Merhaba Değerli Okurlar,
Bu ay sizlere, dokunma duyusunun geliştirilmesinin görme engelli bebek ve çocukların gelişimine etkilerinden ve dokunma duyusunun geliştirilmesi için görme engelli bebek ve çocuklarla yapılabilecek etkinliklerden biraz bahsetmek istiyorum. Bu konuyu ve bu alanda erken yaşlarda yapılacak çalışmaları çok önemsiyorum. Tam üç yıldır içinde aktif olarak çalıştığım iki projede de görme engelli bireylerin dokunma duyusunu kullanarak öğrenmeleri üzerine birçok deneyim yaşama şansı buldum. Hem bu projelerdeki deneyimlerim hem de daha öncesinde yıllarca küçük çocuklarla çalışma deneyimlerim gösterdi ki, tıpkı alan yazında da yapılan birçok araştırma ile ortaya konduğu üzere, dokunma duyusu beynin görme merkezini harekete geçiriyor ve öğrenmeyi daha kalıcı hale getiriyor.
Peki, görme engelli çocuğa sahip ebeveynler, erken yaştan itibaren çocuklarını bu alanda nasıl destekliyor? Aslını söylemek gerekirse ebeveynler, görme engelli bebeklerinin dünyaya gelişinden itibaren, erken müdahale eğitimlerini yeterince alamadıklarından, bu konuda çocuklarını çok da fazla destekleyemiyorlar. Bu da zaman zaman görme engelli bebeklerin dokunma duyusunun yeterince gelişememesine ve hatta dokunmaktan çekinir hale gelmelerine neden oluyor. Oysa, görme yetisine sahip bir bebek için görmek ne anlama geliyorsa, görme engelli bebek için de dokunmak aynı anlama gelir. Gören bebek ve çocuklar görerek dünyayı keşfederken, görme engelli bebek ve çocuklar dokunarak dünyayı keşfederler.
Görme yetisine sahip her bebek, meraklıdır, keşifçidir, taklit eder, ilgisini çeken her nesneye yönelir ve saire. Ancak görme engellilik söz konusu olduğunda, durum biraz değişkenlik gösterir. Görmeyen bebeklerde, bu merakı uyandırmak gerekir, bebeğin harekete geçmesini sağlamak, mümkün olduğunca farklı uyaranlar vermek ve farklı nesne ve dokularla görme engelli bebeği buluşturmak gerekir. Görme engelli bebekler için hep sesli oyuncaklar seçilmeye çalışılır. Eğer az gören bir bebek ise buna ışık da eklenir. Tabii ki sesin veya ışığın oyuncakta bulunmasının bir sakıncası yoktur. Ancak sadece ses ya da ışık üzerine de odaklanılmamalıdır oyuncak seçilirken. Çünkü ses, o nesnenin sadece bir özelliğini yansıtır. Örneğin, bir sesli kitaptaki kuş sesi, köpek sesi, o hayvanın sesi hakkında bilgi verir ancak onun nasıl bir hayvan olduğuna dair, “Kaç ayağı var, gövdesi nasıl, tüyleri nasıl, kuyruğu var mı?” gibi konularda hiçbir bilgi vermez. Onun yerine, küçük yaştan itibaren görme engelli çocuklara sert plastikten yapılmış, pelüş olmayan, gerçeğe yakın farklı hayvan figürleri alınabilir. Mümkün olduğunca, gerçek malzemenin tamamına dokundurtularak parçadan bütüne doğru giden bir tanıtım yapılmalıdır. “Mağazalardaki oyuncakların hepsi görsel” deyip kenara çekilmemek lazım. Bazen yaratıcı olmak ve minik dokunuşlarla uyarlama yapmak önemlidir. İlla her şeyi satın almaya da gerek yoktur. Evcilik oynanırken gerçek meyve ve sebzeleri kullanmak, onlara birlikte dokunmak, birlikte yıkamak, gruplayarak bir kaba koymak, kabuklu halleriyle soyulmuş halleri arasındaki farkları göstermek, soyulmuş meyve veya sebzelerin dilimlenmiş hallerine dokundurtmak, bunların hepsi başlı başına birer etkinliktir. Hatta 2-3 yaşına gelmiş bir bebekle birlikte markete gitmek, kendisinin seçmesini, isimlendirmesini sağlamak da çok güzel etkinliklerdendir. Tam da bu noktada aklıma bir anekdot geldi. Bir öğretmen arkadaşım küçük çocuklarla yapılan bir grup çalışmasında, onları pazara götürmüştü. Çocuklardan biri pırasayı ilk ellediğinde, “Aaa öğretmenim, bu pırasa aynı bizim bastonumuza benziyor.” demişti. Arkadaşım bunu bizimle paylaştığında hem çok gülmüştüm hem de çok yaratıcı bulmuştum. Çünkü çocuk daha önceden tanıdığı bir nesne ile yeni öğrendiği bir şey arasında bir benzerlik ilişkisi kurmuştu.
