Sözlerime başlamadan önce değerli engelli kardeşlerimi selamlıyorum. Bugün onların günü. 365 günlük koca yıl içinde onlara sunulmuş nadide bir güldür.
Bu son derece önemli farkındalık gününde şu gerçeği zihnimize kazımalıyız: Hepimiz birer engelli adayıyız ve seçim şarkımızı Serdar Ortaç yazıyor. Belli mi olur, belki bir gün kafamıza bir uçak düşürürler ve biz de o aciz mahlûklar gibi muhtaç kalabiliriz.
Bir özrün bile yok, anlıyor musun? Hadi gülümse! İşte biz, engelli olmadığımız için seviniyoruz utanmadan, kolumuzu bacağımızı korumak için hastanede ketçap yaptırıyoruz. Oysa onlar, kolsuz bacaksız da yaşıyorlar, her şeyi yapıyorlar. Asıl muhtaç biziz, asıl engelli biziz.
Engelsiz engellileri engelleyen engelli engelsizleri engelleyelim değerli dostlar. En büyük engel sevgisizlik, en büyük kalem silgisizliktir.
Engellilere sevgi ve şefkatle yaklaşmalıyız. Onlar tertemiz sevgiye muhtaç ve layıklar. Ah o masum melekler, ah o tertemiz yürekler. Keşke hepimiz onlar gibi olabilseydik. Hele o down sendromlular. Keşke herkes down sendromlu olsa!
O tertemiz kalplerde ışıl ışıl umutlar, azim azim aşılır engellenmiş hudutlar. Ne engeller aştı o kutsal beşerler! Evden dışarı çıktılar, 8 tonluk bastonları kilometrelerce taşıdılar.
Neler başardılar neler! Onlara telefon ahizesi kaldırma işi verdik. Hakkıyla yaptılar. Otobüse bindirdik para almadan, istedikleri durakta indiler. Onlara yazıklarca merhamet ettik, bizi diğer insanlardan daha üstün daha temiz sevdiler.
Ancak bir grup kendini bilmez çıkıp bu temizliği kirletmek istediler. Neymiş, romantik filmlerdeki duygusal yakınlaşmaları seksi betimleme yöntemiyle anlatacaklarmış. İşaret diliyle cinsel sağlık paneli düzenleyeceklermiş. Ey MastürBaston derneği! Siz o meleksi yüreklere nasıl dokunursunuz kirli ellerinizle! Uzak durun meleklerimizden!
Neyse, duyarlı toplumumuz o çapulculara cevabını verdi. Konuşmamı yavaş yavaş sonlandırırken, önümüzdeki seneye kadar engellileri ayakaltında veya hak ararken falan görmememizi diliyorum.