Bir Görme Engelli Olarak Otel, Tatil Köyü Ve benzeri yerlerdeki deneyimlerim: Buralara Gidecek diğer Görme Engellilere Pratik Öneriler

 

Evlendiğimizden bu yana kendisi de görme engelli olan Eşim Sevda ile tatilimizi her yıl iyi kötü bir otelde değerlendiririz. bu nedenle en az 5 kez Sevda’yla bu tür otellere gittim. Ayrıca GETEM için çeşitli projeler dolayısıyla da benzer yerlerde epeyce bulundum desem yanlış olmaz.  Bu konularla ilgili bir şeyler kaleme alsam iyi olur diye düşünürdüm hep ama buna Teknokör grubunda yeni evlenip balayına gitmek isteyen bir görme engelli arkadaşımın sorusu vesile oldu. Arkadaşımız yalnız başına böyle yerlere gidip gidemeyeceğini soruyordu. Maalesef, bazı arkadaşlar da refakatçi olmadan bu tür yerlere bir ya da iki görmeyenin asla gitmemesi gerektiğini, çok büyük zorluklar çekebileceklerini iddia ediyordu. Benzer otel deneyimlerini defalarca yaşamış birisi olarak, otellerde kalmanın ve oralara yalnız gitmenin neden oldukça kolay olabileceğini çeşitli pratik önerilerle anlatmaya çalışacağım bu yazıda. Bunun öncesinde, Teknokör grubuna yöneticileri şahsında, bu tür tartışmaların önünü açtıkları için bir kez daha minnetlerimi sunmak isterim.

 

Otellerde görme engelliler için yeterince düzenleme yapılmadığı bir gerçek. Engelli odaları denen şey genelikle tekerlekli sandalye için düzenlenmiş oluyor. zaten görme engelli biri için oda içersinde çok da farklı bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmuyor. tabi otel tanıtımları braille alfabesiyle veya sesli yapılabilirdi. sivil toplum kuruluşları olarak otellerde ne gibi düzenlemelere ihtiyaç dyduğumuz konusunda bir çalışma yapmamız faydalı olur inancındayım. Aşağıda anlatacaklarım, otellerin güllük gülistanlık olduğu ve hiçbir düzenleme yapmalarına gerek olmadığı gibi bir anlama gelmemeli. Burada yapmaya çalıştığım, daha fazla bu mekanlara giderek, erişilebilirlik yönündeki taleplerimizi daha fazla güçlendirmemizin gerekli olduğuna işaret etmek.

 

Şimdi gelelim otellerde dikkat edilecek bazı pratik noktalara. Öncelikle "Sakın yalnız gitmeyin" gibi uyarılara kesinlikle kulak asmayın. bu işi defalarca deneyimlemiş biri olarak, çok iyi bir tatil geçirebileceğinizi baştan söylemek istiyorum. otellerde düzenlemeler olmaması, tatilinizin zehir olması anlamına gelmiyor. Elbet odaya ulaşımdan yemek alımına kadar birçok zorlukla karşılaşmanız mümkün. Ancak bunları aşmak düşündüğünüz kadar zor değil. Siz yeterki yola çıkın ve cesaretinizi toplayın.

 gelin isterseniz en baştan başlayalım.

1. Otel rezervasyonunu yaptığınızda, Mutlaka otele veya tur şirketine, görme engelli olduğunuzu belirtin. Size oda verilirken, asansör veya merdivenlere yakın bir yerde, kolayca bulabileceğiniz bir yerde oda verilmesi açısından bunu talep edebilirsiniz. odanın ille de  giriş katında olması gerekmez. önemli olan, odanızı kolayca bulabilmenizi sağlayacak bir belirtinin olması. gitmeden önce otelinizde ne gibi imkanlar var, yemekler kaçta, ara öğünler var mı VS araştırmanız ve bilgi sahibi olmanız yararlı olacaktır.

