“Kâinatın aynasıyım,
Madem ki ben bir insanım.
Hakkın varlık deryasıyım,
Madem ki ben bir insanım.”
Ne güzel söylemiş Aşık Daimi! Madem ki biz bir insanız, o halde düşünmek, üretmek ve sorgulamak bizim varlık sebebimiz. İnsan olmamızın bir gereği. Bu yazımda istedim ki, insan olmanın anlamını, “kültür” ve “medeniyet” kavramlarını sorgulayalım. “Engellilik” kavramını da bu denklem içerisinde çözümleyelim ve tartışalım.
Öncelikle, “insan” sözcüğüyle başlayalım. Arapçada “kişi veya topluluk” anlamlarına gelen "ans/ins" kelimelerinden “insan” sözcüğünün türetildiğini söyleyebiliriz. Öyle ki Arapçada eril ve dişil özne olarak “insan” kavramı; "nas ve nisa" şeklinde çekimlenir. Bir başka görüşe göre ise, “insan” sözcüğünün kökü "nisyan" kelimesinden gelir. “Hafıza'i beşer nisyan ile malüldür” sözü, bu durumu özetlemektedir. Bilgi felsefesi ve Platon'un idealar dünyası aracılığıyla bilginin hatırlanması ve unutulması süreçleri “insan” kavramı üzerinden açıklanır.
Türkçede düşünen, üreten ve sorgulayan özneyi tanımlayan öz Türkçe bir kavram şu an yoktur. Aslında “özerk” kelimesi içerisinde de kullandığımız "erk" sözcüğü kendine yetebilen, akıl ve irade sahibi özneyi tanımlayabilir niteliktedir. Nitekim, "erkek" sözcüğü eril öznenin Türkçedeki tam karşılığıdır. Bu kök, dişil özne için kadın yerine "erkin" olarak da kullanılabilir. Bence bir kültürün oluşmasında dil ve üretilen kavramlar önemlidir. Zira bir kültürün veya medeniyetin temeli insandır ve onun ürettikleridir.
“Kültür” kavramına gelecek olursak, hemen hemen her dilde “kültür” sözcüğü “ekip biçmek” anlamına gelir. Örneğin, İngilizce ve diğer Germen dillerinde "cultivate" fiilinden türeyen "culture" sözcüğü kullanılır. Bu durum, Doğu dillerinde de vardır. Farsça ve diğer İran-i dillerde "çandin" fiili "çand" kavramına dönüşmüştür. “Kültür” anlamına gelir. Ekip biçmek, üretmekle eş anlamdadır. Biz söz konusu durumu ekim hasat dönemi anlamında sadece 12 aylık zaman diliminde Ekim ayı için kullanmışızdır. Gerçi diğer dünya dillerinde de benzer durum var. Mesela Kürtçede "cotmeh" Ekim ayıdır. Ekip biçme, hasat etme dönemidir. İngilizce ve Almancada da benzer anlayış ve kavramsallaştırma vardır. Örneğin, "October Fest" bir hasat bayramıdır. Burada sorulacak soru şudur; birçok dilde ekip biçmek kültür kelimesinin kavramsal temelini oluşturmuşken, Türkçede neden "ekin" sözcüğü “kültür” yerine kullanılmamaktadır?
Köylü, milletin hatta bir uygarlığın efendisidir sevgili Türkologlar! “Medeniyet” kavramına takılıp kalmayalım. Zira medeni olma hali de şehirlilikten gelir. Şehirli/köylü, yerli/yabani çatışması değil midir medeniyet tarihinin başlangıç noktası? Yani başka bir deyişle, tarihteki bitmez tükenmez kavgaların ürünü medeniyet iken, bahsi geçen kavramın üreticisi hep köylü olmuştur.
Son olarak, "engellilik" kavramını ele alacak olursak, Türkçede "sakatlık" sözcüğüyle de eş anlamlı bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz "engellilik" kavramının. Tüm sakatları veya engellileri kapsayan genel bir sözcük. Biz körler yani görmeyenler özelinde ise evrimsel bir adlandırma süreci söz konusudur. Amadan görme özürlüye ve en nihayetinde ise görme engelliye dönüş olmuştur. Hepsinde bir eksiklik vurgusu ve kusurluluk iması vardır. Bizler de ister istemez, bu adlandırmaların azizliğine uğramaktayız. "Görme engelliyim ama engel tanımıyorum." ikileminde olduğu gibi, başlangıçta bir engelin kabulü ve engel tanımamazlık durumu mevzu bahis olan. Bu açıdan baktığımızda "engellilik" kavramı ve onun türevleri, bizim için korkunç bir ironi gibi duruyor. “Kör”, “sağır” ve “topal” sözcükleri, en azından bir engeli veya özür durumunu yansıtmıyor. En azından isimsel veya biçimsel olarak tutarlı diyebilirim. Herhangi bir görme sorunu olmadığı halde, bizim köyde "Kör Kemal" lakabıyla tanınan adamdan bir farkım yok bu açıdan. Diğer kültürlerde de sakatlık veya engellilik kavramları bizdekine benzer biçimde isimlendirilmiştir. Hatta İngilizcedeki "disability" sözcüğü bizdekinden daha vahim anlamlar taşımaktadır. İngilizcede “yapabilirlik/edebilirlik” anlamına gelen "ability" sözcüğünün olumsuz halidir "disability" kavramı. Yani “yapamazlık/edemezlik” anlamına gelmektedir. Bahsettiğim negatif anlamdan olsa gerek, dünya çapında bilinen Kör sivil toplum kuruluşu "National Federation of Blinds" kısa adıyla "NFB" de "blind" yani “kör” sözcüğünü, isminde kullanmıştır. Ülkemizde de sakat örgütlenmesinde benzer bir adlandırma süreci olmuştur. Türkiye Körler Federasyonu ve Altı Nokta Körler Vakfı gibi sivil toplum kuruluşları tüzel kişiliklerinde kör sözcüğünü daha çok kullanmışlardır.
Peki görmeyen için “kör”, duymayan için “sağır” sözcüklerini öyle ya da böyle kullanıyoruz. Bir üst kimlik veya kapsayıcı isim olan “engellilik” için ne yapmalıyız? “Engellilik” veya “sakatlık” kavramı için nasıl bir adlandırma yoluna gitmeliyiz? Bu konuyu tartışalım ve bizim için en uygun adlandırmanın ne olabileceğini bulalım istiyorum.
KAYNAKÇA
Aşık Daimi, Madem ki Ben Bir İnsanım.
https://www.youtube.com/watch?v=3soALuKzL50
Kültür ve Düşünce Felsefesi Her şeyin Ölçüsünün İnsan Olması The New Science Gianbattista Vico
Ekrem Demirli Unutan ve Hatırlayan Olarak İnsan Lacivert Dergi Sayı 35 Mayıs 2017