Toplam Okunma 0

Socrates'in Üç Filtre testini duydunuz mu hiç değerli okuyucular?

Adamın biri Socrates'e ortak bir arkadaşlarıyla ilgili duyduğu bir şeyi söylemek ister. Tam bu arada Socrates adamı durdurur ve üç soruya cevap vermesini ister.

Duyduğu şeyin gerçek olduğuna emin olup olmadığını, söyleyeceği şeyin iyi bir şey olup olmadığını ve söyleyeceği bu şeyin kendisine duyduğunda yararlı olabilecek bir şey olup olmadığını...

İşte bu üç filtreden üçüne de olumlu cevap alamayınca, Socrates adamın söyleyeceği şeyi duymak istemez.

 

Bir arkadaşım var, her defasında benim yürürken pinpon topu gibi sıçradığımdan bahseder. Dizlerimde, röntgende bulunamadığı için tedavisi geciken bir hasar olduğunu söyleyip bunun için hemen bir şey yapamayacağımı, daha doğrusu bunun için fizik tedaviye gittiğimi ve durumun yavaş yavaş düzeleceğini söylesem de aynı şeyi söylemeyi devam ettirip durur. Ben fark etmeden bu durum beni o kadar etkiledi ki, her yürüyüşümde kendimi denetlemeye çalışıyorum ve bunu yaparak yürüyüşümü daha çok kötüleştirmekten başka hiçbir şey yapamıyorum.

 

İşte bu tür şeyler için de bir nevi filtrelere ihtiyacımız var bence. Mesela kimse yürürken pinpon topu gibi sıçradığını devamlı duymak istemez öyle değil mi?

Bu konuda gelin Socrates'ten biraz yardım isteyip; onun yetişemediği konularda kendimiz onun filtrelerinin üstüne bir şeyler ekleyelim ki, sözümüz bir su kadar duru olabilsin. Aynı zamanda mineral ve vitaminlerden yoksun olmasın.

 

Dürüstlük iyidir; ama kimse dürüst olacağım derken gereksiz bir şekilde karşısındakini rahatsız etme hakkına sahip değildir. Dürüstlüğü kireç olarak değerlendirirsek suda kirece ihtiyacımız var; ama elbette belli oranda...

Söyleyeceğimiz şeyin doğru, iyi ve yararlı olduğunu kabul edelim. İlk aşamayı geçtik. Peki diyelim ki bir sorunu karşımızdakine belirttik. Bu sorun doğru, amacımız iyi ve belirtmemiz yararlıydı. Hatta bu soruna bir çözüm önerimiz de var ve onu da belirtmek istedik muhatabımıza. Amacımız iyi, düşüncelerimiz gerçek, yararlı da olduğunu düşünüyoruz. Zaten düşünmesek niye uğraşalım ki?

Gelgelelim, o kadar söylememize rağmen sorun bir türlü çözülmüyor. Biz de devamlı tekrarlamakta buluyoruz çözümü.

 

İşte bu yanlış... Nasıl bir su arıtma filtresinin belli bir tekrardan sonra ömrü tükeniyorsa, bizim filtrenin de değiştirilmesi gerekiyor. Yani sözleri tekrarlamamanın da; bu üç filtrenin işe yaramasını sağlayan bir nevi sigorta olduğunu kabul edebiliriz.

Belki su çok kirli ve bu üç filtre işe yaramıyor. Tekrarla filtreyi aşındırmaktan başka bir iş yapmış olmuyoruz. İşte onun için bu sigortayı, yani tekrarlardan kaçınmayı, başka filtreleri tetikleyen bir fünye olarak değerlendirelim.

 

Karşımızdakine söylediklerimizin neden işe yaramadığını anlamamızı sağlayan sorular sormak... İşte fünyeyi kesinlikle harekete geçiren son işlem yapılmış oldu bile.

Şimdi de dinamite, yani karşımızdan gelen geri bildirimlere, egomuzu gerekli ölçüde parçalaması için izin verelim. İşte, artık madeni toplayabiliriz. Egomuzu ortadan gerekli ölçüde kaldırdıktan sonra diyalog kurmaya başlayabiliriz. Biraz sabredelim de tozlar ortadan kalksın ve ortalık açıkça görünebilsin. Yani sabır da önemli bir unsur bunun için.

...

Velhasıl filtre üstüne filtre değerli okurlar. Bunlardan sadece Socrates'in üç filtresi uygulansa bir sürü sorun aşılır; ama... Bu filtreler sadece ciddi bir diyalogda uygulanması gereken şeyler değil ki, hayatımızın her anında önemli yerleri var.

 

Bir kör yürümektedir ve bir adam ısrarla kendisince doğru olan bir yönü söylemektedir. Takılmış bir plak gibidir... Her şeyden önce Socrates Amca'nın ilk filtresini bile tutturamamıştır. Doğru yön değildir söylediği, amacı iyidir, evet; ama kendisine göre iyi... Sevap işlemek istemektedir; ama o sevaplar köre gitmeyecektir neticede öyle değil mi?

 

Yararlı bir şey midir yaptığı? Elbette hayır... Eh, daha Socrates'in filtrelerini bile geçemezken benimkileri söz konusu bile etmek aptalca olacak.

 

Bir baba çocuğuna yemek yemesini, yemediği taktirde doktorun iğne batıracağını söyler. Doğru mudur? Değildir. Niyet iyi midir? Evet. Yararlı mıdır? Hayır. Üçte bir...

O zaman bu işi oyunlaştırarak eğlenceli hale getirmekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Mesela, haydi politikacıları üç filtre testinden geçirelim, ne dersiniz? Yok, yok, ben bu oyundan şimdiden epey tırstım. Haydi, bana müsaade.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.