Vizyonda olduğu geçmiş yıllarda; adını, takipçisi olan bir arkadaşımdan sıkça duyduğum bir diziydi Seksenler. O zamanlar biz izlemiyorduk. Sonra sonra hem TRT'de hem 360 TV'de yayınlanan tekrarlarının adeta müdavimi olduk. Bu dizinin sesli betimlemesinin de olduğunu biliyordum ama annemle birlikte izlediğimizden ve televizyonumuz 90'lardan kalma olduğundan bu zevkten mahrumdum. Dizinin yeni bölümlerinin geleceğini duyduğumuzda annemle birlikte sevindirik olduk.
Birgün çok sık bakmadığım Twitter'e girdiğimde Seksenler'in yeni bölümlerine dair bir video paylaşıldığını gördüm. Tabii ki videonun sesli betimlemesi yapılmamıştı. Twitin altındaki yorumlardan anladığım kadarıyla dizinin yeni çekimlerinde çok sevilen kimi karakterler yoktu. Örneğin; Ergun, Niyazi, Çağtay hatta Pastacı Sami. Çoğu insan o ya da bu olmadan bu dizi olmaz diyordu. Kendimi tutamayıp ben de evet olmaz diye bir yorum yazdım. Hemen sonra bir yorum daha girip olmazsa olmaz bir şeyin de sesli betimlemesi olduğunu ekledim. Ancak anlaşılan beni pek sallamadılar. Nitekim dizinin yeni sezonu başlayalı neredeyse kırk bölüme ulaştı. Fakat dizinin eş erişimine dair kayda değer bir gelişme yok ne yazık ki.
Dizinin başlangıcından haftalar sonra Betimleme Tartışmaları adlı Google grubundan öğrendiğime göre iki yüz yirmi dokuzuncu bölüm betimlenmişti. Bir de paylaşan Olgun ağabey iletinin altına Youtube adresini iliştirmişti. Adreste gördüğüm kadarıyla engelsiz bölüm sisteme 26 Kas 2019 tarihinde yüklenmiş. Bununla birlikte yeni dönemde başka hiçbir bölümün betimlemesi olmamış. Youtube'den incelediğimde bir sonraki bölüm olan 230'uncu bölümün 21 Ekim 2019'da yüklendiğini görüyorum. Ancak bölümün üzerinden, bu yazının yayıma hazırlandığı tarihte yaklaşık bir buçuk ay; son sesli betimlemeli bölümün sisteme eklenmesinden itibaren ise on altı gün geçmiş olmasına karşın iki yüz otuzuncu bölümün engelsiz versiyonu hala yok. Bu arada bir not olarak, engelsiz yayımlanan tek bölümde alt yazı ve işaret dili betimlemelerinin de olduğunu eklemeliyim. Ben bunu size bilgi vermek için gören bir arkadaşıma göstererek öğrendim.
Olgun ağabey iletisinde şunu ekliyordu: "Bu betimleme SEBEDER tarafından yapılmamıştır."
“İlginç” dedim. Başka bu işi yapan bir kurum var mı ki? Youtube kanalına baktığımda buna dair bir açıklama yok. Yaptığım basit Google aramasından da bir sonuca ulaşamadım. Dahası betimlemeli versiyon içinde de söylenmemiş. Bu yüzden kim ya da kimler tarafından yapıldığı konusunda bilgi veremiyorum.
Gelelim betimleme hakkındaki değerlendirmelerime: Öncelikle tahmin edebileceğiniz gibi yapacağım bu açıklamalar alt yazı ve işaret dili betimlemeleri için değildir.
Eş erişimde benim için en önemli olan şeylerden biri; jenerik ve sesli betimleme emekçilerinin söylenmesi. Betimlemeli versiyonda bunların hiçbiri verilmiyor. Özellikle bölümün sonundaki müziği sonuna kadar dinledim ama nafile. Herhangi bir açıklama yok.
Seksenler logosunun altında bütün oyuncuların toplu fotoğrafı var," diyor sesli betimleme seslendirmeni. Ancak logo nasıl? Keşke betimleseydi onu da. Kör izleyici de bu logonun ne menem bir şey olduğunu öğrenseydi.
Dizinin ilk başında, yapımla ilgili kısa bilgiyi verdiği sırada betimlemecinin sesi müziğin gürültüsünde kayboluyor, tam anlamak için birkaç kez geri alıp kulak kabartmam gerekti doğrusu.
