- Çeviri: Soner Çoban
- Başarılı insanlar
- 01 Haziran 2007 Cuma
- Toplam Okunma: 114
Abraham Nemeth, Ph.D.
Sunum metni
Amerikan Matematik Derneğine
Orlando, Florida
10 ocak 1996
Sonuçtan etkilendi, oluşturduğum uyarlamanın nasıl çalıştığına dair, altı çizilmesi gereken temel hususları ortaya koyan özet bir metin yazmamı benden istedi.
Ben de bu isteğe uydum, ama yazdığım sonuç onun istediği kadar kısa olmadı. Bununla birlikte, beni bu uyarlamayı sunmak üzere o zamanki Braille Standardizasyonundan
Sorumlu kuruma davet etti ve bir hafta civarında bir denemeden sonra, bu uyarlama standart Amerikan Matematik Braille uyarlaması olarak Kabul edildi,
Ve sonrasında da bilimsel ve matematiksel Nemeth Braille uyarlaması olarak bilindi. Akabinde bu uyarlama bir takım değişikliklerden geçti, her yenilik
Bir önceki kodlamanın sunduğu olanakları genişletti. Bu sırada, uyarlama Kanada ve Yeni Zelandada Kabul edildi. Bir kaç yıl önce Kanadanın Fransızca
Konuşan bölgelerinde kullanılmak üzere Fransızcaya çevrildi. Bugün Nemeth kodlamasıyla yazılmış 10 binlerce cilt bulunmaktadır. Nemeth kodlaması üzerinde
Çalışan, nitelikli bir sınavdan geçip, yetkinliklerini gösteren bir metin ortaya koyan Braille uyarlayıcıları bu alanda Kongre Kütüphanesi Tarafından belgelendirilirler.
Birleşik üyeliğe sahip iki ana gönüllü kuruluş bu alandaki çalışmaları sürdürmekte ve uyarlamayla ilgili bilgileri ilgili yayınlarıyla yayımlamaktadırlar.
Şimdi de bir görme engellinin matematik eğitimini nasıl aldığı üzerinde durmak istiyorum. Yasal olarak görme engelli olarak Kabul edilen birçok görme
Engelli değişik oranlarda artan bir görüye sahip. Bunlardan birçoğu normal baskıyı etkin bir biçimde kullanabilmektedirler. Eğer erken yaşta Braille öğrenmelerini
Gerektiren bir görme zayıflığı teşhis edilmemişse göz önünde bulundurduğum insanlar bu gruptakiler değil. Bununla birlikte, diğerleri, normal baskı belli
Bir ölçüde kullanabilirken, özel bir ışıklandırmaya, okumak için özel bir oturma biçimine ihtiyaç duyduklarını, okuyabilecekleri zaman uzunluğunun sınırlılığını
Düşündüğünüzde, bu kategorideki insanlar için de Braille öğrenmek daha iyidir. Benim üzerinde durduğum nokta Braille kullanıcılarıdır. Şimdiye kadar,
Matematik eğitiminde alınan en iyi sonuç sınıfta işlenen matematik kitabının Braille olarak görme engelli öğrenciye verilmesi olmuştur. Bu kitaplardaki
Sık değişmeler yüzünden her zaman mümkün değil. Aynı zamanda, farklı bölgelerdeki okullar ve üniversiteler aynı konuyu işleyen farklı kitaplar kullanmaktadırlar.
Bu çözümün başarılamaması durumunda ikinci en iyi yol, ilgili ders kitabının eğer varsa daha önceki bir baskısını Braille olarak görme engelli öğrenciye
Sağlamaktır. Üçüncü bir yararlı alternatife, daha önceki iki çözüm mümkün değilse, aynı konuları işleyen birbirine paralel kitaplar olabilir. Bazı eğitimciler
Çağdaş teknolojinin çözüm olduğuna, kasetin veya bilgisayarın Braille kadar verimli olduğuna inanmaktadırlar. Bu hatalı bir görüştür. Bunu destekleyen
Eğitimciler ya Braille bilmiyorlardır veya öğrenmek için tembellik ediyorlardır. Şimdi teypten bir matematik metnini dinlediğinizi farz edin ve okuyucu
Size sayfa 46'daki (17b) formülünü çözmenizi istiyor. Öncelikle, 46'ncı sayfanın o an dinlediğiniz kasette olup olmadığından emin olamayabilirsiniz. Öyle
Bile olsa, 46'ncı sayfaya ne kadar yakın olduğunuza dair hiç bir ipucu olmaksızın teybi ileri-geri sardığınızı hayal edin. Böyle bir aramayı kolaylaştırmak
İçin, kaseti ileri veya geri sararken sayfa sonundaki geçişlerde duyulan ama çalma modunda duyulmayan sayfa ayrıştırıcı tonlama gibi teknikler mevcut.