Doğadaki her şeyin bir rengi olduğu gibi bir de dokusu var mutlaka. Tabii ki boyut, şekil gibi kavramlar da dokunarak çok rahat öğretilebilir. Dokunarak öğretilemeyecek tek kavram renk ve ışıktır. Bu nedenle, görme engelli çocuk için dokunma duyusunun ne kadar önemli olduğu konusunda ebeveynleri bilgilendirmek çok önemlidir. Çünkü görme engelli bebek ve çocukları harekete geçirecek en temel duyu, dokunma duyusudur. Çocuk dokundukça, çevrenin, doğanın, farklılıkların, benzerliklerin farkına varır. Çocuk dokundukça, görmüş olur, tanımış olur. Geçenlerde bir ebeveyn, bir görüşme esnasında anlattı da, o kadar hoşuma gitti ki, sizlerle de paylaşmadan edemeyeceğim. Çocuğun anneannesine oturmaya gitmişler ve anneannesi görme engelli çocuğa kutu içinde çikolata tutmuş, çocuk da tek tek hepsini ellemeye çalışmış, anneannesi de sonra açıklama yapma gereği duymuş; “Üç çeşit çikolata var kutuda, bir tanesi sütlü ve şekli şu, bir tanesi Bitter…” gibi, sonra çocuk seçimini yapmış. Aslında bir kutuda çikolata tutulduğunda hepsinin ellenmemesi konusunda tembih edilir çocuklar ancak görme engellilik söz konusu olduğunda, ben böyle olması gerektiğini düşünmüyorum. Sakın ha, bunu pozitif ayrımcılık olarak algılamayın, bence ya çocuğa önceden kutunun içindekiler hakkında bilgi verilerek seçim yapması sağlanmalı, ya da örneğin, üç farklı çeşit varsa, bunlar bir başka kabın içine alınmalı ve çocuğun dokunup inceleyerek seçim yapması sağlanmalıdır. Çünkü gören çocuk için seçim yapmak görerek oluyorsa, bence görme engelli çocuk için eşitlik ancak dokunarak ve betimleme yapılarak sağlanır.
Dokunarak öğrenmek, seçim yapma, karar alma, sorumluluk alma, bedenini kullanma, küçük kas gelişimini ve büyük kas gelişimini destekleme ve hatta bağımsız hareket etme gibi birçok alana katkı sağlamaktadır. Dokunmak, dış dünyayla iletişim kurmada en büyük role sahip duyudur görme engelli bebek ve çocuklar için.
Aslında bu konuda söyleyecek çok sözüm, yazacak çok anekdotum var ama daha sonraki yazılara saklamak istiyorum biraz da. Tam da dergimiz altıncı yaşına girerken, çocuklar için 0-6 yaşın önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Ayrıca, ebeveynlerden birkaç isteğim var; görme engelli çocuklarınızın daha özgür bireyler olmaları konusunda desteklemeli, görme yetisine sahip akranlarıyla aynı gelişim aşamalarından aynı hızda geçmelerine katkı sağlamalısınız. Bunun için de çocuklarınızın keşfetmesine izin vermeli, hatta onların keşfetmesine ortam hazırlamalısınız. Görme engelli çocuklar için dokunmanın görmek olduğundan hareketle, dokunarak öğrenmelerine katkı sağlayacak her türlü etkinlikte, çocuklarınızla yan yana yer almalısınız.
Sonraki sayılarda görüşmek dileğiyle.