Bu ay bir film üzerine yazmaya kesin karar verdikten sonra hangi film olabileceğini tasarlarken Engin Yılmaz'ın öğrencileriyle yaptığı Canlı Betimleme programı duyurusunu işittim. Merakla kulak kabarttım. Konu sinema tarihinin en bol ödüllü filmlerinden biri olan Parazit idi. Programda film karakterleri ile kimi sahnelerdeki mekanlar tasvir ediliyordu. Can kulağı ile dinlerken, karar verilmişti bile.
Geçen gün annemle mutfakta TV kanallarını zaptlarken, aslında filmin adını duymuştum. Ancak ortalarında bir yerlerdeydi ve annemi pek sarmamış görünüyordu. "Bu ne biçim film?" dedi ve derhal kanal değiştirildi. Bu konuşma kafamda kaldığından, programdan sonra hemen bilgisayar başına geçtim ve Bein Connect sitesinde filmin olduğunu bildiğim betimlemeli versiyonunu aramaya başladım. Bu arada kendime de hayli sövdüm. Takipçilerim bilir. Ben hayatı hep erteleyerek yaşayanlardanım. Yılda bilmem kaç lirayı Digiturk'e öderken doğru dürüst tek bir filmi, hem de eş erişimli halleri olduğunu bile bile nasıl izlemez insan. Bu ne menem bir aymazlıktır?
O kadar bir haberim ki Bein Connect sitesinde film bölümünü tıkladım. Ara ara betimlemeli Parazit'e ulaşamıyorum. Oysa biliyorum, var. Baktım sitede "canlı hizmet" seçeneği bulunuyor. Hemen tıkladım. Allah'tan nispeten erişilebilir bir hizmet. Nasıl ulaşabileceğimi sordum ve yanıtımı aldım. Bir kez de buradan teşekkür etmek isterim. Oysa, çok basitmiş. Filmler bağlantısına tıkladıktan sonra, betimleme linki var. Orada da tüm erişilebilir filmler çarşaf gibi seriliyor. Tam benlik olduğu gibi giriş bölümünü hayli uzattıktan sonra, filme geçebiliriz artık.
Film, Güney Kore yapımı. Bilgilerine baş vurduğum İMDB, Beyaz Perde siteleriyle ve Digiturk'un kendi sayfalarında gördüğüm kadarıyla Dram, gerilim ve komedi olarak kategorilendiriliyor. Tanıtımlarda yönetmen sütununda Bong Joon Ho adını görüyoruz. Senaryosunu ise yine Bong Joon Ho ile birlikte Jin Won Han yazmış. Oyuncu kadrosunda ise Song Kang-Ho, Woo-sik Choi, Park So-Dam, Chang Hyae Jin, Sun-kyun Lee, Cho Yeo-jeong gibi isimler bulunuyor.
Son birkaç yıldır biraz fazla Güney Kore dizisi izlemiş biri olarak genelde dizi müziklerini çok beğeniyordum. Nitekim bu filmin müziklerini de çok iyi buldum. Pek tanımasak da film müziklerini Jaeil Jung'un yaptığını söylemek isterim. Film Kasım 2019'da gösterime girmiş ve orijinal adı: Gisaengchung. Parazit, Oscar, Altın Palmiye ve Altın Küre başta olmak üzere pek çok festival ve kuruluştan toplamda otuz üç ödül almış. Digiturk'un sitesinde doksan ikinci Oscar törenine damga vurduğu ve tarihinde ilk kez dili İngilizce olmayan bir filmin, en iyi film ödülünü aldığından söz ediliyor. Ayrıca film, İMDB'nin en iyiler listesine de girmiş. Yeri gelmişken, sitelerde aldığı puanları da vermek istiyorum bu noktada sizlere. İMDB'de 8.6; Sinemalar.com'da 8.2 olarak puanlanmış site katılımcıları tarafından. Beyaz Perde'de ise, basın, üye ve site puanları ayrı ayrı verilmekte. Buna göre basın: 4.4; üyeler: 3.9; sitenin kendi ise 4.5 olarak değerlendirmiş ki bu Beyaz Perde için çok iyi bir puan.
