Toplam Okunma 0

Şubat ayında sosyal medyada paylaşılan, Samsung’un Duyan Eller ismini verdiği ve işitme engelliler için çağrı merkezi hizmetlerini tanıtmak amacıyla hazırladığı kampanya reklamı kısa sürede herkesin büyük ilgisini çekti. Reklamda herhangi bir konuşma ya da sesli betimleme bulunmadığı için öncelikle içeriğini anlatmak istiyorum.

Reklam, ekranda beliren “Her şey Muharrem’e engelsiz bir gün yaşatmak için” yazısıyla açılıyor. Daha sonra konu ile ilgili çıkan haberlerden öğrendiğimize göre, Muharrem 23 yaşında doğuştan işitme engelli bir genç. Tanısı bir buçuk yaşındayken konulmuş ve işaret dilini lisede öğrenmeye başlamış. Bu proje için ailesi Muharrem’den habersiz Samsung ekibiyle işbirliği yapmış. Reklam, bir müzik eşliğinde çekimler öncesi yapılan hazırlıkların görüntüleriyle başlıyor. Reklamın çekileceği mekânlara gizli kamera yerleştirme işlemleri, yapılan ekip toplantıları ve reklamda oynayacak insanlara verilen işaret dili eğitimlerinden sahneler görüyoruz. Sonra ekranda beliren “İşte o büyük gün” yazısı ile beraber tarih, saat ve yer bilgisi veriliyor: 28 Aralık 2014, 08.00, Bağcılar. Bu arada reklamdaki bütün konuşmalar işaret dili ile gerçekleşiyor ve söylenenleri verilen alt yazı ile anlıyoruz.

Dış sesin “Evet, kameralar kayda girsin arkadaşlar” komutuyla birlikte her şeyden habersiz Muharrem’i ve ekiple işbirliği yapan ablası Özlem’i birlikte evlerinin kapısından çıkarken görüyoruz. Bu sırada ekranda “Özlem, bağlantımız” ve “Muharrem, işitme engelli” yazısı çıkıyor. Yolda yürürlerken karşılarına ilk olarak kendilerine gülümseyerek işaret dili ile “Günaydın” diyen bir adam çıkıyor. Aynı şekilde “Günaydın” diyerek karşılık veriyor Muharrem ve yürümeye devam ederken bir yandan da şaşkın, ara sıra geriye dönerek adama bakıyor. Sonra köşeyi dönerek fırına giriyorlar ve fırıncı işaret dili ile “Sıcak simit var.” diyor. Fırından çıkarken yine Muharrem’in yüzünde şaşkınlıkla karışık bir gülümseme izliyoruz. Ardından bir markete ilerlerken görülüyorlar. Marketteki meyve sebze tezgâhının önünde bekleyen müşteri rolündeki genç adam, kulaklıktan “Hazır ol, şimdi!” komutunu alınca arkasını dönerek yanlışlıkla elindeki poşetten portakalları düşürmüş gibi yapıyor ve o sırada Muharrem ve ablası yere düşen portakalları alıp ona uzatıyorlar. Genç adam işaret diliyle “Size bir elma hediye etmek istiyorum.” diyor ve elindeki poşetten elmaları çıkarırken Muharrem ablasına dönerek “Tanıyor musun?” diye soruyor. Daha sonra her ikisi elmaları alıp genç adama teşekkür ederek oradan ayrılıyorlar. Muharrem ablasına genç adam için “İşitme engelli mi?” diye soruyor, ablası “Bilmiyorum” diyor.  Tam bir köşeyi dönecekleri sırada yine ekipten harekete geç komutunu alan genç bir kadın köşeden hızlıca çıkarak Muharrem’e çarpıyor ve işaret diliyle “Özür dilerim, yanlışlıkla oldu” diyor. Muharrem yine şaşkın, ablasına “Ne oluyor, ne alaka?” diyor. Sonra bir taksi çeviriyorlar, Muharrem öne, ablası arkaya oturuyor. Taksi şoförü işaret diliyle “Merhaba hoş geldiniz” diyor ve Muharrem’de “Merhaba, hoş bulduk” şeklinde karşılık veriyor. O sırada reklam ekibine ait minibüsün içinde bir kamera ve kameranın karşısında hazırlık yapan genç bir kızı gösteriyorlar. Ardından Muharrem ve ablası taksiden iniyor ve ablası Muharrem’in koluna girmiş onu belli bir yöne doğru çekerken, Muharrem ne oluyor dercesine “Ne tarafa?” diye soruyor. Muharrem’in ablası eliyle göstererek “Şuraya bak” diyor. Gördükleri şey dijital bir reklam panosu ve panoda az önce kamera karşısında hazırlık yapan genç kız var. Genç kızın, Melek ismindeki bir Samsung görüntülü çağrı merkezi çalışanı olduğu yazıyor ekranda. Melek, işaret dili ile “Merhaba Muharrem” diyor. Muharrem, “Merhaba, Muharrem benim” karşılığını veriyor. Melek, “Engelsiz bir dünya bizim de hayalimiz” diyerek görüntülü çağrı merkezi hizmetleri ve Samsung Duyan Eller projesi hakkında bilgi veriyor. Ardından kamera arkası ekipten biri gelerek Muharrem’e gizli kamerayı gösteriyor, Muharrem başını öne eğerek gözlerini siliyor ve ekip üyesi ona sarılıyor. Bu sırada kamera arkası ve önünde görev alan herkes Muharrem’in etrafında toplanarak işaret dili ile alkış işareti yapıyor. Son olarak Muharrem’i tekrar gözyaşlarını silerken ve ablasına sarılıp diğer kişilerle birlikte gülerken görüyoruz.

