tekniğiyle film izlemeyi. Sonra film üzerine arkadaşlar arasında konuşulurken senin kafanda kurduğunla ekranda olanın çok da alakalı olmadığını anlayınca ki duyguyu ne bilecekler? Ona göre emek versinler, vermek için çaba göstersinler. Armut piş, ağzıma düş. Lafımı da söyledim. Artık devam edebilirim.

 

SEBEDER sitesine baktım ama Büyülü Kitap'ı afiş betimlemesi dışında ayrı bir sayfada bulamadım. Bulsaydım eğer işaret dili ve altyazı çevirisi var mı diye bakacaktım. Gören veya kör editörün kullanılmadığı ise grup yazışmalarında özellikle belirtilmişti. Hedef kitlenin yorumları direk olarak merak ediliyordu çünkü anladığım kadarıyla dernek yetkilileri tarafından.

 

Şimdi ise değerlendirmemizin detaylarına geçiyoruz:

Filmde zaman, mekan, duygu ve durum betimlemeleri artık SEBEDER yapımlarında alıştığımız üzere çok yerinde verilmiş. Sadece bir yerde ki onun ne olduğunu aşağıdaki ayrıntılarda bulacaksınız, atlanmış. Yelda'nın ses hızı gayet iyi bence. Daha yavaş olması sıkıcı olabilirdi. Daha hızlı olursa da kelimelerin telaffuzu iyice birbirine girebilirdi. Şimdi bile bazı yerlerde böyle olmuş. İnsan sesi de olsa efektlerin yüksek olduğu kimi yerlerde seslendirmen sesinin gölgede kalması bildiğimiz bir şey. Bu filmde de birkaç yerde böyle bu.

 

MP3 dosyasını açar açmaz filmin bir animasyon filmi olduğunun söylenmesi isabetli olmuş.

 

Sentezleyici Yelda'nın İngilizce telaffuzu evlere şenlik. Belki de sorun Yelda'da değildir. Benim yabancı dilimin evlere şenlik olmasından kaynaklanıyordur.

 

Filmin adı söylenirken filmin kahramanı yeşil gözlü kız, "kitabı gördüm" diyor. İkisi üs tüste gelmiş. Oysa küçücük bir saniye farkı ile film adı öne alınsaymış güzel olurmuş.

 

"Gündüz vakti, ormanın ortasındaki yuvarlak açıklıkta, etrafı yuvarlak surlarla çevrili, ortasından kule yükselen bir köy." Şeklindeki betimlemede çok fazla yuvarlak ve ortasında sözcükleri kullanılmamış mı sizce de?  Bence cümle şöyle olabilirdi: "Gündüz vakti, ormanın ortasındaki yuvarlak açıklıkta, etrafı surlarla çevrili, merkezinden kule yükselen bir köy." Merkezinden yerine içinden ya da içinde kelimeleri de kullanılabilirdi.

 

Aidan ile Brendan'ın kuledeki odada Büyülü Kitabı görmek isterken karşılaştığı sahnede kedi Pangur birinin omzuna atlar ve yüzünü yüzüne sürer. Acaba hangisidir bu? Aslında biraz daha açıklamam gerek sanırım. Aynı sahnede Pangur bu işi iki kere yapar. İlkinde omzuna atladığı kişi Brendan'dır, bu net. Betimlemede bu ayrıntı kaçırılmamış. İkincisinde ise biraz muallak kalmış. Büyük ihtimalle söz konusu kişi Aidan ama dediğim gibi biraz boşluk kalmış bu nokta.

 

Brendan ile Aidan'ın sahnesinin hemen ardından Pangur pencereden Brendan'ın odasına bakar ve içeri girer. Hangi ara odaya geçildi. Bu sahne değişir değişmez belirtilmeli bence. Genelde SEBEDER bunu önemser ama gözden kaçtı sanırım.

 

"Sabah olmuş. Çok uzaktan küçücük görünen biri manastıra doğru yürüyor. Bakış yakınlaştı. Brendan cübbesinin başlığını başına geçirmiş, iskeleli duvara yaklaştı. Etrafta kimsecikler yok." Şeklinde verilen betimlemede "bakış yakınlaştı" güzel bir tanımlama olmuş bence. Önce uzaktan sonra yakından görünen bir görsel var sonuçta.

