Merhaba değerli okurlar. Bu ay sizlere, hayatta zaman geçirmekten en çok zevk aldığım grup olan çocuklara farklılıkları ve bunun özelinde de körlüğü nasıl anlatabileceğimiz üzerine düşünce ve deneyimlerimi aktarmak istiyorum.
Biliyorsunuz, özellikle de okul öncesi dönemde ve ilkokul döneminde olan küçük çocuklar, çok meraklıdır ve sürekli sorular sorarak meraklarını gidermeye çalışırlar. Hatta bazen soruların sayısını o kadar arttırır ve soru sorma sürecini o kadar uzatırlar ki, yetişkinler, “Yeter artık” deyip sustururlar onları. Oysa, çocukların soruları hep öğrenmeye yöneliktir, yargılamak ve hatta eleştirmek gibi kavramlara hiç yer yoktur onların hayatında. Ancak yetişkinler olarak bizler bazen onları sustururuz ve düşünmelerini engelleriz.
İşte çocuklar tarafından sorulan bu sorulardan bazıları da farklılıklara dair sorulur. Hele de böyle sorular soruldu mu, sessizce kapatılmaya çalışılır konu ve çocuğun sorması yanlış bir şeymişçesine engellenmeye çalışılır. Asıl olan, çocuğa soruyu sorduğu anda cevap verebilmektir. Dedim ya, meraklı minikler hep düşünür, merak eder ve sorgular. Eğer biz onların sorularını engellersek, algılarının uygun olmayan biçimde şekillenmesine katkı sağlamış oluruz ki bu da çocukların gelişimini olumsuz yönde etkiler. Burada neyi kastetmek istiyorum, gelin bir örnekle açıklayalım. Örneğin, ben görme engelli bir yetişkin olarak tıkır tıkır bastonumla yolda yürüyorum ve annesinin elinden tutmuş giden bir çocuk soruyor annesine: “Anne, o ablanın elindeki ne?” diye. Annesi de, “Şiiişşşt, sessiz ol” diyor ve çocukla birlikte yanımdan uzaklaşıyorlar. Peki şimdi burada ne oldu; çocuk bir farklılık gördü, merak etti, annesine sordu, annesi ne yaptı, çocuğu susturdu ve çocuk yanlış bir soru sorduğunu düşündü. Oysa, bana göre anne şöyle söylemeliydi: “Anneciğim, abla görme engelli, yürürken önünü bizim gibi göremediği için elindeki bastonla kontrol ediyor engelleri ve baston ablanın engellere çarpmasını önlüyor.” Anne, böyle cevaplasaydı çocuğun sorusunu, hem çocuğun merakı giderilecekti hem de belki çocuk körlükle ya da farklılıklarla ilgili başka sorular soracaktı. Bazen yolda yürürken bazı yetişkinler yanındaki çocuğa, “Çekil, çekil de geçsin” diyorlar. Oysa, ifadelerin çocukların hayatında büyük önemi var, “Hadi ablaya yol verelim, geçsin” demek, çocuğun algısını olumlu yönde etkileyecektir. Çünkü kör biri geçsin diye çocuğu bir tarafa çekiştirdiğinizde, çocuk ne olup bittiğini anlamıyor ve ileriki yaşamında kendisi de yetişkin bir birey olduğunda, tuhaf tuhaf bakışlarla uzaklaşmaya çalışıyor kör bir bireyden. Dolayısıyla, neyi, neden yaptığımızı, çocuklara doğru bir şekilde anlatabilmek çok önemli.
Şimdi biraz da çocukların doğrudan kör bireylere sorduğu sorular üzerinden durumu açıklamaya çalışalım. Çocuklar ne gibi şeyleri merak ediyor ve bizler yetişkinler olarak nasıl cevaplayabiliriz onların sorularını? Haydi gelin, sorular ve cevaplar üzerine birlikte düşünelim.
Körler, renkleri nasıl anlarlar?
Biliyorsunuz, renkler ışık sayesinde algılanabilir. Eğer ışığı fark edebiliyorsa, bazı renkleri ayırt edebilir. Ama hiç ışık algısı olmayan bir kör, renkleri tanıyamaz. Ancak doğada var olan şeylerin renklerinin neler olduğunu bilirler. Örneğin gökyüzünün renginin mavi olduğunu, çimenin renginin yeşil olduğunu, meyvelerin rengini, sebzelerin rengini tabii ki bilirler. Ama “Benim üzerimdeki kıyafet ne renk?” diye sorulduğunda, bunu cevaplayamazlar. Çünkü renkler, dokunarak anlaşılamazlar. Renk dışındaki her şey dokunarak anlaşılabilir, bir şeyin şekli, boyutu gibi birçok özelliğini, körler dokunarak anlarlar.
Körler nasıl yemek yer?
