Merhaba sevgili okurlar.
Bu ay, engelli bir çocuğun etrafında örülü sağlam duvarları konuşmak istiyorum; sağlam anne, sağlam baba, sağlam kardeşler, sağlam komşular, sağlam akranlar, sağlam bir öğretmen ve niceleri... Liste sağlam bakkal amcaya kadar uzayabilir. Engelli bir çocuğun etrafında birkaç engelli birey olsa dahi, temelde sağlamların oluşturduğu çoğunluğun içinde bir azınlıktır o. İşte bu çocuk, sosyal bir varlık olmayı, kadın olmayı, erkek olmayı, kısacası pek çok sonradan olunan şeyi olmayı, bu sağlam duvarların arasında öğrenir. Mesela bir kadın, evini pırıl pırıl tutmalı ve akşam olduğunda yemeği hazır etmelidir. Çünkü çocuğun annesi, komşu Halime Teyze, ve dizi filmdeki Şennur hep böyle yapmaktadır. Okulda öğretmen, sıraların arasında ayakta durmakta, sınavda kopya çeken olmasın diye en ufak bir hareket edeni dahi uyarmaktadır. Akranları ergenliğe eriştiğinde, giyim kuşam, saç baş yani özetle görünüş felaket bir önem kazanır. Elbette kimin kiminle bakıştığı, Facebook’ta beğenilip beğenilmediği falan da günlük konuşmaların gündeminden eksik olmaz. Kimileri için ojesinin X marka 103 numara pembe olması çok mühim bir meseledir, Y markasının pembesinin tonu tam olarak aynı değildir çünkü.
Şimdi gelin birlikte düşünelim: Tekerlekli sandalye kullanan 15 yaşındaki Filiz, büyümek ve yetişkin bir kadın olmak hakkında ne düşünüyor olabilir?
A. Büyümek harika bir şey. Kendi hayatımı kurmayı, kendime ait bir evimin olmasını dört gözle bekliyorum. Çocukları da çok severim, beyaz atlı prensim de isterse, ben üç çocuğumuz olsun isterim.
B. Ben acaba ileride, pek mümkün değil ama tut ki ayrı eve çıktım veya evlendim, evi nasıl temizlerim ki? Mümkün değil yapamam. Kendi evini temiz tutamayan kadın mı olur? Ben asla annem ya da Halime Teyze gibi olamam.
Öğretmen örneğine bakalım. Görme engelli dördüncü sınıf öğrencisi Mustafa ileride öğretmen olmak istiyor diyelim. Mustafa sizce kafasından neler geçiriyordur?
A. Ben çok iyi bir öğretmen olacağım. Öğretmeyi çok seviyorum.
B. Ben aslında öğretmen olmak istiyorum ama sınavları nasıl yaparım ki? Öğrencilerimin kopya çekmesini nasıl engellerim? Yazılı kağıtlarını nasıl okuyacağım, okuyamam ki. Belki de öğretmenlik bir görme engelliye göre değildir.
Gelelim ergenlik örneğine ve arkadaşlıklara... 16 yaşındaki Serhat yaşıtları gibi karizmatik bir giyim tarzına sahip olması gerektiğine inanmaktadır. Fakat Serhat’ın boyu 112 santim olduğundan, kendisine uygun kıyafetleri ancak çocuk mağazalarından bulabilmektedir. İşitme engelli Leyla, kendisi sıra arkadaşı Dilek’ten daha güzel olduğu halde Dilek’in şu ana kadar altı erkek arkadaşı olmuşken neden henüz kendisinin hiç erkek arkadaşı olmadığını sorgulamaktadır. Görme engelli Yasemin, teyzesinin ona hediye ettiği pembe ojeyi annesine sürdürmüş, fakat kızlar arasında hiç gündeme gelmemiştir. Acaba bu pembe çok mu çirkin bir pembedir? Teyzesi yaşlı olduğu için modadan anlamamış ve ona demode bir renk mi seçmiştir? Serhat, Leyla ve Yasemin... uyamazlar yaşıtlarına çünkü yaşıtlarına uymak için çok önemli bir şeyleri eksiktir; “sağlamlık”.
Engelli bir çocuk, sağlamların arasında ve kendisine olumlu model olabilecek engelli kişilerden uzak büyüdüğünde, sürekli aldığı temel mesaj “Sen eksiksin.” olmaktadır. Engelli birey, kimi zaman sağlamların kriterlerini yakalayabilmek için can hıraş çabalarken,bu kriterleri koyanların sağlamlar olduğunu unutup durumu sorgulama fırsatını kaçırabilmektedir. Kanıksanmış sağlamcılık denen zımbırtı da işte böyle böyle yerleşmektedir engelli bireyin ruhunun taa derinlerine. O kadar sağlam duvarın arasında bir kırık tuğladır çünkü o.
Uzun lafın kısası...
Engelliler!
Kendinizi hiç engelli gibi görünmemek veya algılanmamak için çabalarken buldunuz mu? Cevabınız evetse, bu durumun nedenini durup düşündünüz mü hiç? Sağlam bireylerin arasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Diğer engelli bireylerle bir araya gelmek, toplum içinde birlikte görünmek sizin için ne anlama geliyor? Bunu yaparken ne gibi duygular hissediyorsunuz?
Engelli çocuğu olan sağlam ebeveynler!
Çocuğunuza verebileceğiniz elbette birçok şey var. Bunlardan biri de çocuğunuzu engelli yaşıtlarıyla ve kendisine model olabilecek kişilerle tanıştırmak, buluşturmak. Fakat bunu yaparken ilk olarak doğru kişilerle iletişim kurduğunuzdan emin olmalısınız. Kendisinden hiç bir beklentisi olmayan, sağlamcılığın esiri olmuş engelli bireyler değil sizin ihtiyacınız olan. İkinci olarak da çocuğunuz yalnızca “kendisi gibi” olanlarla arkadaşlık kurabilir düşüncesine kapılıp çocuğu buna zorlamak veya “Engelsiz yaşıtları onu kabul etmeyecek.” algısını çocuğa aşılamak asla yapmamanız gereken bir davranıştır.
Engelli bireyler sağlamcılığın pençesinden kurtulduğu sürece sağlam bireylerle bir araya geldiğinde, kendisini saklamadan, kendisini engeline rağmen değil de engeliyle birlikte var edebilen, kendine güvenen bireyler olabilir. Sağlamcılığın esaretinden kurtulmak ayrıca diğer engelli bireylerle olan ilişkilere de olumlu yansır. Engelli birey, diğer engellilerle bir araya gelmeyi bir çaresizlik, bir eksiklik olarak görmekten uzaklaşır. Ayrıca kişi engelli olmayan bireylerle bir araya geldiğinde, insan olmanın doğal bir sonucu olan ortaklıkları paylaşırken, engelli kişilerle olan ilişkilerinde ise buna ek olarak engellilik deneyiminin doğurduğu ortak deneyimleri paylaşabileceğinin bilincine varır. İnsan olmanın getirdiği ortaklıkları ve engelli olmanın getirdiği farklılıkları bütünleştirebilmek, engelli bireyin tamamlanmışlık duygusunu yaşaması ve kimlik gelişimini sürdürebilmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur