• ERİSİLEBİLİRİSTANBUL.ORG
  • Duyuru ve Haberler
  • 29 Ağustos 2012 Çarşamba
  • Toplam Okunma: 52

Kentsel Dönüşüm Sürecinde Herkes İçin Erişilebilirlik Ele Alındı
Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu, 53. toplantısını,
“Herkes İç in Erişilebilir İstanbul’da Kentsel Dönüşüm” gündemiyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zeytinburnu Sosyal Tesislerinde gerçekleştirdi.


İstanbul Büyükşehir Belediyesinin erişilebilirlik konusuna en üst düzeyde vermiş olduğu önem ve hassasiyeti gösteren Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu, özel statüsü, erişilebilirlik konusunda her kesimi bir araya getirerek oluşturduğu uzlaşmacı yapısı ile erişilebilirliğe çok yönlü çözümler üretmeye devam ediyor. 
Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu 53. toplantısı
“Kentsel Dönüşüm” gündemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zeytinburnu Sosyal Tesislerinde geçekleştirildi.  toplantının açılış konuşmasını yapan Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu Başkanı Y. Mimar Müberra Kavak Kara Kara, erişilebilirlik kavramı ve kentsel dönüşüm üzerine bilgilendirici kısa bir konuşma gerçekleştirdi. 
Yönetmelikler, Aktif Bir Şekilde Planlama Aşamasını da Etkilemeli!
Toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü adına konuşma yapan Kentsel Dönüşüm Müdürü İdris Atabay, Erişilebilirlik konusu, imar mevzuatında, plan yapım mevzuatında yer alması dolayısıyla; kentsel dönüşüm projelerinde de yer alacaktır, dedi. Temmuz ayında 5378 Sayılı Yasanın tanıdığı sürenin dolacağını hatırlatan Atabay; sözlerine şöyle devam etti:
“Yasanın tanıdığı süre doluyor. Sürecin daha hızlı ilerleyebilmesi için yaptırımların uygulanması ve çalışmaların takip edilmesi lazım. Planlar, projeler en başında doğru bir şekilde yapılsaydı, bir takım aksamalar yaşanmazdı. Biz de bu konuya en yüksek derecede hassasiyet gösteriyoruz. Konuya Bilimsel yaklaşıyor ve ona göre planlamaları gerçekleştiriyoruz. Mevcut yaklaşım ve planlarda bakıyoruz ki, %30 eğimli yol var. Bu yolları bırakın engelliler, yaşlılar, sağlıklılar bile aşamıyor. Plansızlık içinde bu tarz yollar, yapılanmalar normal; ama planlı bir şehirleşme için değil, olamaz. Eş yükselti paftası eğrisi açılmadan hala plan yapıldığına şahidim. Planlamada böyle bir faktörün olduğu dahi bilinmiyor. Bir kere planlamaya böyle yaklaşımın değişmesi lazım.  Yönetmeliğin aktif bir şekilde planlamanın yapıldığı süreci etkilemesi gerekli. Müdürlük olarak yaptığımız çalışmalarda en azından yayaların yoğunluklu olarak kullanacağı yollarda yol eğimlerinin %5’in üzerine geçmemesine dikkat ediyoruz.”

 

Sivil Toplum da Yapılan Çalışmaları Takip Etmeli, Bir Kontrol Mekanizması Oluşturmalı
Kentsel dönüşüm çalışmaları konusunda bir takım hatalar yapıldığına da değinen Atabay; mesul olmadığımız konularda kentsel dönüşümle ilgili bize sorular soruluyor, biz mesul tutuluyoruz, dedi.  Boş bir arazide plan yapma yaklaşımı ile kentsel dönüşümün yapılacağı mecrada yapılacak planın farklı olması gerektiğine dikkat çeken Atabay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Planlama anlayışımızda detaylar dikkate alınmalı, yaklaşımımız farklı olmalıdır. Kimin hangi sahada çalışma yapacağı da doğru bir şekilde belirlenmelidir. Böyle olmayınca farklı yapılan çalışmalar karşısında mesul tutuluyoruz, bize şikâyetler yöneltiliyor. Üreteceğimiz konutlarda yapılarda, rampa, asansör, zemin katların engelli vatandaşlarımızın kullanımına uygun olmasına dikkat ediyoruz. Siz de yapılan çalışmalara dikkat eder, hassasiyet gösterir, bizi takip eder ve uyarırsanız, sağlıklı bir otoknotrol sağlamış oluruz, yapılan çalışmalar daha az hata olur.”

