- Basın Açıklamaları
- 19 Haziran 2019 Çarşamba
- Toplam Okunma: 38
Engelliliğin fiziksel yeti kaybından değil, toplumda yer alan önyargı ve bilinçsizlikten kaynaklandığı bir kez daha kanıtlandı…
18.06.2019 günü akşam saatlerinde yaşanan ve facia olarak değerlendirilmesi gereken bir olay sonucunda, görme engelli Şeyma Büyükurvay’ın seyahat hürriyetine insanlık dışı bir şekilde müdahale edildi.
Kocaeli’de ikamet eden arkadaşımız, akşam 17.00-17.15 civarında bir alışveriş merkezine gitmek amacıyla durakta beklediği sırada durağa gelen 41 J 0222 plakalı otobüsün şoförü, önce kullandığı otobüsün arkadaşımızın sorduğu duraktan geçmediğini beyan etmiş, sonrasında ise onu otobüse almış ve kendisinin de oradan geçeceğini söylemiştir.
Yaklaşık 30-35 dakikalık bir yolculuktan sonra Şeyma Büyükurvay’ın ineceği durağa kalan mesafeyi sorması üzerine, kendisinin ters yerden bindiğini, daha 20 dakikalık bir yolları olduğunu, beklemesi gerektiğini ifade etmiştir. Şeyma Büyükurvay, bir başka ara durakta da inebileceğini, oraya gelindiğinde kendisine neden bilgi verilmediğini ifade ettiğinde ise şoför tarafından yüksek sesle: “Sen orada inemezdin. Sana iyilik yapıyoruz. Bekle!” Şeklinde sözlü saldırıya maruz bırakılmıştır. Arkadaşımızın, buna şoförün karar vermesinin mümkün olmadığını, kendi sorumluluklarını taşıyabilecek bir birey olduğunu anlatması üzerine ise şoförün sözlü saldırısı devam etmiş ve Şeyma BÜYÜKURVAY, zorla otobüsten indirilmiş, arkasından da şoför inerek sözlü saldırılarını sürdürmüştür. Arkadaşımıza yardıma gelen bir başka vatandaşa da şoför tarafından: “Bırakın şunu mağduru oynuyor!” Şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Tüm bu yaşananlar sonucu Şeyma BÜYÜKURVAY, olayı yargıya taşımıştır.
19.06.2019 günü ise başka bir görme engelli arkadaşımız, Edirne’de bir otobüs şoförü tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılarak darp edilmiş olup, tedavisi devam etmektedir.
Yaşanan her iki olay, hem insan onur ve haysiyetine saldırı niteliği taşımakta hem de kişiye sıkı sıkıya bağlı olan seyahat hürriyetini ihlal etmektedir. Bu durum hem uluslararası hem de iç hukuk anlamında suç teşkil etmektedir.
Başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere, ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmelerde seyahat hürriyeti, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar arasında tanımlanmış olup, korunması mutlak özgürlüklerdendir.
Uluslararası düzenlemelere paralel olarak, 1982 Anayasası’nın 23’üncü maddesinde de herkesin seyahat hürriyetine sahip olduğu kesin olarak düzenlenmiş ve sadece Anayasa ile getirilen istisnalarla kısıtlanabileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine gerek Uluslararası Sözleşmeler ve gerekse 1982 Anayasası uyarınca, hiç kimse tarafından, hiç kimseye karşı ayrımcılık yapılamaz ve kişilerin sahip oldukları temel hak ve hürriyetlerini kullanmaları önlenemez.
Ayrıca Türk Ceza Kanunu ile düzenlenen ayrımcılık ve nefret suçu ile de kişilere yönelik her türlü ayrımcılığın, cezai yaptırıma tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda özetlenmeye çalışılan yasal düzenlemeler, toplumda ayrımcılığı önlemek ve herkesin sahip olduğu temel kişilik haklarını özgür biçimde kullanmasını sağlamak amacına yöneliktir. Ancak tüm bu tedbirlere rağmen, toplumda mevcut önyargılar, eğitim eksikliği ve başkasının yerine düşünme anlayışı kırılmadığı sürece, istenen hedefe ulaşılması mümkün olmayacaktır. Bu çerçevede başta bu vahim vakaların yaşandığı Belediyeler olmak üzere, her türlü hizmet sunucusunun, kişilerin sadece insan olmaları nedeni ile sahip olduğu haklarının kullanılmasını önleyecek her türlü müdahaleye karşı tedbir almaları gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz.
Gerek fiziksel gerekse psikolojik şiddete maruz bırakılan arkadaşlarımız ve tüm insanlık adına, söz konusu muameleleri gerçekleştirenleri şiddetle kınıyoruz. Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.