Kitap, bir adamın radikal partiye üye olmak istemesiyle başlayıp o adamın yavaş yavaş olgunlaşmasıyla devam ediyordu...

Bir ormancı vardı kitapta.

Yaşlandığı için emekli olan, ama karnını doyurmak için elma toplamak durumunda olan bir ormancı.

İşte o ormancının söyledikleri hoşuma gitti.

Adamın sözlerini kendi sözcüklerimle aktaracağım sizlere:

Diyordu ki adam: evet zenginler tarafından sömürülürsün ama, hiç kimse benim işimden aldığım zevki alamaz.

Ben o yüksek ağaçlara çıktığımda insanlar birer karıncadırlar artık ve ben en tepedeyimdir.

Hiçbir patron benim yaptığım işi yapacak cesarete sahip değildir.

İşte ben, sırf bu hazzı yaşamak için onca sömürüldüm.

Beni sömüremediler ama.

Çünkü ben işimden zevk alıyordum.

Kazandığım azıcık para bile beni mutlu edebiliyordu.

Çünkü ben paranın ötesinde mutluydum.”

Ve oraya gelip grevi kızıştırmaya çalışan radikallerin yani halkın deyimiyle kızılların bir sorunları vardı ki, o da topluluk psikolojisi hakkında pek bilgileri olmayışlarıydı.

Bilgileri deneimlerinden geliyordu.

Bu da pek yeterli olmuyordu.

Bir partili olmayan, ama her fırsatta partililer için ve grev için çalışan doktor da bu psikolojiyi yani grup psikolojisini araştırıyordu.

Dediklerine göre, ki ben de buna inanırım aslında inanmak değil, bu böyledir.

Yaşar Kemal de der bunu.

Neyse dediklerine göre: grup yani bir amaçta birleşen insanlar tamamıyla kendi özelliklerini kaybedip bir bileşik oluştururlar.,

Onlar artık Ahmet ya da Mehmet değillerdir.

Onlar grevcilerdir.

Ve bu amaçla doğru ya da yanlış, (artık o topluluğu yönetene ve dış etkenlere ve bir çok şeye bağlıdır), bir şeyler yaparlar.

Bu kitabı okumanız için size bazı sahneler aktarmaya çalıştım...

Umarım okumaya karar vermişsinizdir.

 

Kaynağı görüntüle

Engelsiz Erişim Derneği Twitter Zaman Akışı