Ben çocukken, biri “görebilsen ne yapmayı istersin,” diye sormuştu bir gün.
“Ata binmek ve istediğim kitabı zahmetsizce okumak,” diye yanıtlamıştım onu. Tereddüt bile etmemiştim bu cevabı verirken.
Ata bindim. İstediğim kitabı da okumaktayım; ama kesinlikle bunu yaparken zahmetsiz yaptığımı söyleyemiyorum. Kitabı almak kolay… O kitaba vermem gereken ücreti vermek kolay… ama kitabı aldığında elinde bir tomar kağıdı görmek ve ağzının suyu aka aka, bir karpuza bakarcasına o kağıt tomarını değerlendirmek… İşte o işkence gibi bir şey…
İşte o kağıt tomarını bir incir gibi düşünün. Bir incir ve bu incirin çekirdeklerini teker teker ayıklamanız gerekiyor. Ancak ondan sonra tadına bakabilirsiniz…
Ne düşünürsünüz? Çıldırmaz mısınız? Bazen bir kitap almaya gittiğimde resmen depresif bir ruh haliyle çıkmamın nedeni ne biliyor musunuz? Kitapların arka kapaklarını okuyamamak…
“İnternet ne güne duruyor,” dediğinizi duyar gibiyim. İnternette arka kapak yazısı bulunan her kitaba hemen ulaşmamı sağlayabilecek miyim sanki? Üstelik internet daha zor. Sipariş vereceksin… Kargo gelecek… Sonra kitabı eline alacaksın… Tarayıcıyı hazırlayacaksın… Her sayfayı teker teker saniyelerce o tarayıcının camına bastıra bastıra tarayacaksın. Ya da bir matbaayla anlaşıp kitapları geotinlettireceksin ve belge besleyiciyle tarayacaksın. Bu iş görece daha kolay olacak; ama o kitaplara yaptığın zülüm iki dünyada da hesap sorulacakmışçasına vicdanını sızlatacak…
Sonra, tüm bunlardan sonra, sonunda, kitabı okur hale geleceksin…
İşte bunu istemiyordum artık. Kitabı sesli dinlemek de canımı sıkıyordu. İstediğim kitap anında seslendirilemiyor ki… Sadece seslendirilmişi varsa ve iyi bir tarzda okunmuşsa tadını çıkartabiliyorsun. Hatta öyle bile olsa metin kitabın yerini tutmuyor. Esnek değil… Boyutu büyük… Beğendiğin bir şeyin altını bile çizemiyorsun. Ancak time marker falan ekleyebilirsin winamp gibi uygulamalarda…
Ayrıca bilgisayar sesi görece tarafsız; ama insan sesleri öyle değil. Benim hayal gücümün önünde perde gibi duruyorlar. Zaten en güzeli Braille okumak olacakken bilgisayar sesinin esnekliğini bile zor elde etmek insanı çıldırtmaz mı?
Bunun üzerine Türkiye’deki yayınevlerine baskı yapma süreci hakkında çok az şey bilsem de, o zamanlar Engelsiz Erişim Derneği olarak başka bir konuda yaptığımız gibi ben de bireysel olarak bir imza kampanyası başlatayım dedim.
Önce Doğan Kitap Yayıncılık… Gayet olumlu karşıladılar. Zaten e-kitap üretiyorlardı. Ben bir kesimin yani görmeyenlerin, e-kitaba ciddi bir ihtiyaçlarının olduğunu ve bu konuyu daha fazla önemsemeleri gerektiğini belirtmiş oldum bu kampanyamla.
Her ne hikmetse görmeyenlerden çok az destek aldım; ama olsun. Bir sonraki kampanyama göre muhteşem bir destekti bu. İkinci hedefim olan Metis Kitap da imzama dair bir cevap maili bile göndermeyerek beni yanıtlamış oldu. Zaten destek de azdı.
Hatta geçen İstanbul kitap fuarında bu yayınevinin bir personeli istediğim bir kitabı vermeden önce, “Bu kitabın kabartması yok ki, siz bunu nasıl okuyacaksınız?” diye bana adeta işgüzarca bir soru yöneltti.
O zaman Hulk gibi olmadığım için şükrettim. Hani öfkelenince yeşil bir canavar olan film kahramanından bahsediyorum.
Peki ne istiyoruz ben ve benim gibi yayınevlerine baskı yapan insanlar?
Aslında çok basit bir şey istiyoruz. Kitapları satın aldığımız an okuyabilmek… Evet yahu! Bu kadar basit işte.
Peki yurtdışında nasılmış bu durum?
Allahtan dergi editörlerinden Elif ve yazarlarımızdan Zeynep var da yurtdışında e-kitap uygulamasına dair sağlam bilgiler alabiliyorum rahatlıkla.
Bir sürü alternatif varmış yurtdışında. Bu yazımda sadece iki alternatiften bahsedeceğim.
Birincisi, kitabın orijinalini satın aldıktan sonra yayınevine bir sözleşme imzalayarak .pdf halini almak. Her yayınevi böyle bir uygulama yapıyor mu bilinmiyor; ama bu tür bir sözleşme bir kitap aldığın bir yayınevinde tüm kitapları için imzalansa bu iş oldu demektir.
Mesela: Ben Eylem Yurtsever olarak x Yayınevi’nden .pdf uzantısını aldığım tüm kitapları kimseyle paylaşmayacağımı taahhüt ediyorum.
Evet… Bir yere kadar kabul edilebilir bir yöntem bu.
İkinci yöntem görece daha iyi.
Kindle…
Bunun ios, android, Windows uygulamaları olduğu gibi kindle cihazı da var. NFB dört beş yıldır bu cihazın erişilebilir olması için çalışıyormuş.
NFB’den söz ediyoruz. Elbette başarılı olacaklardır.
Şimdilik bu kadar…
Bir sonraki yazımda da bu konuya devam edeceğim.
Bol kitaplı günler dilerim…