127. Sayı, Eylül 2024

Yazın boğucu sıcaklarının serin rüzgârlara yer vermeye başladığı eylül ayından herkese merhaba sevgili okurlar. Zaman zaman bilgilendiren zaman zaman bazı kökleşmiş düşünceleri sorgulatan zaman zaman eğlendiren bir sayıyla tekrar sizlerleyiz. Gelin bakalım heybemizde neler var?

Tabiat serinlese de kalbimizin yandığı günleri yaşıyoruz maalesef. Bu yazıyı yazdığım gün, haftalardır aranan Narin Güran’ın cansız bedeni bir dere yatağında bulundu. Bu insanlık ki çocukların güle oynaya dolu dolu yaşamasını sağlayamıyor. Bu insanlık ki engellilere eşit ve erişilebilir yaşam koşulları sağlayamıyor. Fakat bütün bunları sağlayamayan insanlık, eksiklerini türlü güzellemelerle sıvamayı çok iyi başarıyor. Bu gerçekleri saklayan kirli örtüyü sarsmanın önemini Burak Sarı’nın Yazısında okuyoruz.

Okul çağında engelli çocukları olan ailelerin en büyük sıkıntılarından biri, çocukları için gerekli destek eğitimleri alabilmektir. Bu yoldaki engellerden biri ise çoğu zaman ebeveynlerin çocuklarının bu konudaki haklarını ve bu hakların yasal temellerini bilmemeleridir. Şeyma Büyükurvay Şatay, bu açığı kapatmak için öğrencilerin destek eğitim haklarını ve destek eğitimin genel eğitimle nasıl uygun bir şekilde uygulanması gerektiğini bize açıklıyor.

Kör ebeveynler hakkında yaygın bir düşünce, çocuklarının görememelerini onlara karşı kullanmaya çalışacakları, göremedikleri için bu ebeveynlerin çocukların yalanlarını yakalayamayacaklarını iddia eder. Elif Emir Öksüz ve Nurşen Korkmaz, ilk önce bu konuda kör ebeveynlerin sanıldığı gibi dezavantajlı olmadıklarını ve gören ebeveynlerin de bu problemle yüz yüze kalmak zorunda olduğunu anlatarak başlıyorlar yazılarına. Ardından kör ebeveynlerin çocukların özgürlüklerini gereğinden fazla kısıtlamadan nasıl takip edebileceklerine dair yapıcı bazı tavsiyelerde bulunuyorlar.

Toplum tarafından farklı görülen grupların karşılaştığı temel tutumlardan biri Nesneleştirme. Bu tutum her ne kadar çoğu zaman bir yergi olarak önümüze çıksa da bazen övgülerin arkasında saklanabiliyor ve insanlar bu grupların niteliklerini abartarak  olumlu bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. Bu yaklaşımı tehlikeli yapan açıktan yeren tutumlar gibi olumsuzluğu anlaşılamaması ve bu nedenle –semptom göstermeyen bir ölümcül hastalık gibi kolayca yayılması. Engelliler için bu tutumun en yaygın türlerinden biri, engelliyi özel olarak etiketlemektir. Böyle bir psikologla karşılaşmasını Ecrin Nur Aytekin’den dinliyoruz.

Erişilebilirlik en küçük detayından en önemli konularına kadar hayatın her yerinde ve yönünde olmalıdır. Kâh yemeğimizi seçerken kâh spor yaparken kâh üniversitede ders alırken bir gaye olarak erişilebilirliği gözetmeye gayret ediyoruz. Çünkü erişilebilirlik nitelikli beslenmemiz için bile şart. Böyle durumlarda gösterilecek cesaret ve yaratıcılığa bir örneği, kör ve sağır bir avukat olan Haben Girma’nın yazısında Ali Çolak’ın çevirisiyle okuyoruz.

Murat kefeli pek faydalı Çamaşır İşlerine Sıfırdan Giriş serisine bu ay 5. Bölümüyle devam ediyor ve bize mandal, leğen seçim ve temizliği hakkında bilgiler veriyor. “Daha önce kendi çamaşırlarını yıkamış birisi olarak sıfırdan başlamıyorsanız bile bir göz atın” derim.

Teknolojik anlamda pek erişilebilir olmasa da sosyal anlamda engelsiz bir Kumarhane deneyimini Meral Sözen’den dinliyoruz.

Ağustos ayında Milli Eğitim Bakanlığı “Veli, öğretmen, okul/kurum yöneticileri ve ilgili tüm paydaşların otizm konusunda farkındalıklarını artırmayı amaçlamaktadır” diyerek bir otizm bülteni yayınladı. Bu bültenin eksileri ve artılarıyla değerlendirmesini, otistik aktivist ve özel eğitim öğretmeni olan Devrim Nesin ve Zarife Uysal’dan dinliyoruz.

Eylül ayı; Engelsiz Erişim Derneği üyelerinin, “Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali” için yaptığı hazırlıkların hız kazandığı ve festival heyecanının arttı aydır. Ekim ayında festivalimize gelmeden önce küçük bir ön izleme istiyorsanız, Dilek Başar Açlan’ın Yazısını okuyabilirsiniz.

Bu aylık da bizden bu kadar! Ekim ayında festival özel sayısında buluşuncaya dek hoşça kalın sevgili okurlar.

Editörden yazarı: Ali Çolak