Arşivlemek dürtüm beni ne kadar rahatsız etse de bir türlü kurtulamadığım bir niteliğim. Bu kapsamda uzun zaman önce indirdiğim bir film “Kubo ve Sihirli Telleri.” Çünkü adı ilginç gelmişti. Güya en kısa sürede izleyip dergiye yazı yazacağım diye ayırmıştım. Ancak köprünün altından çok sular aktı ve film klasörde kalakaldı. Artık vaktidir diyerek ele aldım. Fakat izleyince fark ettim ki aslında beni pek çekmeyen fantastik animasyon filmlerinden biri. Yine de bir çocuk filmi olması sebebiyle sempatikti.
“Göz kırpmalıysan şimdi yap. Gördüğün ve duyduğun her şeye dikkat et. Ne kadar sıra dışı gözükse de” dizeleriyle başlayan film, Temmuz 2016'da ilk gösterimini Kudüs Film Festivali'nde yapmış. Travis Knight tarafından yönetilen, Laika'nın yapımcılığını üstlendiği Amerikan üç boyutlu, stop motion, fantezi, aksiyon, macera filmi. Hikâyesini Shannon Tindle ve Marc Haimes'in yazdığı filmin senaryosu yine Marc Haimes ile Chris Butler'e ait. Müzik, Dario Marianelli. Oyuncular, yani seslendirmen dağılımlarını Vikipedi sitesinden aldığım detaylı açıklamaları ile birlikte vermek isterim. Yabancı seslendirmenler sonrasına da Beyazperde'den aldığım Türkçe seslendirmenleri ekleyeceğim.
Art Parkinson, (Ege Gürel): (Kubo, hikâyenin ana kahramanı).;
Charlize Theron, (Burcu Başaran): (Maymun/Kubo'nun annesi, Ay Kralı'nın kızı, kız kardeşi tarafından öldürüldükten sonra Maymun olarak tekrar dünyaya geldi.);
Matthew McConaughey, (Kadir Çermik): (Böcek/Hanzo, Kubo'nun babası, sevdiği kadının kız kardeşi tarafından melez böceğe dönüştürüldü, gerçek kimliğini hatırlamıyor, Hanzo'nun çırağı olduğuna inanıyor.);
Ralph Fiennes, (Bora Sivri): (Ay Kralı, Kubo'nun dedesi, kız kardeşin ve Kubo'nun annesinin babası, hikâyenin baş düşmanı.); Rooney Mara, (Ayşegül Bingöl): (Kız kardeş, Kubo'nun kötü teyzesi ve Ay Kral'ın kızı.);
George Takei, (Tarkan Koç): (Hosato, kızına baba imajı sergileyen ve ona kendi Japon kültür ve geleneklerini öğreten bir köylü.);
Cary-Hiroyuki Tagawa, (Levent Ünsal): (Hashi, Kubo'nun en büyük hayranı olan bir köylü.);
Brenda Vaccaro, (Bedia Ener Öztep): (Kameyo, yaşlı ama genç bir kalbi olan dul kadın.).
Film, izleyici ve eleştirmenlerden genel itibariyle çok iyi yorumlar almış. Doğal olarak bu puanlamalara da yansımış. İMDB ve Sinemalar.com sitesinde 7.8; Beyazperde'de basın puanı olarak 4,0; üyelerden 3,7; Beyazperde’nin kendi sisteminden ise 4,5 puan almış.
Film, çeşitli organizasyonlarda farklı alanlarda altmış yedi kez ödüllere aday gösterilmiş ve otuz üç kategoride ödül almış. Vikipedi'da en önemli olarak şu not düşülmüş: "89. Akademi Ödülleri'nde En İyi Animasyon Filmi ve En İyi Görsel Efekt kategorilerinde aday gösterilmiştir. Noel Gecesi Kâbusundan sonra En İyi Görsel Efekt filmine aday gösterilen ikinci ve her iki ödüle aday gösterilen ilk animasyon filmi olmuştur."
Ayrıca yine Vikipedi'da eleştirmen görüşlerine dair şöyle bir paragraf var: "Film, eleştirmenlerden oldukça iyi yorumlar aldı. Metacritic'de 38 eleştirmenin yorumundan 100 üzerinden ortalama 84 puan aldı. Rotten Tomatoes'da ise 174 yorumdan %97'lik başarı elde etti ve 10 üzerinden 8.4 puan aldı."
