Sunan: Peter White
Akademik Danışman: David Turner
Yapımcı: Elizabeth Burke, Loftus Media
www.loftusmedia.co.uk
BBC Radyo 4
5 Haziran Çarşamba 2013, 13.45
7 Haziran Cuma 20.00’de tekrar
Peter White
1950’lerde gittiğim körler okulu bir erkek okuluydu. Kızların kabul edilmesi 80’lerde başladı ve büyük tartışmaları da beraberinde getirdi. Korkunç sonuçlar önceden kestirilmişti ve gerçekten de beklendiği gibi ilk hamilelik uzak değildi. Karma eğitimle okulun benim devam ettiğimdekinden çok daha medeni bir yer olduğu gerçeği herkes tarafından görülmedi. Belki de bu yüzden Viktoryen devrinde engelliler ve seks düşüncesinin kesinlikle onaylanmayan bir şey olmasına şaşırmamalıyız. Bu çok güçlü bir tabuydu ve aşk, seks ve evlilikle ilgili kişisel hesapları gün yüzüne çıkartırken yaşadığımız güçlükleri de açıklıyor. Ama bunlar varlar, 19. yüzyıl hayır kurumlarının resmi raporlarının satır aralarına saklanmış olarak.
İlk belgemiz Buckinhgam Sarayı’ndan. Bu, bir Kraliyet balayı için göz kamaştırıcı gecelikler ve iç çamaşırları diken bir grup engelli kadına gönderilmiş bir sözleşme.
Buckingham Sarayı’ndan Mektup (Aktris)
Miss Matthews, Buckingham Sarayı. Gecelikler için çok teşekkürler. Prenses, pembe krepdöşinden yapılmış 8 adet istemekte. Ödeme için 2 pound 17 şilini ilişikte gönderiyorum.
PETER WHITE
Bu sekiz geceliği diken kadınlar 1875’te Londra’dan gelen kadınlara yardım etmek için kurulmuş olan Girls’ Friendly Topluluğu’nun üyeleriydiler. Bu topluluk dikiş atölyesinde özellikle engelli kadınlara istihdam sağlıyorlardı. Goldsmiths Londra Üniversitesi’nden Vivienne Richmond bizim için bu belgeleri gün yüzüne çıkarıyor.
Vivienne Richmond
Çok acı çünkü Girls’ Friendly Topluluğu dikiş atölyesi, evlenecek kadınlar için çeyiz ürünleri yapıyordu. Ve tabii ki buradaki kadınlar evlenmesi pek muhtemel olmayan ya da evliliğe dair çok az beklentisi olan kadınlardı.
Buckingham Sarayı’ndan İkinci Mektup (Aktör)
Sayın bayan, Kraliçe tarafından hiçbir koşul altında hiçbir basın temsilcisine Prenses için hazırladığınız ürünler hakkında herhangi bir detay vermemeniz gerektiği konusunda sizi bilgilendirmekle görevlendirildim. Şayet bir basın temsilci size ziyaret ederse, ürünleri denetleme konusunda bir yetkisi olmadığını bilmelisiniz.
PETER WHITE
Yani bu seksi ürünleri kendilerinin hiçbir zaman deneyimlemeyecekleri veya deneyimleme ihtimallerinin çok düşük olacağı durumlar için dikiyorlar.
Vivienne Richmond
Deneyimlemeleri pek olası değil ve topluluk üyelerinin, öyle sanıyorum ki kendi gündelik ve sıradan kıyafetlerinin aksine, kadınların bu güzel ve lüks ürünleri kullanırken nasıl keyif aldıklarını hayal ettiklerini söyleyen ilginç bir yorum da var.
PETER WHITE
Kendi cinselliklerini yaşamalarına izin verildi mi?
VIVIENNE RICHMOND
Girls’ Friendly Topluluğu’na üye olan tüm kızlar bakire olmak zorundaydı yoksa topluluktan atılıyorlardı. Ve 19. yüzyılda engelli kadınların engeli olmayan kadınlara göre evlenme ihtimallerinin daha düşük olduğuna dair kesin bir görüş vardı.
PETER WHITE
19. yüzyılda engelli okullarının yıllık raporlarına baktığınızda, bağışçılarını sekse izin vermedikleri konusunda temin etmek için özen gösterdiklerini görürsünüz. Cambrian Sağırlar Enstitüsü 1888 Yıllık Raporu’nda olduğu gibi bazı kilit okul kurallarını özellikle yeniden basarlar.
Okul Kuralı (Aktris)
Karşı cinsten doğuştan bir sağırla herhangi bir bağ kurmasına karşın onu uyarın ve kendisi gibi biriyle birlikteliğin onun için en iyisi olduğuna ikna olmayın.