 

Krizi Fırsata Çevirebiliriz.
Kentsel Tasarım Müdürü İdris Atabay
’dan sonra tekrar söz alarak konuşma yapan Müberra Kavak Kara, erişilebilirlik konusunda koordinasyonun çok önemli olduğunu belirtti. Çok farklı birimlerin, erişilebilirlikle ilgili çalışma yaptıkları bilgisini veren Kavak,  Biz her birime yapmış olduğumuz tespitlerle ve standartlarla ilgili bilgi sunuyor, süreç hakkında yönlendirmelerde bulunuyoruz, açıklamalarını yaptı. Kentsel dönüşümle ilgili çok ciddi bir sürecin başladığını bildiren Kavak, konuşmasına şöyle devam etti: “ Kentsel dönüşümle birlikte bir de deprem gerçeği var. Bu da durumun vahametini arttırıyor. Dönüşüm, hastalık durumunda ortaya çıkan bir olgudur ve bu dolayısıyla esasında şanstır. Biz bugün sağlıklı uygulamalar yapmasak, bundan sonrasına daha kötü bir miras, daha büyük sorunlar bırakırız. Aslında dez avantajlı gibi görünen bu yapı bir avantaj olarak yeni görüşler ışığında herkesin ihtiyaçlarını karşılayabilen bir sürece dönebilir. Krizi bir fırsata çevirebiliriz. Kentsel dönüşümler de yapılan hataların düzeltilmesidir, iyileştirmedir. Erişilebilirlik ise farklı fizyolojik ve sosyolojik yapıya sahip insanları hedef alıyor. Erişilebilirlik bu yönüyle şehir mimarisinde temel bir kavramdır. Erişilebilirlik konusunda, önemli sıkıntıyı denetim ve koordinasyon eksikliği olarak görmekteyim. Bu sıkıntı üzerine de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yoğun bir çalışma yapılıyor ve dünyaya örnek olacak çalışmalarda ortaya koyuluyor.”


 
Kentsel Dönüşüm Sürecine Toplumun Tüm Kesimleri Dahil Edilmeli.
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlisi olan Göksenin İnalhan da kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ilgili bir konuşma gerçekleştirerek, sürece toplumun tüm kesimlerinin dahil edilmesinin çok önemli olduğuna vurgu yaptı.  Kentsel dönüşümde bir takım hedefler olduğunu bildiren İnalhan, ulaşılmak istenen noktaları şu şekilde işaretledi: 
“Kentsel dönüşümde bir takım hedefler var ve belkide bunların en önemlisi, kentsel ve toplumsal bozulmanın nedenlerini araştırıp, kentsel alanların çöküntü alanları haline gelmesini önlemek ve kent dokusunu oluşturan öğelerin çağdaş yaşam koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan değişim ihtiyaçlarına cevap vermektir. Kentler de bir canlı organizma gibi yaşlanabiliyor, zamanın gerisinde kalabiliyor ve ihtiyaçları değişebiliyor. Burada doğru tanımlama belki de adapte olmak olarak yapabiliriz. Ne yazık ki binalar çok kolay şekilde adapte olmaya müsait değiller. Burada yapılması gereken ise, bütün bu riskleri tartışıp hangi konularda adapte olunamadığını ortaya koymak, sorunların neler olduğu ve nasıl giderileceği belirlemek ona göre dönüştürücü çalışmaları hayata geçirmektir. Kentsel alanların en işlevsel bir şekilde kullanılması ve gereksiz kentsel yayılmadan kaçınmak için toplumun temsilcileri olarak farklı sosyal kesitlerden sivil toplum kuruluşlarının da planlamaya katılması gerekiyor; Çünkü projenin en önemli hedeflerinden birisi planlamaya katılımdır. Kentsel dönüşüm yöntemlerini bir arada kullanmamızda biraz sorun var. Yeniden geliştirme, rehabilitasyon, entegrasyon çalışmaları veya yeniden canlandırma olarak çalışmalarda yöntem izlenebilir ya da hepsi farklı kesitlerle sürece uygulanabilir. Kentsel dönüşümle ilgili iyi bir start alındı. Planlama evresinde iyi çalışmalıyız, projenin %60-70’i planlamadır. Planlama doğru yapılmışsa süreç iyi bir denetimle uygulamaya dökülür ve başarıya ulaşır. Bu yönüyle yapılan çalışmalar ölçülebilir bir formata da sahip olmalıdır.  Hata yapabiliriz, hata yapmak hayatın her kesitinde insanın başına gelebilir. Önemli olan yapılan hatanın hızlı bir şekilde telafisidir.”
Sıkıntı Sorumluluk Mekanizmasının İşlemesinde…
  