Bu başarılı yapımın konusuna gelince:
Kubo, küçük bir sahil kasabasının tepesindeki bir mağarada, hasta annesi Sariatu ile birlikte yaşayan ve doğaüstü yetenekleri olan bir çocuktur. Kubo, kağıdı kendi seçtiği origami şekillerine dönüştürüyor. Yaptığı kahramanlarını bir Japon enstrümanı olan shamisen'ini kullanarak canlandıran hikayeler anlatıyor. Gündüzleri kayıp samuray babasından ilham alan bu hikayelerle kasaba halkını eğlendiriyor. Aynı zamanda bu sayede geçimini de sağlıyor. Ancak gün batımına kadar Kubo - kayıp sol gözü gibi - gizlenmeli, hasta annesi ve yastığının yanına koyduğu bir maymun muskasıyla dağlarda saklanmalıdır. Bu neden? Diğer gözünün peşinde aile üyeleri var, özellikle ürkütücü cadı teyzeleri ve kötü niyetli büyükbaba, Ay Kralı. Tabii ki ay yükselirken, yani gece gelirken Kubo'nun merakı ağır basar. Ve onu kısa süre sonra güvenli alemlerin ötesine götürür. Böylece geçmişinden intikamcı ruhları istemeden çağırır. Kabuki maskeli, uzun, cadı gibi saçları ve ürkütücü kötü niyetle dolu sesleriyle herhangi bir korku filminden kaçan gibi görünen teyzeleriyle karşılaşır. Kubo'nun büyücü annesi onu kurtarmak için kendini feda eder. Kubo artık hayatta kalmak ve daha da önemlisi diğer gözünü kurtarmak için eski bir Samuray savaşçısı olan babasının üç parçadan oluşan zırhını bulmak zorundadır... Yolculuğunda ona bilge bir maymun eşlik edecektir. Ayrıca yolda bir lanet tarafından uzun süredir hafızasını kaybetmiş, beceriksiz bir aptal haline getirilmiş özünde kahraman bir samuray olan böcekle karşılaşır. Bu duygusal aile filminin sonunu ve maymun ile böceğin gerçek kimliklerini öğrenmek için bu muhteşem animasyon filmini izlemelisiniz.
Film hakkında bana ilginç gelen bir nokta, televizyondan sıkça duyduğumuz ve bu film için bence çok gerekli olan şu uyarının, "7 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir. Şiddet veya korku unsurları içerir. Olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içerir" Sadece Sinemalar.com sitesinde açıkça yazılmış olması. Oysa bence her yerde bu uyarının muhakkak olması gerekir. Nitekim filmle ilgili eleştirileri incelerken çevirisinden okuduğum The Observer'deki makaledeki şu cümle yalnız olmadığımı gösteriyor: "Bunlar, küçük çocuklar için zorlayıcı olabilecek gerçekten ürpertici unsurlardan sadece biridir."
Sesli betimlemeye gelince: Her zamanki gibi önce betimleme emekçilerini saymakla başlayalım. Metin yazarı Zerrin Tezel; betimleme seslendirmeni Çiğdem Banu Yeşilırmak ve sesi bu filme çooookkk yakışmış. Alt yazıları Fatih Korgan kaleme almış ve işaret dili çevirisini Berrak Fırat yapmış. Son kontrolde yine bir Zerrin'i, Zerrin Yılmaz Çınar adını görüyoruz. Teknik yapımda yine Dağ Prodüksiyon ve Yeni Gökdelen Tercüme var. Bununla birlikte her zamankinden başka ses montajını kimin yaptığı yazılmamış.
SEBEDER zaten bu işin nasıl derler, “ağa babası” biliyorsunuz. Duygu, durum, zaman ve mekan betimlemeleri çok iyi. Bu tür fantastik yapımlarda birçok şey hayal ürünü olduğundan bildiğimizin çok ötesinde görseller görünüyor ekranda. Dolayısıyla bu tür yapımlarda betimleme daha bir önemli hale geliyor bence. Bu kapsamda filmin mevcut betimlemesinin çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen fark ettiğim birkaç şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Bunların pek çoğu da aşağıda örneklerini göreceğiniz gibi efektler ile betimleme seslendirmeninin ses dengesine dair. Bazen seslendirmenin sesi gürültü altında kalıyor efekti ve müziği güçlü veren sahnelerde. Üstelik sadece bu filmde değil, özellikle yabancı filmlerin çoğunda. En azından benim şu anda aklıma gelen pek çok filmde böyle bu.
Yapımın bir animasyon filmi olduğunun henüz başlangıçta belirtilmesi yerinde bir tercih olmuş.
