Toplam Okunma 0
Farklı desen ya da renklerde yapılmış onlarca origami turna kuşu.

Benim çocukluğumun büyük bir kısmında televizyon tek kanallı idi. Çocuk programlarının saatleri belliydi mesela. Cumartesiden Cumartesiye adlı program, Cumartesi sabahları saat dokuz, dokuz buçuk gibi başlar; on ikiye kadar sürerdi. Bu program, içinde küçük yapımlardan oluşuyordu. Örneğin; Ankara-Keçiören'de bir parktan canlı yayımlanan fiziksel aktivite yarışları olurdu bazı ilkokullar arasında. Çizgi film saatleri ve çocuk bilgi yarışması da vardı. Bir de kâğıt katlama sanatı Origami adlı bir bölüm program içinde yer alıyordu.

Elişi kâğıtlarından rengârenk bir dünya kurulu gibi gelirdi bana bu müzikli tanıtımdaki eserleri gördüğümde. Gördüğümde diyorum çünkü; o zamanlar görüyordum. Müzik eşliğinde raflarda gösterilen bebek, hayvan veya daha başka bir sürü figür olurdu. Zülal Aytüre tarafından sunulan bir programdı bu. İki çocuk ile birlikte kâğıtları katlarlardı. Zaman zaman ben de elişi kâğıdım elimde onlara eşlik ederdim. Bazen kaçırıp bırakmak zorunda kalırdım. Beni sinir ederdi bu. Belki Cem Yılmaz'ın esprili yorumuna sizler de denk gelmişsinizdir. İşte o program bu size sözüne ettiğim program. Merak ederseniz her ikisinin de Youtube bağlantıları şöyle:

 

Kâğıt Katlama Sanatı Origami (1986) | TRT Arşiv- YouTube


Cem Yılmaz Origami Yorumu


Program bitti. Ben büyüdüm. Bu arada kör oldum. Origami tatlı bir düş olarak kaldı yıllarca bilinçaltımda. Daha doğrusu kalmış. 2023-2024 Engelsiz Eğitimler için planlama yaparken Elif Ünver Çırpan'ın Origami üstüne ders vermesi olasılığını duyunca çok heyecanlandım. Bir kör elimizde katladığımız objeleri görmeden bizi yönlendirecekti. Dahası biz onun neyi nasıl yaptığını görmeden eserleri nasıl ortaya çıkaracaktık ki? Oysa söz konusu olan küçük bir dev kadındı. Bana göre bir sanat yapıtı ortaya konacaksa ve Elif bunu kafaya koymuşsa muhakkak yapar ve ortaya güzel bir şey kaçarı yok çıkar.

Hemen ilk sırada yazdırdık kendimizi Gizem Alakaya ve ben. Elif bize yapmamız gerekenleri anlatıyordu. Biz tariflere göre yapmaya çalışıyorduk. Bir yerde ipin ucunu, şey pardon kâğıdın ucunu kaçırdık mı tek tek ne yaptığımızı anlattırıyor; anlamaya çalışıyor, o da bizim tarifimize göre elindeki kâğıdı katlıyor ve sonunda hatayı bulup düzelttiriyordu. Çoğunlukla o kâğıt ucunu kaçıran da ben oluyordum. Böyle böyle derslerimiz evet bir saat tasarlanmışsa iki, hatta bazen üç saat sürebiliyordu. Ancak biz o kadar hevesliydik ki Elif'i bırakmıyorduk. Bu şekilde dört-beş ay içinde elimizde bir sürü çiçek, kuş, kutu ve sepet oldu mesela.

Derslerimizden birinde yine Elif gibi Origami meraklısı, sanatçı ruhlu bir kör olan ki kendisi aynı zamanda bir keman sanatçısı ve müzik öğretmeni, Bilge Özel de bize iki model yaptırdı.

