Toplam Okunma 0

Yanlış hatırlamıyorsam 1990 yılından beri öğrenciyim. Hiç ara vermedim. Hal böyle olunca da en iyi bildiğim şey öğrenci olmak. Şu aralar doktora tezimle boğuşuyorum. Harry Potter’daki boggartlar karşıma çıksa kesinlikle tezimi bitirememiş olduğum halime bürünürdü. Bu aralar en büyük korkum bu çünkü. Neyse hayatım tez ve bebekten ibaret olduğundan, bu yazımda bu iki büyük olgudan birine, yani tezime odaklanacağım.

Tezin içeriği değil de çalışma yöntemimi paylaşacağım sizlerle. Belki akademik çalışma yapan ekran okuyucu kullanıcılarına ilham verir.

Aslında çok basit fakat yıllardır böyle sistematik çalışmıyordum. Keşke yapsaydım, her şey daha kolay olurdu belki. Neyse artık başlıyorum anlatmaya. Biliyorsunuz bazı atıf ve kaynak düzenleme yazılımları ya da web tabanlı hizmetler var. İsim vermek gerekirse, EndNote, Mendeley, RefWorks, Zotero diyebilirim. Bunların bazıları ücretli bazıları deneme süresi veriyor v.s. Bizi ilgilendiren tarafı erişilebilirlik. Bir ara Refworks kullandım ama öğrenmesi alışması derken canım çıktı ayrıca erişilebilirliği de tam değildi. Doktora tezime başlarken gören insanlara çok büyük kolaylık sağlayan bu imkanlardan yararlanmaya çalışmanın akıntıya kürek çekmek olacağına karar verdim ve kendi sistemimi kurdum. Hiç de pişman değilim. Anlatacaklarım sizlerin bilmediği şeyler değil. Klasör açma, kopyalama, metin düzenleme, dosya adı değiştirme gibi temel becerilerin ötesine gitmiyor bilmeniz gerekenler. Olay yalnızca sistemli ve düzenli olmak. Ayrıca yöntem körlere özgü değil. Bu tarz teknolojik tırıvırıları sevmeyenler de pek ala yararlanabilir. Benim için olay, erişilebilir olması.

Başlıyoruz…

1. Öncelikle bir makaleyi bilgisayarınıza indirdiğinizde, onu, geldiği ucube isimle bırakmamak gibi bir alışkanlık edinmelisiniz. Yoksa indirilenler klasörünüzde “j12fsk10000jk” gibi adları olan sayısız pdf dosyası olur.

Dosyaların isimlerini değiştirirken de bir sisteminiz olursa harika olur. Dosya adında hangi bilgileri içereceğinizin bir standardı olmalı. Ben genellikle APA tarzına uygun formatlamak zorundayım yazılarımı. Bu nedenle dosya isimlerini de ona paralel değiştiriyorum.

Örneğin makalenin tam referansı şöyle olsun:

Toporek, R. L., Lewis, J. A., & Crethar, H. C. (2009). Promoting systemic change through the ACA advocacy competencies. Journal of Counseling & Development, 87(3), 260-268.

Bu makaleyi indirdikten hemen sonra dosya adını aşağıdaki gibi değiştiriyorum:

Toporek et al., 2009, Promoting systemic change through the ACA advocacy competencies

Eğer bir ya da iki yazar varsa “et al” ifadesini kullanmıyorum. Olduğu gibi yazıyorum. Böylece metin içi atıf yaparken hemen dosya adına gidip yalnızca yazar ve tarihi kopyalayıp yapıştırabiliyorum. Dosyayı açmakla vakit kaybetmiyorum. Makalenin tam adının yazılması da önemli. Aylar sonra dönüp baktığınızda indirdiğiniz makale size yabancı muamelesi yapacak. O nedenle takma isimler vermeyin, unutursunuz.

2. Eğer makalenin üzerinde çalışmaya ya da kütüphaneme sonradan kullanmak üzere katmaya karar verdiysem hemen pdf uzantılı dosyayı word formatına dönüştürüyorum. İndirdiğim pdf erişilebilir bile olsa bu işlemi yapıyorum. Google scholar üzerinde zaten makaleyi henüz bulmuş ve indirmiş olduğum için, atıfını edinmem zor değil. Tara butonuna basıp APA tarzı olanı kopyalıyorum. Dönüştürdüğüm word dosyasını açıp en başına gidiyorum ve tam atıfı oraya en başa yapıştırıyorum. Hemen ardından control enter tuşlarına basıp makaleyi yeni sayfadan başlatıyorum. Sonra gidip yapıştırdığım kaynak bilgilerine eksik ya da büyük harf gibi yanlışlıklar var mı diye bakıp düzeltiyorum. İtalik ve birinci satırdan sonrasının içeriden yazılması olayına hiç girmiyorum. Sıra geldi belgeyi kaydetmeye. Yukarıdaki örnek üzerinden gidecek olursak:

“Toporek et al., 2009”

dosya adıyla word belgesini kaydediyorum.