Bir sivil toplum kuruluşu adına toplantıya katılan Yılmaz Hal da Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyonu toplantısında yapmış olduğu konuşmada mevzuat açısından erişilebilirlik anlamında çok fazla sıkıntı olmadığını, sorunun daha çok uygulama noktasında kendisini gösterdiğini ifade etti. İmar Yasasının 1997 yılında çıktığını günümüze kadar 15 yıl geçtiğini, 5378 Sayılı Kanunun 2005 yılında çıktığını ve günümüze kadar 7 yıl geçtiğini belirten Han; Artık farkındalık konusunda çok fazla sıkıntı yok, toplumda bir duyarlılık oluştu; ancak yöneticilerin bu konuda daha duyarlı ve dikkatli olması gerekir dedi. Sürecin işleyişiyle ilgili bir örnek de veren Han, 1997 yılında çıkmış imar yönetmeliğine aykırı bina yapan kişiler hakkında yapılan hukuki bir işlem var mı, yok. 2005’de çıkan 5378 Sayılı Yasaya aykırı uygulama yapan, yanlış yapan bir kurum, kuruluş, şahısla ilgili yapılan bir işlem var mı, yok”, ifadelerini kullandı. Ülke olarak asıl sıkıntının sorumluluk mekanizmalarında olduğuna işaret eden Han, açıklamalarını şu vurgulamalarla sonlandırdı: “Sıkıntı burada uygulayıcı hatalı işlemlerden sorumlu tutulmuyor, ceremesini çekmiyor. Yol yapımında sokak yapımında yol eğim paftasına bakmadan projeyi yapan görevli hakkında bir hukuki işlem yapılıyor mu, yok ..İşte sıkıntı burada …  Herkes topu birbirine atıyor ve yapılan işler yavaş ilerliyor. İstanbul’da engelli için kentsel dönüşümün olacağı alanlar sadece gelir düzeyi yüksek insanların bulunduğu muhitlerde olmamalı. Erişilebilirlik dönüşüm çalışmaları herkes için yapılmalı. Bugün burada TOKİ ve KİPTAŞ’ da olmalıydı, ama gelmediler.  3000 bina yapıyorsunuz ve %20 eğimle bu binanın girişine basamak koyuyorsunuz.  8 basamak koyarsan rampaya gerek yok ama hala bir takım kriterler, standartlar, mevzuatlar dikkate alınmıyor.”

