Toplam Okunma 0

Ülke gündemi izin verirse 28 Eylül’de okullar açılacak. Açıldıktan sonra da malum hem öğrenciler ve veliler, hem de öğretmenler için koşuşturmalı günler başlayacak. Ben de 2005 yılında çıkarılan Engelliler Hakkında Kanun kapsamında okullarda başlatılan kaynaştırma eğitimi ve bu doğrultuda öğrencilerin destek eğitimi aldığı rehabilitasyon merkezleri ile ilgili yaşadığım birkaç deneyimden bahsetmek istiyorum.

Çalışmaya ilk başladığımda uzun yıllar sonra alana dönüş yaptığım ve daha önce kaynaştırma eğitimi ile ilgili hiçbir deneyimim olmadığı için nereden başlamam gerektiğinden pek emin olamadım. Okuldaki kaynaştırma öğrencilerine dair neredeyse hiçbir dosyanın olmadığını görünce, “devletin dili resmidir” diyerek onları tamamlamakla işe başlayayım istedim. Bağlı bulunduğumuz RAM’a telefon açarak okula yeni atandığımı, kaynaştırma öğrencilerinin dosyalarında eksikler olduğunu ve RAM’daki dosyalardan bu eksikleri tamamlamak üzere uygun bir zaman için randevu almak istediğimi belirttim. Telefonda gelişen diyalog benim için biraz şaşırtıcıydı çünkü önce formların okulda olması gerektiği gibi doğru ama bana yardım etmeye pek gönüllü olunmadığını hissettiren bir cevap verildi. Ben “Hayır her şey bana teslim edilen tek bir dosyanın içinde ve orada da çok fazla eksik var” dediğimde hangi formları istediğim soruldu. Konuyla ilgili kaynaklarda açıkça belirtildiği gibi bu formlar öğrenciyi okuldan RAM’a yönlendirirken doldurulan ve sınıf öğretmeni ve varsa okul rehber öğretmeninin öğrencinin hem akademik, hem de sosyal alanlardaki gelişimini değerlendirdiği ayrıntılı bir form olan Eğitsel Değerlendirme İsteği Formu, ayrıca İl/İlçe Özel Eğitim Kurulunca alınan yerleştirme raporu ve varsa RAM’da yapılan değerlendirme ve önerileri içeren kısa bir form.  Bu formlarda öğrencinin yönlendirilme sebebi, yönlendirme ve yerleştirme kararının alındığı tarih, öğrencinin tanısı, engel derecesi, kabaca da olsa öğrencinin performansı ve hedeflenen kazanımlar belirtiliyor. Kısacası öğrencinin dosyasında olması gerektiği ilgili kaynaklarda da belirtilen ve uygulamadaki işleyiş ve takibi kolaylaştıran formlar. Ama yine telefonda “eksikler olsa da olur” anlamına gelebilecek bir cevap veriliyor bana. Ben yine de gelmek istediğimi ve fotokopi işiyle de benim ilgileneceğimi – yani tabiri caizse onları uğraştırmayacağımı – ifade ederek randevumu aldım. Tüm eksikleri tespit edip, RAM’a gittim ama maalesef orada da eksikler vardı. Yine de olanlar üzerinden bir dosya hazırladım.

Sonrasında velilerimizi davet ederek BEP toplantılarımızı yaptık. Dönem içerisinde öğrenme güçlüğü yaşayan ve ilerleme göstermediği tespit edilen öğrencilerimizin yönlendirmelerini yaparken rehabilitasyon merkezleri gerçeği ile tanıştım.

