Merhaba dostlar, bu ay tam 100’üncü sayıdan selamlıyoruz sizleri. Altı yıldır ben de dilim döndüğünce bir şeyler yazıp çizmişim buralarda. İyi ki dergimiz var, iyi ki buralarda kalemim özgür ve iyi ki sizler varsınız her ay bizi heyecanla bekleyip yüreklendiren. Sizlerle birlikte daha nice 100 sayılarda, çok daha eşit, erişilebilir, özgür ve aydınlık günleri konuşmak dileğiyle azıcık güzel, azıcık önyargılı bir şeylerden bahsedeceğim.
19 Mayıs haftası baronun düzenlediği turla Güneydoğu Anadolu’ya gittik. Oğlum, eşim ve kız kardeşimle birlikte katıldığımız gezide iki kez uçak yolculuğu yapacaktık. İşin aslı, geziden önce bu durum beni biraz gerdi. “Uçağa bindiğimde çocuğumu almak isteyecekler, bir sürü sorun çıkaracaklar ve gezinin başlangıcı ile sonu zehir olacak” diye düşünüyordum. Neyse, Antalya Hava Limanı’na geldiğimizde, kontrol noktasında uçuş kartlarımızı aldık. Tüm kontroller sırasında görevliler, oğlumla benim kartlarımızı birlikte incelediler ve hiç sorunsuz teslim ettiler. Uçağa binince, hostes yanıma geldi. Oğlum için bir can yeleği ve bebek kemerini getirdi. Bebek kemerini nasıl takacağımı gösterdi. Herhangi bir konuda yardıma ihtiyacım olursa, yukarıdaki butona basarak kendisini çağırabileceğimi söyledi ve gitti. Ciddi anlamda şok yaşadım. Bebeğimi kimseye teslim etmemi istemedi, bebeğimle birlikte uçamayacağımı söylemedi, uyuyan çocuğuma hoyratça kemer takmaya çalışmadı vesaire. Sanki rüyada gibi yaptım oğlumla ilk uçak yolculuğumu. Tabii yol boyu daha önce her fırsatta verdiğimiz kavgaların, mücadelelerin ve dil döküşlerin meyvesini yediğimi düşündüm. Öyle ya artık anlatabildik derdimizi, kendimizin ve çocuğumuzun sorumluluğunun bize ait olduğunu, çocuğumuza her birey gibi sahip çıkabileceğimizi ve çocuğumuzla birlikte yolculuk yapmanın bizim en doğal ve temel hakkımız olduğunu.
Dönüşte de yine aynı rahatlıkla tamamladık yolculuğumuzu. Yine hostes geldi, bebek kemerini ve can yeleğini teslim etti. İhtiyacım olursa kendisini çağırabileceğimi söyledi ve gitti. Ya ben çok iyi hosteslere denk geldim ya da hava yolları artık yavaş yavaş kalıp yargılarını kırmayı başardılar. Tabii ki ikincisini düşünmek istiyorum.
Yine bu gezide yaşadığımız bir olaydan daha bahsedeceğim sizlere. Gezi boyunca tüm tarihi mekânlara, çarşılara, müzelere oğlumuzla birlikte ve çok doğal olarak biz de gittik. Gezinin sonunda bir abimiz, “Ya biliyor musunuz, otobüste herkes size hayran. Hiçbir yerden geri kalmıyorsunuz. Her şeye katılıyorsunuz; çocuğunuz da var üstelik ve grubun en önünde hareket ediyorsunuz. Üstelik çok eğleniyorsunuz” deyince, eşim de ben de şaşırdık. Yaptığımız şey öylesine doğaldı ki biz oraya gezmek, eğlenmek için gitmiştik ve gidiş amacımızın gereklerini yapıyorduk. O zaman bunda hayran olunacak ne vardı ki? Eşim, “Abi, ne var bunda? Biz buraya bunun için geldik” diyebildi ama sadece o kadar. Ama beklenti bizim tüm bunları ya da en azından yarısını yapmamamız, “Zaten körüz, bir de çocuğumuz var” deyip ortamda sorun yaratmamız; en önemlisi de mutlu olamamamızdı herhalde. Üstelik bunu dillendiren abimiz, eşimi de beni de çok yakından tanıyan ve bağımsızlığımızı, nasıl hayat sürdüğümüzü çok iyi bilen birisiydi. Ama onun beklentisi de genelle aynı yöndeymiş ki sesinden o şaşkınlığı ve yine göklere çıkarılışı hissedebiliyorduk.