Konu hakkında bilgi vermek için filmin özetlerine çeşitli sitelerde baktım. En öz ve yalın ifadeyi Digiturk'un sitesinde buldum ve buraya olduğu gibi kopyalıyorum: "Fakir Kim ailesi, çok zengin Park Ailesi'nin yanında çalışmaya başlar. Yavaş yavaş evi ve düzeni ele geçiren Kim ailesi, ummadıkları bir tehditle karşılaşacaktır." Fakat yine de İMDB'deki şu cümleyi de film hakkında kilitleri açıcı olması bakımından, almadan edemedim: "Açgözlülük ve sınıf ayrımcılığı, zengin Park ailesi ile yoksul Kim klanı arasında yeni kurulan simbiyotik ilişkiyi tehdit ediyor."
Her zaman çok uzatarak yazıyorum anlatacaklarımı biliyorum. Fakat bu film hakkında o kadar çok şey var ki bunların büyük bir kısmını okuyamadım bile üstelik.
Film, pek çok izleyici ve sinema eleştirmeninin de dediği gibi başından sonuna dek sıkılmadan izlenen akıcılıkta bir yapıt. Sosyal yaşantı anlamında belki biraz bize yabancı bir çerçeveden anlatılanlar ama bir o kadar tanıdık bildik duygular. Parazit, asalak anlamına geliyor ve filme adını vermesi de bu detaydan kaynaklanıyor anladığım kadarıyla.
Bunlardan başka, genelde yabancı filmlere yapılan Türkçe dublajları çok başarılı bulurum. Ancak bu film için bunu söyleyemeyeceğim kendi adıma. Duyguları, olanı biteni oyuncu duyarlılığında verebilenler, Bay Kim, Bayan Park ve ilk hizmetçiydi bana göre.
Son olarak bana bu filmi izlettirip ele almamı sağlayan Engin’in öğrencilerinin kaydını, filmi izledikten sonra mutlaka dinleyin. Ben, izlemeden önce de dinledim ama izledikten sonra siz de bildiğinizden hem mekanları hem de karakterleri daha iyi oturtuyorsunuz kafanızda. Bu vesile ile Hande, Batuhan ve Seyhan’a ben de buradan teşekkürlerimi sunmak isterim. Programın Dünyaya Seslen bağlantısını yazı sonunda bulabilirsiniz.
Filmin sesli betimlemesi üzerine söyleyeceklerime gelince, Parazit'in eş erişimi de Digiturk'un erişilebilir tüm filmlerinde olduğu gibi kanal tarafından SEBEDER'e yaptırılmış. Sesli betimleme metin yazarı, Hülya Gülay Ogelman. Filmin ayrıntılarını Ünsal Coşar'ın sesinden dinliyoruz. Alt yazılar Hatice Başpınar tarafından kaleme alınmışken, ayrıntılı işaret dili çevirmenliğini ise Berrak Fırat yapmış. Son kontrolde ise Fulya Akbaba ve Samet Demirtaş adlarını görüyoruz. Teknik yapımda da her zamanki gibi Yeni Gökdelen Tercüme ve Dağ Purodiksiyon var.
Öncelikle söylemem gereken şey; filmde replikler o kadar çok ki bulunan kısacık boşluklar çoğunlukla betimleme metin yazarı tarafından azami düzeyde değerlendirilerek, olabildiğince çok şey anlatılmaya çalışılmış. İyi bir betimlemede olması gerektiği gibi. Öyle ki hızla değişen sahneler ve aralarda görselliğe dair detaylar birbiri ardınca geliyor. Pür dikkat filme konsantre olmalısınız, tek bir ayrıntıyı kaçırmamak için.