3. Makaleyi okurken, açıklama ekle komutuyla, tıpkı gören insanlar gibi belgenin üzerine notlar alıyorum. Çoğu zaman başlıkları da notlarla işaretliyorum.

4. Makalenin her iki formatını da aynı ilgili klasöre taşıyorum.

5. Bazı makaleler birden fazla defa işinize yarar. Çok önemli bir kaynaktır, hep atıf yaparsınız dönüp dönüp okursunuz. Bu nedenle genel olarak kaynakları çalışmalara göre değil de konularına göre arşivliyorum.

Yani mesela elimde engellilikle ilgili bir sürü kaynak var diyelim.

Engellilik diye bir klasör açıp içinde engellilik modelleri, ayrımcılık, engelliliğin tarihçesi, rehabilitasyon gibi ayrı klasörler oluşturuyorum. Makaleyi ilgili yere yapıştırıyorum. Sonra diyelim ki tezim üzerinde çalışıyorum. Onun için de ayrı bir klasör açıyorum. Buraya kullandığım makalenin word halinin kendisini değil de kısa yolunu kopyalıyorum.

Şimdi bu kadar prosedür niye, neden böyle obsesif bir rutin izliyorum hemen avantajlarını açıklayayım.

Baştan zaman kaybı gibi görünebilir ama uzun vadede emin olun zamandan tasarruf edeceksiniz.

Erişilebilir dahi olsalar pdf belgelerini word formatına dönüştürüyorum çünkü üzerinde not tutabiliyorum. Eskiden özet çıkarıyordum ayrı bir belgeye. Fakat fark ettim ki dönüp dönüp orijinal kaynağa bakıyorum. Böyle olunca notlar çok pratik oluyor. Quick keys açıp nottan nota atlıyorum. Yöntem, sonuç veya tartışma gibi bölümleri işaretlediysem aradığım şeye ulaşmam çok kolay oluyor. Bunları bazen farklı başlık seviyeleriyle de işaretliyorum. Bazen çok daha ayrıntılı notlar da alıyorum. Mesela “Bu kısım falanca için iyi bir örnek” ya da “Tartışmada sonuçların literatüre ters çıkmasını açıklamak için kullanılabilir” gibi notlar alıyorum.

Makalenin word halini sadece yazar ve tarih bilgileriyle kaydediyorum. Dolayısıyla dosya uzantısını duymayı beklememe gerek kalmıyor hemen istediğim formata ulaşabiliyorum. Metin içi atıf yapacaksam da tümünü seç komutunu kullanabiliyorum, daha pratik oluyor.

Tam kaynakçayı dosyanın en başına yapıştırıyorum ve düzeltiyorum. Böylece tekrar tekrar aramaya uğraşmıyorum. Makaleyi bir sonraki sayfadan başlatıyorum ki direk alıntı yaparsam sayfa numarası vermem gerekir ve sayfa numaralarının kaymasını istemiyorum. Yalnızca bir eksiltiyorum sayfa numarası verirken.

Makalenin kendisini değil kısa yolunu kopyalıyorum üzerinde çalıştığım projenin klasörüne. Böylece birden fazla çalışmada kullandığım makalenin üzerine aldığım notlar hep orijinal belgede oluyor. Aldığım notları bir araya toplamak ya da en son halini bulmakla uğraşmıyorum. Burası biraz tercih meselesi. Her çalışmanın kendi makalesi olsun, notları da çalışmaya özgü olsun da diyebilirsiniz. O durumda da ana kütüphanenizde bir kopya bulundurmanızı tavsiye ederim. Yoksa “Ben bu makaleyi indirmiştim ya ama nereye koymuştum?” diye düşünürken bulursunuz kendinizi.

En iyi ihtimal on kişinin okuyacağı yazımı burada sonlandırıyorum. Düşünün işte, bu yazıyı okumak bile böyle bir işkence, bir de uygulamak nasıl olur?

Bir dahaki sefere daha eğlenceli bir yazıyla buluşmak üzere.

Burada yazanları uygulama gereği duyacak işler yapanlara sabırlar diliyorum.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.