Merhaba değerli okurlar,
Bardağı taşırıp bu yazıyı yazmama sebep olan olayı anlatarak başlamak istiyorum.
Yazıya başlamamdan bir gün önce kırılan dolgumu değiştirmek için dişçiye gitmiştim. Bu doktoru anneannem tavsiye etmişti bana. Hatta beni kapıya kadar götürdü…
Oldukça sıra bekledikten sonra, sonunda sıra bana gelmişti. Doktor içine bir çuvaldız sığabilecek olan deliği ısrarla görmediğini söylediğinde hayret etmiştim; çünkü ben sırayı bekleyene kadar gözlemlediğim kadarıyla adam işinde çok iyiydi. Yine de aklıma kötü bir şey gelmemişti ve dişimin hava aldığı için ağrıdığı konusunda ısrar etmeye devam ettim. Doktor sekreterine bile deliği görmediğini söyleyip kendisinin görüp görmediğini sordu. Bana çok saçma geldiyse bile yine aklıma bir şey gelmedi. Sonra diş macunu olduğundan şiddetle şüphelendiğim bir ilaç sürüp bana hassas dişler için bir diş macunu yazdı.
Hatta dolgunun eski olduğunu bile itiraf etti…
Koltuktan kalktıktan sonra, daha önce görmeyen bir hastasının olduğunu, benim onun tavsiyesiyle mi geldiğimi sorunca pirelenir gibi oldum; ama neredeyse bilinçaltımda pirelenmiştim. Yani pirelendiğime bile emin olamamıştım…,
Ben anneannemin tavsiyesiyle kendisine geldiğimi söyleyince durakladı. Çıkarken de ücretimin ne kadar olduğunu sorunca iyiden iyiye şaşırdı.
İşte o zaman kaşınmaya başladım; ama iş işten geçmişti. Kapıya doğru hızlı adımlarla yürütülüyordum bile.
Anladım ki, benden önceki kör arkadaş bu doktora para vermemişti ve adam benim dişlerimi de bedava yapmak istememişti…
O zaman kimliği meçhul kör arkadaşa ve o doktora o kadar kızdım ki… Doktor benimle açık konuşabilirdi mesela. Kör arkadaşa neden kızdığımı anlatmak için çok dikkatli olmam gerekecek; çünkü buraya yazmak istediğim şeylerle yazmaktan kaçınmam gereken şeyler var ve benim bunun bir ortasını bulmam gerekiyor.
Devletin dişlerle ilgili sağladığı bir sürü imkân varken özele gitmeye gerek yok. Çalışan bir insansanız her şeyin hemen olmasını istiyorsanız, yani benim gibi, o zaman gitmeniz gayet doğal. Ancak o zaman bir ücret ödemeniz de zorunlu… Yani adam mecbur mu sizden para almamaya? Bu nasıl bir mantıktır, gerçekten anlayamıyorum. Neye göre insanların sizden para almamasına izin veriyorsunuz? Siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Aciz mi? O zaman neden hayatınıza normal bir şekilde devam etme yüzsüzlüğünü gösteriyorsunuz? Madem aciz olduğunuzu düşünüyorsunuz, o zaman kafelere gitmeyin, dişlerinizi özelde yaptırmayın, minibüs/dolmuş/taksilere binmeyin. Sedyeler ne güne duruyor canım! Ya da bir garibanın sırtı…
Başımdan geçen başka bir olay:
Bu olayı olayın geçtiği gün Facebook durumu olarak yazmıştım:
“Bugün çalıştığım okuldaki çocukların teneffüs saatlerine denk geldi okula girmem. Yürüyorum, çocuklar önümü kapatıyor, geçecek alan bırakmıyorlar. Baston hafif değdiğinde bile bağırma numarası yapıyorlar falan. Üzerlerine gittiğimde de zaten garip garip bağırıyorlar. Neyse... Biri "Ne yapar bu?" diye sordu korkuyla. Bir diğer çocuk da: "En fazla para ister lan...." dedi.
Çocuk abi... Çocuk bazı gerizekalı para isteyen körleri görmese böyle der mi? Çocuk neden böyle desin ki durduk yere? Eğer elime o tembel ve gereksiz, var olmaları bile anlamsız olan körlerden biri geçse çiğ çiğ yer, sonra da varlıklarından iğrenip tükürürdüm. Herkes okul okumak zorunda değil; ama hiç kimse de dilenmek zorunda değil.