Aslında körler herkes gibi yemek yer. Yemek yemek, yani kaşığı tutmak, çatalı tutmak, bıçağı kullanmak, daha çocukluk zamanından başlayarak uygulaya uygulaya öğrenilen becerilerdir. Dolayısıyla zamanla bu bir düzen haline gelir ve herhangi bir zorluk olmaz. Zaten yemek yerken hiç kimse görmeye ihtiyaç duymaz. Sadece, körlerin masada neler olduğunu bilmeye, bunların yerini dokunarak öğrenmeye, tabağında birden fazla çeşit varsa, onların tabağın neresinde bulunduğunu bilmeye ihtiyacı vardır. Örneğin, masada ekmek, su, tuz ve biber, peçete nerede gibi bilgileri öğrenmeye ihtiyaç duyarlar. Bunun sebebi de ihtiyacı olan şeye doğrudan kendilerinin ulaşmak istemeleridir.
Körler kendi kıyafetlerini nasıl seçerler?
Körlerin de herkes gibi kıyafet dolaplarında bir yerleştirme düzeni vardır. Herkes kendi düzenini kendisi belirler. Örneğin, bazı körler kıyafetlerini renklerine göre gruplayabilir, bazıları kıyafetlerine renk etiketi yapıştırabilir, bazı kıyafetlerin de kendilerine özgü dokuları vardır ve kolayca ayırt edilebilir. Bazen de renk tanıyıcı dediğimiz teknolojik cihazları kullanarak kıyafetin rengini öğrenip ona göre seçim yapabilirler. Dolayısıyla, dolaptan istedikleri kıyafeti seçip rahatlıkla giyebilirler. Kıyafetin önünü, arkasını, tersini, düzünü nasıl ayırt ettiklerine gelince de, ön tarafın boğaz kısmı daha aşağıda, arka tarafınki ise daha yukarıdadır: kıyafetin tersinde dikişler daha belirgindir, düz kısmında ise dikişler içeride kaldığından daha az belirgindir.
Körler nasıl televizyon izler?
Körler, televizyon izlerken daha çok seslerden yararlanırlar. Ancak bazı bölümlerde hiç konuşma olmadığından, sadece müzik veya hareketlilik olduğundan bu bölümleri anlamakta güçlük yaşarlar. Böyle durumlarda, birlikte televizyon izledikleri kişilere sorarak, o bölümde ne olduğunu öğrenebilirler. Ayrıca bazı film, belgesel gibi televizyon programlarının sesli betimlemesi vardır. Sesli betimlemede, sadece gözle görülen, herhangi bir konuşmanın geçmediği bölümler, ikinci bir ses tarafından ayrıntılı bir şekilde anlatılır ve kör birey de böylece kolaylıkla kimseye sormaya ihtiyaç duymadan izlemeye devam edebilir.
Körler nasıl okuyup yazarlar?
Körlerin kullandığı bir kabartma yazı vardır. Bu yazıya Braille alfabesi de denmektedir. Bu yazı, çivi gibi sivri uçlu bir kalemin kağıda batırılıp çıkarılması yoluyla yazılır. Böylece kağıt üzerinde farklı biçimlerde görünüşlere sahip noktalar oluşur ve kör bireyler bu noktalara parmaklarıyla dokunup ne yazdığını kolayca okuyabilirler. Kabartma yazıda da her harfin, her noktalama işaretinin ve her sayının bir gösterimi vardır. Yani kısacası, körler yazıyı parmaklarıyla dokunarak okurlar. Kabartma yazıyı tamamen öğrenen ve yaşamın birçok alanında kullanan kör bireyler, ayrıca bilgisayar ve telefonlardaki ekran okuyucuları kullanarak da yazı yazabilir ve okuyabilirler. Yine günümüzdeki teknolojik gelişmeler sayesinde, cep telefonlarında bulunan kabartma yazı uygulaması üzerinden de yazı yazıp okuyabilirler.
Körler, bilgisayar veya cep telefonunu nasıl kullanır?
Aslında körlerin kullandığı bilgisayar veya cep telefonunun, herkesin kullandığından bir farklılığı yoktur. Sadece körlerin bilgisayarlarında veya cep telefonlarında ek olarak bir sesli program vardır. Körler, sesli programı aktif hale getirdiklerinde, ekranda ne yazıyorsa, onu sesli program aracılığıyla duyarlar ve yine aynı şekilde kendileri ne yazarlarsa, onu da sesli program sayesinde duyarak işlemlerini sürdürürler.
Körler, bir yerden başka bir yere nasıl giderler?
