Bu ay mayıs. İçinde ait olduğu mevsimlerin başlangıçlarını ve heyecanlarını da barındıran renkli bir ay. Hele ki çocuklar için yaz tatiline giden yolun son dönemeci de denebilir. Okullar kapanmadan, hadi kaldığımız yerden devam edip Okulda Birlikte Hayatta Birlikte'ye dair eksik bıraktığım düşüncelerimi tamamlayalım.
Okulda ayrımcılık öyküleri, neredeyse her yetişkin engellinin anı dağarcığında önemli yer kaplıyor. Hala, hızlı bilgi akışına ve onca insanın daha yüksek farkındalığına rağmen gerek eşit eğitim hakkının savunuculuğunda gerekse ayrımcı olmayan uygulamalarda tatmin edici düzeyde bir ilerleme kat edildiğini hissedemiyoruz. Bu nedenle, aile ve bireylerin yanı sıra, öğretmen ve idarecilerin bizzat sürece dahil olmak için çaba sarf edip program yapmaları, güçlenmeyi hatırı sayılır bir biçimde destekleyebilecek nitelikte. Tam bu noktada SEÇBİR'in yürüttüğü projeyi paylaşma ihtiyacı hissetmiştim işte. Şimdi de eğitimcilerin, öğrencilerinin her birinin birbirinden üstün değil farklı olduğunu bilerek, hepsinin eşit eğitim alma hakkına sahip olduğuna inanarak, okul dışındaki zamanlarını ayırıp hem kendilerini hem de eğitimin işleyişini geliştirmek üzere emek sarf edişlerinin bende yarattığı mutluluğa değinmek istiyorum.
Projede davet edildiğimiz toplantı gününde öğretmen ve idarecilerin öğrendikleri modellemeler üstünde çalışırlarkenki heyecanı, zihinlerinde uçuşup duran sorularını bize sorarlarkenki motivasyonları, kendimi yavaş yavaş bir hayalin kollarına bırakmama yol açtı. Öyle ki, evrensel tasarım ilkesini benimseyen bir eğitimci kadrosunun düzenleyip yarattığı bir okul, bir sınıf, bir ders ortamına yeni katılan bir öğrencinin ister çekingen, ister dışarıya dönük olsun ihtiyaçlarını ifade ederken hissettiği rahatlığı içimde duyar gibi oldum. Yalnız bu kadar mı? Aynı zamanda katıldığı ilk dersten başlayarak dâhil edici bir eğitim modelinin sağladığı alanda öğrenme sürecini sekteye uğratacak bir sorunla karşılaşması artık düşük bir ihtimal olmuştur. Üstelik sınıfın yeni bir elemanı olarak diğerleriyle kaynaşma ve kendi kimliğiyle var olma şansı erişilebilirliğin düşük olduğu ortamlardaki bir akranına göre yükselmiştir. Tabii ki farklı zihinlerin, farklı öğrenme dinamikleri söz konusu olduğunda tamamıyla ideal bir ortam yaratmak ütopik kaçacaktır. Bu gibi düzenleme ve destek gereken dakikalar için, karşılıklı iletişime açık bir atmosferin yapıcı etkisi kendini gösterecektir.
Elbette bu Hayalde de sorunlar, kriz dakikaları, bilgisizlikler de var. Fakat hiçbiri iletişimsizlikle, inatla, biz daha iyisini bilirizcilikle beraber baş göstermiyor. Bir birey olmanın en temel ortaklık, insan haklarının sürekli referans olarak idrak edildiği bir yaşam ortamında ki söz konusu bağlamda bu okul oluyor, sorunlar v krizler yeni şeyler öğrenmek ve ilerlemek için birer fırsat olarak algılanıyor. Bu durumda da tedbirler ve müdahaleler işbirliği ve anlayışla gerçekleştiriliyor.
Bugün beni nahoş, endişelendirici, utandırıcı eğitim ortamları düşüncesinden, evrensel tasarımla kurgulanmış eğitim ortamlarına kaydıran emek, biliyorum ki yarın daha çok yayılacak, daha fazla insanı etkisi altında bırakacak ve farklı öğrenciler için umut ve birliktelikle yürüme imkanı verecektir. Bütün “bu hayali beraber kuralım” ısrarım bu yüzden. İnanmadan var edemeyeceğimizi bilerek ve yeni karşılaşmalara inanarak bitiriyorum bu ay yazımı.
Hayatın ilk adımından son adımına dek erişilebilirlik bizimle olsun!