Mekanlar değişiyor ama betimlemeci izleyiciye bilgi geçmiyor. Hatta mekanlara dair hiçbir açıklama yok. Oysa ben merak ediyorum Çınaraltı Kahvesi'nin genel görünümünü. Rukiyelerin evini. Pastane'nin ortamını vs.
Bununla birlikte karakter tasvirleri de hiç yok. Sonuçta bu dizinin son bölümünden sonra yanlış hatırlamıyorsam iki sene geçti. Karakterlere dair pek çok görsel bilgi unutulmuş olabilir. Unutulmuş diyorum çünkü dizinin önceki yayım döneminde SEBEDER tarafından betimlemesi yapılıyordu. Ben o zaman diziyi takip etmemiştim ama eminim karakterlerin görünüşlerine dair bilgilendirmeler yapılmıştır ve dizinin sürekli takipçileri konuya hakimdir. Üstelik annemin yorumlarından öğrendiğim kadarıyla mesela Rukiye ve Necla karakterleri aşırı zayıflamışlardı önceki sezondan farklı olarak. Yani zaman içinde karakterlerin dış görünüşleri dahi değişmişti. Şahsen ben özellikle bu anlamda büyük bir merakla sonuna kadar dinledim tüm betimlemeyi ama bu konuda tek bir cümle dahi yoktu. Aynı şekilde giyim kuşam, kostüm gibi detaylar hakkında da hiçbir sunum yok maalesef.
Ara ara bol müzikli ve hiçbir repliğin olmadığı sahneler var. Özellikle bölümün başlarında. Ancak buralarda herhangi bir betimleme yapılmamış. Mesela yukarıda söylediğim karakterlerin tasvirleri bu bölümlere gayet rahat yedirilebilirdi.
Gündüz mü gece mi vs zamanlar konusunda da aynı şekilde hiçbir bilgilendirme yapılmıyor. Bir tek Bekçi Bekir'in nöbette olduğu cümlesinde gece olduğu söyleniyor. Bunun dışında hemen hemen hiçbir açıklama yok.
Bu betimlemede en çok dikkatimi çeken ayrıntı: TRT gibi Türkçenin doğru kullanımının teminatı gibi görülen bir kurumun sesli betimlemesi, memleketin dil kullanımını bu kadar mı dışlar? Nasıl mı? Mesela betimleme seslendirmeninin ifade şekli pek çok yerde geniş zaman kipiyle oluyor. Örnek olarak ise şöyle: "Fehmi kahveye gelir, mahalleliyle selamlaşır. Bahtiyar koşarak yanına gelir." ya da filmin daha ilerleyen sahnelerinden birinde ifade şöyle: "Gece olmuştur, Bekçi Bekir nöbet tutmaktadır." Geniş zamanı gündelik kullanımda biz toplum olarak bu şekilde kullanıyor muyuz Allah aşkına? Anlamadığım bir başka nokta da 2006'dan bu yana onüç yılını bu işi geliştirmeye adamış SEBEDER'in değil de yabancı yapımların rehber alınması neden? Belki de öyle değildir diyeceğim de seçilen anlatım dili bunu açıkça ele veriyor bence.
Sonradan farkına mı vardı ne betimleme metin yazarı, özümüze döndü ve bizim zaman anlatımımızı kullanmaya başladı gibi geldi dizinin ortalarına doğru. Nihayet dedim ve sevindim ama sevincim adeta kursağımda kaldı. Çünkü; ilerleyen sahnelerde gördüm ki çoğu yerde geniş zaman kipine dönülüyor. Türkçede söz konusu zaman kullanımı var evet ama biz mesela İngilizlerden farklı olarak gerçekten geniş zamanı ifade eden eylemlerde bu zaman kipini kullanmaz mıyız? "Sabahları erken kalkarım" gibi.
Rıza Amir'in kahvedekilerle Bekir'i sorguladığı sahnede sürekli şıkır şıkır diye bir ses duyuluyor. Bu ne olabilir ki? Emin olmamakla birlikte dizinin gidişinden anladığım kadarıyla Alper'in elinde bir tespih var ve sesi çıkartan o. Çok mu önemli? Belki hayır ama benim gibi seslere duyarlı biri fark ediyor ve merak ediyor işte.
Şahin ile Pastacı Sami'nin pizza meselesinden tartıştıkları sahnede Sami Şahin'e o kadar kızdı ki en son cızır cızır ses çıkaran bir şeyle Şahin'e ne yapıyorsa Şahin acı çeker gibi ıhlıyor. Bence bu da bildirilmeli kör izleyiciye.