1.  sınıftaki bir öğrencimiz ders başarısında, akranlarından anlamlı derecede bir farklılık gösteriyordu. Hem okuma yazma becerilerinde hem de matematik becerisinde oldukça gerideydi. İkinci dönemin ortalarında veliyi davet ederek durumla ilgili kendisiyle görüştükten sonra öğrenciyi değerlendirme için RAM’a yönlendirdik. Aradan biraz zaman geçtikten sonra süreç hakkında bilgi almak için veliyi aradım. Veli son derece mutluydu çünkü kendisiyle çok ilgilenildiği, evden özel arabayla alındığı gibi şeyler söylüyordu. Tabii ben ilk defa bu konuda öğrenci yönlendirmiş birisi olarak çok şaşkındım. “Allah Allah böyle bir hizmet var da benim mi haberim yok?” diye düşünmeye başladım. Kalbim buna inanmayı çok istese de 35 senedir bu ülkede yaşayan bir insan olarak aklım bana burada bir terslik olduğunu söylüyordu.  “Kiminle görüştünüz?”, “Sizi kim evden aldı?” , “Nereye gittiniz?” ve benzeri pek çok soru yönelttim fakat veli kiminle görüştüğünden de, nereye götürüldüğünden de bihaberdi. “Çok güzel bir binaya gittik, orada çocuğumun ders yapacağı yeri gösterdiler. Çocuğumun hastane randevusunu alacaklar”  deyince anladım ki öğrenciye kendi bünyesinde eğitim verip devletin ödediği aylık ders ücreti parasını almak isteyen bir rehabilitasyon merkezi devreye girmiş. Veli bir de RAM’dan kapalı zarf içinde kendisine verilen ve hastanedeki doktorlara teslim etmesi gereken zarfı da bu kişilerin kendisinden aldığını söyleyince çok sinirlendim ve süreci o kişiler üzerinden yürütmesinin sakıncalarına değinerek, şu aşamada öğrenciye ait değerlendirme bilgilerini alma haklarının da olmadığını ifade ettim. Veli görüşüp onları devreden çıkaracağını işlemleri kendisinin yürüteceğini söyleyerek telefonu kapattı. Peki sonra ne mi oldu?

Akşam eve gittim, başım ağrıdığı için biraz uzanmıştım ki telefonum çaldı. Tanımadığım bir numaraydı. Açtım. Karşımda bir kadın sesi: “İyi günler. Ben X Rehabilitasyon Merkezi’nden arıyorum. Yönlendirme yaptığınız bir öğrencinizin velisi ile görüşmüştük. Bugün bizi arayarak sizinle konuştuğunu söyledi” diye anlatmaya başlayınca müşteri kaybetme korkusuyla ve ikna edilmek üzere arandığımı anladım. Yaptıklarının doğru olmadığını, öğrencinin bilgilerine nasıl ulaştıklarını ve RAM’ın öğrenci ile ilgili yaptığı değerlendirmeyi içeren zarfı hangi hakla aldıklarını sordum. Karşımdakinin savunması zarfı merkezin psikoloğunun açtığıydı. Ben de ister psikolog ister özel eğitim uzmanı ya da psikiyatrist olsun, RAM’ın devlet hastanesinin psikiyatristi için hazırlayıp kapalı zarf içinde evrak numarasıyla hazırlamış olduğu  resmi değerlendirmenin öğrencinin özel bilgisi olduğunu ve o kurum çalışanı tarafından açılamayacağını söyledim. Bunun üzerine “Bir saniye psikolog X Bey  yanımda” diyerek, telefonu aniden bir başkasına verdi. O kişiye de aynı şeyleri söyledim karşımdaki sesini yükseltip haklılığını ispata çalışınca, daha fazla konuşmayacağımı ifade edip telefonu kapadım.