Bu olayı yaşadığım ve Facebook profilimde paylaştığımdan itibaren bu tür bir yazı yazmayı düşünüyordum. Dilencilik hep aklımızda olan; ama bir türlü nedenini tam olarak bilmediğimiz bir şey. Neden yaparlar bu işi? Sadece yoksul olduklarından mı? Hiç zannetmiyorum. Benimle aynı doğrultuda düşünen ve bu konu hakkında araştırma yapan rastladığım ilk araştırmacı olan Celalettin Vatandaş da diyor.
Araştırmanın linki aşağıda. İsteyen fikir elde etmek için okuyabilir:
www.aku.edu.tr/aku/dosyayonetimi/.../dergi/.../15CelalettinVatandas.pdf
Bu yazımda dilenciliğin nedenlerinden çok Facebook’a yazdığım olayın etrafında bir düşünce/akıl yürütme turuna çıkacağız birlikte.
Facebook’taki yazımın ertesi günü yorum olarak şöyle bir şey yazdım.
“Bir şeyi eleştirmek sandığımız kadar basit bir şey değil aslında. Bugün düşündüm de o insanlara toplum acımasa onlar böyle bir şey yapamazlar. İnsanlar onlara acıyarak varlıklarının gereksiz olduğunu hissettiriyorlar. Kimse de varlığına saldırılmasını, yadsınmasını istemez. Onun için de türlü tepkiler geliştiriyoruz. Onlar da bunu geçim kaynağı haline getirmişler. Belki de milleti enayi yerine koyduklarını düşünüp mutlu oluyorlardır. Aslında bizler bile acınmak kadar sağlıksız bir şey karşısında sağlıksız tepkiler veriyoruz…”
İki Facebook durumu ve aralarındaki yazıyı ilk olaydan sonra, aylar önce yazmaya başlamıştım. Dişçi olayına kadar bu yazıyı hatırlamadım bile; ama şimdi, bu durumun gerçekten tehlikeli olabileceğini ve bunun için bir şeyler yazmam gerektiğini düşündüm.
En kötü halde içimi boşaltacaktım…
Şimdii, bizler de acınmak karşısında sağlıksız tepkiler gösteriyoruz. Bu doğru; ama o kadar basit değil bu iş.
Biraz dağınık bir yazı olması riskini alarak bir anımı daha anlatmak istiyorum:
Dolmuştaydım ve şoför benden para istememişti. Ben de çoğu zaman yaptığım gibi:
“Buraya buna ücret ödemem gerektiğini ve fiyatını bilerek bindim. Ayrıca bu sizin işiniz ve emeğinizin karşılığını almanız da en doğal olan şey…” gibi bir şeyler söyledim adama.
Onun tepkisiyse ki bu anımı anlatmamın yegane sebebidir:
“Siz çok iyi bir insansınız,” demiş olmasıydı.
Başka bir insan olsa parasını vermek istemesi doğal bir davranış olmasına rağmen, kör birisinin parasını vermede ısrar etmesiyle onun iyi olduğunu düşündürtmesinin bence bir sebebi var: Şoförün, yani acıyan kişinin zaaflarından yararlanmamış olmak.
Eski Türk filmleri, gördükleri örnekler, başkalarının yazıklanmaları ve buna benzer birçok şeylerle insanlarda zaaflar yaratılıyor ve insanlar çok doğal bir şekilde bu zaafları içlerinde barındırıp taşıyorlar ve zaaflarının gerektirdiklerini yapıp bu tür insanlara yardım etmeye çalışıyorlar.
İşte bize düşen bunu bir şekilde kırmak… Şimdilerde minibüs güzergâhında benden para istememe yanlışını yapan şoför çok çok çok nadir çıkıyor. Hatta yolcular paramı ödemeye çalıştıklarında bana destek veren şoförler bile oldu.
Bu da benim küçük zaferim. Sizler de bunun gibi küçük zaferler kazanarak akıntıya kürek çekip toplumun yönünü değiştirebilirsiniz pekâlâ.