Dilek Başar Açlan Hakkında

E-posta Adresi:

06.09.1991 yılında Samsun'da doğdu. İlkokulu Tokat Mehmet Akif Ersoy Görme Engelliler Okulu’nda okudu. Lise eğitimini Samsun Namık Kemal Lisesi’nde tamamladı. 2016 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Halen Sağlık Bakanlığı’nda memur olarak çalışmaya devam ediyor. Dergiye sosyal medya sorumlusu olarak katıldı. Ancak yazı yazma güdüsüne karşı koyamadı ve bir anda kendini yazar kadrosunda buldu.

 

Yazara,

dilek.basar55@gmail.com

e-posta adresinden ulaşabilirsiniz.

Dilek Başar Açlan Tarafından Yazılan Yazılar


Herkese merhabalar EEEH Dergi okurları. Geçenlerde işe giderken arkadaşımdan sürekli gittiğimiz börekçiden kahvaltılık poğaça, açma falan almasını rica ettim. Genelde kahvaltımı evden hazırlayıp götürürüm. O gün bir nedenden ötürü hazırlayamamıştım. Arkadaşım sağ olsun istediklerimi almış. Çayımızı demledik, oturduk. Tam kahvaltıma başlayacakken bir de baktım ki bizim poğaçalar falan çok bayat. Genelde sabah oradaki yiyecekler sıcak ve taze çıkardı. O gün hiç de öyle değildi. Tabii ben onları yiyemedim.Devamını Oku...


Pardon abi sen kimdin? Bizi nereden tanıyordun? Kızımın dedesi mi, amcası mı ya da dayısı mıydın? Hayır, hiçbiri değildin. Bizim için herhangi biriydin. Ne oldu da içinden bize o parayı vermen gerektiğini düşündün?

 


Yıllar önce kuzenim “Sedrik” adlı bir çizgi film izlerdi. Benim de o çizgi film hoşuma giderdi. Orada Sedrik, “Bilmem kaç yaşındaysanız hayat şöyle güzel, böyle sıkıcı” falan filan tarzı cümleler kurardı. Şimdi tam olarak neler söylediğini hatırlayamıyorum. Ben de tıpkı o çizgi filmdeki Sedrik gibi “Körsen ve bir de çocuğun varsa, tüm sağlamcı zihniyetten nefret ediyorum” demek geliyor içimden.

 


Neden her zaman bir çift göz beni izliyor? Özgürlük alanlarımıza müdahale etmekten hiç geri kalmıyor bazı sağlamcı arkadaşlarımız. Tek başıma kalmayı isteyemez miyim gerçekten?


Sizler de benim gibi alışveriş yapmayı çok seviyorsanız fakat çocukla alışverişe gitmekte zorlanıyorsanız, bu yazımı okuduktan sonra bu korkulara son verebilirsiniz. Tek başına alışveriş yapmak çok daha kolay oluyor. Peki çocukla nasıl alışverişe gideceğiz? Sadece gitmek de yetmiyor. Bizi oralarda neler bekliyor? Ne tür durumlarla karşılaşabiliriz ve bunlarla nasıl başa çıkabiliriz? İşte bu sorular hepimizin kafasında dönüp duruyordur. Şunu bilmelisiniz ki kaygılanmamıza hiç gerek yok.


Bazı anlar vardır mutluluktan kalbiniz bir kuş gibi çırpınır. Şu an bu yazımı yazarken tam da bu şekildeyim. Ne yapsam, nasıl halletsem derken o çoktan avuçlarımın arasına konmuş bile ben farkında olmadan.


Bağımsız harekete “Merhaba” diyeli tam beş buçuk sene olmuş. Ne kadar da heyecanlıydım bastonumu alıp tek başıma dışarı çıktığımda. Yapabilecek miydim, becerebilecek miydim ve en önemlisi de başarabilecek miydim? Üstesinden gelebileceğimi biliyordum. Sadece yanımda gören biri olmaması beni korkutuyordu. Ailemle yaşarken böyle bir endişem yoktu. Her zaman yanımda mutlaka bir gören olurdu. O dönemde eşim bana çok destek oldu. Onun sayesinde bir görene ihtiyaç duymadan bastonumla istediğim her yere tek başıma gidebileceğimi öğrendim.


