Toplam Okunma 0
Kapağı açık bir çamaşır makinasının içindeki renkli çamaşırlar yakın plandan çekilmiş. Makine içi tamamen dolu.

İtiraf etmek gerekirse yıllardır yalnız yaşamama rağmen çamaşır işlerine girişmem hayli uzun sürdü. Bunun temel sebebi evimin kibrit kutusu oluşu nedeniyle makineyi koyacak yeri zor buluşum ve tabii ki sevgili annemin elinde kalan son kaleyi amansızca savunmasıydı. Her ne kadar kendisini ziyaret ettiğimde ütücü olarak hizmet versem de yıkama eylemine iki yıl önce ablamın emektar makinesine el koymamla başlayabildim. Bu yazı dizisinde; çamaşır makinesi seçimi, kurutma askılığı tipleri, ütü modelleri ve ütüleme gibi işlerle ilgili bilgiler yer ve eylemlerle ilgili körcülleştirme önerileri yer alacak. Eh, bu sefer kulağı değil burnu tutarak bu konularda bilgi sahibi olan kişilerin de ilgisini çekecek bir yerden başlayalım.

 

Envai çeşit çamaşır kurutma askısı

Gerçekten de çamaşır işlerine dalmadan önce kurutma askılarında bu denli çok tip olduğunu bilmiyordum. Sorduğum birkaç kördaşın da bilmediğini anlayınca üzülüp mızıklayarak çamaşır işlerine daha girmeden vazcayma şansını da kaybettim tabii. Yazıda beş modelden bahsedeceğim ancak tavsiyem bir alışveriş sitesinde "çamaşır kurutma askı" benzeri bir arama yaparak diğer modellere de göz atmanız. Model seçimi yaparken evinizin fiziksel koşullarına dikkat etmenizi ve bu işi annenizle yapmanızı da tavsiye ederim.

 

Çek-as

Evimin fiziksel şartları nedeniyle benim için en ideal kurutma tipi çek-as idi. Ancak bu ürün sadece minnak evlerde değil, eşek kadar büyük yerlerde de hayli işlevsel oyuncaklar. Ebatları, markette "ekonomik boy" sıfatıyla satılan streç filmler kadar. Rulodaki dört veya beş bölmeye ip sarılmış. İplerin ucu, iç kısmı girintili bir plastiğe bağlı. İkinci parçaysa ilkinden bağımsız ve rulonun uzağına montajlanıyor. İp rulosunu duvara vidaladıktan sonra ucundaki plastiği çekerek karşı duvardaki parçayla kenetlediğinizde iki duvar arasında dört veya beş dizeli gerilmiş ip ortaya çıkıyor. Rulo kısmı "sarmalı" bir mekanizmaya sahip. Çekme eylemini sonlandırdığınız anda rulo içindeki zımbırtı kitleniyor ve ipin sabitlenmesini sağlıyor. Bu tip ürünlerin ip boyu dört-beş metre. Ancak sizin iki duvar aralığınız üç metre olsa bile yukarıda bahsettiğim kilitlenme özelliği sayesinde ip gergince duruyor. "Sarmalı" olması da ipi ortadan kaldırmak istediğinizde hayli işe yarıyor. Hafifçe çektiğinizde kilit açılıyor ve ipi kontrollü biçimde ruloya doğru yaklaştırdıkça tıpkı süpürgelerin kablo toplama mekanizması gibi ipleri sarıyor. Tabii bu paragrafta anlattığım bilgilerde fark ettiğiniz üzere iplerin üzerinde çamaşır yok! Felaketi yaşamamanız için birkaç uyarı yapmak şart. Çünkü gerçekten çamaşır astığınız ipler birden boşalıp her halt yere kaydığında ve siz de yerleri en son ne zaman sildiğinizi hatırlamadığınızda küfür lügatinizin ne kadar da derin olduğunu anlıyorsunuz!

