Merhaba Değerli Okurlar.
Bu ayki yazımda size İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından 2018 yılı Çocuklar ve Gençler Mali Destek Programı kapsamında desteklenen, Altı Nokta Körler Vakfı liderliğinde, T.C. Sarıyer Kaymakamlığı, T.C. İstanbul Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Engelsiz Erişim Derneği ve Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği ortaklığıyla yürütülen Dokunsal Materyal Atölyesi / Kütüphanesi Projesi’nden biraz bahsetmek istiyorum. Projenin temel hedefi görme engelli olan çocuk ve gençlerin farklı alanlarda dokunsal materyallerden faydalanmalarını sağlayarak yaratıcılıklarının geliştirilmesine ve eğitimin daha erişilebilir olmasına katkı sağlamaktır.
Aralık 2018’de başlayan ve 2019 yılının sonunda tamamlanacak olan projede çalışmalar üç farklı alanda gerçekleştirilmektedir; Fen Bilgisi ders müfredatına uygun dokunsal eğitim materyallerinin geliştirilmesi, bağımsız hareket becerilerini arttırmaya yönelik dokunsal harita okuma çalışmalarının yapılması ve dokunsal harita atölyeleri düzenlenmesi, çocuk ve gençleri görme engelli olan akranlarının öğrenme biçimleri ile tanıştırarak farkındalık yaratmaya yönelik atölye çalışmalarının düzenlenmesidir.
Projede çalışmaların üç farklı alanda gerçekleşmesi ve kapsamının geniş olması nedeniyle, bu ayki yazımda size projenin üçüncü ayağı olan çocuk ve gençlere yönelik düzenlenen Farkındalık Atölyelerinden ve bu atölyelerdeki gözlemlerimden kısaca bahsetmek istiyorum
Farkındalık atölyeleri İstanbul’da ilkokul, ortaokul, lisede eğitim gören çocuklara ve üniversitede öğrenimlerine devam eden gençlere yönelik olarak düzenlenmektedir. Atölyelerin genel amacı, herhangi bir engele sahip olmayan çocuk ve gençlerde, görme engelli bireylerin akademik, sosyal ve günlük yaşantılarındaki deneyimleri ile ilgili farkındalık yaratmaya çalışmaktır. Haydi gelin şimdi kısa bir yolculuğa çıkalım ve farkındalık atölyelerinde neler yapıldığına şöyle bir göz atalım.
Atölyenin en başında proje genel olarak katılımcılara tanıtılır. Atölyeyi yapan görme engelli kişi, kendini katılımcılara tanıtır ve katılımcılardan da kısaca kendilerini tanıtmalarını ister. Böylece, ortamda kaç katılımcı olduğu, bu katılımcıların farkındalık atölyesine katılırken merak ve beklentilerinin ne olduğuna dair bilgi toplanmaya çalışılır. Atölyeyi yapan kişi görme engelli olduğundan, katılımcılar soru sormak için söz almak istediklerinde parmak kaldırmak yerine, masaya iki kere vurup “tık-tık” şeklinde tıklatarak söz alabilecekleri belirtilir. “Engelli, görme engelli, kör, az gören” kavramları üzerine konuşularak farkındalık atölyesi başlar. Engelliliğin bir eksiklik değil, farklılık olduğu vurgulanır. Görme engelli bireylerin hayatında büyük öneme sahip olan 3B; Braille, baston ve bilişimden bahsedilir. Katılımcılardan gelen tüm sorular cevaplanmaya çalışılır. Görme engelli bireylerle iletişim kurma konusunda bilgi verilir. Örneğin, yolda karşılaşılan bir görme engelliye nasıl eşlik edileceği doğrudan model olunarak gösterilir. “Erişilebilirlik ve evrensel tasarım” gibi kavramlara vurgu yapılır ve örneklerle anlatılmaya çalışılır. Görme engellilerin günlük yaşamında kullandıkları destekleyici teknolojilerden bahsedilir ve bazı örnekler gösterilir; sıvı ölçer, renk tanıyıcı, etiket kalemi gibi araçlar tanıtılır. Para tanıma şablonu gibi teknolojik olmayan ancak pratik olarak kullanılabilen araçlar da gösterilir. Yine görme engelli bireylerin akademik hayatlarında Braille okuma-yazma sırasında kullandıkları tablet, kalem, daktilo, matematikte dört işlem için kullandıkları abaküs, kabartma cetvel, iletki, gönye, kabartma çizim yapmaya yarayan Draftman gibi araçlar tanıtılır ve katılımcıların tek tek dokunmaları ve incelemeleri sağlanır. Atölyelerin sonunda çocuklarla Braille yazma çalışması, gençlerle ise tabu oynama etkinliği yapılır. Tabu oynama etkinliği, İstanbul Görme Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’nde rehabilitasyon hizmeti almakta olan 18 yaş üstü görme engelli gençlerin katılımıyla gerçekleşir. Böylece herhangi bir engele sahip olmayan gençlerin, görme engelli gençlerle etkileşim içinde olması sağlanır. Farkındalık atölyeleri toplam iki saat içinde sonlanır. Her atölye sonunda, katılımcılara bir değerlendirme anketi verilir ve atölyeleri değerlendirmeleri beklenir. Anket sonundaki açık uçlu sorularla da atölyelerin geliştirilmesi için ne gibi önerilerinin olduğu sorulur.
