Toplam Okunma 0

İstanbul Görme Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’nde bağımsız hareket eğitimcisi olarak yedi aydır çalışmaktayım. Çalışma hayatımın öncesinde hiç körler ile yakın iletişim kurmamış biri olarak sizinle, yaşadığım deneyimleri ve gözlemlerimi paylaşmak için bu yazıyı yazma kararını verdim.

Engelli bireyde toplum baskısının ne denli etkili olduğunu anlamak ve bunun bağımsız hareketini ne ölçüde etkilediğini görmek amacıyla kursiyerler ile soru-cevap şeklinde bir sohbet gerçekleştirdim. Sorduğum sorulara aldığım yanıtlar beni etkilemiş olacak ki bu yazıyı kaleme almak istedim.

21 yaşında görüşünü sonradan kaybetmiş bir öğrencimle yaptığım sohbet aslında bu yazının temelini oluşturdu diyebilirim. Henüz üç yıldır görme engelli olan birey, görüşünü kaybetmesiyle birlikte hiç evden çıkmadığını, ailesinin özellikle ablasının verdiği destekle İstanbul’daki rehabilitasyona gelmeye ikna olduğunu söyleyerek, körlüğünden sonra tüm gören arkadaşları ile iletişimini bitirdiğini ve bir yıl telefon dahi kullanmadığını ifade etti. Evet, körlüğünü benimsemesi zordu ancak bu durumu bu denli zorlaştıranlar arasında çevrenin de etkisi olabilir mi diye düşündüm söylediği her cümlede.

Ablasının girişimleri sonucunda yaşadığı ilde çağrı merkezi eğitimi aldığını ve uzun bir aradan sonra ilk defa dışarı çıktığını, toplu taşıma araçlarına binerken insanların acıyan bakışları ya da söylemleriyle karşılaştığını ve bu durumun kendisinde daha olumsuz etki yarattığını anlattı.

Baston, bağımsız hareketin temelidir

Öğrencime, rehabilitasyona gelmeden önce bastonun kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumda yanıtı düşündürücü oldu. “Çevrenin bastona bakış açısından dolayı” ifadesini de ekleyerek, bastonu ‘’kendisini kısıtlayan bir şey olarak’’ tanımladı. Görüşünü sonradan kaybetmiş ya da doğuştan görme engelli bireylerin büyük kısmı bastonu genellikle “kısıtlama” olarak tanımlıyor. Baston kullanımını tercih etmeyip yakınlarının yanında gezmek onları daha mı mutlu ediyor sizce?  

Derslerimde yaşadığım gözlemlerimin bende bıraktığı izlenim ise körün, körlüğünü benimsememesinden ziyade, bu durumun toplumsal bir sorun olduğu ve insanların farklılığa olan yaklaşımının etkisi olduğudur. Sizlere yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Kursiyerlerle Bağımsız hareket dersini bitirip kuruma döndüğümüz sırada bir kadının, yanında çocuğuyla birlikte öğrencime hızla yaklaşıp, ‘’çocuğunun gözlük takmadığını söyleyerek buna devam etmesi halinde onlar gibi kör olabileceğini’’ çocuğuna söylemesini istemesi ile kısa süreli bir şok yaşamıştım.

Bütün olumsuzlukların gerisinde kursiyere yönelttiğim son soru ise rehabilitasyon eğitiminin sonunda bastonu nasıl tanımladığı idi. Aldığım yanıt sevindirici oldu: hayatta her şeyin mümkün olabileceğini, çevredeki insanların olumsuz tepkilerinin ötesine geçerek bastonun kullanılması gerektiğini ifade etti.

Benzer olumsuz olaylar yaşanmış ya da yaşanacaktır, ancak olumsuzluklara inat ve inançla engellilerin toplumdan uzaklaşmadan yaşamlarını devam ettirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve unutulmamalıdır ki baston körün özgürlüğüdür…


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.