52. Sayı: Haziran 2018

Merhaba sevgili okurlar,

Yepyeni bir sayıyla işte yine karşınızdayız. Farklı lezzetler barındıran, zihin kurcalayan yazılarımız sizleri bekliyor.

Bazen yalnızca engelli kimliğimize hapsederler bizi. Diğer yönlerimizi ısrarla görmezler. Ama bazen de tersi olur sanki. Nasıl mı? Cevabı Meral Sözen’in yazısında.  Peki engelinizle var olmak nedir? Hayata istediğiniz gibi karışabilmek mi yoksa bunu yaptığınız zamanlarda bile sürekli bir tetikte olma hali mi? Bahar Yavuz’un yazısına kulak verelim. Sırada engelliler ve cinsellik var. Kulağınıza garip mi geldi? Bunu Beyza Ünal’ın yazısı ile irdeleyelim o halde. Gözünü bağlayıp kör olanlara, tekerlekli sandalyeye oturanlara itirazınız mı var? Peki sizce nasıl bir yöntem yaşanan gerçeği idrak etmelerini sağlayabilir? Burak Sarı’nın yazısını okuyup öğrenelim. Biz engelliler bir araya gelebilsek, hepimiz aynı zamanda diğerlerimiz için de konuşsak hareket etsek ne güzel olurdu diyenlerden misiniz? Sevgi Mart duygularınıza tercüman olacak o halde. Bir arada olabilmek güzel ama bazen yalnız da kalmak önemli. Ne zaman mı? Elbette seçimlerde oy verirken. Körler için oy mahremiyetini sağlayan Engelsiz Erişim Derneği’nin bu konudaki müthiş çalışma sürecini dinlemek ve ayrıca Japonya’da körlere yönelik seçim çalışmalarını öğrenmek için Gülcan Altun’a kulak kabartalım. Yaz geldi, taşınma vaktidir mi diyorsunuz? O zaman biz de konuk yazarımız Levent Açlan’ın yazısını okumadan ev bakmayın diyoruz.

Herkese şimdiden mutlu bir yaz dileriz.