Toplam Okunma 0
Resimde, siyah bir fonun önünde, gülen bir kadın var. Kadın, renkli çiçek desenli uzun bir elbise giymiş ve önünde, kollarından tuttuğu küçük bir çocuk diz çökmüş durumda. Arkadaki siyah fonda renkli kağıt çiçekler ve "KARNE HATIRASI" yazısı görülüyor.

Merhaba dostlar, aslında pek denk gelmez ama bu kez iki ay üst üste mutluluk verici yazı yazıyorum. Sizlerle yine güzel deneyimler paylaşıyorum. Bu ay da oğlumun okulu ve öğretmeninden bahsetmek istiyorum. Sözlerime başlamadan önce sabırla, sevgiyle, tüm sıcaklığıyla oğlumu ve tüm öğrencilerini kucaklayan ve hiç yılmadan verdiği emekle onlara okul ve öğretmen sevgisini aşılayıp okulun ilk günlerinde sürekli ağlayan yirmi sekiz minik kuştan okulun son günlerinde keyifle evlerine dönen yirmi sekiz kahkahacı kuş yaratan sevgili öğretmenimiz Özlem Hanım’a sonsuz teşekkür ve minnetlerimi iletiyorum.

 

Geçtiğimiz eğitim dönemi başında, yani 2023 yılı eylül ayında yaklaşık sekiz gün kadar süren son derece olumsuz bir okul deneyimi yaşamıştık. Oğlum az gören bir çocuk. Özel bir kreşe kaydettirdiğimizde zaten yapabileceklerine ve yeteneklerine oğlumu yönlendirmeye hiç odaklanmadan, sordukları ilk şeylerden birisi, “Okulumuzda merdiven var, ya düşerse?” sorusu olmuştu. Onlara, oğlum kadar diğer çocukların da düşme tehlikesi olduğunu; bunu sorun etmeyeceğimizi anlatıp anlaştığımızı düşünmüştüm. Sonrasında sözüm ona alıştırma haftasında günlük otuz dakikalık seanslarda oğlumun okula alışmaması için ellerinden geleni yaptılar ve en sonunda da sekizinci gün oğlumun okula alışamayacağı, boşa uğraşmamamız gerektiğini söyleyip kaydını almamızı istediler. Epeyce bir mücadeleden sonra, kaydını aldım ve bir yılını evde geçirdi. Normalde okul ücretini yalvara yalvara geri veren okul, bizim ücretimizi neredeyse Çağan’ın kaydını almadan iade etti. 

 

Yani dostlar, 2023 yılı Eylül ayında apaçık bir ayrımcılık yaşadık. Diyeceksiniz ki, “Belki de çocuk gerçekten alışamamıştır”. Ancak aynı okula oğlumla aynı yaşta çocuğunu gönderen arkadaşlardan, okulun çocuk alışsın diye iki aydan fazla uğraştığını duyunca, bize karşı tavırlarının neden öyle olduğu anlaşıldı.

 

Çağan’a okul ararken bir arkadaşımın önerisiyle yolumuz oğlumun 2024 yılı Eylül ayında başladığı Hasan Veli Üğür Anaokulu ile kesişti. Burası bir devlet anaokulu. Ama şu an hiçbir okula değişmeyeceğim kadar mükemmel bir okul. 

 

Çağan’ı kaydettirmeye gittiğimde okul müdiresiyle durumunu konuştuk. Az gören bir çocuk olduğunu anlattım. Okul Müdiremiz Münire Hanım, daha önce de yeti farkı olan öğrencilerinin olduğunu, bunun kendileri için bir sorun teşkil etmediğini söyleyince cennetin kapıları aralanmaya başladı. 

 

Bakın arkadaşlar, yıllardır çocuklara yapılan ayrımcılıkla mücadele etmiş bir anneyim. Hem mesleğim hem de aktivizm çalışmalarım nedeniyle yaşadığım illerde hemen her ayrımcılık mücadelesinin içinde olmaya çalıştım. O çocukların okula gitme motivasyonlarının nasıl kırıldığına, velilerin çaresizce çözüm arayışlarına defalarca şahit oldum. Kiminde bir çözüm bulabildik kiminde tüm çabamız havaya uçtu. Çocuğu ayrımcılığa uğradığı, en temel haklarından biri olan eğitim hakkına ulaşamadığı için omzumda ağlayan çok anne oldu. Yeti farkı olan bir çocuğunuzla yola çıktığınızda ve bir de olumsuz bir deneyim yaşadığınızda, kaçınılmaz bir biçimde önceki tecrübeleriniz beyninizin bir köşesinde kesintisiz bir resmi geçit yapıyor. Ama 2024 yılında daha ilk görüşmede okul müdürümüzün tutumu, çöl ortasında vaha bulmuş gibi hissettirdi.

 

Okullar açılmadan bir hafta kadar önce çocuklarla velilerin ve öğretmenimizin tanışma etkinliğinde, Çağan’ın öğretmeni Özlem Hanım’la tanıştık. Ben beklentilerimi anlattım. Çağan’ı aşırı korumacı davranmadan ama gözetleyerek serbest bırakmasını rica ettim. Merdivenden düşmesinin, bahçede takılmasının sorun olmadığını; bizim için temel olanın Çağan’ın kendi kendine yeten bir insan olmasının temellerinin atılması olduğunu anlattım. Öğretmenimiz de benimle aynı fikirdeydi. Anlattıklarımı destekledi ve böylece bizim okul serüvenimiz başladı. 

