Aslında bu yazı başlandığında çoookk uzun olmuştu. Bu sebeple ikiye bölerek yayımlamayı uygun bulduk. Dolayısıyla geçen ay kaldığı yerden devam ediyoruz.
Ahmet Türk makalesinde bu afet yönetiminin engelli bireyler için neden önemli olabileceği konusunda şunları kaleme almış.
"Afet sonrası akut dönemde ulaşım ve haberleşme sistemlerinin çökmesi, profesyonel kurtarma ekiplerinin yeterli miktarda bulunamaması, sınırlı kaynakların ihtiyaç sahibi insanlara ulaşamaması, ulaşsa bile herkese ihtiyacı oranında ve ihtiyaç anında ulaşamaması olağan bir durumdur (Huang ve Lien, 2012). Afet meydana gelmeden önce hangi şartlarda neyin ne kadar tehlike oluşturacağını bilmek, bu tehlikelerin meydana getirebileceği yıkımları en asgariye indirgeyebilmek için sistematik önleme ve hazırlık çalışmalarının yapılması gerektiği önerilmektedir. Bu önleme ve hazırlık uygulamaları, afetin meydana getirebileceği can kayıplarından, yıkıcı ve olumsuz sonuçlardan toplumsal yaşam içerisindeki her birey ve grubun asgari boyutta etkilenmesini sağlayacaktır (Tonak ve Kitiş, 2020). Afet yönetimi olarak ifade edilen bu önleme ve hazırlık stratejilerinin toplumun her ferdine adil bir şekilde ulaşabilirliği, afet yönetim sürecinin başarısını gösteren etkenlerdendir (Çakır ve Aydoğmuş-Atalay, 2020). Etkin ve başarılı bir afet yönetiminde toplumun her ferdi eşit ve adaletle plana dahil edilmeli, planlanan uygulama ve kaynaklara ulaşabilir olmalıdır. Bu da engellilik gibi özel gereksinimlere duyarlı afet yönetim stratejilerinin geliştirilmesi ve etkin bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olacaktır.
Uluslararası ölçekte Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi (UNISDR) 2015-2030 Kararlarında afet öncesi, afet anı ve afet sonrasında yapılan afet riskinin azaltılması, akut dönem arama kurtarma, yıkıcı olumsuz etkilerin giderilmesi çalışmalarında kırılgan grupların afete yönelik dayanıklılıklarının ve afet dirençliliğinin artırılmasına yönelik vurgu bulunmaktadır (UNISDR, 2015). Bu bağlamda engelli bireylerin dezavantajlarından dolayı meydana gelen savunmasız durumlarının azaltılması, afet ile mücadele ve afet direnci hususunda gerçekleştirilecek engele duyarlı afet yönetimi stratejileri, engelli bireylerin afet durumundan en az zararla etkilenmesini sağlayacak biçimde planlanmalı ve uygulanmalıdır. Ayrıca, T.C. Anayasası'nın (1982) 10. maddesi devlete eşitlik ilkesi ile ilgili; 61. maddesi ise, engelli bireylerin özel olarak korunması ve toplumsal yaşama aktif katılımlarının sağlanması için özel tedbirler alınması ile ilgili önemli yükümlülükler yüklemektedir. Toplumsal yaşamın olanaklarından eşit düzeyde faydalanmak, toplumsal yaşama tam ve etkin katılım sağlamak her yurttaş gibi engelli bireyler için de en temel anayasal haklarından biridir. Engelli bireylerin patolojik durumlarından dolayı çoğunlukla diğer insanlarla aynı ve etkin katılımı gerçekleştirememeleri; sosyal ve kentsel yaşam alanlarının engelli bireylere sunduğu eşitsizlikler ve engeller, afet gibi kriz durumlarında engelli bireylere yönelik etkin çözümlerin ortaya konulmasını zaruri hale getirmektedir (AFAD, 2011; Buluş-Kırıkkaya ve Gerdan, 2018). Bu nedenle özel gereksinimleri doğrultusunda engelli bireylere duyarlı afet yönetimi planlarının oluşturulması, T.C. Anayasası'nın eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi zorunlu uygulamalardan biridir. Ancak, halihazırda yürürlükteki yasal düzenlemeler ve afetlere yönelik acil eylem planında (AFAD, 2013a), kırılgan ve dezavantajlı gruplar için güçlendirme faaliyetleri yapılmasına ilişkin ifadeler bulunmasına karşın, T.C. Kalkınma Bakanlığı'nın (mülga) Afet Yönetiminde Etkinlik Raporunda da (2014) ifade edildiği üzere, dezavantajlı kesimlerden biri olan engelli bireyler için erişilebilir ve içinde bulundukları dezavantajları/gereksinimleri özelinde oluşturulmuş afet bilinci eğitim programları, kırılgan gruplara yönelik ek tedbirler ve bu gruplara duyarlı spesifik afet yönetim politikaları mevcut değildir.
