Ben Engelsiz Erişim’i, EEEH Dergi vesilesiyle tanıdım. Festivalden haberdar olmamı da yine EEEH Dergi sağladı. 2017 senesinde festivale katılmaya niyet ettimse de, o sırada geçirdiğim hafif bir grip sebebiyle, o seneki festivale katılmam mümkün olmadı. 2018 senesine geldiğimizde, ne yapıp yapıp o yılki festivale katılmayı kafama koymuştum. Vakit kaybetmeden mail’ime gönderilen festivale katılım formunu doldurdum. Çok geçmeden, Engelsiz Erişim’den Mürşide Abla beni aradı. Bu arada Engelsiz Erişim’le ilk ciddi teması da kurmuş oldum. Ve nihayet, festival günü gelip çattı. Daha evvel çeşitli vesilelerle İstanbul’da bulunduğum için İstanbul’a gidip festival alanına ulaşmam hiç zor olmadı. Daha festival alanına inen yokuşun başında bana; “İyi ki buradayım.” dedirten bir havayla karşılaştım.
Festival alanına ulaştığımda, Engin Abiler meşhur “Hey belediye baksana!” şarkısını söylüyorlardı. Oldum olası yüksek sesli sloganlarla aram olmadığı için işin burasında biraz acemilik yaşadım. Bereket slogan faslı çabuk bitti de, stantları gezmeye başlayabildik. Neredeyse 7x24 sesini kullandığım Yelda ile tanıştım. Marangoz Sadık Abi’yle, bilişimden Sarper Abi’yle, tamir standından Adem Abi’yle, Engin Abi’yle ve daha şu an hatırlayamadığım birçok isimle unutulmaz bir festival yaşadık. Başta kendimiz olmak üzere, tüm dünyaya esas engelin zihinlerde olduğunu bir kez daha haykırdık.
2019 senesi festivali, benim için daha başka bir ehemmiyete sahipti. Çünkü bu senenin yaz aylarında Engelsiz Erişim’e üye olmuştum. Ve bir Engelsiz Erişim üyesi olarak bu seneki festivalde vazife alıp o coşkuyu daha yakından yaşamak istiyordum. Vakit kaybetmeden, geçen sene benimle temasa geçen Mürşide Abla’yı arayıp festivalde bir vazife almak istediğimi söyledim. Mürşide Abla, festival komitesinden Sevda Abla’ya benim bu isteğimi iletmiş. Sevda Abla da bunu uygun bulmuş olacak ki kısa süre sonra festivalle alakalı whatsApp gruplarına üyeliğim yapıldı. Ve oyun standında vazifeli olduğum bana bildirildi. Oyun ve oyuncaklar bu hayatta en uzak olduğum şeyler oldukları için üzerime düşen vazifeyi layıkıyla yapıp yapamayacağım hususunda tereddüde düştüm. Kendim oynamayı bilmediğim oyun ve oyuncakları, bulunduğum standı ziyaret eden insanlara nasıl anlatacaktım? Neyseki, stantta benimle beraber, satranç şampiyonlukları bulunan Levent Abi vardı. Onun rahatlatıcı telkinleri sayesinde, biraz kendime güvenim geldi. Festivalin hazırlık safhası da, en az festival kadar kıymetliydi benim için.
Bugünden o günlere bakıyorum da; “Bu seneki festivali nasıl daha erişilebilir hale getirebiliriz?” diye konuşurken, aslında hayatı erişilebilir hale getirmeyi konuşmuşuz. Mesela, stantların yerlerini betimleyen hoparlörler, erişim yönergeleri, hepsi birbirinden erişilebilir stantlar... Tüm bunları festivalle sınırlı bırakmayıp hayata geçirebilsek, hayatımız ne kadar kolaylaşır bir düşünün. Neyse, ben fazla gevezelik etmeden, festival izlenimlerini anlatmaya başlayayım. Öncelikle, şunu söylemeliyim ki istisnasız her stant daha erişilebilir hayat hayalinin ete kemiğe bürünmüş haliydi. Geçen festivallerden farklı olarak “sağlık standı” ve “harita standı”, öne çıkan stantlardan oldu. Ürünlerinde Braille etiket bulunduran “Doksan Tekstil” ve görme engelli teknolojilerinin ülkemizdeki distribütörlüğünü yapan Braille Teknik gibi firmalar da, bu seneki festivalde yer aldılar. Bunun benim için bir güzel yanı da, bu firmaların festivalde yer almalarını, festival hazırlıkları sırasında benim önermiş olmamdı. Tamir standında Adem Abi, bilişim standında Sarper Abi ve diğer stantlardaki arkadaşlar harika işler çıkardılar. Ben de, stant arkadaşım olan Levent Abi ve standımızda bize yardım eden diğer gören arkadaşlar sayesinde, üstüme aldığım vazifeyi yerine getirmeye çalıştım. Bu seneki festival şarkıları da çok farklıydı. Benim en çok aklımda kalan “Beyoğlu’nda Gezersin” şarkısından uyarlanan “Ah Sokaklarda Özgürce Yürümek Var.” şarkısı oldu.
Tüm bunlarla beraber, bir öneride bulunmam gerekirse, festivalin farklı engel grupları açısından daha kapsayıcı olması sağlanabilir.
Özetle söylemek gerekirse, Engin Abi’nin ifadesiyle; “Festival aşısı tuttu.” ve festival, gün geçtikçe kendini geliştirmeye devam ediyor. Eğer bu festival varlığını devam ettirebilirse, daha çok yeniliklere şahit olacağız. Mesela, bugün Tandem bisikletle attığımız turları, yarın otonom arabalarla atacağız. Bugün Rehber Köpekler Derneği’ni festivalimize misafir ettiğimiz gibi yarın sürücüsüz araba eğitmenlerini misafir edeceğiz. Ve daha gür bir sesle haykıracağız:
“Ah sokaklarda özgürce yürümek var.”