Peki, atölyeler esnasında, katılımcılar tarafından sıkça sorulan sorular nelerdir dersiniz? Aslında zaman zaman görme engelli bireyler olarak hepimizin karşılaştığı sorular… Nasıl televizyon izliyorsunuz? Giyeceğiniz kıyafeti nasıl seçiyorsunuz? Alışveriş gibi bazı işlerinizi nasıl yapıyorsunuz? Nasıl yemek yapıyorsunuz? Görme engelliler, renkleri zihinlerinde nasıl canlandırıyorlar? Görme engelliler, nasıl rüya görüyorlar? Günlük yaşamınızda ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz? Sosyal hayatınızda ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
Katılımcılardan gelen sorulardan da anlaşılacağı üzere, en çok günlük yaşam ve sosyal yaşama dair konular merak ediliyor. Ancak bu merakı gidermek için yöneltilen sorularda en çok dikkatimi çeken sözcükler; “güçlük, zorluk, sıkıntı” gibi sözcükler. Anketleri değerlendirirken de yaşanan güçlüklere dair daha fazla bilgi sahibi olmak istediklerini ifade eden cümlelere sıklıkla rastladığımı söylesem yanlış olmaz. Tüm öğrenme biçimlerini görme duyusu üzerine şekillendirmiş olan kişilerin, “Görmeyince tüm bunlar nasıl oluyor, elbette güç ya da sıkıntılı bir durum” şeklinde değerlendirmesi kaçınılmaz bir son sanırım.
Size bir de çocuklar ve gençlerle yapılan atölyelerin bende yarattığı izlenim farklılığından bahsetmek istiyorum. Yaklaşık bir yıldır birçok farkındalık atölyesine katılma şansı buldum ve bunların büyük bir kısmında çocukların sorularının daha korkusuz ve cesur olduğunu, gençlerin daha çekingen davrandıklarını ve yönlendirmedikçe sessiz kalma eğiliminde olduklarını fark ettim. Örneğin, bir gün bir atölye yaptık ki hiç unutamıyorum; atölyede tam 45 tane 4. sınıf öğrencisi vardı ve sorular kısmına geçtiğimizde, her masadan söz almak için “tık-tık” sesinin geldiğini gördüğümde ne yapacağımı, kime söz hakkı vereceğimi bir an için bilemedim. Ama bu atölye benim için unutulmazlardan biriydi; çünkü somut örnekler üzerinden her şeyi sormaya çalışıyorlar; ”Bastonunuzla önünüzdeki su birikintisini nasıl fark ediyorsunuz?”dan tutun da “Domatesi nasıl dilimliyorsunuz”a kadar sordular çocuklar. Ayrıca, çocukların sorularının bazı şeyleri nasıl yaptığımıza odaklanırken, gençlerin ne gibi güçlükler ve sıkıntılar yaşadığımıza odaklandıklarını gözlemledim. Bu durum da bir okul öncesi öğretmeni olarak yıllardır deneyimlediğim bir gerçeği bana tekrar hatırlattı; gerçekten yaş küçüldükçe, önyargı azalıyor ve farklılıkların kabullenilmesi çok daha kolay oluyor.
Şimdi biraz da atölyelerde katılımcıların neleri en çok ilgi çekici bulduklarından bahsedeyim. Anket değerlendirmelerine göre; görme engelli bireylerin kullandığı materyalleri kullanmak, görme engelli bireylerin günlük yaşamı ile ilgili bilgi sahibi olmak, görme engelli bireylerin karşılaştığı sorunları dinlemek, günlük yaşamda yaptıkları aktiviteler hakkında bilgi sahibi olmak, akademik yaşamda karşılaştıkları güçlükler hakkında bilgi sahibi olmak, görme engelli bireylerle iletişim kurma yollarını öğrenmek, günlük hayatlarını kolaylaştıran araçlar hakkında daha fazla bilgi almak, teknolojik cihazlar olmadan yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini öğrenmek en çok ilgi çeken konular arasında.
Son olarak, katılımcıların atölyelerin daha da geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğini ifade etmek için dile getirdikleri öneri örneklerini de paylaşmak istiyorum sizlerle. Atölye çalışmalarının farklı yerlerde de yapılmasını sağlamak, farkındalık projelerini arttırmak, okullarda Braille kursları açmak, görme engelli bireylerin bir gününün nasıl geçtiğine dair bilgi sahibi olunmasını sağlamak, görme engellilerle daha fazla vakit geçirilebilecek ortamlar hazırlamak, görme engelli bireylerle eşlenerek deneyim paylaşabilecekleri ortamlarda bulunmalarını sağlamak…
Evet değerli okurlar. Sizlerle yaklaşık bir yıldır devam eden farkındalık atölyelerine ufacık bir gezinti yapmak istedim. Amacım, bu dergi aracılığıyla, herhangi bir engele sahip olmayan çocuk ve gençlerin de deneyim ve paylaşımlarını sizlere aktarabilmekti. Bir sonraki yazımda, projenin diğer bir ayağı olan harita atölyelerindeki deneyim ve gözlemlerimden bahsedeceğim. O zamana kadar kendinize çok iyi bakın.