Bildiğiniz gibi, engelli olmayı “normal” olmaya göre aşağılık bir konuma koyan dünya görüşü, sağlamcılık olarak ele alınıyor. Ve sağlamcılık pek çok biçimde kendini gösterebiliyor. Son bir aydır sağlamcılığın dil engeliyle testine şahit oldum ve sizlerle de paylaşmak istedim.
İlk olayda yanımda İngilizce bilmeyen biriyle asansördeyim, asansörde başka insanlar da var. Binerken insanları selamladım falan, her şey yolunda. Kadının biri İngilizce “Telefonu cebinden düşebilir” dedi. Ben üstüme alınmadım, telefonum montumun cebinden bir parmak kadar taşıyordu ama düşecek gibi falan da değildi. Yanımdaki kişi “bana bir şey dedi ama ne dedi anlamıyorum ki ben” deyince, telefon yorumunun nesnesinin ben olduğumu fark ettim ve kadına telefonumun düşmeyeceğini söyledim; derken asansör yolculuğumuzun sonuna geldik. Burada sağlamcılık mikro saldırı olarak karşımıza çıkıyor. Karşımdaki kişi ben adeta bir çocukmuşum gibi davranıp, benimle ilgili bir konuda yanımdaki kişiyle muhatap olmayı tercih etti. Ama yanımdaki kişi İngilizce bilmediğinden benimle muhatap olmak zorunda kaldı, bu şekilde o kadını rahatsız etmekten haz duymadım dersem yalan olur!
İkinci durumda ise havaalanından taksiye bindim evime geliyorum, şoförde İngilizce yok bende de İspanyolca bayağı ilkel düzeyde. On beş dakika süren yolculuğun sonunda evime bayağı yaklaştım. Tam inmeden önce şoför telefonuna İspanyolca bir şeyler söyledi, adam Google translate kullanarak bana, ”Sana çok hayran oldum, çok cesursun “ dedi. Aslında ”böyle zor olmuyor mu” yorumunun kültüre göre değişmiş hali. Burada yine mikro saldırı var. Ben herkes gibi taksiye binmiş geliyorum, sıra dışı bir şey yaptığım yok. Ama adama göre kör olmak o kadar berbat bir şey ki taksiye binip evime gittiğim için hayran olunacak ya da cesur bir şey yapmış oluyorum. Adam bir de başka neler yaptığımı bilse siz düşünün artık gözünde büyüyecek olan zavallıyı. Demem o ki sağlamcılık engel tanımıyor!