 

Aisling ile ormanda giderlerken örümceğin ağ örmesine takılırlar. Aisling şaşkın bir ses tonu ile "Brendan" diye seslenir. O sırada şöyle bir betimleme cümlesi duyarız: "Ormanda elleriyle ayaklarının üstünde hızla koşuyor." Bu ne demek? Emekleme şeklinde koşmak mı acaba?

 

Crom Cruach adı ile filmde bahsedilen, kristal üçüncü gözü buldukları mağaranın girişini Aşling telaşla bir şey ile kapatır. Bu bölüm çok iyi betimlenmiş. Yükselen efekt sesine rağmen sözcükler genelde anlaşılıyor da. Benim kulaklık kullanmamdan kaynaklı olabilir bu netlik. Ancak Aisling'in mağaranın ağzını neyle kapattığını bir kaç kez geri almama karşın anlayamadım. Belki de bu Yelda'nın telaffuzu ile ilgili bir sorundur.

 

"Kara bulutlar güneşin önünden çekiliyor. Ormandan köyün etrafını saran surlarla ortadan göğe uzanan kule." Şeklinde bir betimleme cümlesi ile sahnenin bittiğini anlıyoruz. Ancak gördüğünüz gibi bu cümlede bir yüklem eksikliği var. Bir de sentezleyici sesiyle gayet nötrü bir ifade ile okunduğunda, cümlenin yarım kalmışlığı katmerleniyor sanki.

 

"Dolunaylı gecede ormandan köyün surları" ile başlayan betimlemede cümlenin bağlandığı yüklem var ancak anlaşılmıyor. Yüklem kesilip diğer betimleme cümlesine geçilmiş.

 

Tohumlardan yeşil boya çıkardıkları sahnede olan biten tek tek çok iyi anlatılıyor. En sonunda kaşıkta ısıtılan boyadan çıkan duman tasviri var. Tüm kısa cümlelerin yüklemi dili geçmiş zamanla anlatılıyor. Türkçede biz böyle yaparız zaten. "Kapıdan sarmal yeşil dumanlar süzüldü." Silsilenin son cümlesi. Ancak nedense buradaki dili geçmiş zaman bana battı. "Süzüldü yerine süzülüyor" denmesi daha uygun olurdu. Veyahut tüm cümleciklerin yüklemi "yor" olsaydı daha güzel olurdu.

 

"Mürekkep yapmak iyi hoş ama bunlardan biri olmadan mürekkep bir işe yaramaz" diyor Aidan. Neylerden? Tek bir sözcükle dahi olsa belirtilmeliydi bence.

 

Küçük ama güzel bir cümle de "sabahın erken saatlerinden ormandan surlara ve kuleye bakış." Yalnızca "saatlerinden" sözcüğündeki "n" harfi fazla olmuş. Hemen ardından gelen betimlemede "hava yavaş yavaş iyice aydınladı." Biz oradaki fazla n harfini alıp "aydınladı" sözcüğüne ekleyelim iyisi mi?

 

"Kırmızı gözlü, küt kafalı, dikdörtgen gövdeli, siyahlar içindeki Vikingler ormandalar." "Küt kafalı" ne demek? Benim bildiğim kadarıyla küt adlı bir saç kesimi modeli var. Acaba ondan mı söz ediliyor? Aşağı yukarı kulak memesi hizasında yuvarlak bir kesim olarak betimleyebiliriz sanırım bilmeyenler için. Cümledeki ifadeyi de küt kafalı yerine küt saçlı şeklinde değiştirmek, daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır bu durumda.

 

Metin yazarken bazı karakterler ya fazla olmuş ya eksik anladığım kadarıyla. Bir örneğini de Aidan'ın Brendan'a kristalin kaybolma hikayesini anlattığı sahnenin betimlemesinde duyuyoruz. Şöyle ki: "Aidan, dehşetle geçmişe döndü. Kucağında Pangurla alevlerin içinde bir Viking'den kaçarken kristali düşürdü. Vikingi kristalin üstüne basıp geçerek kırdı. Aidan kayıkla adadan kaçıyor." "Vikingi              " kelimesindeki "i" fazlalık olmuş. Bu betimleme metninden olabileceği gibi Yelda'nın bazı kelimeleri yanlış telaffuzundan da olabilir. Nitekim hepimiz Yelda’yı bilgisayar ya da telefonda ekran okuyucu olarak kullanırken böyle hatalara denk gelmişizdir muhakkak.