Körler, beyaz baston dediğimiz bir araç kullanırlar. Beyaz baston, onların yol arkadaşıdır ve yolda hareket ederken bastonu hiç yanlarından ayırmazlar. Çünkü baston sayesinde, kaldırımları, kaldırım üzerindeki engelleri, yol ayrımlarını, merdivenleri, kapı girişlerini ve bunun gibi gören bireylerin gözüyle gördüğü her şeyi fark ederler. Gören bireyler nasıl hareket ederken gözlerini kullanıyorsa, körler de bastonlarını kullanır ve dokunma yoluyla yollardaki ipuçlarını ve işaretleri keşfederler.
Körler parayı nasıl ayırt eder?
Biliyorsunuz, metal paraların boyutları birbirinden farklıdır ve körler dokunarak rahatlıkla paranın miktarını anlayabilirler. Kağıt paraların da aslında boyutlarında farklılık vardır ancak bu farklılık metal paralardaki gibi anlaşılır değildir. Bu nedenle, bazı körler farklı miktardaki kağıt paraları farklı şekillerde katlayarak cüzdanına yerleştirmeyi seçebilirler. Bazıları kabartma olarak miktarların üzerine yazıldığı para tanıma cetveli ile paraların boyunu ölçerek öğrenebilirler, bazıları ise cep telefonlarındaki uygulamaları kullanarak paraların miktarını öğrenebilirler.
Körler nasıl alışveriş yapar?
Aslında bu tür günlük yaşam alanlarında körler de herkes gibi hayatın içine dahil olurlar. Fırın, manav, market, kasap, eczane gibi yerlere giderek alışveriş yaparlar. Eğer küçük bir alansa, sürekli gittikleri bir yerse ve buralardaki eşyaların yerleşim yerleri sürekli değişmiyorsa, meyve, sebzeleri kendileri seçebilirler. Ancak market gibi büyük yerlerde sürekli eşyaların yerleştirilme düzeni değiştiği için oradaki market görevlisinden destek isteyebilirler. Bu desteği, istedikleri ürünün markasını belirlemek, fiyatını öğrenmek veya bir ürünün son kullanma tarihini öğrenmek için de talep edebilirler. Çünkü ürünlerin üzerinde görme engellilerin kullandığı Braille alfabesi ile yazılı etiketler olmadığından ürünlerle ilgili bu bilgilere ulaşamazlar. Bazen market alışverişlerini kendileri yapmayı ve ürün etiketlerini cep telefonlarının kamerasına tutarak sesli programlar aracılığıyla okutmayı da tercih edebilirler. Bazı körler ise, internet üzerinden sipariş oluşturabilir ve alışverişlerini yapıp ürünlerin doğrudan eve gelmesini sağlayabilir.
Körler nasıl yemek yapar?
Yemek yaparken kullanılacak ürünlerin her birinin farklı şekillerde, farklı boyutlarda, farklı dokularda paketleri veya kutuları vardır. Dolayısıyla, bu şekilde ürünün ne olduğunu ayırt edebilirler. Ancak bazı ürünlerin paketleri birbirine çok benzeyebilir, böyle durumlarda ürünlere Braille olarak isim etiketi yapıştırabilirler. Buzluğa yerleştirdikleri ürünlere yine ayırt etmek için Braille etiket yapıştırabilirler. Fırın gibi mutfakta kullanılan elektronik aletlerin üzerine saati ve dereceleri ayarlamak için farklı dokularda etiketler yapıştırabilirler. Sebzeleri soyma, doğrama, dilimleme gibi işlemleri bıçak ya da farklı küçük ev aletleri gibi şeyleri kullanarak yapabilirler. Pişirmeye başladıkları bir sebzenin veya bakliyatın pişip pişmediğini kıvamından, kokusundan, yoğunluğundan anlayabilirler. Herkesin kendine özgü bir yemek pişirme yöntemi olabilir ve herkes aslında kendine özgü çözümler geliştirebilir.
Evet değerli okurlar. Bu ay da geldik yazımızın sonuna. Çocukların körlerin yaşamına dair sordukları bazı sorulara örnekler vererek, onların meraklarını nasıl giderebileceğimizi anlatmaya çalıştım. Görüldüğü gibi çocuklar genellikle, “Körler yazı yazar mı, körler alışveriş yapar mı?” gibi sorular sormuyorlar, onların soruları çoğunlukla hayatın içinden bir şeyleri nasıl ve hangi yöntemleri kullanarak yapabildiğimiz üzerinedir. Gelin bizler de yetişkinler olarak bu minik meraklılara düşünme, merak etme ve sorgulama fırsatı verelim, onları teşvik edelim, onların sorularını cevaplayalım ki, ileride yetişkin bireyler olduklarında, farklılıklara önyargıyla yaklaşmasınlar. Unutmayalım, çocuklar önyargılarla doğmazlar, biz yetişkinlerin öğretileri, onların düşünce ve davranış biçimlerini belirler. Düşünen, sorgulayan, merak eden, keşfeden bireyler yetiştirmek dileğiyle bir sonraki yazıda görüşmek üzere.