2. Otele ilk geldiniz. Sizi , her müşteriye yapıldığı gibi,  odanıza kadar götüren bir görevli olacaktır ilk girişinizde. giriş sırasında, bir iki saatlik genel bir oryantasyon isteyin bu görevlilerden. Kaygılanmayın mutlaka birisi görevlendirilecektir. bu oryantasyonda, tam olarak odanın yeri neresi, buradan yemekhane, havuz ve diğer noktalara nasıl gidiliyor gibi temel bir bilgi alın. hatta görevliyle havuza, ve oradan tekrar bir kez odanıza gidip gelirseniz, kafanızda otelle ilgili genel bir harita oluşacaktır. yani, kafanızda otelle ilgili genel bir harita oluşturmaya çalışın başlangıçta. Bunun yanında oda içini de iyice öğrenin. televizyon, klima nasıl kullanılıyor, Buzdolabı nerede, içinde neler var ve bunların kullanımı ücrete dahil mi, pirizler, telefon  nerede, banyoda, havlu, sabun ve şampuanların yerleri,  VS.

Ayrıca, broşürler braille olmadıkları için, otelde ne gibi etkinlikler ve imkanlar var, kaçta, gibi detayları bu otele ilk girişinizde iyice öğrenin. düzgün bir sistemle tatile gittiyseniz, tur şirketi, otele ilk geldiğinizde sizi bir tur görevlisiyle karşılayacak ve bu tür konularda net bilgiler verecektir çoğunlukla. Otelin web sayfasını da önceden ziyaret ederseniz, bu tür konularda detaylı bilgi edinmeniz mümkün olabilir. bu arada resepsiyonun numarasını mutlaka öğrenin. bir şehy sormak istediğinizde onları ararsanız size yardımcı olacaklardır. Unutmayın ki, istediğiniz yardımlar ve sorular bir ayrıcalık değil, size verilecek hizmetin bir parçası. Bu nedenle daha erişilebilir bir tatil için, dilediğiniz her an otel görevlilerinden yardım istemekten çekinmeyin. Çünkü rahat bir  tatil yapmak herkes kadar sizin de hakkınız.

3. Otel tartışmalarında en çok dile getirilen konulardan birisi de restoran kısmı. denildiği gibi neredeyse her şey dahil konsepti olan bütün otellerde bu kısım açık büfedir. Gittiğimiz birçok otelde istersek yemeğimizi odamıza gönderebileceklerini söylemişlerdi. ama biz kabul etmedik. herkesle bir arada yanı mekanları ve ortamı paylaşmak da bence tatilin bir parçası çünkü. ilk yemekhaneye gittiğinizde, orada mutlaka bir görevliyle karşılaşacaksınız. Eğer karşılaşmazsanız, ilk girişinizde bu konuda resepsiyonla konuşursanız, yemekhaneye gittiğinizde size yardımcı olabilmesi için oradaki personelden birisini görevlendireceklerdir. merak etmeyin çok sayıda stajerler de otellerde olduğundan eleman sıkıntısı olmayacaktır. Siz yeter ki, soru sormaktan, ve bu tür noktalarda talepde bulunmaktan çekinmeyin. ve bu konularda benden çok daha fazla deneyim yaşadığı kuşku götürmez Salahattin Yener abinin dediği gibi, yardım etmek isteyen biri olursa, güler yüzle durumu karşıladığınızda, birçok sorunun çözüldüğünü göreceksiniz. Her neyse, yemekhanede görevliyi buldunuz diyelim. biz eşimle genellikle kendi tabaklarımızı elimize alıyoruz. görevli önde biz arkada, yemek reğonlarını dolaşıyoruz. Görevli bize tatlı reğonunda, şunlar şunlar var diye sayıyor, istediğimiz şeyleri tabağımıza koyuyor. oradan salata reğonuna, çorbalara, ana yemeklere Vesayire böyle gidiyoruz. Böylece hem çeşitleri görüyoruz hem de kendimiz seçiyoruz. Bazen birden fazla tabak yapmak gerekebiliyor. Tatlılar ve salatalar için ayrı, diğer yemekler için ayrı tabaklar. Tabak bir reğonda dolunca onu masanıza bırakıp yemek alımına başka bir boş tabakla devam edebilirsiniz.  yani özellikle ilk günlerde genellikle bize teklif edilen "sen masaya otur, biz istediklerini getirelim" önerisini benimsemiyoruz. çünkü bu biçimde tüm şeyleri bilemiyorsunuz ve kendi seçiminizi yapamıyorsunuz.