PETER WHITE
Swansea Üniversitesi’nden Mike Mantin Swansea Üniversitesi’nin tarihini ve bu kurumun seksle ilgili eleştirilerini araştırıyor
MIKE MANTIN
Ailelere söylenen “fazladan bir kaban koyun” vb. gibi önerilerin sonuna eklenerek, birçok sıradan kuralın arasında geldi. Muhtemelen bu, sağır insanların “sağır ırkı” yayabileceği korkusuyla birbirleriyle evlenmemesi gerektiği fikrinden etkilenmişti. Kraliyet Körler ve Sağırlar Komisyonunda ve diğerlerinde de benzer şeyler vardı. Okulları işaret dilinin sağır topluluklar yarattığı ve bunun da sonunda evliliğe ve dolayısıyla sağırlığın yayılmasına yol açacağını söyleyerek uyaran doktorların ve telefonun mucidi Alexander Graham Bell gibi figürlerin sözlerini kanıt olarak kullandılar.
Kraliyet Komisyonundan Okuma Metni (Aktör)
1889: Kraliyet Körler ve Sağırlar Komisyonu
İşaret dilinin sağırlarda dünya ile kaynaşmaktan ziyade nasıl ayrı yaşayan bir sınıf eğilimi yarattığını ve birbirleriyle evlenmelerine yol açtığını gözlemledik. Birbirleriyle evlenmelerinin doğuştan sağırlığı arttırmada gerçek bir tehlike olduğunu gösteren yeterince kanıta sahibiz diye düşünüyoruz.
MIKE MANTIN
Garip olan, yukarıda da duyduğumuz yıllık raporlardaki kurallara rağmen, sağırlar bir araya geliyor ve evleniyorlardı. Ve gazetelerden öğrencilerin bir araya geldiğini, evlendiğini ve okulun öğretmeninin düğünde işaret dili tercümesi yaptığını öğreniyoruz. Görünen o ki okul halkın sağır evliliklerine dair korkusuna değinme ihtiyacı hissetti. Ama gerçekte sağırların evlenmesiyle ilgili hiçbir problemleri yoktu ve hatta düğün sağır topluluk ve okul için bir etkinlik oluyordu.
PETER WHITE
Yani buradan çıkan sonuç meseleyle ilgili tam bir karmaşanın olduğu mu?
MIKE MOUNTAIN
Sağırların evliliği ile ilgili büyük ve dramatik uyarılar var ama gerçekte perde arkasında sağırların açıkça buna karşı ayaklanma ve evlenme potansiyelleri vardı.
PETER WHITE
Ve bazı öğretmenler bunu destekliyor muydu?
MIKE MOUNTAIN
Evet kesinlikle
PETER WHITE
Kurumun itibarını korumak ve bu sayede bağış toplamak için halka göstermek istediği yüzü ile gerçekten olan biten arasında fark var. Swansea tipik bir örnek olmayabilir çünkü okul müdürünün kendisi sağırdı. Ki bu pek görülen bir durum değildir. Sonuç itibariyle de biz kurumda tanışan iki genç insanın düğünü gibi etkileyici gazete raporlarına ulaşıyoruz.
Gazeteden Okuma Metni (Aktris)
Western Postası, 6 Nisan 1904
Salı sabahı Swansea Holy Trinity Kilisesi’nde iki sağır dilsizin evliliğine şahitlik edildi. Tören Londra’daki kurumun papazlarından biri tarafından yönetildi. Tüm tören, soru ve cevaplarla birlikte işaret dilinde tekrarlandı. Yazılı soru ve cevaplarla yürütülen röportajda damat “Güzel zaman geçirdik” diye yazdı. “Parmaklarımızla konuşan insanlar kadar hızlı konuşabiliriz. Ve karımın çenesinden hiçbir zaman şikâyet etmek zorunda değilim.”
“Hayattan keyif almak mı? Oldukça” diye yazdı. Çehresi doğru söylediğini gösteriyordu. “Okuyabiliyorum” diye devam etti. “Çalışabiliyorum ve isteklerimi bildirebiliyorum. Bir insan daha fazla ne ister? Durumum bana hiçbir zaman dert olmadı, tabii diğerleri gibi olmak hoşuma giderdi ama şu an olduğum halimden çok memnunum”
PETER WHITE
İlginç olan öğrencilerinin ne kadar saygıdeğer ve normal olduklarına dikkati çekerek okulun bunu nasıl kendi yararına değiştirdiğini görüyorsunuz. Bunu damadın cümlelerinde bile görüyorsunuz. “Kendine saygı duy, insanların seni küçük görmesine izin verme” diyen bir ortamdan geldi. Al kendi ile dalga geçen şakası, “Karımın sesinden hiçbir zaman rahatsız olmayacağım” ve bağımsızlığını duyurması “benim için ne hakla üzülüyorsun, ben olduğum kişinden çok memnunum.” Onun ve karısının sevgi dolu ilişkisinin nasıl olduğunu duymak harika olurdu, maalesef ki bilemiyoruz. Ama parıltısı bu gazete haberinden bile görülüyor.