Filmin başında Kubo'nun henüz daha ortalarda görünmeyip annesinin gondol ile dalgalı denizde gittiği sahnede bir montaj hatası var. Müzikte Çiğdem Hanım'ın sesi adeta dalgalara batıp çıkıyor gibi. “Üçgen biçimli penaya benzeyen aletle sihirli çalgının tellerine dokunur. Kabaran deniz dalgası sarı bir hale ile yarılır.” Betimlemenin devamında "Açılarak tekrar birleşti" gibi bir şey diyor. Ne olduğunu anlayana dek herhalde bir beş kez başa sardım. Ben montajda arada kelimeler kayboldu sandım birkaç keresinde. Sonrasında fark ettim ki dalganın açılıp kapandığı anlatılıyor. Muhtemelen içinden de gemi geçmiştir diye düşünüyorum. Ancak betimlemede böyle bir açıklama yok. Sonrasında gelen cümleden kadının önünü görebilmek için dalgayı yardığı sonucu çıkıyor. Yine de tam anladığımdan emin değilim.
Kubo'nun mağara içindeki sahnesinde maymun biblosundan söz ediliyor önce. “Bir tahta biblo” kelimeleriyle başlıyor cümle. Sonrasında maymunun fiziksel özellikleri sayılıyor ve oturuş şekli tanımlanıyor. Hemen ardından da yer yatağında yatan Kubo'ya geçiliyor. Ben ilkinde oturuş şeklinin maymun biblosunun değil de çocuğun olduğunu sanmıştım. Bu cümle "İki elini dizlerinin arasına koymuş oturan bir tahta maymun biblosu" şeklinde olabilirdi. Ardından biblonun fiziksel özellikleri sayılabilirdi. “Büyük bir burnu ve geniş suratı var” gibi.
Defalarca geri almama karşın ne dendiğini anlayamadığım bir betimleme cümlesi de Kubo'nun panayır yerinde anlattığı hikayeden. “Hanzo tavuk ile karşı karşıyadır. Tavuk üzerine yürüyünce kağıda dönüşür ve tavuğun altından kayar.Ttam…” diyor seslendirmen ve arada müzik ile birlikte kaybolan birkaç kelime sonrasında, "Sırada kendisine çarpan yumurta ile devrildi" diye devam ediyor. Hanzo tam ne yapacaktı acaba? Bu sırada seyircilerden bir ses "Ooooo! Sen bakma" diyor. Muhtemelen daha önce konuşmalarına tanık olduğumuz küçük kızın babası tavuğun kesilme sahnesini görmemesi için kızına söylüyor. Buna dair bir betimleme yok. Bu sadece benim tahminim.
Yaprak gemide Böcek Kubo'ya ok atmayı öğretir. Amaç hem ok atmayı öğrenmek hem de balık avlamaktır. Ancak avlanan balıklar gemiye nasıl getirilecektir? Maymun oka bir ip bağlar ve ok böyle fırlatılır bir de. Tüm bunları tabii ki betimlemeden öğrendik. Ancak oka dolanan ipin ne işe yaradığı izleyici körün tahmini ile anlaşılan bir şey. Görüntüde gösteriyor mu bilmiyorum ama bu aşamada ip ile çekerek balığı gemiye aldılar gibi bir şey söylemiyor betimleme seslendirmeni.
Kubo göğüs zırhını bulmak ve almak için denizin dibindedir. Zırhı yosunların arasında bulur ve üzerine giyer. Hemen sonrasında gelen betimlemede tılsımlı gözlerden söz etmektedir. Anlatı şöyle başlar: "Arkasında büyük bir karartı oluşuyor. Oluşan karartı siyah bir gözbebeği. Ucunda kuyrukları olan sarı renkli gözbebeği, siyah" cümlesi tam olarak neyi ifade ediyor doğrusu anlamadım. Şimdi gözbebeği aslında sarı mı siyah mı?
Kubo "Son" dedikten sonra film bitti aslında. Ancak görüntü akışı devam ediyor. Birçok filmde mesela film bittikten sonra görsel akışı devam ediyor ama betimleme bitmiş oluyor. Oysa bu filmde görüntü akışı devam ettiği sürece tek tek betimlemeyle anlatılıyor. Bence süper olmuş bu.
Son olarak bu filmde dikkatimi çeken bazı kavramlar oldu. Mesela ne olduğunu ortalama olarak bilmekle birlikte şeklinden emin olamadığım Japon ulusal giysisi Kimono; Betimleme metni kapsamında Çiğdem Hanım’ın seslendirme arasına yedirdiği Japon savaş davulu, tayiko, dilerim yanlış yazmamışımdır; "Kubo üzerinde katmanlar halinde pütürleri olan spiral şeklinde hareketli büyük bir nesneye doğru alçalıyor” cümlesinde geçen spiral şekli ne anlama gelmektedir? Bu tür kavramlar direkt Betimleme Kumbarası kapsamına alınsa çok iyi olur kanısındayım. Bunlar arasında kimonoyu buldum ve okudum. Diğerlerini bulamadım. Dilerim, benim beceriksizliğim değildir.