En başta belirtmem gereken bir şey daha var. Ünsal Coşar'ın sesi ve anlatımı filmle ve Türkçe dublajda kullanılan seslerle o kadar iç içe geçmiş ve anlatım o kadar doğal akıyor ki filmi üst üste defalarca izleyip her seferinde betimlemenin bir cümlesini filmin orijinalinden saymışçasına geçtiğimi diğer izleyişimde fark ettim. Ha bu arada, birkaç kez baştan izlemek zorunda kalmamın bir nedeni de, filmi Chrome tarayıcısında açtığım Bein Connect sitesinde maalesef erişilebilir bir geri veya ileri al butonu bulamamamdan kaynaklandı. Bunu yetkililere ilettim. Dilerim kısa zamanda çözülür.
Zaman zaman betimleme seslendirmeninin sesi, repliklerin üstüne gelmiş montajda ama bu hiç rahatsız etmedi beni film boyunca. Belki de dublaj ile seslendirmenin ses dengelerinin iyi ayarlanmış olmasından kaynaklanmıştır bu.
Bununla birlikte, filmde sahneler, mekanlar, olaylar ve zamanlar oldukça hızlı ve birbiri ardınca değişiyor ve bu değişimler sırasında film karakterleri sürekli bir şeyler söylüyor. İzleyince bunu sizler de çok net göreceksiniz. Ancak yine de değişen zaman ve mekan gibi detaylar çoğunlukla atlanmamış. Fakat karakter betimlemelerine yönelik ufak tefek birkaç ipucu dışında pek bir ayrıntı yok. Bunun asıl sebebi, paragrafın ilk cümlesinde söylediğim gibi film sahnelerinin pek izin verir şekilde olmamasından kaynaklanması.
Ki-Jung ile Şoför Yun araçta giderken, Ki-Jung'un kilodunu çıkardığı sahnede fondan bariz adam sesleri geliyor. Neyse ki sesli betimlemede bu seslerin yolda kavga eden iki adamdan geldiğini öğreniyoruz. Eğer bu ayrıntı söylenmemiş olsaydı, ben, “O adamların arabanın içinde işleri ne?” diye düşünmekten kendimi alamazdım. Sonuçta sesler o kadar duyulur durumda ki dikkat çekmemesi ve arabanın içinden geldiğinin düşünülmemesi mümkün değil.
Bayan Park, filmin başından itibaren "kısa saçlı" olarak ifade ediliyor. Başlangıçta bu anlaşılır ve kabul edilebilir bir şey. Ancak film ilerledikçe ön adını hiç duymasak bile biz artık onun "Bayan Park" olduğunu anlıyoruz. Dolayısıyla, "Bayan Park" şeklinde söylenmesi çok daha iyi olurdu. Nitekim, Da-Song'un doğum günü kampı için Park ailesinin arabalarıyla yola çıktıkları sahnede, film boyunca "düz saçlı" olarak bildirilen Bayan Kim ile acayip bir söylem karmaşası oluşturmuş. "Kısa saçlı, düz saçlıya el salladı" gibi.
Filmdeki önemli ayrıntılar, betimlemede ustalıkla sunulmuş. Bu ayrıntılar, anladığım kadarıyla film karesi olarak da özellikle gösteriliyor aslında ve bu detay betimlemede de atlanmamış sonuçta. Örneğin; güvenlik kamerasının kablosunun kesik olduğunun veya Kim Ki-Taek'in filmin sonuna doğru sığınağa giden kabloları kopardığının bildirilmesi gibi.
Selden sonra Kim Ki-Taek, bir plakanın üstüne çocuklarını ve birkaç parça eşyayı koymuş suda ilerlemektedir. Biz, bunu betimleme seslendirmeninden öğreniyoruz. Benim merak ettiğim, çocuklar baygın mı orada? Zira neden bir çeşit sal olarak kullanılan o şeyi daha genç ve güçlü olan oğul değil de babası çekiyor? Orada bence betimleme yazarı sadece bir ya da iki sözcük ekleyerek bunu aydınlatabilirdi. "Baygın olan, uzanmış veya oturan" gibi.