 

Sahnenin devamında ana dönülüyor. "Şimdi Aidan üzülerek başını önüne eğdi" deniyor. Oysa orada Türkçe kullanımı uygun olmasa bile "şimdi" sözcüğünden sonra virgül konulursa şimdiden kastın ana dönüldüğü daha net vurgulanmış olur. Ancak bunu ekran okuyucu kullanmayan metin yazarı bilemez elbet. Bu gibi durumlar için son kontrolcülerin dikkati gerekli.

 

Brendan kulede odasında kilitlidir. Pangur ormanda Aisling’e haber vermiştir. Birlikte Brendan'ın odasının penceresine gelirler. Aisling ona nasıl dışarı çıkarabileceğini sorar. Brendan kulenin ve odasının kilitli ve anahtarın baş rahibin odasında olduğunu söyler. Ardından gelen betimleme şöyledir: "Duvara kuleyi, anahtarı ve şapeli çizdi." Sonrasında Brendan, "belki Aidan bradere bir mesaj götürebilirsin" der. Betimlemede ise şu cümleyi duyarız: "Pangur, kararlı gözlerle Pangur'a bakıp ayağa kalktı. Göğe uzanan kulenin doruklarına bakıyor." Pangur'a bakan Aisling’tir büyük ihtimalle de kulenin doruğuna bakan hangisi? Bir de ikinci cümle yüklemi "bakıyor" değil de farklı bir sözcük olsa daha iyi olurdu. Mesela "Göğe uzanan kulenin doruklarına gözünü dikti" gibi.

 

Aynı sahnenin devamında betimleme de şöyle sürüyor: " Aisling koşarak pencereden uzaklaşırken Pangurla Brendan merakla bakıştı. Aidan, koşarak hızla geri gelip Pangur'u kucağına aldı. Ellerinin ve ayaklarının üstünde, etrafında dolanarak kuleden yukarı tırmandı. Ahşap kapaklı pencerenin önünde Pangur'u kucağından karşısına bıraktı, oturuyor." Karakterler karışmış sanki. Aidan sahnede hiç yok zannımca aslında. Pencerenin dışında olup Pangu'u geri gelip kucağına alan da karşısına bırakan da hep Aisling.

 

Bir karakter kargaşası da ilerleyen sahnede var. Brendan'ın hapis hayatından kurtarılmasından sonra Aisling Pangur'u tekrar kediye dönüştürür. Betimleme şöyle sürer: "Aisling onu kucağına alıp Brendan'ın karşısına atladı. Koşarak giderlerken Pangur kendine gelmeye çalışarak başını salladı. Arkalarından bakıyor. Pangurla Brendan ormanda koşuyor." Devam eden repliklerden anlaşılan o ki ormanda koşanlar Pangur değil, Aisling ile Brendan. Belki de betimleme metninde bir cümle arada kayboldu. Pangur başını salladıktan sonra yere bırakılmış veya atlamış olsa gerek. Çünkü yukarıda okuduğunuz gibi başını salladıktan sonra arkadan bakıyor. Ormanda koşanlar diğer ikisi olduğuna göre o geride kalmış olmalı.

 

Bazı sözcüklerin kullanımı özellikle betimlemelerde çok önem kazanıyor bence. Örneğin; Brendan'ın Crom Cruach ile kristal gözü almak için olan mücadelesinde, yılana benzer yaratık tebeşir ile çizilen çizgileri aşamaz ve ona duvar etkisi yapar bu çizgiler. Brendan kurtulmak ve korunmak için etrafına daire çizmeye çalışır. Yaratık Brendan daireyi tamamlamadan onu yakalamak için atılır. Bu betimlemede şu cümle ile anlatılır: "Brendan etrafına daire çiziyor. Crom Cruach çizgiyi aşamadan onu yakalamaya çalışırken kafasını çizgiye çarpıyor." Buradaki sözcük aşamadan değil de ulaşamadan da olabilir. Tam anlayamadım ben defalarca geri almama karşın. Her ikisi de yanlış kullanım bence. " Crom Cruach  çizgi bitmeden ya da daire bitmeden" şeklinde olmalıydı. "Tamamlamadan" sözcüğünü özellikle seçmedim. Çünkü ilerleyen cümlelerden birinde doğru yerde bu kelime kullanılmış zaten.