Afetler ve bu afetlerin yıkımla sonuçlanan etkilerinden en önemli korunma yolu; afetlere karşı mikrodan makroya her boyutta, her yurttaşı kapsayacak şekilde sosyal, ekonomik, yasal ve yapısal olarak hazırlıklı olmaktır (Yılmaz vd., 2019). Engele duyarlı afet yönetim stratejileri afet öncesine ilişkin risk ve zarar azaltma, destek sistemlerinin oluşturulması; afet anına ilişkin tatbikatlar, tıbbi ve psikolojik ilk yardım; afet sonrasına ilişkin psikososyal destek ve rehabilitasyon gibi süreçleri içerecek şekilde organize edilmelidir. Afet durumlarına yönelik oluşturulan strateji ve eylem planlarında bedensel, zihinsel, görme ve işitme gibi engel gruplarının özel olarak değerlendirilmesi; her engel grubunun özel gereksinimleri ve her afet türünün içerisinde barındırdığı kendine özgü dinamikler doğrultusunda farklı yaklaşım ve yönetim şekilleri geliştirilmesi gerekmektedir (Yılmaz vd., 2019)."
Kübra Arslan da engelliler açısından değerlendirmede benzer şeyleri farklı biçimde ele almış. Onları da aktarmak isterim.
"AFETLER VE ENGELLİ BİREYLER
Akut dönemde deprem, sel, çığ, fırtına gibi afetler sonucunda binaların çökmesi, yapıların hasar görmesi, ağır maddelerin sularla sürüklenmesi gibi olumsuz etkiler genellikle ezilme yaralanmaları, ampütasyonlar (organın vücuttan tümden kesilmesi, kopması) sinir sistemi travmaları, yumuşak doku travmaları ve kırıklara neden olmaktadır. Afetler nedeniyle meydana gelen bu yaralanmalar bireylerin hareket ve duyu organlarının kabiliyetlerini yitirmelerine neden olabilmektedir. Savaş, çatışmalar ve terörizm hareketleri amacıyla döşenen mayınlar ve patlayıcı maddeler hem devam eden savaş, çatışma süresince hem de temizlenmemesi durumunda uzun süre sonra dahi bireylerde ampütasyonlar ve travmalara neden olarak engelliliğe yol açabilmektedir. Bir afet olarak kuraklık ve diğer afetler sonrası özellikle bebek ve çocuklarda uzun dönem beslenme bozuklukları nedeniyle malnütrisyon (yetersiz beslenme) sonucu bilişsel gelişim bozuklukları afet sonrası engelliliğe neden olabilmektedir. Afet sonrası afetzedelere sağlıklı ve dengeli yaşam alanı sağlanamaması bulaşıcı hastalıkların meydana gelmesine bu hastalıkların da bireylerin vücutlarında geri döndürülemeyecek kalıcı hasarlar oluşmasına neden olmaktadır (Demiröz Yıldırım, 2022).
Afetler sırasında engelli bireylerin karşılaşabileceği zorluklar; aile, arkadaş, bakım hizmeti veren birey gibi sosyal destek sistemlerinin yetersiz kalması, hareketliliğe yardımcı olan tekerlekli sandalye, protez, ortez gibi cihazların hasarı ya da kaybı, acil durum toplanma/barınma yerlerine ve erken uyarı veya genel uyarı mesajlarına erişimdeki zorluklar olarak sıralanmaktadır (Stough ve Kang, 2015).
Engelliler de dahil olmak üzere savunmasız grupların afet ve acil durum planlamasında dikkate alınması gereken afetlere özgü özel ihtiyaçları vardır. Örneğin yapılar; afet sırasında insanların merdiven kullanması, kapıları manuel olarak açması veya pencereden çıkması şeklinde tasarlanmaktadır ancak bu durum hareket kısıtlılığı olan engelli bireyler için tahliyeyi zorlaştırmaktadır (Stough ve Kang, 2015).
Afet öncesi sosyal hayatta damgalanan bireyler afet yönetim süreçlerinde göz ardı edilmekte süreçlere dahil edilmemektedirler. Afet öncesi planlama ve risk azaltma sürelerinde dikkate alınmayan ve paydaş olarak sürece katılmayan engelli bireyler afet durumlarında daha büyük sorunlar yaşamaktadır. Bilindiği gibi engelli bireyler engel durumlarına göre afet öncesi risk ve zarar azaltma ve hazırlık süreçlerinde özel eğitim ve düzenlemelere ihtiyaç duy-maktadırlar. Örneğin; erken uyarıların görme, işitme engelliler için uygun olarak yapılması gerekmektedir. Deprem sonrası tahliyeler merdivenlerden yapılmakta asansörler kullanılmamaktadır. Ortopedik engelli bireylerin tahliye yollarının uygun olmaması nedeniyle bulundukları yapılarda mahsur kala-bilmektedirler. Afetler sonrası toplanma ve geçici barınma merkezlerinin engellilerin kolaylıkla erişebileceği şekilde yapılmaması bireylerin bireysel olarak destek almadan bu merkezlere ulaşamamasına, başkalarının yardımlarıyla ulaşmaları durumlarında ise uygun çevresel ve yapısal şartlar sağlanamaması nedeniyle hareket kısıtlılığı, taciz, hizmetlere erişememe ve damgalama gibi olumsuz durumların oluşmasına neden olabilmektedir. (Demiröz Yıldırım, 2022)."”