Ülke çapında tüm araştırmacılar bu yeni engellilik tarihçesi üzerinde çalışmasına rağmen, elimizdeki tek şey aşk hikâyeleri. Sahip olduğumuz şey ise kurumların kuru ve tozlu resmi kaynakları: kimlerin kabul edildiği ve kimlerin atıldığının kayıtları ki ihraçların bir kısmı seksle ilgiliydi. Ama raporlardan bile böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını düşündükleri izlenimini alıyorsun. Bu ahlakçı Viktoryenlerin kendileriyle böbürlenmeleri kolaydır ve bu tutumlarının fazla değiştiğinden emin değilim. Ne de olsa engelli çocukların doğmasını önlemek için hala elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ama 19. yüzyılın sonunda seks ve engellikle ilgili belirgin bir panik oluştuğu görülüyor. Joanna Bourke, Birkbeck University of London’da Tarih Profesörü.
JOANNA BOURKE
Bu, genetik bilimi ve anlayışının yerleşmeye başladığı dönemdir. Ve bu negatif öjeni denen şeye yol açmıştır. Bir başka deyişle eğer ailendeki birinin belirgin ayırt edici bir özelliği varsa o kişi evlenmemeli ve ürememeli düşüncesi. Tabii bu yalnızca engellileri etkilemedi, aynı zamanda tüm aileyi, kuzenleri, ikinci dereceden kuzenleri etkiledi. Öyle ki ailende belli bir özelliğe sahip olan biri varsa, o zaman sen, kız kardeşin, erkek kardeşin, kuzenlerin, hiçbiri evlenemiyordu. Yani insanlar üzerinde çok büyük bir etkisi vardı.
PETER WHITE
Ve tabii bunun için çok daha kaba bir ifade var değil mi, yani bu doğru kişiyle evlenmeme düşüncesi ile ilgili?
JOANNA BOURKE
Evet “kötü kan” . Yani bozulmuş, çürümüş, kirli bir şey var.
PETER WHITE
Cenazelerde ya da düğünlerde insanlar dedikodu yaparken işiteceğin türden bir ifade, “ah o ailenin kötü kanı var”
JOANNA BOURKE
Evet kesinlikle ve kötü kan sadece vücutla ilgili değil, aynı zamanda ahlak, ruh ve maneviyatla ilgili. Yani kötü kan her şeye nüfuz ediyor. .
PETER WHITE
Kötü kanın bilimsel bir yanı var mı? Yani kelimenin gerçek anlamıyla kötü kan?
JOANNA BOURKE
Hayır tabii ki ama çeşitli özellikler genlerimizle aktarılıyor. Fakat bu düşüncelerin çoğunun aslında bilimsel bir temeli yok. Mesela dönemin büyük doğum kontrol savunucusu olan Maria Stopes’ı düşünüyorum, oğlu hafif miyop bir kadınla evleneceği için aşırı telaşlanmış ve düğüne katılmayı reddetmişti.
PETER WHITE
Yani bu kişi çok liberal, modern düşüncelere sahip olduğu düşünülen biriydi ama bahsettiğin bu çok güçlü “kötü kan” fikri nedeniyle dehşete düşmüştü.
JOANNA BOURKE
Kesinlikle, bu azınlığa ait bir görüş değil tüm toplumu etkiliyor. O dönemde Britanya’nın tam kalbinde.
PETER WHITE
İnsanoğlunun mükemmelleştirilmesinin Nazi Almanya’sının tekelinde olmadığına dair yerinde bir hatırlatma yapalım. Tüm Kuzey Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri öjeniyi hoş karşıladı. Öjeni kavramını hep ırkçılık üzerinden düşünüyoruz ama arkasındaki itici güç engellilik korkusuydu. Ve kötü kan korkusu 20. yüzyıla, tabii çocukluğuma kadar, uzandı.
Yarın daha da zor seslerin, engelli çocukların seslerinin peşine düşeceğim. 19. yüzyıl yapıtlarında her yerdeler ama gerçekte hayatları nasıldı? Evlerine gönderdikleri mektuplarına kulak veriyoruz: ne yazmaları istendi ve sansürü atlatmayı başarabildiler mi?