 

"Karanlık üstte kalırken aşağıdaki aydınlık kısma geçti. Gözleri kapalı, uzanır halde yavaşça duvarın önüne indi. İlerde açık kapı görünüyor. Brendan gözlerini açıp korkuyla duvara çekildi." Burada "çekildi" sözcüğünün kullanım şekli sizce de yanlış değil mi?

 

Filmin elli beş dakika, yirmi dokuzuncu saniyesinde betimlemede, "Brendan kağıda mavi mürekkeple bir sarmal figür çizdi" cümlesini duyuyoruz. Birkaç saniye sonra aynı cümle tekrar ediyor ve  betimleme sürüyor. Ardı sıra okunan betimleme cümlesi bu sefer hiç aralıksız bir kez daha söyleniyor. Küçücük iki montaj hatası yani.

 

"Baş rahip Cellach, odasında kasnaktan yırtıp aldığı kağıdı açarak masanın üstüne koydu. Brendan'ın çizdiği şekil sağlam, üstünde rüzgar gülü gibi izler döndü. Baş rahip hipnoz olmuşçasına şekle odaklandı. Yuvarlak şekillerle ortadaki desen hareket etti. Karga sesiyle irkilerek kendine geldi." Filmin elli sekizinci dakika yirmi yedinci saniyesinde biten böyle bir betimleme paragrafı duyuyoruz. Ancak karga sesi otuz ikinci saniyede geliyor. Yaklaşık beş saniyelik bir rot erle yani. Ha bir de betimleme içindeki "sağlam" kelimesi bence "sarmal" olmalı gibi. Belki de bu bir anlık dikkat eksikliğinden ya da Yelda'nın müthiş telaffuzundandır.

 

Bir saat, üç dakika, otuz yedinci saniyede artık filmin sonlarına doğru Aidan ile Brendan ormanda kaçmaktadırlar. Brendan'ın aklı geride kalan amcasındadır. Aidan geri dönmemesi için onu ikna etmeye çalışmaktadır. Tam bu sırada bir Viking ortaya çıkar. Betimleme bize bunu şöyle anlatıyor: "Bir Viking Aidan'ı arkadan yakalayıp bilmem ne gözleriyle Brendan yanına savurdu." Tabii ki cümlede "bilmem ne" diye bir ifade yok. Ancak defalarca geri aldım, evirdim çevirdim, düşündüm ne olabileceğini bulamadım. İlerleyen sahnede bir betimleme cümlesinde de Aidan'dan söz ediyor. Ancak ben bunu da yükselen efekt sesi içinde anlayamadım.

 

"Köyde alevler dinmiş. Kara dumanlar süzülüyor." Cümlesiyle ifade edilen betimlemede, "dinmiş" yerine "sönmüş" dense daha iyi olurdu kanımca.

 

Filmin sonuna artık iyice yaklaştık. Bir montaj hatası da bir saat, altı dakika altmışıncı saniyeden. Betimlemeyi buraya almayacağım çünkü çok uzun. Fakat şunu söylemem yeterli sanırım. Aynı uzun betimleme paragrafı tekrar yapıştırılmış adeta.

 

Hemen peşi sıra bir montaj hatası daha. Bir saat, yedi dakika, elli sekizinci saniyede peş peşe tekrarlanan bir cümle daha var. Ayrıca filmin finalinde Aidan'ın mesajı betimlemenin altında kalmış ve bu hiç hoş olmamış. Oysa o repliğin sonuna montajlanabilirdi bence.

 

Bunun dışında her yönden izlemeye değer bir yapım bence. Hele ki maceralı çocuk filmlerini efsaneleri seviyorsanız.