 

Kıymetli bir atasözümüz ilk uyarımızı göbekten karşılıyor: "Ucuz etin yahnisi sert olur." Ürünler benim aldığım dönemde 70-200 TL aralığındaydı. Yorumlarına kanıp aldığım ilk ürünleri iade etmem pek uzun sürmedi. Herhangi bir marka önermiyorum ancak gelen ürünün rulo kilitlemesini yapan kısmının kalitesini incelemenizi önerebilirim. Felaketler oradan kaynaklanıyor. İplerin bağlı olduğu plastik parçalar bazılarında çok dandik. Onlar da felaket sebebi oluyor çünkü ipi karşı duvara taktıktan sonra çıkabiliyor. İş görecek kalitedeki bir ürünü bulduğunuzda yapmanızı tavsiye ettiğim şeyse çok basit: İpleri, duvar aralığı mesafesine göre kısaltın. Duvar aralığı üç metreyse uçtan ipi iki metre kesmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu eylem, aynı felaketi üçüncü kez yaşamanızı engelliyor. Rulo kilidi ölse bile salım yapacak ip olmadığı için çamaşırlarınız yer çekimine yenik düşmüyor.

 

Ürünü takacağınız yüksekliği de iyi belirlemenizi öneririm. Doğa Ana'nın böğrüne sokmadıkları kürek bırakmamalarına rağmen nedense Çinliler bu ürünlere "naylon ip" olarak adlandırılan zımbırtıları değil de kırnap tarzı ince ve kısmen esneyen iplerden kullanmışlar. Çamaşırın ağırlığına göre ipler yaklaşık otuz santim kadar esneyerek aşağıya doğru eğimli bir hal alıyor.

 

Radyatör askılıkları

Antalya'da doğalgaz altyapısı pek yaygın olmadığı için benim evimde kalorifer yok. Olsa idi muhtemelen bu zımbırtıları tercih ederdim. Çünkü hayli kullanışlılar. Kendi içlerinde de farklı tipleri var ve annenizle bakmanızı tavsiye etmemin temel sebebi bu. Temel kullanım mantığı ince alüminyum tellerden oluşturulmuş askılık radyatöre takılıyor. Arkalığın ucundaki kancalar radyatörün arkasında/yanında dururken beş-altı sıralık tel öne doğru uzanıyor ve çamaşır asıldığında yere kaymaması için alttan iki destek konulmuş. Başka bir tipteyse askılıklar Latin Alfabesi'ndeki "V" harfi gibi yukarı doğru açılıyor. Üzerine yük konduğunda ne olduğuna dair bir fikrim yok ancak metal olduğu için esneme olmaz. Esneme olmamasıysa kancaların radyatörden sıyrılıp yere düşmeyeceği anlamına gelmez. Çünkü felaketlerin mantığı olmaz!

 

İndir-as

Aslına bakarsanız en güvenli kurutma askı modeli bence bu oyuncaklar. Ne var ki görünüşü insanın kulağına pek hoş gelmiyor. Çek-as'ı duvara, radyatör üstü olanı bir yerlerin altına tıkıp ortadan kaldırmak mümkün ama indir-as'lar sabit. Bu zımbırtılar, kanatlı açılır askılara benziyor. Tek farkları tavana monte edilmeleri. Askının bir tarafından ip sarkıyor. Çektiğiniz ip, askılıktaki mekanik sistemi harekete geçirerek tavanda yaklaşık kırk-elli santim yüksekliğinde olan zımbırtının açılarak aşağıya inmesini sağlıyor. Kimi modelde ip kimisinde de metal varmış. "Mış"lı konuşuyorum çünkü bu askı tipini mıncıklama şansım olmadı. Aşağı indirip çamaşır astıktan ve iş bittikten sonra yapmanız gereken şeyse askılığı tekrar tavana doğru ittirmek. Her ne kadar mıncıklamamış olsam da askıyı tavana ittirmeden önce çekme ipinin bir yerlere takılı kalmadığından emin olmanızı tavsiye edebilirim.