Ertesi sabah okula gittiğimde konuyu müdür yardımcımıza aktardım. O da okulu arayarak rehber öğretmenin telefon numarasını istediklerini, RAM’dan aradıklarını düşünerek verdiğini söyledi. Peki, iş burada bitti mi? Hayır. O gün öğrenciler okuldan çıktıktan bir süre sonra bir kadın ve bir erkek olmak üzere iki kişi rehberlik servisine geldi. Ben veli olduklarını düşünerek içeri davet ettim. Oturmaları için yer göstererek güler yüzle hoş geldiniz dedim ki kim olduklarını söylemeleriyle gülümsemem yüzümde dondu. Dün telefonda görüştüğüm rehabilitasyon merkezi çalışanı kadın ve erkek psikologdu. Söze, yanlış anlaşıldıklarını ve bu duruma çok üzüldüklerini belirterek girdiler ve yaptıkları şeyin sadece öğrenciye ve veliye yardımcı olmak olduğunu söylediler. Sabırla dinledim. Sonra telefonda söylediklerim yineleyerek niyet ne olursa olsun, RAM’ın kapısından tabiri caize öğrenci toplayıp, resmi evrakları açıp, hastane randevusu almakla ilgili kaygılarımı tekrar ettim. Şahsen kurumu tanımadığımı, bu işin öğrenci üzerinden para kazanma amacıyla, üstelik bazı kişilere de aracı olmaları için komisyon vererek kazanç sağlama gibi boyutları olduğunu zaman zaman duyduğumuzu ifade ettim. Israrla aynı sözleri yineleyerek kartlarını bırakıp gittiler. Sonrasında velimiz tanıdığı başka bir veli aracılığıyla çocuğunu farklı bir rehabilitasyon merkezine yazdırdı. Ben de bir daha bu kişilerle muhatap olmadım.

Yaşadığım başka bir olaysa şu. Bir gün yine okul bitmiş, öğrenciler dağılmıştı ki içeri iki kadın girdi. Okulun yakınında açılan bir rehabilitasyon merkezinin halkla ilişkiler görevlisi olarak tanıttılar kendilerini ve oturdukları an son derece özgüvenli ve ellerinde kağıt kalemleri yazmaya hazır şekilde “Evet kaç tane kaynaştırma öğrenciniz var ve bunlar kimler, isimleri nelerdir?” sorusunu yönelttiler. Sanırım kısa bir süre ağzım açık bakakaldım. Şaşkınlığımdan kurtulur kurtulmaz “Bu bilgiler gizlidir ve sizinle paylaşmam tabii ki söz konusu değil” deyince asıl amaçlarını hatırlayarak kendilerini tanıtmaya başladılar. Ben de fırsat bu fırsat sorayım dedim “ Siz öğrencilere nasıl ulaşıyorsunuz?” Cevap şu: “Eeee sokaklarda tarama yapıyoruz, evlerin kapılarını çalıyoruz, sizde ya da çevrenizde tanıdığınız engelli biri var mı?” diye soruyoruz. Gözümün önünde manzarayı canlandırınca gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Sanırsın yolunu kaybetmiş, gideceği sokağı arıyor.

Bu yaşadıklarımdan sonra kızının devam ettiği rehabilitasyon merkezinden memnun olan bir velimizden rica ettim, benim için bir randevu ayarladı ve bir gün onunla beraber rehabilitasyon merkezine giderek emekli bir öğretmen olan kurum müdürüyle görüşerek hem kafamdaki soruları sorma hem de merkezi gezme fırsatı edindim. Kurum müdürü o civardaki en eski merkezlerden biri olduklarını ve sistemde suiistimal edilen pek çok şeyin olduğundan bahsetti. Velileri RAM kapısında avlamaktan tutun, öğrenciye ders veren öğretmenlerin lise mezunu olmasına kadar... Hatta kendisinin insanlara hep şunu söylediğini ifade etti: Gittiğiniz merkezlerdeki öğretmenlerin diplomalarını sorun, size göstermelerini isteyin, göstermiyorlarsa anlayın ki orada bir sıkıntı var.” Ama maalesef bana gelen veli ücretsiz servisin olup olmadığını hep sorar da, şimdiye kadar diploma soran olmadı diye de ekledi.

