74. Sayı: Nisan 2020

74. sayımızdan merhaba sevgili okurlar,

İlk sayımızdan bu yana engellileri sokağa çıkmaya teşvik ederken, engellileri toplumdan izole edici tutum ve uygulamaların daima karşısında olduk. Şimdi ise, Covid19 salgınından kendinizi ve sevdiklerinizi koruyabilmeniz için siz değerli okurlarımızı zorunlu haller dışında evde kalmaya ve mümkün mertebe fiziksel izolasyona davet ediyoruz.

Bu karantina günlerinde de sizleri yalnız bırakmadık, evlerinizde hem verimli hem de keyifli vakit geçirmeniz için elimizden geleni yaptık. Pandemi günlerinde beraberliğimizi daha çok hissetmek için, sayımızı her zamanki takviminden bir hafta önce yayınlıyoruz. Gelin bu sayımızda neler var hemen göz atalım.

Öncelikle, biliyoruz ki hepimiz günlük yaşantımızı ve duygu durumumuzu hayli etkileyen travmatik bir sürecin içindeyiz. Bu travmayı anlamak ve onunla nasıl baş edebileceğimizi öğrenmek için Bahar Turan’a kulak veriyoruz.

Travma deyip geçmeyin. Normlarla, ön kabullerle, genellemelerle dolu zihinler tam bir kaos içinde. Bu kaosu en iyi Meral Sözen anlatabilirdi.

Travmalar mücadeleleri de beraberinde getirir. Covid19 travmasının hangi mücadelelere gebe olduğunu Burak Sarı’nın kaleminden okuyalım.

Karantinada geçirdiğimiz zamanı iyi değerlendirmenin pek çok yolu var. Örneğin ilgi alanlarımız doğrultusunda kendimizi geliştirmek için UDEMY harika bir seçenek. Yazılım geliştirmeden fitness’a birçok alanda online kursların yer aldığı bu platformun ekran okuyucularla nasıl kullanıldığını Can Deniz Balkaya bilişim köşemizde anlatıyor.

Belgesel dizimiz de devam ediyor. Tarihte sakatların para kazanma deneyimlerini anlatan, Sakatlık Yeni Bir Tarih belgeselinin altıncı bölümünü Elif Nur Aybaş’ın çevirisinden okuyabilirsiniz.

Her zaman olduğu gibi uzaktan eğitimler tasarlanırken de engelliler ikinci plana atılıyor. Hal böyle olunca devreye Canan Çam yücel giriyor ve kör çocuğu olan ailelere çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmeleri için çeşitli alternatifler sunuyor.

Geçen ay çorba tarifi veren Gülcan Altun bu ay ana yemeği atlayıp direkt tatlıya geçti, hem de  iki tarif birden!

Gülcan’ın zebra keki çayla çok iyi gider. Ama o da ne? Köre çay yok! Ne demek istediğimizi Elif Emir Öksüz’ün yazısını okuyunca daha iyi anlayacaksınız!

Yerin yedi kat altına da insek ayrımcılık yine de bizi buluyor. Nurşen Sunar Korkmaz metro anonslarında engelliler adına karar verilmemesini “önemle” rica ediyor.

Son olarak, sosyal medyada nostalji furyası yaşanırken siz de Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali’ni yad etmek ister misiniz? Festival köşemizdeki paylaşımlar size ilham verecek.

Bu sayıda da bizden bu kadar. Gelecek sayı tekrar buluşmak umuduyla...