92. Sayı: Ekim 2021

Özel sayımızdan herkese kucak dolusu sevgiler dostlar. Sayı hazırlıkları sırasında bugüne kadar biriktirdiklerimize şöyle bir göz attık. Gördük ki çok güzel izler bırakmışız tarihe. Rüzgâr her yerden sevgiyle, mücadeleyle ve heyecanla bıraktığımız izlerin kokusunu taşıyor. Yeni izler bırakma gücünü çoğaltmak için soluyoruz. Gelin bu izler içerisinden hangilerini seçmişiz bir göz atalım.

Sayımızın ilk yazısında kampanyamız var. Nurşen Korkmaz’ın kaleminden okuyoruz.

Hâlâ “Ama ben görsele açıklama eklemeyi bilmiyorum kiiii” diyenlere Tuba Kaya ısrarla anlatıyor.

Bütün sorunlarımızın kökeninde “sağlamcılık” yatıyor. Peki nedir bu sağlamcılık? Mikrofonlarımızı Engin Yılmaz’a uzatıyoruz.

Sağlamcılar tıbbi modelden besleniyorlar ve kendi normları dışındaki her şeyi bozuk ve tedavi edilesi görüyorlar. En yakınlarımız hatta bazı yeti farklılığı olanlar da bu anlayışı destekliyor. Hasta olmadığımızı insanların zihnine kazımak için ağzımızın tadının bozulmasını göze alıyoruz ve Meral Sözen yara bandını kaldırmaya cesaret ediyor.

“O acayip dünyanın ötekileştirdikleri artık yeter demişti. İşçiler, körler, topallar, göçmenler, eşcinseller.” Bozuk görülenlerin, ötekileştirilenlerin, yok sayılanların bu dünyayı değiştireceği gerçeğini gülün dilinden pardon Burak Sarı’nın kaleminden okuyalım.

“Biz kendi adımıza konuşacağız. Kendi sesimizle konuşacağız ve başkalarının bizim adımıza konuşmasına izin vermeyeceğiz.” Dünyanın diğer ucunda yıllar önce kendi adına konuşmanın ve kendisi olarak ötekileştirilmeden yaşamanın kavgası verilmeye başlamış. Ali Çolak çevirisiyle okuyoruz.

“Bizim sorunumuz çoğu insanın hayal ettiğinden o kadar farklı ki, bu sorunun varlığını fark etmek onlar için bile zor. Bizim sorunumuz körlük değil.” Toplum bizim karşımızda mı? Amine Ennur Aksoy ve Soner Çoban çevirisiyle bizlerle.

Konuk yazarımız Nuri Turhan, “Bireysel alanıma saygı duymalısın” diyerek dünyanın en haklı itirazını dillendiriyor.

Bireysel alan bir tarafa, söz konusu yeti farklılığı olanlar olunca yılların gelenekleri bile unutuluyor. Nasıl mı? Gülcan Altun anlatıyor.

Hak temelli mücadelede soluğunu soluğumuza katan Merhaba Spektrum’un sımsıcak ”Merhaba” yazısını ilgilerinize sunuyoruz.

Ailemize katılan yeni bireyi anmadan olmaz. Belki ileride yazarımız olur. Sevgi Mart Göcen erişilebilir anne oluşunu anlatıyor.

Birileri sınırlar çizse de doğa ve yaşam bizimle. Hazır kış yaklaşıyorken erişilebilir şekilde kartopu oynamayı da öğrenelim değil mi? Dilek Başar Açlan anlatıyor.

Bebeğiniz kör mü doğdu? Paniklemeyin. Canan Çam Yücel, kör bir bebeğin dilinden adım adım anlatıyor ne yapılması gerektiğini.

Kör Bilgisayar kullanıcılarının kâbusudur sentezleyicinin susması. Belki de korkulacak bir şey yoktur. Can Deniz Balkaya öyle diyor.

Teknolojiyle arası iyi olmayanların Bilgisayar ile kavgaları meşhurdur. Bilgisayar fiyatları yüksek ve yapmanız gereken işlemler basit. Bilgisayarınızı kırıp masrafa girmek yerine Ramazan Derin’e kulak verin.

Özel sayının heyecanı ile makale uzunluğunda bir tanıtım yazısı yazmışım. Çenesi düşük editör her dergiye zarar. Daha bu seslendirilecek, okunacak. Bir çay daha içme ısrarınızı üzülerek geri çeviriyor ve Kasım sayısını hazırlamaya gidiyoruz.