 

Film üzerine araştırmalar yaparken İMDB sitesindeki bir başlık dikkatimi çekti. “Biliyor musunuz” şeklinde çevrilmiş başlıkta filme dair çok derinlikli bilgiler veriliyor. Bunları elbette internetten sizler de okuyabilirsiniz. Ancak kişi kendinden bilir işi atasözünün zamanıdır diyebilirim. Nitekim biri bana hazır sunsaydı bu detayları, pek sevinirdim. Yazının daha da uzaması bahasına ben de öyle yapacağım.

 

Peri kızı Aisling, adını on yedinci yüzyıl İrlanda şiir türünden almıştır. Bir Aisling şiirinde şair, kendisine güzel bir genç kadın kılığında görünen İrlanda ruhunun bir vizyonunu aldığını anlatırdı. İrlanda'nın kadın ruhu, şaire anavatanı hakkında yazması için ilham verecek ve şiiri yaratmada onun rehberi olacak. (Aisling'in filmde Brendan'ın rehberi olması gibi).

 

Bu filmin karakterleri, fantezi unsurları ve olay örgüsü özellikleri kurgusal olsa da, Erken Ortaçağ döneminden, (muhtemelen erken sekizinci Yüzyıl) İrlanda'dan. En iyi tarihsel ve arkeolojik kanıtlar, kitabın, bittikten kısa bir süre sonra başlayarak birkaç kez taşındığını (filmde tasvir edildiği gibi, bir Viking istilası sırasında dahil) ve çeşitli dönemlerde kaybolduğunu gösteriyor. On yedinci yüzyıldan beri Dublin'deki Trinity College kütüphanesinde muhafaza edilmektedir ve belki de İrlanda tarihinin şimdiye kadar keşfedilmiş en değerli kültürel eseri olarak kabul edilmektedir. Filmin bazı tasarım konseptleri, orijinal Book of Kells'in özelliklerini yansıtıyor.

Yazarın notu: Site örnekler de vermiş ama çeviride çıkmamış.

 

Pangur Ban, bir keşiş tarafından evcil kedisine yazılan sekizinci yüzyıl Eski İrlanda şiirinde görünen bir kedinin adını almıştır. Filmde Aidan'ın modern İrlandaca şiirin yoğun bir yorumunu okuduğu duyulabilir.

 

Brendan'ın topladığı meşe "meyveleri" aslında meşe ağacı mermer urlarıdır, bir safra yaban arısının ağaca yumurta bırakmasıyla oluşur ve bunlar daha sonra demir safra mürekkebi yapmak için kullanılır. Ölü Deniz Parşömenlerinde ve "kayıp" Yahuda Kitabında demir safra mürekkebi bulundu.

 

Brendan 12 yaşında ve Blu-Ray versiyonunda yer alan ön bölüm çizgi romanı, MS 790'da amcası Cellach tarafından bir bebekken Vikinglerden kurtarıldığını gösteriyor. Bu nedenle film çoğunlukla MS 802'de geçiyor. Bu, Aidan'ı ve kitabı güvenlik için Kells'e götüren, Iona'ya yapılan gerçek bir Viking baskınının gerçek tarihidir.

 

Kitabın kapağı, dört İncil yazarının geleneksel temsilleri olan bir adam, aslan, öküz ve kartalın Kelt stilize figürlerini gösteriyor: Matta, Mark, Luka ve Yuhanna.

 

Filmin gelişimi 1999'da yönetmen Tomm Moore ve bazı arkadaşlarının bir dizi animasyon filmini ilk kez izlemesiyle başladı: Richard Williams'ın The Thief and the Cobbler (1993); Disney'in Mulan (1998) ve Hayao Miyazaki filmleri. Bu filmlerin (sırasıyla İran, Çin ve Japonya) kültürel tarzı ve etkisi, Moore'a İrlanda sanatına/kültürüne dayanan benzer tarzda bir film yapması için ilham verdi.

 

Eeeee! Ne olmuş mu dediniz? Siz de haklısınız. Dedim ya kişi kendinden bilir işi. Ben çok şaşırdım ve mutlu oldum okuyunca. Sizi de mutlu etmek istedim kendimce. Ha bu arada, bir telefonumla yardımını esirgemeyen Engin ve Olgun Yılmaz kardeşlere ve bir de Engin’in iş arkadaşı Berre’ye sonsuz teşekkürler.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.