Merhabalar EEEH Dergi okurları. Bu ayki yazımda geçtiğimiz günlerde 8.’sini düzenlediğimiz Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali’ni anlatmak istiyorum sizlere. Kiminiz bu heyecana bizlerle aynı anda ortak oldunuz. Kiminiz ise bu harika festivali benim satırlarımdan okuyor olacaksınız.

 


Geçtiğimiz günlerde içimizi ısıtan, bedenimizi üşüten bir şey oldu. “Ne oldu acaba?” dediğinizi duyar gibiyim. Sizleri de çok meraklandırmayalım. İstanbul’da birkaç yıldır özlemini duyduğumuz kar sonunda yağdı. Biz, kara alışkındık. Nasıl bir şey olduğunu biliyorduk. 3 yaşındaki kızım ise karla henüz tanışmamıştı. Bugüne kadar televizyondan gördüğü kadar biliyordu. Üç yıl boyunca oturduğumuz bölgeye bu kadar çok kar yağmamıştı. Bu yazımda, kör ebeveynler  olarak çocuğumuzla karda nasıl oynadığımızı anlatmaya çalışacağım.


Geçtiğimiz günlerde içimizi ısıtan, bedenimizi üşüten bir şey oldu. “Ne oldu acaba?” dediğinizi duyar gibiyim. Sizleri de çok meraklandırmayalım. İstanbul’da birkaç yıldır özlemini duyduğumuz kar sonunda yağdı. Biz, kara alışkındık. Nasıl bir şey olduğunu biliyorduk. 3 yaşındaki kızım ise karla henüz tanışmamıştı. Bugüne kadar televizyondan gördüğü kadar biliyordu. Üç yıl boyunca oturduğumuz bölgeye bu kadar çok kar yağmamıştı. Bu yazımda, kör ebeveynler  olarak çocuğumuzla karda nasıl oynadığımızı anlatmaya çalışacağım.


Merhabalar EEEH Dergi okurları, bu ay ki yazımı geçenlerde mail gruplarında bir arkadaşımızın “İki Körün Evliliği ile İlgili Yardım” başlıklı mailinde sormuş olduğu bir soru üzerine yazmaya karar verdim. Sormuş olduğu olayı kızımla beraber yaşamış birisi olarak sizlerle paylaşmak istedim.

 


Eski bir çay markasının efsane diyaloglarındandır “Mutfakta biri mi var?” Çay öyle güzel demlenmiştir ve soruyu soran kişinin, sorduğu kişiden beklentisi öyle düşüktür ki tutamaz kendini. Sağlamcılığın dibine vurur ve sizi bir ton açıklamaya mecbur bırakır. Hepimizin günlük hayatımızda sıkça karşılaştığı bir sorundur bu. “Ben yaptım” dersiniz, inanamazlar. “Sen mi? Nasıl yaptın? Sen kesin biraz görüyorsun” Bu sorular ve takılmalar uzar gider. Ne söylersek söyleyelim, bir türlü tamamen kör olduğumuza ve o yemeği ya da çayı bizim yaptığımıza nedense inanamazlar.Devamını Oku...


İnsan, biriktirdiği anılarla zenginleşir ya da maalesef fakir kalır. Hepimizin hayatında önem verdiği insanlar ve özel günleri olur. Doğum günleri, Evlilik yıldönümleri, bazılarımız içinse yılbaşı aklıma ilk gelenler.


Geçtiğimiz günlerde içimizi ısıtan, bedenimizi üşüten bir şey oldu. “Ne oldu acaba?” dediğinizi duyar gibiyim. Sizleri de çok meraklandırmayalım. İstanbul’da birkaç yıldır özlemini duyduğumuz kar sonunda yağdı. Biz, kara alışkındık. Nasıl bir şey olduğunu biliyorduk. 3 yaşındaki kızım ise karla henüz tanışmamıştı. Bugüne kadar televizyondan gördüğü kadar biliyordu. Üç yıl boyunca oturduğumuz bölgeye bu kadar çok kar yağmamıştı. Bu yazımda, kör ebeveynler  olarak çocuğumuzla karda nasıl oynadığımızı anlatmaya çalışacağım.