Merhaba değerli okurlar. Yaklaşık on aydır hem EEEH Dergi ekip arkadaşlarımdan hem de siz değerli okurlarımdan uzak kaldım. Yüksek lisansta tez aşamasında olmam nedeniyle dergiye bir süre ara vermem gerekti. Nihayet tezimi tamamladım ve bu sıcak ortama tekrar döndüm. Burası benim için hem bir iç döküş ortamı hem de her yeni sayımız çıktığında bilgi bakımından daha da zenginleştiğim bir bilgi yuvası. Dergimizin yeni yaşında, ben de yeni bir yazı dizisi kaleme almak istedim. Bu yazı dizisinde görme engelli bir bebeğin dünyaya geliş anından itibaren anne babasından neler beklediğini, onun ağzından dile getirmek istiyorum. Bebeğin doğuşu, anne baba ve diğer aile bireyleri tarafından karşılanışı, büyüme evreleri ve gelişim alanlarının desteklenmesi için anne babaların dikkate almaları gereken önemli noktalar gibi konuları, dilim döndüğünce ve kalemim yettiğince dile getirmek istiyorum. Bu arada, bir okul öncesi öğretmeni ve özel eğitim alanına gönül vermiş bir eğitimci olarak böyle bir yazı dizisi oluşturmayı hep hayal ediyordum ancak bir türlü başlayamamıştım. Bu yazı dizisi fikrini hayata geçirmemi sağlayan neydi dersiniz? İlk önce, Gaziantep’te yaşayan ve sekiz aylık görme engelli bebeği olan bir anneden bir e-posta aldım. Sonra kendisine kısa bir e-posta yazarak telefon numaramı paylaştım ve telefonda konuşarak daha fazla destek olabileceğimi belirttim. Kendisi de beni aradı ve bir anne olarak bebeğinin görme engelinin kesin tanılanmasının ardından, neler hissettiğini anlattı. Çocuğuna faydalı bir ebeveyn olmak için neler yapması gerektiğini, eğitimi için neler yapabileceğini ve ne tür materyaller kullanabileceğini sordu bana. Uzun bir telefon konuşmasının ardından, telefonu kapattık. İşte bu telefon konuşması, bu yazı dizisinin başlamasına vesile oldu, iyi ki de oldu. Belki bu yazı dizisi bir başlangıç olur ve görme engelli bebekler ve ebeveynlerinin hayatlarına biraz da olsa dokunabilirsem, benim için en büyük mutluluk bu olur. Eğer dergimizi takip eden görme engelli çocuk ebeveynleri, okul öncesi öğretmenleri varsa okurlarımız arasında, bana merak ettikleri konuları veya sormak istedikleri soruları e-posta yoluyla iletirlerse, gelecek sayılarda yazı dizisi içinde elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım. Şimdiden tüm okurlarıma iyi okumalar diliyorum.
Dünyaya Geldim ve Bundan Sonra Sizinleyim
Merhaba sevgili anneciğim ve sevgili babacığım. Beni ne kadar heyecanla ve merakla beklediğinizi biliyorum. Özellikle anneme, beni dokuz ay karnında taşıdığı ve gözünden sakındığı için yeme-içme dahil tüm yaşantısını bana göre düzenlediği için sonsuz teşekkür ederim. Tabii ki babamın da özverisini dile getirmemek olmaz. Annem ve babam olarak doğum öncesi dönemde üzerime titrediğinizi her zaman hissettim. Annemin karnındayken hiçbir şeyden haberdar olmadığımı zannetmeyin. Ben her şeyin farkındaydım, olup bitenleri, sizin heyecanınızı, meraklı bekleyişinizi oradan izlerken hep gülümsüyordum sizlere. Ve ben de sabırsızlanıyordum sizlere bir an önce kavuşmak için. İşte nihayet vakit geldi ve ben dünyaya geldim.