Rıza Amir, Bekir'e sinirlenip telsiz mesajı üstüne Selahattin'le birlikte giderken hırsla arabanın kapısını çarptı. Bundan sonra Fehmi; "Kafayı yemiş bu yaaa! Çok acayip" dedi. Ama kime dedi. Rıza'ya mı, Bekir'e mi?
Seyfi ile Butik Ali salonda otururlarken Dilek onlara kahve getirdi. Bir sonraki sahnede ise Ali ve Seyfi birbirlerine bakışlar atarak kahvelerini içiyorlar. Bunları betimlemecinin söyleminden öğrendik. Aslında burada kahve içiyorlar demesine gerek yok betimlemecinin. Çünkü zaten hemen akabinde de büyük ihtimalle Seyfi'nin höpürdetmelerini duyduk. Mesela höpürdetenin kim olduğu belirtilebilirdi. Bundan başka, betimlemede "bakışlar atarak" denmesi yeterli mi? Bu bakışlar neyi ifade ediyor ki? Meydan okuyucu mu? Meraklı mı? Sinirli mi? Sevgiyle mi? Bilmiyoruz. Ben hiç değilse Seyfi'nin Ali'ye cins cins baktığını tahmin ediyorum aşağı yukarı bildiğim karakterlerinden ama emin olamıyorum tabii ki. Ayrıca sonrasında aynı sahne bir süre devam ediyor ama bu arada olan biten hiçbir şey söylenmiyor.
Sesli betimleme seslendirmeninin sesi, bir anda kulağa, "flash back" diye bir ifade ile geldiğinde, "Ne oluyoruz?" dedim. Meğerse geçmişe gidilmiş. Aynı ifadeyi dizinin sonlarına doğru bir daha duyunca daha net anladım. Hatta geçmişten ana geçildiğinde de, "flash back dönüş" ifadesiyle geri geliniyor. Bu ifade tarzı bana komik geldi doğrusu. Üstelik TRT gibi bir kurumda. Bir uygulama dışarıdan alınır tamam da bu kadar mı kalıp halde? Alınan bu şeyi biraz Türkçeye ve toplumun dil kullanımına uygun hale getirmek gerekmez mi?
Nazlı'nın Ergun'la geçmişini hatırladığı bölümde betimlemeci: "Nazlı ile Ergun karşılıklı dans ediyorlar" diyor. Dans etmek? Karşılıklı dans etmek? İkincisinin tam anlamını kavrayamadım ne yalan diyeyim.
Normal şartlarda benim tercihim video ya da MP3'ü kaydettikten sonra dizi, film ya da şarkıyı takip etmektir. Özellikle film ya da dizilerde daha çok verim aldığımı düşünüyorum. Zira anlamadığım bir bölümü çok daha pratik bir şekilde ileri geri sarabiliyorum. Bunu Chome üzerinden de yaptım ama çok daha zorlanarak ve zaman harcayarak. Korsan kaygısıyla sistemin indirmeye izin vermemesini anlarım. Çünkü o platform tüm kullanıcılara açık ve söz konusu duruma izin verilmez. Ancak yine de ne bileyim engelsiz versiyonların MP3 halinde indirilmesi desteklenemez mi acaba? MP3 hali körler dışında kimsenin bir işine yaramaz çünkü. Hele ki sesli betimlemeli versiyonu... Bu durumda da işitme engelliler ve sağırlar alt yazı ve işaret dilini alamazlar ki bu da adil olmaz kabul ediyorum. Neyse bu benim teknik bilgim dışında. Yine de bu konuda bilgisi olanlar ileti adresimden bana ulaşırlarsa aydınlanmış olurum.
Güya ben yazımı sonuca bağlayacaktım. Yine yazdım da yazdım. Diyeceğim: Herkes bildiği işi yapsa; bilmiyorsa öğrenmek için azami çaba gösterse, bütünüyle öğrenmeden yapmış olmak için yola çıkılıp oldu bittiye getirilmese. Bir bilene sorulsa ve edinilen bilgiler daha da geliştirilse... Daha iyi olmaz mı? Bu şekilde sonuç, toplum faydasına daha çok hizmet etmez mi? Yapılan işin gerçekten hakkı verilmiş olmaz mı sizce de?
Sesli betimlemenin Türkiye'deki ilki ve hakkını vere vere geliştiricisi olan SEBEDER'den değil de başka bir şekilde çözüm bulunmasının nedense ticari bir kaygıdan kaynaklandığını düşünmekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Her şeye çok daha kolay kaynak bulabilen devlet televizyonunun dahi sakatlar için hayati denilebilecek bir uygulamada bu denli pintileşmesine anlam veremedim doğrusu. Hadi kalın sağlıcakla…