Şimdi sizlere izlediğim birkaç keresinde de çok dikkatimi çeken bambaşka bir şeyden söz edeceğim sevgili okuyucu. Filmin sonlarına doğru Kubo ile Ay Kralı Büyükbabası arasında geçen bir konuşma bu. Replikler ve öncesindeki açıklama cümlesi şöyle:
Büyükbabasının Kubo'ya yapmak istediği şey, onu İnsanlığa kör etmektir.
Kubo ve Büyükbabası arasındaki konuşma:
Büyükbaba: Kubo ikimiz de aynı şeyi almak istiyoruz.
Kubo: Sen diğer gözümü almak istiyorsun. Bunu istiyorsun.
Büyükbaba: Yani evet! Ama neden bunu istiyorum, biliyor musun?
Kubo: Çünkü yaşlı, kaba ve acımasızsın.
Büyükbaba: A hayır! Biraz ağır oldu bu. Sen o aptal, işe yaramaz gözüne sahip oldukça benim yanıma yaşamaya gelemezsin. Yani cennete. Buraya tutsak kalacaksın. Yani cehenneme. O yalnız gözünle bakacaksın, acıyla ve üzüntüyle ve nefretle ve ölümle. Seni götürmek istediğim yerde bunların hiçbiri yok. Sadece sen ve ailen olacak. Ait olduğun yerde.
Kubo: Benim ailem yok. Onları öldürdün.
Büyükbaba: Hayır! Onlar kaderlerini kendileri çizdi. Onlar, beni kızdırıp her şeyin düzenini bozdular.
Kubo: Senin hikayen böyle.
Büyükbaba: Benimle birlikte yukardayken hikayeler önemsiz olacak. Sen ölümsüz olacaksın. Sen sonsuz olacaksın.
Kubo: Hayır! Yalan söylüyorsun. Sonsuz değil. Bütün hikayelerin sonu vardır.
Büyükbabası ile Kubo hikayenin sonunu göstermek için birbirlerini yok etme mücadelesine girerler. Sonunda şöyle bir replik silsilesi vardır:
Büyükbaba: İşte senin hikayenin sonu bu. Şimdi o yalnız gözünle son bir kez bak. Son bir kez evim dediğin bu rezil yere bak.
Kubo: Bir yere gitmiyorum. Buradaki her kötü şey için onlardan çok daha güzel şeyler var. Annem bunu gördü. Babam da gördü. Ben de görüyorum. Tek gözümle bile görüyorum.
Büyükbaba: O zaman onu yine kafandan koparmam lazım. Değil mi?
Kubo: Göz kırpmalıysan şimdi yap. Neden gözümü istediğini biliyorum. Çünkü o olmadan başka birine bakıp ruhlarını ve sevgilerini göremem.
Büyükbaba: Sevdiğin her şey gitti. Bildiğin her şey senden alındı.
Kubo: Hayır! Onlar hatıralarımda. Bu bilinen en güçlü büyüdür. Bu, bizi senden çok daha güçlü kılıyor. Bunlar, bizim kaybettiğimiz sevdiklerimizin anıları. Ve biz hikayelerini kalplerimizde taşırsak, onları bizden asla alamazsın. Bu hikaye burda biter.
Çok düşündüm. Acaba bende mi bir sıkıntı var? Agresif miyim? Kompleksli miyim Recep İvedik misali? Yukarıdaki repliklerde her şey görme duyusunun egemenliğine dayanmıyor mu alt not olarak? Engin Yılmaz ifadesiyle “görmenin hegemonyası.” Altan alta subliminal mesaj mı var buna dair? Körsen görmüyorsun demektir ve farkında olmazsın. Mesela ne diyor Kubo? "Tek gözümle bile görüyorum." İki gözün de yoksa göremez, anlayamazsın, bilemezsin...”
Okuduğum eleştirmen yazıları ve üye Yorumlarından anladığım, alanında iyi bir film “Kubo ve Sihirli Telleri.” Ancak kendi adıma betimlemesi olmasaydı hiçbir anlam ifade etmeyecek bir yapımdı benim için. İşte Kubo, gerekli düzenlemeler yapılmazsa herkes için, iki gözün görse de kulakların en ufak bir fısıltıyı duysa da sözün özü yetilerin tam olsa da sana uygun olmayan bir şeyi anlayamazsın. Görmemek değildir asıl mevzu yani.
Aşağıda vereceğim bağlantılarda “Kubo ve Sihirli Telleri” hakkında okumaktan keyif alıp pek çok şey öğrendiğim eleştiri yazılarını paylaşacağım:
Beyazperde Burçin Aygün yazısı için tıklayınız.
Beyazperde'de bağlantıları verilen basın eleştirilerinin ortak linki için bakınız.