Annem ve babam olarak beni ilk kucağınıza aldığınızda ne kadar mutlu olduğunuzu, tarif edilemez bir sevinç yaşadığınızı biliyorum. Çünkü ben ailemizin en yeni üyesiyim ve sizlere mutluluk getirdim. Hep birlikte güzel bir aile olacağımızı; birçok anı biriktireceğimizi; sevinç, üzüntü, şaşkınlık, merak ve şimdi sayamayacağım birçok duyguyu birlikte yaşayacağımızı biliyorum. Ama sizin de şunu bilmenizi çok isterim; belki diyebilirsiniz, “Bu küçük şey, daha yeni aramıza katıldı, ne kadar çok konuşuyor, bilmiş şey” diye söylenebilirsiniz ancak şunu unutmayın, ben her duygunun farkında olurum, belki konuşamayabilirim, ifade edemeyebilirim ancak her şeyi hissederim. Özellikle de canım annem, seninle aramızda çok güçlü bir duygusal bağ var, sen beni emziriyorsun ve bu süreçte aramıza babam bile giremiyor. Dolayısıyla, senin neler hissettiğin benim için ayrıca çok önemli. Sen güçlü olursan, ben güçlü olurum; sen mutlu olursan, ben mutlu olurum; sen gergin olursan, ben de gergin olurum. O yüzden benim güzel annem, şunu bilmeni isterim; ben seninle güçlenirim, seninle gelişirim, seninle benliğimi ve kimliğimi kazanırım. Tabii ki tüm sorumluluğum sadece sana ait değil, aynı şekilde babamdan da benzer beklentilerim var. Bebekliğimden itibaren yapacaklarınızın, gelecekte benim ben olmama katkı sağlayacağını bilmenizi ve beni tıpkı bir hamur gibi şekillendirmenizi bekliyorum sizden. Tabii bana şekil verirken, esnek ve yaratıcı olmanızı, zamanı geldiğinde kendi hayatımla ilgili alınacak kararlarda benim de söz hakkım olmasını istediğimi bilmenizi isterim. Zamanı gelince bu konuları sizinle tekrar konuşuruz. Şimdi bugüne dönelim.
Bir bebek sahibi olmak istediğinizde ve buna kesin karar verdiğinizde, hep güzel temennilerde bulundunuz. “Cinsiyeti ne olursa olsun, kız olsun, erkek olsun, eli, ayağı sağlam olsun yeter” şeklinde dua ettiniz hep her anne baba gibi. Ancak bazen hayatta her şey planladığımız gibi gitmiyor. Zaman zaman farklılığı olan bebekler de dünyaya gelebiliyor tıpkı benim gibi. Doktordan benim görme engelli bir bebek olduğumu öğrendiğiniz o gün, ne kadar üzüldüğünüzü, ne kadar suçluluk hissettiğinizi biliyorum. Ancak canım annem ve babam, bu asla sizin suçunuz değil, bu bir hata değil, siz yanlış bir şey yapmadınız. Aksine beni dünyaya getirmekle çok iyi ettiniz, benim annem ve babam olduğunuz için ben çok mutluyum, lütfen siz de mutlu olun. Ben sadece farklıyım, sadece görme engelli olmam nedeniyle diğer bebeklerden farklıyım. Bu farklılığım, sadece öğrenme biçimlerimde ve kullanacağım özel araç-gereçlerde ortaya çıkacak. Onun dışında, ben de her bebek gibi güleceğim, ağlayacağım, agulayacağım, emekleyeceğim, yarım yamalak konuşmaya başlayacağım ilk önce, sonra çenem düşecek ve durduramayacaksınız konuşmamı, sonra yürümeye başlayacağım. Derken aynı zamanda yaşıtlarım gibi kavramları ve yaşamsal becerileri de öğrenmeye başlayacağım. Zaman zaman bazı doktorlar, görmediğim için bazı şeyleri daha geç yapacağımı söyleyecekler size ve belki siz üzüleceksiniz. Ancak şunu unutmayın; görme engelim dışında da beni ben yapan farklı özelliklerim ve kendime has niteliklerim var. Görmemek, gelişimimde yaşanabileceklerin tek sebebi olarak asla görülmemeli. Bana dünyayı keşfetmem için sunduğunuz her fırsat, bende merak uyandırır ve gelişimime katkı sağlar. Çevrenize baktığınızda, aynı gelişim evrelerinden farklı hızlarda geçen yaşıtlarımı görmeniz mümkün. Ben de yaşıtlarımın geçtiği evrelerden geçerim; geç yürüyebilirim, geç konuşabilirim tıpkı yaşıtlarım gibi. Eğer siz bana elinizden geldiğince fırsatlar sunarsanız, ben de yaşıtlarım gibi gelişim gösterebilirim. Benim için erken yaştan itibaren eğitim çok önemli. Eğer görme engelim kesin tanılanmışsa ve tıbbi olarak günümüz teknolojisiyle yapılabilecek bir şey yoksa, rutin kontroller dışında, doktor doktor gezdirmeyin beni. Bir doktorda karar kılmak ve onun gözetiminde düzenli kontrollere gitmek yeterli. Çünkü bebeklik dönemi dedikleri 0-3 yaş ve 3-6 yaş, gelişimim için en önemli dönemler. Bu yüzden doktorlardan aldığınız cevaplar, tıbbi çözümsüzlükler yıldırmasın sizleri. Siz yeter ki güçlü olun ve erken yaştan itibaren eğitimime odaklanın.