Nitekim, bu arama biçimi olabildiğince hantaldır. Eğer sorudaki formülü bulmak için yeterince şanslıysanız, sonrasında söz konusu atıfta bulunulan yere
Geri dönmek zorundasınız. Umarım elektronik aletinizle böyle boşa vakit harcıyorken kafanızda matematiksel bir memnuniyete sahipsinizdir. Ben matematik
Sınıfında Braille dışında başka bir şekilde not tutmayı düşünemiyorum. Dersi kaydedip sonra onu tekrar dinlemek bir hatadır. Öncelikle kaydedilen dersi
Tekrar dinlemek ders kadar bir vakti alır. İkinci olarak, ders çalışmak için mümkün olan zaman bu tarz keyfi bir yaklaşıma izin vermez.
Bir görme engelli öğrenci nasıl sınav alır? Birçok şekli var ama ben öğrenciyken aldığım biçimini anlatacağım. Eğitim sezonunun başında, eğer mümkünse
Erkenden, dersini aldığım hocamla bir araya gelip dersiyle ilgili bir öğrenci olarak ihtiyaç duyduğum hususları istişare ederdik. Konuştuğumuz meselelerden
Biri de sınavlarımı nasıl alacağım noktasıydı. Ben sınavı boş bir oda veya ofiste yapmayı önerdim. Ya hocanın kendisi veya yardımcısı bana soruları okur,
Ben de tabletimle bunları Braille'e geçirirdim. Bu normal sınav zamanından yaklaşık 1520 dakika önce yapılırdı. Sınavı tabletimle yanımda getirmiş olduğum
Bir boş Braille kâğıdı kullanarak Braille verirdim. Bitirdiğimde, sınav kâğıdımı yine yanımda getirdiğim zarfın içine koyar, sınavın sonunda, hocaya veya
Yardımcısına teslim ederdim. Sınavda ihtiyaç duyduğum ek zaman yalnızca soruları Braille'e çevirdiğim süreydi. Bazı hocalar ne yazdığımı bizzat bana okuttururlardı;
Bazıları verdiğim yanıtları notlandırmak için onları yardımcılarına okumamı isterlerdi; bazıları da yanıtlarımı başka hocalara okumamı istiyorlardı. Bazı
Hocalar sınavı bana sözlü olarak vermeyi önerdiler. Böyle bir yaklaşımı ben daima cesaret kırıcı bulmuşumdur; benim temel kavramları anlayıp anlamadığımı
Ölçebilmekle beraber, böyle bir sözlü sınav benim sahip olduğum matematiksel ifadelerle oynama becerimi ortaya çıkarmıyordu. Bu matematiksel ifadelerle
Oynama becerisi erken yıllarda ortaya çıkmış ve gelişmişti. Zor ve karmaşık denklemlerin çozümünde sözel bir sınavda bu beceri verimli olarak kullanılamaz. Şimdi matematikçi
Olarak eğitilen ve iş arayan bir görme engellinin durumuna dair bir şeyler söylemek isterim. Görme engelli, iş başvurusunda körlüğüyle ve diğer iş arkadaşlarının
Yaptığı işleri gerçekleştirdiği alternatif yöntemlerinden bahseden kısa bir bölüm bulundurmalıdır. Fakat bu kısım kalan başvuru içeriğini gölgede bırakacak
Bir biçimde olmamalıdır. Diğer tüm yönleriyle, başvurusu başvuran herkesten beklendiği ölçüye uymalıdır. Ve engelli başvuru sahibi mülakata alınır. Sorulan
Sorulara açık ve noktasal yanıtlar vermelidir. Bununla beraber, görünüşte başka ama ima ettiği nokta itibariyle başka türden şeyler soran sorulara karşı
Uyanık olmalıdır. Detroit üniversitesine girerken, hiç Detroit'in merkezinde bulunup bulunmadığım ve böyle bir deneyimin bende bıraktığı etki soruldu.
Mülakat yapan insanın Detroit'in merkeziyle bir turistin açısından ilgilenmediğini fark ettim. Aslında öğrenmek istediği bilgi benim bağımsız hareket ve
Seyahat yeteneğimdi. Detroit'in merkezinin Brooklyn'deki King's Highway alış-veriş merkezinden farklı olduğuyla başladım, bununla Detroit merkezde ulaşımın
Sorunsuz olduğunu, karşılaşılan engellerin halledilebilir güçlükler olduğu fikrini vermeyi amaçlamıştım. Ve ayrıntılandırdım, ama dolaşım Detroit'ten daha
Geniş olan New York taki verimli metro sistemi ve eyalet otobüslerinden daha iyi değil. İş arayan görme engelli başvurduğu işe kabul edildi ve çalışmaya
Başladı. Şimdi sınıf idaresi meselesini ele almak ve her bir sorun için çeşitli stratejiler geliştirmek zorundadır. Sınıf dekoru meselesini göz önüne aldığımızda,
Mülakat veren kişinin en başta ilgilendiği ve sorduğu konulardan bir tanesidir bu.