Çok daha basitçe İstanbul Valiliği çalışması broşüründe şöyle açıklanmış:
“Doğru Bir Afet ve Acil Durum Planı Ne Sağlar?
Afet ve acil durumlar şiddetlerine bağlı olarak yaşamın bütününü farklı düzeylerde etkilemektedir. Afet ve acil durum zararlarını en aza indirebilmek için birey ve toplum olarak konuya duyarlı olmalı ve bu tür olaylara önceden hazırlanmalıyız.
Engelli bireylerin afet ve acil durumlar karşısında daha çok zarar görmesi söz konusu olabilmektedir. Engelli veya diğer özel gereksinimli bireyler ile yakın çevreleri her türlü teknolojik ve toplumsal yeniliğe erişimde çeşitli sosyal ve fiziksel engeller nedeniyle daha dezavantajlı konumda bulunurken, aynı zamanda yeti farklılıklarından ötürü başta deprem ve seller olmak üzere tüm doğa ve insan kaynaklı afetler karşısında daha büyük zorluklar yaşayan ve daha özel hazırlanması gereken kesimi oluşturmaktadır.
Afetler Nasıl Etkiler?
•Fırtınalar ve depremler etraftaki nesneleri yerinden oynatabilir, kırabilir ve ardında yıkıntı bırakabilir.
•Sel, deprem ve ağır fırtınalar yolları ve yürüyüş yollarını kullanılamaz hale getirebilir ve temizlenmesi haftalar süren enkazla kaplayabilir (alüvyon, çatlaklar).
•İç veya dış mekânlardaki tanıdık yapısal/kentsel imgeler yer değiştirebilir veya yıkılabilir.
•Eğer rehber hayvanınız varsa, yaralanabilir veya korkudan rehberlik edemeyecek durumda olabilir.
•Eviniz içinde bir süre yaşanamayacak kadar çok hasar görmüş olabilir. Elektrik, doğalgaz, su, kanalizasyon ve telefon gibi hizmetler bir süreliğine devre dışı kalabilir.
•Gürültülü tahliye merkezleri, işitme cihazlarını ve görme engelli bireylerin yön bulma duyularını etkileyebilir.
UNUTMAYIN!
Aileler ve okullarla birlikte kamu binalarının, özel firma ve işyerlerinin de bir afet ve acil durum planı olmalıdır.
Çalıştığınız kurumun afet ve acil durum planı olmaması durumunda, böyle bir planın hazırlanması, geliştirilmesi ve uygulanması için yardımcı olabilir ve bu bilincin oluşmasına katkıda bulunabilirsiniz.”
Kapsayıcı bir planlamanın aşamaları broşürde önce kabaca sıralanıyor. Ardından maddeler tek tek açıklanıyor.
Engelli Bireyler İçin Afet ve Acil Durum Planlamasının Temel Aşamaları:
- Adım: Risk analizi ve zarar azaltma.
- Adım: Afet ve acil durum planı oluşturma.
- Adım: Tahliye planlaması.
- Adım: Afet ve acil durum tatbikatları.
- Adım: Afet ve acil durum sırasında/sonrasında yapılması gerekenler.
- Adım: İyileştirme aşaması.
Tehlike, Risk Analizi ve Zarar Azaltma Nedir?
Tehlike; doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olarak meydana gelen ve fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açabilen tüm olayları ifade etmektedir.
fiziksel, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal nedenlere bağlı olarak bir tehlikenin afete dönüşme olasılığı ve bu olasılığın yol açması beklenen olumsuz sonuçlar ve kayıplardır.
Zarar görebilirlik; farklı tür ve büyüklükteki tehlikeler karşısında, insanların ve yaşam çevrelerinin uğrayabileceği fiziksel, toplumsal, ekonomik veya çevresel zarar ve kayıpların ölçüsüdür.
Kapasite; bireylerin, toplulukların, kurumların veya ülkelerin bir tehlikenin etkilerini tahmin etme, bunlarla başa çıkabilme ve etkilerinden zarar görmeden veya en az kayıpla kurtulabilme konusunda sahip oldukları özellikler ve kaynaklardır.
