Toplam Okunma 0

Kıymetli okurlarım! Yaklaşık üç sayıdır “suç” olgusunun, sakatlık ile münasebetlerini ele alan yazılar kaleme alıyorum. Bu yazıları kaleme alırken; “Acaba biz körler işlediğimiz iddia edilen bir suçtan dolayı hapse girsek, neler olur?” diye düşündüm. Ekran okuyucu uygulama yüklü bir bilgisayarın bulunmadığı, Braille hizmetinin sağlanmadığı bir ceza evine düşen bir kör, hakkındaki iddianameyi nasıl okur? Hakkında hazırlanan iddianameye karşı müdafaasını nasıl hazırlar? Pek dile getirilmese de ben bu mevzuyu önemsiyorum. Çünkü yeri geldiğinde görenlerin bile neyle suçlandığını bilmeden senelerce hapis yattıkları memleketimizde bir şekilde ceza evine düşmüş bir körün hakkında hazırlanan iddianameyi erişilebilir bir şekilde okuyup ona göre kendini müdafaa etmesi ihtimal dahilinde görünmüyor.

İşin bir diğer boyutu ise suç tanımında meydana gelen bir değişiklik, kişinin alacağı cezaya tesir eder. Mesela, ödeyemediğiniz bir borçtan dolayı hapse girdiğinizi düşünün. Eğer karşı taraf sizi dolandırıcılıkla suçlarsa ve bunu mahkeme heyetine kabul ettirmeyi başarırsa, borcunuzu ödeyemediğiniz için iki sene yatarınız varsa, suç tanımı aleyhinize değiştiği için senelerinizi hapiste geçirmeniz işten bile değil. Bırakınız dolandırıcılığı, tutuklu kaldığınız süre boyunca hakkınızda hazırlanan iddianameyi erişilebilir bir şekilde okuyamadığınız için mahkemede üzerinize şirketler kurulduğunu dahi öğrenebilirsiniz. Hele siyasi kanaatlerinizden dolayı hapse girmişseniz, işiniz tamamen Allah’a kalmış demektir. Siz tutuklu bulunduğunuz ceza evinde hakkınızda hazırlanan iddianameyi okuyabilmek için çırpınırken, bir anda kendinizi yasa dışı örgüt yöneticiliğinden yargılanırken bulabilirsiniz. Benim bu yazdıklarımla alakalı somut bilgi edinmek isterseniz, kendisi bizzat terör örgütü yönetmekten idam cezası almış, cezası ağırlaştırılmış müebbete çevrilmiş, 13 senelik hapis hayatının hatırı sayılır bir kısmını hücrede geçirmiş kör avukat Eşber Yağmurdereli’ye müracaat etmeniz yeter. Bu yazıyı yazmak için makine başına oturmadan evvel Avukat Turhan İçli’yi arayıp kör bir kişinin tutuklanması durumunda iddianameye nasıl ulaşabildiğini sordum ve bu sahada hiçbir erişilebilir düzenlemenin bulunmadığını öğrendim. Yani herhangi bir sebepten ötürü hapse girmeniz durumunda, orada bulunan diğer tutukluların insafına kalmışsınız demektir.

Buraya kadar içinde bulunulan vaziyeti özetledikten sonra, biraz da bunun sebepleri üzerinde durmak istiyorum. Hukuk, insan yaratıldıktan beri var olan, belli kaidelere göre insanlar arasındaki münasebetleri düzenleyen bir olgudur. Gerek bugün yürürlükte olan modern hukukta, gerek Roma Hukuku’nda, hatta din kaidelerine dayanan şeri hukukta, örfi hukuka bir pay bırakılmıştır. Bu payın bırakılmasından maksat öteden beri toplum nezdinde kabul görmüş kaidelerin, hukuk güvencesine alınmasıdır. İşte tam bu noktada, engellilerin hukukun muhatabı kabul edilip edilmediği meselesi karşımıza çıkıyor. Hapse girmemiz durumunda, hakkımızda hazırlanan iddianameye erişilebilir bir şekilde ulaşamayışımızın, müdafaamızı erişilebilir bir ortamda hazırlayamayışımızın altında yatan tek neden toplum nezdinde hukukun muhatabı kabul edilmeyişimizdir. Yani biz sakatlar; çalışan, üreten, borç alan, borç ödeyen, ödeyemeyen, hatta suç işleyen ve tüm bunların neticesinde öyle ya da böyle hukukla muhatap olan insanlar olarak görülmediğimiz için gün gelip hukuk bize de lazım olduğunda, sakatlığımızdan dolayı hukuka erişmekte hayati sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Geçenlerde okuduğum bir gazete yazısında adliyelerde Braille baskı hizmeti verilmeye başlandığına dair bir haber görmüştüm. Allah’a şükür, henüz yolum mahkemeye düşmediği için bu hizmet ne kadar sağlıklı işliyor bilmiyorum. Zaten eğer tutuklu değilseniz, iddianameyi UYAP’tan indirerek ya da mahkemeden iddianamenin bir suretini edinip tarayıcıdan geçirerek okuyabilirsiniz. Müdafaanızı da her türlü elektronik ortamda hazırlayabilirsiniz zaten. Ancak bir tutukluluk hali söz konusuysa, etrafınızı bir bağımlılığın, bir erişilemezliğin kuşatması kaçınılmaz. Meseleye daha geniş bir açıdan bakacak olursak, her engel grubundan sakatın toplum hayatına katıldığı zamanımızda hala sakatları hukukun muhatabı kabul eden bir hukuk dili geliştirilebilmiş değil. Tabii ki de bundan maksat, cezalarda sakatlara indirim yapılması değil. Ancak sakatların yok sayıldığı bir hukuk düzeninde de sakatlar bırakın ceza indirimini, yeri geldiğinde diğer mahkumlardan daha ağır şartlar altında cezalarını çekmek durumunda kalabiliyorlar. Sözün özü, her engel grubundan sakatın, toplum hayatında yer almaya başladığı günümüzde acilen sakatları toplumun bir parçası kabul eden bir hukuk dilinin geliştirilmesinin vakti çoktan geldi de geçiyor


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.