Annem, son zamanlarda hayranlığımın arttığı bir aktör olan Timuçin Esen'in bir dizisinin başladığı haberini verdiğinde çok mutlu oldum. Hemen sordum; “Adı ne?” “Hekimoğlu” dedi. “Hangi kanalda?” diye sorgulamama devam ettim. “FOX'ta galiba.” dedi. Çok üzüldüm. “Uff be!” dedim. Çünkü FOX, en yakın örneğini de bildiğimiz "Mucize Doktor" dizisini, o kadar izleyicisi olmasına karşın betimlemiyordu. Sonra, “Kanal D'de miydi yoksa?” diye düşündü annem. “İnşallah.” dedim. Derken, televizyonda dizi fragmanını gördük tesadüfen. Böylece öğrendik ki, Kanal D'de yayımlanıyor.
Sonra, bir anda Betimleme Tartışmaları grubunda hayal meyal hatırladığım bir yazışma dizisinde, Kanal D'nin el değiştirmesinden mütevellit betimleme işinin sekteye uğraması gibi bir durumun olduğunu hatırlar gibi oldum. Hemen bilgisayar başına geçip internette aramaya giriştim. Engelsiz Kanal D sitesinde, bir de ne göreyim; dizinin ilk bölümünden itibaren eş erişimi mevcut. Uçtum resmen. Laf aramızda, SEBEDER gene çok iyi bir iş çıkarıyor. Emine Kolivar'ın sesi, diziyle bütünleşiyor adeta. Ancak bu yazıda amacım betimleme eleştirisi olmadığından, bu kadarıyla yetiniyorum.
Artık her hafta, normal TV'de yayımlanma günü olan Salı akşamı annemle birlikte izlememin yanı sıra, eş erişimli versiyonunun Engelsiz Kanal D'ye yüklenmesini dört gözle bekliyorum. Oturup bir de bilgisayardan tek başıma tadını çıkara çıkara tüm bölümü tekrar izliyorum. Hatta yetmiyor, hafta sonları tekrarı yayımlanıyor gündüz saatlerinde. Annemle mutfakta işlenirken, bir de o zaman izliyorum. Yok mu arttıran? Yerlere yatan gülümseme... Ancak gönül istiyor ki, diziyi sindirebilmek ve görsel tüm sahnelerle birlikte tam anlamıyla anlayarak izleyebilmek için iki kere zaman harcamak zorunda kalmasam. Daha da önemlisi, herkesle aynı a,nda engelli-engelsiz bir arada seyredebilsek tüm dizi, film, yarışma veya belgeselleri. Çok mu fazla bu sitem?
Hep söylediğim gibi, artık öyle bir dünyada ve öyle çirkin olaylarla karşılaştığımız bir coğrafyadayız ki, insan olmanın gereği güzel şeylere sevinir olduk. Oysa, herhangi bir kimsenin; henüz kreş çağında olmayan bir çocuğun veya hiçbir ciddi sağlık sorunu yaşamayan seksen yaşında görmüş geçirmiş bir kişinin doğal olarak sahip olduğu çok basit şeylere, biz engelliler de tıpkı onlar gibi doğal bir şekilde sahip olabilmek istiyoruz. Bu doğallık, salt insan olmanın bir sonucudur. Engelliler de insandır. Dolayısıyla, lisede aldığımız Mantık dersinin, ilk ve en basit konusu olan ünitenin aklımda kalan diziliminin neticesi şöyle diyebiliriz:
Bütün insanların bilgiye erişimi, bir haktır.
Engelliler de birer insandır.
O halde, engellilerin de bilgiye erişimi, bir haktır.
Öyleyse, şöyle bir sonuca varabilir miyiz? Eş erişimi, birer külfet ya da gereksiz bir şey gibi görüp kılını bile kıpırdatmayan FOX ve SHOW TV gibi kanalların yetkilileri ya lisede Mantık dersi almadılar, ya Mantık dersinin bu konusunda uyudular veya konuyu kavrayamadılar, ya da engellileri insan olarak görmüyorlar.
Neyse, görecekler. Göstereceğiz. Bizlerin de birer insan olduğumuzu kabullenmek ve ona göre davranmak zorunda kalacaklar. Biz, bir avuç insan kabullendireceğiz.