Son dersimizde Elif'in de Origami öğretmeni Atilla Yurtkul da bize birkaç model öğretti. Öyle ki biz onu, demek o da bizi çok sevdi ki bir ders daha birlikte yaptık. Atilla Bey gördüğü hâlde anlamadığımız noktada Elif devreye giriyor ve artık bizi tanıdığından nasıl yapmamız gerektiğini bir kör gözüyle tanımlıyordu. Kim ne derse desin bir kör bir köre Origami modeli yaptırabildiyse her şeyi yapar arkadaş. Yeter ki "olmaz" deyip kestirip atılmasın. Uygun şartlar oluşturulsun; neyin nasıl yapılabileceğine kafa yorulsun. Örneğimizde olduğu gibi gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

Bu arada Atilla Yurtkul, gazetecilik okumuş ve bir hobi olarak başlayan Origami serüveni onun hayatının büyük bir kısmı olmuş. Henüz yedi yaşında iken benim gibi onun da Zülal Aytüre ile kâğıt katlama yolculuğu başlamış. Ancak o benden direngen çıkmış ve renkli kâğıtları hiç bırakmamış. Onun dediği gibi "herkes bırakmış ama o bırakmamış". Öyle ki pek çok yerde eserlerini sergilediği kişisel sergiler açmış. Büyük küçük hiç fark etmez birçok insana dersler veriyor bu sanat üzerine. Bizim körlerden de başta Elif ve Bilge olmak üzere ders alanlar var ondan. Bu arada meraklısı için söyleyelim, sanal ortamda ders vermekte kendisi.


Atilla Yurtkul ve Origami hakkında daha fazlası için burayı tıklayabilirsiniz


Origami deyince bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu daha var. Elif ilk derslerimizden birinde bizlere içi dolarak anlatmıştı. İnsana hüzün yükleyen hikâyenin kahramanı: 6 Ağustos 1945’te henüz iki yaşında iken Hiroşima Atom Bombasının yaydığı nükleer serpintilere maruz kalan Sadako Sasaki.

Kasım 1954’te radyasyonun etkileri kendini göstermeye başladı ve Sadako'nun vücudunun muhtelif yerlerinde birtakım şeyler ortaya çıktı. Daha sonra, kendisine akut malign lenf bezi lösemisi teşhisi kondu (annesi ve Hiroşima'daki diğerleri buna "atom bombası hastalığı" adını verdiler). Tüm mücadeleye rağmen küçük kız henüz on iki yaşında iken 25 Ekim 1955 yılında hayatını kaybetti.

Sasaki, aylarca hastanede tedavi gördü. Bu sırada kâğıt katlayarak bin turna kuşu yaparsa iyileşeceği umudu ile ilaç ambalaj kâğıdı gibi küçük kâğıt parçalarını turna şeklinde katladı. Çünkü; eski bir Japon inancına göre 1000 turna kuşu yapan kişinin bir dilek dileme hakkı vardı. Sadako da kanserden kurtulmak istiyordu ve bunun için dilek dileme olanağını yakalamalıydı. Bazı kaynaklarda Sadako'nun 1000 turna kuşundan sadece 644 tanesini katladığı, geri kalanını da onun ilkokul arkadaşlarının tamamladığı belirtilir. Kimi kaynaklara göre ise Sadako'nun 1000 turna kuşunun 1000'ini de katladığı iddia edilir. Sadako'nun ağabeyi Masahiro Sasaki, The Complete Story of Sadako Sasaki adlı kitabında hedefini aştığını söylüyor. Sadako'nun katladığı turna kuşları Sadako Sasaki Anıtı adı ile, Hiroşima kentinin merkezinde yer alan Hiroşima Barış Anıtı Parkı'nda sergileniyor. Anıt 1958 yılında Sadako'nun okul arkadaşlarının da bulunduğu Japon öğrenciler tarafından yürütülen bir bağış kampanyası ile yapıldı. Heykelin dibinde "Bu bizim çığlığımız. Bu bizim duamız. Dünyada barış" yazan bir de levha bulunuyor. Oysa ne bu levha ne de dünya çocuklarının ve insanlığın attığı tüm çığlıklar aç gözlü savaşı geçen yaklaşık yüzyıllık sürede bitiremedi hala. Ne yazık!


Tüm bunları ve daha fazlasını Vikipedia'nın bağlantısında okuyabilirsiniz:


Dünyayı cehenneme çevirenlere inat renkli kâğıtların saçtığı umut dolsun hayatımızda her daim inşallah. Zülal Aytüre gibi, Atilla Yurtkul gibi, Elif Ünver Çırpan gibi, Bilge Özel gibi sanatçı ruhlar terk etmesinler heveslerini, çabalarını ve tabii ki bizleri.

 

Engelsiz Eğitim Origami derslerinin kayıtlarını incelemek ve Origami WhatsApp grubu bağlantısına ulaşmak için derneğimizin Ocak-Nisan 2024 bültenine göz atabilirsiniz.

 

Engelsiz Erişim Derneği 2024 Yılı Ocak-Nisan Bülteni | Engelsiz Erişim Derneği


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.