 

Katla-aç-as

Bu model Türkiye'de neredeyse her evde olan klasik ev içi çamaşır kurutma askısı. Ancak bunlarda da ufak tefek değişiklikler olmuş. Muhtemelen de çoktan olmuş; ben yeni görüyorum; görmeyenler için de yazayım dedim. Yukarı doğru açılan iki kanatta çamaşır asılan ince borular bazı modellerde sabitti. Benim yeni aldığım askılıkta ince boruların ana iskeletle birleştiği yerler oynar hale getirilmiş. Bu hareketlilik de iki asacak arasındaki mesafeyi isteğinize göre ayarlamanızı sağlıyor. Tişört, atlet gibi şeyleri asarken dar tuttuğunuz bir alanı, kazak asarken genişleterek ıslak çamaşırların birbirine temasını engelleyebiliyorsunuz. Aynı zamanda iskeletin direnç noktası olan iki ayağın katlanma mekanizmaları da yaylı hale gelmiş. Zımbırtının telleri yerinden zangır zangır oynamadan rahatça açıp katlayabiliyorsunuz. Her ne kadar ben görmemiş olsam da bir arkadaşım bu zımbırtıların iki ana, dört de küçük kanatlılarının olduğunu da söyledi. Sola ve sağa açılan her iki kanadın üzerinde yer alan ve öne-arkaya doğru açılan kısa kanatlar opsiyonelmiş. Yani bulaşık makinesindeki bardakların üstüne kapatılan parçalar gibi tak-çıkar mantığında çalışıyormuş. Koca askılık, tişörtle doluyken bu kısa kanatlara daha hafif ve küçük çamaşırlar asılıyormuş. Kulağa hoş geliyor gelmesine de dengeyi tutturamayanlar için korku filmi etkisi yaratabilir.

 

Balkon-kolon askıları

"Ulan, bu dediğin nenemde bile vardı!" dedim, "Balkon askısı..." diye başlayan bir arkadaşıma. Nenemin bunlardan görmemiş olduğunu sonradan anladım. Bu zımbırtılar "balkon" veya "kolon" askısı adının türevleriyle satılıyor. Fotoğrafını görmeden neyi o ada yakıştırdıklarını anlamak mümkün değil. Balkonun iki ucuna takılıp ortaya gerilen ipi de ifade edebiliyorlar, daha özgün ürünleri de. Örneğin toplu konutlardaki dar balkonlar için ilginç bir düzenek oluşturmuşlar. Balkonun sol ve sağ tarafına seksen santime yüz altmış santim boyundaki bir iskeletten ve aralarındaki ince hafif metal borulardan oluşan düzenek takılıyor. Bu zımbırtılar kullanılmadığı zamanlarda dikey olarak duruyor. Her iki taraftan açıldığındaysa uçları birbiriyle kenetleniyor. Güzel yanıysa iki kat olması. Üst taraftaki borularla alt taraftaki borular arasında bir metre mesafe oluyor. Dar alanı etkin kullanan bir araç gibime geldi ama bilemedim ne desem. Kenetlenme yeri, felaketin düğüm noktası olabilir.

 

Kurutucu makineler

Birçok markanın kurutma makinesi mevcut. Evinizde yer varsa ve tıkmak size asmaktan daha kolay gelecekse düşünebilirsiniz. "Alabilirsiniz" değil de "düşünebilirsiniz" dememin iki sebebi var: Birinci sebebi belirsizliklerle dolu ve itibardan tasarruf etmeyip her türlü tasarrufun halk tarafından yapıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Nükleer Enerji Santrali'nin hangi bölgelere elektrik vereceği muallak. "Bunun konuyla ne ilgisi var?" derseniz yanıtı çok basit: Nükleer Enerji Santrali'nde üretilecek enerji için devletin verdiği kw/s tutarı garantisi, şu anda HES, RES ve DES'lerde üretilen elektriğin kw/s tutarının yaklaşık olarak üç katı. Yani kol gibi esecek. Hatta esmekle kalmayıp yatırıp bir de öyle de esecek. O nedenle düşünme sürecine girmeden önce kurutma makinelerinin tüketim oranlarına bakmanızı tavsiye ederim.

 

İkinci sebepse bilimsel. Yapılan araştırmalara göre hijyen oranı en yüksek kurutma tipi geleneksel kurutma yöntemi. Yani açık havada asma. Hijyen oranı en düşük olansa kurutma makinelerinde bu işi yapma. Google'da birkaç anahtar kelime kullanarak bilimsel yazılara ulaşmanız da mümkün. Bir sonraki bölümde akılsız ve akıllı çamaşır makinelerinden dem vuracağım. Siz, siz olun, o güne kadar itibarınızdan tasarruf etmeyin. Çamaşırlarınızı kendiniz yıkayın!


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.