Da-Song'un doğum günü partisinde çıkan arbede an be an çok güzel anlatılıyor. Sanıyorum kör izleyici de tıpkı dikkatli bir gören seyirci gibi olan biten olaylar arasında hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyor.
Bundan sonra Kim Ki-Taek'in sesinden "bir ay sonra" ile başlayan replik cümlesini duyuyoruz ve o cümleden sonra Ki-Woo'nun başında dedektif ve doktor ile olan hastane sahnesine geçiliyor. Bunun mantığını kavrayamadım ben önceleri. Ancak tüm dikkatimi vererek izlediğim üçüncü keresinde bir sonuca vardım. Bence kim Ki-Taek oğlunun babasına Mors alfabesi ile yazdığı mektubundan okuyor o replikteki cümlesini. Çünkü uzun süre sonra oğlu onun varlığını ve yerini yine bu alfabe ile ışıklarla verdiği mesajdan keşfediyor. Tıpkı Geun-se'in Da-Song'a verdiği mesajlar gibi. Oğlu da ona karşılık bir mektup yazıyordu evlerinde. “Ve babasına mesajını iletti o halde” diye düşündüm ben. Acaba gerçekten öyle mi?
Engellilik dersi öğrencilerinin Radyo Engelsiz Erişim’deki programlarından öğrendiğim bir şeyi de buraya eklemek istiyorum. Filmde son sahnede Ki-Woo’nun düşünde satın aldığı Parkların evinin kapısında babası ile kucaklaştıktan sonra “O zamana kadar kendine iyi bak, hoşça kal baba” diyor ve film bitiyor. Oysa filmde, sanırım bunu söylerken hala oturdukları bodrumdaki evlerinin merdivenlerinden iniyormuş. Bunu o replikten sonra ekleyebilirlerdi diye tahmin ediyorum. Çünkü programı bir kez daha dinlememiş olsaydım ben bunu bilmiyor olacaktım.
Kadı kızında da olabilecek minvalde ufak tefek bir iki kusur dışında diyeceğim o ki Oscar’lı bir filmin betimlemesi de hemen hemen Oscar’lık olmuş.
Son olarak bilenler bilir, Beyaz Perde sitesinde filmlere dair eleştirileri de çok daha kısa yoldan bulabiliyorsunuz. Hem sitenin kendi eleştiri sayfasına hem de basında yer alan kimi eleştirilerin linklerine ulaşabiliyorsunuz. Bu kapsamda özellikle Evrensel'den Şenay AYDEMİR ile Hürriyet'ten Uğur Vardan'ın yazılarını okumanızı sizlere şiddetle tavsiye ederim. Bu sayede sadece filmle ilgili değil, aynı zamanda yönetmen ve Güney Kore sineması ve tarihine dair çok kısa, çok öz ama önemli bilgileri bulabilirsiniz. Bununla birlikte, eleştirileri arama motorunda ararken dikkatimi çeken bir linki de eklemeden edemedim. Site BBC Türkçe. Bu site hakkında sizin de bakınca fark edeceğiniz ve beni çok mutlu eden bir şeyi söylemek istiyorum. Sitede verilen görseller etiketlendirilmişti. Ben, haberi okurken aralara konmuş grafiklerin hangi görsellere ait olduğunu anlayabildim. Demek ki olabiliyormuş. Darısı tüm sanal dünyanın başına…
Bağlantılar:
Dünyaya Seslen Canlı Betimlemeler 2. Radyo Programı:
Hürriyet Gazetesi Uğur Vardan yazı linki:
Evrensel Gazetesi Şenay Aydemir yazı linki:
Beyaz Perde Sitesi Banu Bozdemir eleştirisi linki:
Parazit filminin gerçek yüzü: Seul’de bodrumlarda yaşayanlar - BBC News Türkçe