 

Çağan fazlaca duygusal bir çocuk. Okulun ilk günlerinde çok fazla ağladı ama öğretmenimiz, okula alışması için nefes egzersizleri de dahil her yöntemi denedi. Bir noktadan sonra benim sabahları ağlaya ağlaya bıraktığım çocuk, hoplaya zıplaya okula gider hale geldi. 

 

Çağan’ı hiçbir etkinlikte ayırmadı, “Yapamaz, uğraşmayayım” yaklaşımı olmadı. Yapılan her aktivitede bir çözüm buldu ve oğlumu da bu çalışmalara dahil etti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı töreni hazırlıkları sırasında, çocuklar tekneden balık tutma oyunu oynayacaklardı. Öğretmenimiz Çağan’ı dışlamadan ona kaptanlık görevini vererek etkinlikte rol almasını sağladı. Gösteride sergilenecek tüm dans figürlerini öğretip, eğlenceye dahil etti. Çağan gayet kendine güvenli bir şekilde çıktı ve hem dans figürlerini hem diğer aktivitelerini yaptı. Böylece hem oğlum hem de sınıf arkadaşları az görmenin bir engel değil, farklılık olduğunu ve her farklılığın ayrımcılık değil, doğru yöntemle eşitliğe dönüştüğünü görmüş oldular. 

 

Stajyer öğretmenlerin gözetiminde ama kendi dikkatini de hiç üzerinden eksik etmeden okulu tanımasına ve rahatça hareket edebilir hale gelmesine destek oldu. Çağan okulu öğrendikten sonra her gün bir sınıf arkadaşını ona destek olması için görevlendirdi. Ama bunu öylesine nazikçe yaptı ki ne diğer çocuklar ne de Çağan bundan rahatsızlık duymadılar. Son dönemlerde ise artık oğlumu gitmek istediği her yere tek başına göndererek onun daha çok özgüvenini artırdı. Oğlumun inat edip tembellik ettiği konularda taviz vermeden onu yönlendirdi. Boyama gibi etkinliklerde mükemmeliyeti değil, oğlumun çabasını ön plana çıkardı. Kısacası Çağan, öğretmenimiz için diğer öğrencilerle eşit haklara sahip bir çocuktu ve okulda da öyle muamele gördü. 

 

Okulumuzda haftada bir gün veli kitap okuma etkinliği yapıldı. Ben gittiğim gün, kitabı Braille yazıp götürmüştüm. Çocuklara farklılıkları ve her şeyin bir yöntemi olduğunu anlatmayı hedefledim. Öğretmenimiz benimle birlikte ve tam benim anlatmak istediğim şeyleri çocuklara anlatmamda inanılmaz yardımcı oldu. Seçtiği örneklerle, çocukları motive edici tavırlarıyla, o gün çocukların kafasında eşitliğe dair harika bir ışık yaktığımıza inanıyorum.

 

Oğlumun kulüp öğretmenleri yönünden de çok şanslıydık. Onlar da Çağan’ı diğer çocuklarla eşit haklara sahip bir öğrenci olarak gördüler ve hep öyle yaklaştılar. Yaptıkları hiçbir etkinlikte, “Yapamaz, onu dahil etmeyelim.” Yaklaşımında olmadılar. Her zaman bir çözüm bulup tüm aktivitelerde Çağan’ın da yer almasını sağladılar. Yıl sonu kulüp gösterisinde Çağan da diğer arkadaşlarıyla birlikte spor hareketlerini yaptı, dans figürlerini sergiledi. Hiçbir öğretmeni, “Uğraşmaya değmez. Zaten öğrenemez. Çağan’ı dahil etmeyelim” düşüncesinde olmadı ki, ayrımcılık olaylarıyla uğraştığım vakalarda defalarca karşılaştık. Çocuğu ilgilenmeye değer bulmayıp doğrudan, “Sen yapamazsın. Bu sana göre değil” diyerek her şeyin dışında bırakırlardı. Ancak oğlum tüm öğretmenleriyle harika bir uyum yakaladı ve kendini bir gün bile dışlanmış hissetmedi.

 

Evet, daha yolun çok başındayız. Ama harika bir okula ve başta Özlem öğretmenimiz olmak üzere süper bir ekibe denk geldik. Eşitliği önemseyen, ayrımcılığı reddeden, her çocuğun eşit eğitim hakkı olduğuna inanan ve planlamalarını buna göre yapan bir okulda başladı Çağan’ın eğitim serüveni. Umuyorum ve diliyorum ki tüm çocuklarımızın yolları böyle güzel öğretmenlerle kesişsin. Tüm çocukların eğitim hayatı, “Önce eşitlik” diyen ve bunu gerçekten içselleştirenlerle devam etsin. 

 

Demek ki yapılabiliyormuş demek ki imkânsız değilmiş demek ki çözüm aranınca, çıkan bir yol varmış. Bize tüm bunları yaşattıkları için sevgili okulumuza bir kez daha teşekkür ediyor ve ayrımcılığı rehber edinip çözümsüzlükten beslenen herkese örnek olmalarını diliyorum.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.