Bana ablamı ya da abimi yetiştirirken davrandığınız gibi olağan ve doğal davranın. Bebekliğimin ilk günlerinden itibaren bana fırsatlar sunun, beni cesaretlendirin, beni yüreklendirin. Yaşamın her alanına beni katmaya çalışın, beni geniş ailemizle tanıştırın ve onların da beni tanımasını sağlayın. Ablama ya da abime göre daha koruyucu yaklaşmayın bana. Unutmayın, ben de büyürken ve gelişirken onlarla aynı evrelerden geçiyorum. Sadece ben daha fazla dokunmaya ihtiyaç duyuyorum ve etrafımda olup bitenleri anlamam için sesli anlatımınıza ihtiyacım var. Yaşıma uygun olan her malzemeye dokunmama her zaman izin verin çünkü ben dokundukça görmüş olurum. Dokunmak, benim için görmektir. Dokunmadığım her nesne, görmediğim ve bilmediğim bir nesne haline dönüşür benim hayatımda. Beni sesli oyuncaklara boğmayın. Tabii ki sesli oyuncaklar da alın bana ancak sadece sesten ibaret oyuncaklar almak zorunda değilsiniz. Onun yerine, farklı dokuları olan oyuncaklar almaya çalışın. Hatta sürekli oyuncak almak zorunda hissetmeyin kendinizi, daha çok gerçek nesnelerle buluşturun beni. Unutmayın, görme engelli bebekler için gerçek nesneler, öğrenmeyi daha kalıcı kılar.
Daha ilk günlerden, ne çok konuştum değil mi? Ama bunları söyleyebildiğim en erken zamanda söylemem gerekiyordu sizlere. Çünkü özellikle de ilk bebekliğim hep sizlerle geçecek ve biz ailecek bu zaman dilimlerini en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Çünkü bu bebeklik dönemleri bir daha geri gelmeyecek. Ve ben, sizlerin benim için ne kadar çırpındığınızı biliyorum. Unutmayın, bu yolculukta birlikteyiz ve aile olmak paylaşmayı gerektirir. Ben de daha ilk günden sizinle fikirlerimi paylaşmak istedim. Niyetim, hem sizin hem de kendimin hayatını kolaylaştırmak. Stresimizi ne kadar azaltabilir ve ne kadar doğal davranabilirsek, o kadar verimli bir hayat geçirebiliriz. Sanmayın ki sadece anne babalar çocuklarını düşünür, çocuklar da anne babalarını düşünür ve onlar için telaşlanırlar. Siz benim için çok değerlesiniz. Biliyorum, ben de sizin için öyleyim. Öyleyse, birbirimizi daha da değerli kılmanın tam zamanı. Doğumumun ilk gününden itibaren eğitimim ve gelişimime tam destek verin. Unutmayın, güçlü bireyler, güçlü aileleri meydana getirir. Bu toplumda ve bu dünyada tüm gücümüzle ve farklılıklarımızla var olalım.
İlerleyen zamanlarda, size eğitimim ve gelişimim konusunda neler yapabileceğinize dair ipuçları vermeye devam edeceğim. Siz de benim sözlerime kulak verirseniz, birlikte güçlüklerin üstesinden gelebilmek için çözüm önerileri geliştirebiliriz. Amacımız, güçlükleri sıralamak değil, aksine çözüm önerileri geliştirmek. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle. O zamana kadar kalın sağlıcakla.