Bu vesileyle şunu da yazayım. Dönem içinde dil konuşma güçlüğü tanısı alan iki öğrencimiz için yana yakıla özel merkezler, belediyeler ve rehabilitasyon merkezlerini arayarak dil konuşma terapisi ile ilgili araştırma yapıyordum. Tabii özel merkezler iyi ama çok pahalı ve velilerimizin onu karşılama imkânı yoktu; belediyeyi arıyorum bu hizmeti sağlıyorlar ama bir çocuk ve aileyle 3 ayda bir görüşülüyor, etkili olmaz. Daha önce bir arkadaşımdan duyduğum ve dil konuşma terapisi hizmeti verdiğini söyleyen bir rehabilitasyon merkezini arıyorum son ümit çünkü öğrencilerin bu tedavisini RAM’dan verilen kararla devlet karşılayacak. Önce merkezin web sayfasını inceliyorum. Gerekli bilgiye ulaşamayınca telefon açıyorum ve dil konuşma terapisi hizmeti verip vermediklerini soruyorum. Evet, veriyoruz diyorlar. Ben hizmet veren kişinin nereden mezun olduğunu soruyorum. Sekreter bir anda “Bir saniye ben sizi kurum müdiremize bağlıyorum” diyor. Müdireye aynı soruyu soruyorum, cevap olumlu. “Peki, geldiğimizde bu hizmeti veren kişinin diplomasını görebilir miyiz?” diyorum. Karşımdaki ses birden değişiveriyor. “Tabii ki hayır.” Ben şaşkınlıkla nedenini soruyorum. “Böyle bir şey söz konusu olamaz, bu bir güven meselesi” gibi bir cevap alıyorum. Durumun ne olduğu belli aslında da umut fakirin ekmeği dedikleri için ikna etmek istiyorum karşımdakini “Ama siz de biliyorsunuz ki bu işi istismar eden insanlar var ve biz de düzgün bir hizmet almak istiyoruz, diplomayı görmemizde ne sakınca var?” diyorum. Aldığım cevap “Beğenmiyorsanız başka yere gönderin”. Ben de “ O zaman bu konuşmalarınızdan doğruyu söylemediğinizi ve aslında bu hizmeti verilmesi gerektiği şekilde vermediğinizi anlıyorum” diyerek telefonu kapatıyorum.

Kısacası rehabilitasyon merkezleri ile genel olarak kavgalıyım. Mutlaka ki iyi işleyenleri de var ama benim karşılaştıklarımın çoğu kötü, azı iyiydi maalesef. Bunu tek bir nedene bağlamak tabii ki mümkün olmaz. Yetersiz denetimlerden, bu kurumlarda çalışacak ilgili meslek elemanlarının sayıca yetersizliğine, kurum sahiplerinin ticari kaygılarından, etik değerlere kadar çok fazla etken var.

Tecrübelerim sonucu vardığım nokta velilerin bir rehabilitasyon merkezi seçmeden önce ve seçtikten sonraki süreçte bilinçli olmalarının ve haklarını öğrenmelerini sağlamanın önemli olduğu. Bu yüzden BEP toplantılarında Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği’nin kayıt, merkezden ayrılma ve yeni merkeze kayıt, devam devamsızlık ve telafi ders hakkı ile ilgili maddeleri konusunda yazılı olarak bilgi veriyorum. Şu ana kadar bir velimiz hariç hiçbiri bu haklarını bilmediklerini söyledi ki aralarında çocuğu 3 senedir rehabilitasyon merkezine devam edenler de vardı. Mesela öğrenci derse gidemediği durumlarda telafisinin yapılmadığını ifade edenler de çoğunluktaydı.

Yeni yönlendireceğimiz öğrencilerin velilerine tüm bu süreçte yaşayabilecekleri rehabilitasyon merkezi savaşlarından bahsediyorum ve öğrenci RAM’dan yerleştirme kararını alana kadar merkezlerle işbirliği yapmamalarının daha sağlıklı olacağını ve birden fazla merkezi gezerek son kararlarını vermelerinin önemini vurguluyorum.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.