Cevap basit. Başlangıçta öğrencilerinizin saygısını kazanın. Öğrencilerinin saygısını kazanmış bir öğretmen sınıf düzenine ilişkin çok az sorun yaşar. Sorun
Çıkaran bir kaçı da size uyan çoğunluk tarafından uysallaştırılır. Öğrencisi tarafından saygı duyulmayan öğretmen, ister kör olsun ister olmasın, her bir
Gözü 20 göz kadar görse dahi sınıfta disiplin problemleriyle yüzleşecektir. Bir sonraki husus tahtayı kullanabilmedir. Daha önce de ifade ettiğim üzere,
Babamın sabrı ve öngörüsü beni yazı yazmada rahatlattı. Bu beceri çalışma yıllarımda ve ötesinde bana faydalı oldu. Geri kalan, mantıklı bir sıralamayla
Düzgün satırlar yazmak için bir yaklaşımın elde edilmesiydi. Vücudumu bir rehber gibi kullandım. Boş bir tahtada, ilk yazı satır baş seviyemdedir. Sonraki
Burun seviyemde, sonraki ağız seviyemde, sonraki çene seviyemde, sonraki ense seviyesinde, sonraki göğüs seviyesinde, vs. bir bölüm dolduğunda, bir diğerine
Geçiyor ve aynı şekilde devam ediyordum. Tahtayı sistemli bir biçimde siliyordum. Sıklıkla, ilk sırada oturan bir öğrenci tahtayı silmeye gönüllü olur
Ve ders süresi boyunca bu işi sürdürürdü. Bazen bu işi ön sıralarda oturan iki arkadaş dönüşümlü yapardı. Öğrencilerin soru sormalarını ve sınıftaki tartışmalara
Katılımlarını teşvik ettim. Benim durumumda el kaldırmak etkin bir yol olmadığından, cümle sonunda sözümün kesilmesinin nezaketsizlik olmadığını açıklığa
Kavuşturdum. Ve öğrencinin araya girmesinin kendi ismini söyleme biçiminde olmasını önerdim. Benim kendi ismimin çağrılması yeni bir bilgi vermezdi: ben
Zaten kim olduğumu biliyordum. Ama öğrencinin kendi ismini söylemesi benim onun kimliğini ve tekrarı durumlarda sesini tanımamı sağlardı. Ders notlarımı
Nasıl sınıfta kullandığımı sizlere anlatmak isterim. Bunu tipik bir durumun üzerinden anlatmak istiyorum. Bir sınıfa Fourier analizini öğretiyordum. Dersi
İlgili formülleri 8'erli 5 grup karta yazıyordum. Derste geliş sırasına göre her bir kartta bir formül yazılıydı. 12 veya 15 karttan oluşan küçük bir desteyi
Sol ceketimin cebine koyuyordum. Derse devam ederken ilk formüle yaklaştığımda, elimi sol cebime götürüyor, sol elimle formülü okuyup sağ elimle de tahtaya
Yazıyordum. Formülle bağlantılı bilgilere ve sonraki formüle geldiğimde, daha önce kullandığım ve işi biten kartı destenin arkasına yerleştiriyordum, böylelikle,
Bir sonraki formülün kartı elime gelmiş oluyordu. Desteyi yeni haliyle sonraki formülün hazır olduğu doğru zamanda okumak üzere sol ceketimin cebine tekrar
Koyuyordum. Planlı bir ders verebilmeyi bu yolla sağladım. Öğrencilerim etkilendiler. Ve ancak bir dâhinin bu formülleri tüm türevler, limitler ve hesaplamalarıyla
Birlikte doğru sırayla tahtaya yazabileceğinde hemfikirdiler. Zaman aşımı dolduğuna göre burada onları hayal kırıklığına uğratmamak için bunu açıklamadığımı
Kabul ediyorum. Sonuç olarak, üniversite topluluklarına ve bölüm etkinliklerine katılımın önemini vurgulamak isterim. Sunumumun iddiası kendi alanında
Yeterince eğitilmiş ve körsel becerilerini geliştirmiş bir görme engelli başka her hangi biri gibi yetkin ve üretken bir matematik öğretmeni olabilir,
Ve körlüğü benim durumumda olduğu gibi böyle bir mesleği seçmesine engel değildir. Matematik kariyerim danışmanlarımın bana vermiş olduğu tavsiyelerinden
Ötürü en az 56 yıl gecikti. Bu tecrübemin matematik öğretmeyi gurur verici ve başarılabilir bir amaç olarak hedefleyen insanlar için faydalı olacağını
Umarım.
Teşekkürler