Aşağıda okuyacaklarınız bir hayal ürünü olmayıp tamamen gerçektir.
Bir kör ile kardeşi, ülkemizin güzide şehirlerinden birisindeki bir noter bürosuna giderler. Amaçları, köre ait olan arabayı kardeşine devretmektir. Sıra numarası alırlar ve bekleyiş başlar. Sıraları gelince, kâtibin yanına giderler. Elbette kâtip önce şahit dayatmasında bulunur. Ancak kör asla şahitle işlem yapmayacağını, Noterlik Kanunu gereği kendisi istemediği sürece şahit dayatamayacaklarını anlatır. Kâtip, durumdan şaşkın ve çok da bir şey anlamadan soluğu başkâtibin yanında alır. Elbette bizim kör ve kardeşi de peşindedir. Başkâtip, noteri arar ve işlemin şahitsiz yapılacağına dair talimatını alır. Bizim ekip, kâtibin masasına döner. Kâtip boş bir kâğıtla kalemi körün önüne koyar ve “Ben falanca T.C. kimlik numaralı falan filan plaka fişman motor şase nolu aracımı, falanca T.C. kimlik numaralı filan kişiye kendi rızamla satıyorum” yazmasını ister. Şahitsiz işlem yapmanın tek koşulu budur.
Kör birey ve kardeşi ufak bir şok yaşarlar. Sonra, bu yazının Latin Alfabesiyle yazılmasının mümkün olmadığını, çok isterlerse körler tarafından kullanılan ve dünyaca kabul edilen Braille Alfabesi ile yazılabileceğini kâtibe anlatmaya çalışırlar. Kâtip o alfabeyi bilmediğini, nasıl okuyacaklarını anlamadığını söyler ve bu kez ekip noterin odasına hareketlenir.
Noterin odasına girilir ve kâtip: “Noter Hanım, bu kişi sizin istediğiniz metni ya Latince yazacakmış ya da Kiril Alfabesiyle yazacakmış. Normal yazıyı bilmiyormuş. Latince ya da Kiril Alfabesi olur mu?” şeklinde, muhtemelen bir noter bürosunda duyabileceğiniz en anlamsız soruyu, noterin masasına doğru fırlatıverir.
Kör ve kardeşi, olayın geldiği noktada gülmemek için dudaklarını ısırarak ve şoka giren notere, aslında ne demek istediklerini, nasıl anlatacaklarını düşünerek sorunun etkisinin azalmasını beklerler. Sonra kör, istedikleri metni yazabileceğini ancak bunu kendi kullandığı alfabe olan Braille Alfabesiyle yapabileceğini, istiyorlarsa hemen yapacağını dilinin döndüğünce anlatmaya çalışır. Noterden “Peki siz avukatmışsınız. Latinceyi nerede öğrendiniz?” sorusu gelince, yaklaşık beş dakikalık çabasının havaya uçtuğunu anlar. Hafiften sinirlenmeye başlayarak Latince bilmediğini söyler. İkinci soru çok daha şaşırtıcıdır. “Avukat Hanım, fakülteyi hangi ülkede okudunuz? Nereden mezunsunuz?” Sinirlerine hakim olmaya çalışarak ve iletişim engellerini kaldırabileceği umuduyla; “Türkiye’de okudum. Selçuk Üniversitesi’nden mezunum” açıklamasını yapar. Ancak asıl muhteşem sorunun son soru olduğundan habersizdir. Noter, sesini yükseltip öfkesini de belli ederek “Peki bizi neden kandırıyorsunuz? Kiril Alfabesini nerede öğrendiniz?” bombasını patlatıverir. Muhtemelen bir kamera şakasının içinde olduğunu, birazdan “Şaka!” diye bağırarak kahkahalar atan insanların ortaya çıkacağını düşünen ama bir yandan da hiçbir şey anlatamamış olmanın çıldırtıcılığını yaşayan kör, gelinen noktada neyi nereden anlatmaya başlayacağı çaresizliği ile beynindeki düşünceleri hakaret boyutundan çıkarıp insani boyuta sokmaya çalışırken kardeşi devreye girer. “Bakın Noter Hanım, ablam kör ve körlerin kullandığı Braille Alfabesi ile yazı yazabiliyor. İsterseniz bilgisayarda da yazabilir. Ancak siz el yazısı istediğiniz için biz de Braille Alfabesi ile yazmayı teklif ettik. Kiril ve Latince’ye nereden geldiğimizi gerçekten anlamadım” şeklinde, daha insani, daha başı derde sokmayacak ifadelerle durumu anlatır. Noter, Braille Alfabesinin varlığından ilk kez haberdar olmuştur. Ancak istediği metin yazılmadığı için halen şahitsiz işlemi kabul etmemektedir.
Kör, yapılan işlemin çıktısı alındıktan sonra telefonundaki uygulamayla metni okuyabileceğini ve böylece altına imza atacağı belgede ne yazdığını öğrenebileceğini anlatır. Bu kez noterden, “Peki o belgeyi ben de görüp okuyabilecek miyim?” şeklinde akıllara durgunluk verecek bir soru daha gelince, kör bireydeki tüm kontrol mekanizmaları kaybolur ve “Okuma yazmanız varsa ve iddia ettiğiniz gibi görebiliyorsanız, siz de kâtibinizin hazırladığı metni okuyabilirsiniz” şeklinde tüm noter bürosunda bulunanların duyacağı bir açıklamada bulunur.
Noter odasından çıkılır ve kâtiple birlikte masaya geçilerek işlemler tamamlanır. Belgeler alınarak noterin odasına geri dönülür. Kör telefonunu çıkarır, noter hızla masasından kalkarak ekibin yanına gelir ve telefonu inceler. Telefonun klasik bir ıPhone olduğunu anlayınca, geri verir ve uygulamanın açılmasını bekler. Seeing AI uygulaması açılır, telefon belgenin üstüne tutulur ve tüm belge okunduktan sonra imzalar atılarak noter bürosundan koşarak uzaklaşılır.
Bu olaydan sonra, en azından o gün için o noter bürosunda sağlıklı işlem yapılabilmiş midir, emin değilim.
Peki, bu yazıdaki kör birey kim? Cevabı doğru tahmin edenlere önümüzdeki ay bir yazı daha armağan edeceğim.