• Plaja atılmış kırık şişe, plaj boş olduğu sürece sadece bir tehlikedir.
• Plajda çıplak ayakla dolaşan biri olduğunda, kırık şişe kişi için bir risktir.
• Plajda çıplak ayakla dolaşan kişi, kırık şişeye bastığında zarar görebilir.
• Plajda tehlikeli bir şeylerin olabileceğini düşünerek terlik giyen kişi, kırık şişeden zarar görmeme kapasitesine sahiptir.
Afet Yönetimi Döngüsü
Riski oluşturan, tehlike ile zarar görebilirlik etkenlerinin bir araya gelmesidir. Öte yandan kapasite, zarar görebilirliğin tersidir; kapasite güçlendikçe zarar görebilirlik, dolayısıyla tehlikenin riske dönüşmesi olasılığı azalmaktadır. Özetle, afet riskini azaltan ya da artıran, toplumun zarar görebilirlik düzeyidir. Zarar azaltma çalışmaları yapılarak zarar görebilirlik düzeyi düşürüldüğünde, maruz kalacağımız afetlerin etkileri de küçültülmüş olur. Tehlikelerin afete dönüşmeleri yaşama, doğal çevreye, mal varlığına ve iş sürekliliğine büyük ölçüde zarar vermeleri sonucu gerçekleşir.
Son bir alıntı paragrafı deprem özelinde hazırladığı makalesinden Ahmet Türk’ten almak isterim.
“Afetin meydana gelebilmesi için esasen bir riskin olması gerekir. Bu riskin süreç içerisinde ya da ansızın oluşmasıyla herhangi bir zarar görebilirlik durumu doğuyor ise afet ortaya çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle afet meydana gelen olayın kendisi değil, olay sonucunda doğan zarar, yıkıcı etkiler ve olumsuz sonuçlardır. Engelli bireyler özelinde düşünüldüğünde afetin olumsuz sonuçlarını asgari düzeye indirgeyebilmek için risk durumlarını (engellilik durumunu ya da fay hattını ortadan kaldırmak gibi) tamamen ortadan kaldıramayacağımıza göre halihazırda özel gereksinimlerinden dolayı dezavantajlı olan engelli bireylerin zarar görebilirlik durumları üzerinde durmak ve yaşayabilecekleri olası zararlara yönelik azaltıcı faaliyetler gerçekleştirmek etkin ve hızlı müdahale için kapsayıcı bir afet yönetimi için oldukça önemlidir (Kadıoğlu, 2011; Okay, 2019). Engelli bireylere yönelik zarar görebilirlik durumunun azaltılması için öncelikli olarak risk azaltma ve planlama çalışmalarına engelli bireylerin entegrasyonu sağlanmalı (Hay ve Pascoe, 2019), yapısal riskler giderilmeye çalışılmalı, fiziksel engeller kaldırılmaya çalışılmalı, yapılar mimari erişilebilirlik bakımından engelli bireyler için gerekli şartlar çerçevesinde yapılmalı ve mevcut yapılar engelli bireylerin özel gereksinimleri doğrultusunda düzenlenmelidir. Böylece engelli bireylerin afete yönelik dirençlilikleri ve afet sonrası hayatta kalma oranları artacak, afetten zarar görebilirlik durumları azalacaktır (Açıkalın vd., 2019; King vd., 2019; Okay ve İnal, 2019).”
Afet ve acil durumlarda engelliler konusunu ele almaya karar verdiğimde basit bir arama motoru ile ulaştığım üç farklı ve kapsamlı belgeyi kendi çerçevemden özetledim. Dilerim konuya ilgi duyanlar için ışık tutan bir başlangıç yapabilmişimdir. Yinelemek gerekirse: T.C. İstanbul Valiliği ile AFAD’ın (İSMEP) kapsamında
birlikte hazırladığı Engelli Bireyler İçin Afet ve Acil Durum Rehberi kitabını incelemenizi şiddetle tavsiye ederim. Hatta kitabın broşür şeklinde kısa hazırlanmış bir özeti de var. İnternette kolayca ulaşabilirsiniz. İlgilenenler için yararlandığım diğer iki makale: Kırıkkale Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden Kübra Arslan tarafından kaleme alınan Afetlerin Engelli Bireylere Etkisi ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Hizmet Anabilim Dalı’ndan Ahmet Türk’ün hazırladığı Deprem Özelinde Engelli Bireylere Duyarlı Afet Yönetimi Modeli’dir. Dilerseniz bu dokümanlara da göz atabilirsiniz.
Zaman içinde kaçınılmaz olan bu gibi durumlarda da kapsayıcı programlarda yer alabilmek hayatidir. Sonuçta ne diyorduk? “biz olmadan bizim için asla”