Yazıyı bitirmeden, bir bebekle yolculuk deneyimlerimde ihtiyaç olan şeylerden de kısaca bahsedeyim. Yanınıza bol bol meyve alın. Gerçekten kurtarıcı oluyor. Hele de benim oğlum gibi et yemeyen bir bebekle Doğu gezisine gitmişseniz. Ayrıca mutlaka sırtına koyabileceğiniz mendil tarzı şeyler bulunsun yanınızda. Bebeğiniz emiyorsa, emzirme örtüsü tam anlamıyla kurtarıcı; canınızın istediği her yerde, üstelik ortamdan kopmadan bebeğinizin karnını doyurabiliyorsunuz. Ben çok uzun zamandır kullanıyorum ve gezide de inanılmaz iş gördü. Benim kullandığım modelin arkasında kemer gibi bir mekanizması var ve kullanırken boynunuzun arkasından geçirip bağlayabiliyorsunuz. Böylece açılma ya da kayma tehlikesi de kalmıyor. Kullan-at bakım örtüleri de çok iş gördü. Hem bebeğinizin bezini değiştirirken serip “Etrafı batırdım mı?” endişesi yaşamıyorsunuz hem de minik kuşlar uyuduğunda yatırabileceğiniz kanepe koltuk gibi bir yer olursa, battaniyesini serip sonra onu yıkama vesaire derdindense, bu kullan-at örtülerden serip üzerine yatırıyorsunuz ve minik kuş uyanınca örtüyü atıp geçiyorsunuz. Bol miktarda ıslak mendil ve bazı markaların leke çıkarıcı bezleri var, onlardan bulundurmanızı öneririm. Özellikle bebişlerin üstlerinde oluşan lekeler için çok iş görüyor. Ben lekelenen kıyafeti çıkarıp değiştirdikten sonra leke çıkarıcı bezle silip çantaya öyle koyuyordum. Böylece hiçbir kıyafetinde leke kalmadı. Aksi halde, bir yerlerde durulamak falan lazım ki yolculuk sırasında ıslak çamaşırları saklamak mümkün değil. Bir tur gezisinin en vazgeçilmez eşyası bence kanguru. Kanguru olmasaydı, Göbekli Tepe, Mardin Çarşısı gibi bol merdivenli yerlerde bebek arabasıyla dolaşamazdık kesinlikle. Tabii bir de minik kuşunuzun uykusu geldiğinde, kangurunun rahatlığında ve sizin kollarınızda uyuma keyfi de cabası oluyor. Bebeğinizin en sevdiği oyuncağını da yanınızda bulundurmak hayat kurtarıcı olabilir. Uzun yolculuklarda bizim bile canımız sıkılırken bebeklerin sakin durmasını beklemek gerçekten hayal olur. Bu nedenle, biraz etrafı gösterip repertuarınızdaki çocuk şarkılarını da bitirdikten sonra, oyuncak en azından bir 10-15 dakika nefes alma imkânı sağlar. İnce bir bebek havlusu ya da el havlusu bulundurmanızı öneririm. Miniğinizi otellerde banyo yaptırdıktan sonra, oradaki havlularla kurulamak istemezsiniz. Benim yanımda ince bir bebek havlusu vardı ve çok işimize yaradı. Hem yer kaplamadı hem de akşam banyo yaptırınca, sabaha kadar kurudu ve valize rahatlıkla koyabildim. Bir de makyaj ürünleri satan mağazalarda minik şampuan şişeleri var. Bebeğinizin şampuanından o şişelere doldurup yanınıza alırsanız harika olur. Çünkü birçok otelde bebekler için özel sabun vesaire bulunmuyor.
Yazımı sonlandırırken küçük tavşanıma da bir çift sözüm olacak. Bu gezide bizimle birlikte olduğun, her anımıza kahkahalarınla eşlik ettiğin, dört gün boyunca oradan oraya koştururken, saatlerce yolculuk yaparken, bir sürü mekâna girip çıkarken, harika bir bebek olduğun ve bizim geziden zevk almamızı sağladığın için çok teşekkür ederim canım oğlum.