Böylelikle yemeğinizi aldıktan sonra, yemekhanede daha çok o görevlinin çalıştığı noktalara yakın bir masaya oturursanız, daha sonraki ihtiyaçlarınızda ciddi bir sorun yaşamıyorsunuz. bir de yemeklerinizi birlikte aldığınız görevliye, ara ara bu masaya bakar mısınız? dediğinizde, zaten kişi her 2 3 dakikada bir  gelip bir ihtiyacınız olup olmadığını soracaktır. sormazsa, ayağa kalkın veya eliniz kaldırın VS bir biçimde sizi bir görevli görüp ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır. eğer yine de bir görevliye ulaşamıyorsanız, yan masalardaki birine rica ederseniz, en yakın görevliye işaret edecektir, ve o da yanınıza gelecektir. En son gittiğimiz otelde böyle oldu. Her türlü çabaya karşın bir türlü garsona ulaşamayınca, yandaki masadan yardım istedik ve 2 dakika içinde garson masamıza gelmişti.  genellikle yemek alma tarzı şeyler için diğer müşterilerden yardım istemiyoruz, onlardan yalnızca bir görevli bulmaları konusunda yardım istemek daha doğru olacaktır. sonuçta, buradaki anahtar sözcük, soru sormaktan ve ihtiyacınız olan yardımı istemekten çekinmeyin olacak. Siz bu konuda rahat davranırsanız, emin olun karşı taraf da öyle yapacaktır. dediğim gibi 5 6 kez böyle tatilllere gittim ve bu tür konularda hiçbir ciddi sorunla karşılaşmadım.

4. Havuz tarzı yerlere gittiğinizde, yine başlangıçta konuşursanız, resepsiyon bölümü havuzla görüşüp size kolay bir noktada şezlong ayarlayacaktır kaldığınız süre boyunca. burayı ilk öğrendiğinizde, havuzdan çıkınca veya havuza girerken oraya ulaşmak hiç sorun olmuyor. Tabi hatırlatayım, bütün bunları, bağımsız hareketi olan, yani normalde de cadde ve sokaklarda bastonuyla yürüyen, bu biçimde yön duygusu belli bir noktada olan arkadaşlar için anlatıyorum. Plaja giderseniz, durum biraz daha karmaşık hale geliyor. oralarda eşyalarınızı bıraktığınız şezlongunuzu denizden çıktıktan sonra bulmak bir kademe zorlaşabilir. buralarda da şansınız, can kurtaran gibi çok sayıda plaj görevlisinin olması. Denizden çıktığınızda, mutlaka birinden biri sizi görüp yardım edecektir. başlangıçta yine ilk denize girişinizde onları uyarırsanız ve isimlerini öğrenip çıktığınızda isimleriyle onlardan birine seslenirseniz, bu sorunu aşabilirsiniz. Çünkü kokteyl parti olgusu denen araştırmaya göre, çok kalabalık da dahi birine ismiyle hitap ettiğinizde, kişi buna daha duyarlı olur ve bunu daha kolay algılar.

Bu tür havuz ve plajlarda şezlongunuzu daha kolay bulabilmenin bir yolu da başlangıçta şezlongunuzun kolayca bilinebilecek bir yere yerleştirilmesini istemeniz olacaktır. Örneğin, deniz kenarında, sinek barın hemen yakınına şezlongunuzu yerleştirdiğinizde, denizden çıktığınızda, oradan uzakta olsanız bile, herkes sinek barın yerini bileceği için, size orayı tarif edebilir ve oraya geldiğinizde de yerinizi kolayca bulabilirsiniz.