Benzer bir önemli reklam da 2011 yılında Türk Telekom ve Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) işbirliği ile gerçekleştirilen Telefon Kütüphanesi projesine aitti hatırlarsanız. Türk Telekom’un görme engelli bireylere sesli kitapları telefonları aracılığıyla ulaştırması ile ilgili reklamın çekimleri Rusya’da gerçekleştirilmişti. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza isimli romanının kullanıldığı bu reklam çok ses getirmiş, hatta 2012 yılı Dünya İletişim Ödülleri’nde En İyi İçerik kategorisinde birincilik ödülünü almıştı.

Her iki reklamdan bahsetme nedenim çok önemli bulduğum ortak özelliklerinin olması.  İlki; sıklıkla yapıldığı üzere engellileri yardıma muhtaç, şefkat gösterilmesi gereken kişiler olarak değil de hayatın içindeki anlarda yer alan insanlar olarak karşımıza çıkarması. Sokağa çıkmış alışverişini yaparken, taksiye binerken veyahut kitap okurken… İkincisi,  gerekli düzenlemeler yapıldığında engel dediğimiz şeyin aslında ortadan kalktığını göstermesi. En azından temel düzeyde işaret dili bilirsek işitme engeli olan birisi de rahatlıkla sokakta markette ya da bankada işini halledebilir. Nasıl olacak demeyin? Birkaç sene önce üniversitelerde başlayan işaret dili derslerinin ve belediye ya da çeşitli derneklerde açılan işaret dili kurslarının sayısı giderek artıyor. Çeşitli kamu kurumlarının ya da özel firmaların personeline işaret dili dersleri aldırdığını da biliyoruz.  Hatta zaman zaman haberlerde ilkokul öğrencilerinin işaret dili öğrenerek çeşitli gösterilerde bunu sergilediklerini görebiliyoruz. Aynı şekilde eğer yayım evleri bastıkları her kitabın bir de seslendirilmiş halini ya da elektronik formatını aynı anda piyasaya sürse, görme engelli bir kişi de herkesle aynı anda bu ürüne erişebilir. Üçüncü ortak özellik ise, her iki reklamın da insanların ilgisini çekerek onları bu alanda bir şeyler yapmaya teşvik etmesi. Sesli kitap reklamı sonrası çevremde sesli kitap okumaya başlayan arkadaşlarım olduğunu hatırlıyorum. Eminim ki Muharrem’in reklamından sonra da işaret dili öğrenmek isteyen ve bunun için harekete geçen insanlar olmuştur ve olacaktır.

Her iki reklamın yine ortak olan bir eksiği de var. O da, bir engel grubuna hitap eden çalışmalarını tanıtırken diğer bir engel grubunu ihmal etmiş olmaları. Uluslararası platformda gösterilebilmesi için reklamın İngilizce versiyonu hazırlanmış. Hatta Samsung Türkiye’nin Facebook hesabında reklamın içeriğini anlamak istediğini söyleyen yabancı bir kullanıcıyla İngilizce alt yazılı video paylaşılmıştı. Görmeyenler için de Muharrem’in reklamının sesli betimlemeli versiyonu yapılabilirdi. Aynı mantıkla sesli kitap projesini tanıtan reklama işitme engelliler için alt yazı ve işaret dili yerleştirilebilirdi. Buna cevaben, “Reklamlar hitap ettiği kullanıcıya yönelik hazırlandı” denebilir. Bir başka deyişle, “Görme engelliler zaten görüntülü çağrı merkezinin kullanıcısı olamaz” ya da “Sesli kitap zaten işitme engellilerin katkıda bulunabilecekleri bir proje değil” yanıtları verilebilir. O zaman bu da, reklamların iletmek istediği engelsiz dünya yaratma mesajıyla çelişir. Kısacası engellilik konusunu daha geniş ve bütüncül bir bakış açısıyla ele almak mesajı da daha samimi ve doğru kılacaktır.

Kısa sürede çok şey anlatabilme ve büyük kitlelere ulaşma gücü olan, en önemlisi de doğru bir dil kullanan bu tür reklamların artması dileğiyle…

Not: Samsung’un Duyan Eller ve GETEM ve Türk Telekom’un sesli kitap reklamlarına sırasıyla aşağıda yer alan linklerden ulaşabilirsiniz:

 

https://www.youtube.com/watch?v=dum5Digiis8

 

https://www.youtube.com/watch?v=1mnipud5Uag


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.