5. oteller büyük ve karmaşık yapılar. her yerini öğrenmeniz mümkün olmayabilir. ama genellikle birçok şey, havuz ve restoran gibi ana noktaların çevresine sıralanmıştır. o yüzden buraları iyi öğrenirseniz, buralara geldikten sonra, basit bir iki soruyla gideceğiniz yerlere ulaşabilirsiniz. Ben ve Sevda için, otel içinde dolaşmak, farklı yerlere gidip oaraları keşfetmek de her zaman tatilin bir parçasıdır ve çok zevklidir. hem yeni insanlar tanıyor, hem de bir yerde takılıp kalmıyorsunuz. ayrıca sakın utanmayın ve çekinmeyin, bu da anahtar noktalardan birisi. emin olun otele gelen diğer müşteriler de her yeri öyle kolayca bulamıyor. hatta bir keresinde kulak misafiri olmuştuk: birisi yanındakine iki gündür pastaneyi bulamadığından söz ediyordu. çoğu zaman bir şeyin nerede olduğunu bizim de diğerlerine tarif ettiğimizi anımsıyorum. bu yüzden bilmemek oralarda çok normal. herkesin yaptığı gibi siz de sorun ve öğrenin. zaten bir iki gün sonrasında, aşağı yukarı her yeri öğrenmiş oluyorsunuz. söylediğim bir yerleri öğrenme ve zorluklar bir iki gün için geçerli oluyor.

6. Talep etmekten çekinmeyin deiyorum ama, sonuçta otelde eşiniz, arkadaşınız veya yalnız başınıza iyi vakit geçirmek isteyeceksiniz. her an sizi birilerinin bir yerlere götürmesin, veya odanzda oturtulup tüm yemeklerin VS odanıza getirtilmesine  de izin vermeyin. yardımları gitmek istediğiniz yerleri öğrenmek için kullanın bir biblo gibi köşede oturtulup salt size hizmet edilmesi için değil. yapabildiğiniz ölçüde sonrasında bastonunuzu açın ve tek başınıza yürüyün. Siz yola çıkmaya karar verirseniz, gitmek istediğiniz yere bir biçimde ulaşırsınız kaygılanmayın. Yani birilerinin yardımı sizi daha bağımsız yapmak için faydalı, daha bağımlı hale getiriyorsa bunun adı yardım değil.

7. Otel ve benzeri yerlere gidecekler için, hem seyat esnasında, hem de odayı bulmak gibi şeyler için kullanılabilecek bir üründen de yeniden söz etmek bu noktada yararlı olur. valiz veya obje bulucu. böyle bir aletin bir kumandası, bir kaç tane de parçası var. kumandadaki düğmeye bastığınızda bluetooth tarzı bir sistemle iki cihaz birbirini görmese bile kumandanın işaret ettiği cihaz sinyal vermeye başlıyor. mesela odanın buounduğu kata geldiniz diyelim. kumandanızdaki düğmeye bastığınızda, kapı arkasına astığınız diğer sinyal ötmeye başlar ve odanızı kolaylıkla bulabilirsiniz. eğer kendinize su geçirmez ve şortunuza takabileceğiniz bir şey bulabilirseniz, denizden çıktığınızda, şezlongunuzu bulmak için de böyle şeyler çok faydalı olabilir. fiyatları 60 80 dolar civarında değişen bu donanımları

www.maxiaids.com

adresinden teymin edebiliyorsunuz.

 

not: tekrar hatırlatmak ve altını kalın harflerle çizmek gerekir ki, bütün bu anlattıkllarım, otellerin çok erişilebilir olduğu ve bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığı anlamına gelmiyor. anlatmaya çalıştığım şey, bir yerlerde düzenleme yok diye oraları kullanmaktan imtina etmemek gerektiği. sonuçta cadde ve sokaklar da ağaç, direk, ve  mantarlarla dolu. ışıkların birçoğu sesli değil. otobüsler deseniz cabası. Eğitim kurumları altyapımız yok diye sizleri almak istemiyor. İşyerlerinin nedense hiçbir zaman bizi çalıştırmak için gerekli altyapısı olmuyor.  ama bunlar böyle diye dışarı çıkmıyorsak, işyerlerinden eğitime, sokaklardan otellere her alanı kullanmaya çalışmıyorsak, toplumun bize dyattığı "evinde otur biz sana bakarız" mantığına boyun eyiyoruz demektir. aksine böyle otallere daha fazla gitmeliyiz. daha fazla sokaklara çıkmalıyız ki görünür olalım ve istediğimiz talepler de görünür olsun.

Hayatın hiçbir alanı hiçbir zaman tam erişilebilir olmayacak belki, ama bizler inadına her noktada yer alabilirsek, her gün daha fazla adım atılmış olacak.