 
Uygulamalar, Müfettişler Tarafından Denetlenebilecek. 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Özürlüler Müdürü Bekir Köksal da toplantıda söz alarak mevcut uygulamalar ve değişecek yasalarla ilgili açıklamalar getirdi. 1997 yılında imar kanunu çıktı; Ama bugün bile yapılan binalarda hatalı uygulamaları görebiliyoruz, ifadelerini kullanan Köksal açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“Uygulamada denetim olmadığı zaman bu zorluklar yaşanıyor. Başbakanlık Özürlüler İdaresinde çalışıyorken bu konuyu İçişleri Bakanı ile görüştüm. Teftiş Kurulları Uygulama Rehberine denetimciyi koydular. Bundan sonraki süreçte yapılan uygulamalar müfettişler tarafından denetlenebilecek”,
Yeni D
üzenlemeyle Büyükşehir Belediyesi Yasası Değişecek. 
İmar denetim yetkisinin büyükşehir sınırlarında, büyükşehir belediyesine ait olduğunu belirten Köksal denetimle ilgili sözlerine şöyle devam etti; Mevzuata aykırı imarla ilgili büyükşehir belediyesine şikâyet geldiğinde, büyükşehir belediyelerinin şikâyetin geldiği ilçeye, sorunun giderilmesi için uyarıda bulunma ve sorunun giderilmesiyle ilgili bir süre koyma yetkisi bulunuyor. İlçe belediyesi tarafından sorun giderilmezse imar kanunundaki yetkisine dayanarak binayı kendisi yıkıyor, yeniden yapıyor ya da ceza veriyor. Yeni yasayla Büyükşehir Belediye Kanunu da değişecek. Bildiğiniz gibi erişilebilirlik sadece Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda ve hizmetlerinde yer almıyor. İnsanın olduğu her yerde her noktada erişilebilirlik yaşamın bir parçası olarak karşınıza çıkıyor ve bu süreçte pek çok kuruluş sorumlu olabilir veya hizmet kapsamında bulunabilir.  Yeni yasada büyükşehir belediyelerine böyle yetkiler tanınabilir. Hukuki aykırı gördüğü uygulamaları düzeltir yapmış olduğu masrafları da ilçeden tahsil edebilir. Kanunda yazması da tek başına çok önemli değil.  Kanunda olmasının yanında uygulamalara da dökülmeli ve kanunlar pratiğe geçebilmelidir.
” 
 
Evimin Karşısındaki İDO İskelesine Gidemiyorum. 
Türkiye Omirilik Felçlileri Derneği adına toplantıya katılan Semra Çetinkaya, erişilebilirlik konusunda yaşadığı güçlükleri dile getiren bir konuşma yaptı. Bakırköy’de oturduğunu ifade eden Çetinkaya, evimin karşısında alış veriş merkezi ve İDO iskelesi var; fakat ben rahat bir şekilde yolun karşısına geçemiyorum, 15 senedir bir can tehlikesi yaşıyorum, dedi. Tekerlekli sandalye dolayısıyla köprüyü kullanamadığını belirten Çetinkaya, araba yolundan karşıdan karşıya geçmek zorunda kaldığını, araba yolunu geçebilse bile köprüden hemen sonra rampa olmadığı için yine bir engelle karşılaştığını ifade etti.  
Projeler, Sadece Yönetmeliklere Bakılarak Hazırlanmamalı.
Yerel Destek Derneği (YERDES) Başkan Yardımcısı da toplantıda doğru uygulamaların önemine dikkat çeken bir konuşma gerçekleştirdi. Erişilebilirlik sürecini;  acile gelen bir hasta ile karşılaşma olarak betimleyen YERDES Başkan Yardımcısı, doğru bir yöntemle panik yapmadan acele etmeden hareket etmeli, ona göre süreci yönetmeliyiz, dedi. Herkes için tasarım derken sürdürülebilir erişilebilirliğin de önemine vurgu yapan YERDES Başkan Yardımcısı, özürlü bireylerin de yapılan mimari çalışmalara ve mimarlara danışmanlık yapmalılar, sadece yönetmeliklere bakılarak projelendirmeler gerçekleştirilmemeli, ifadelerini kullandı. 


Engelli olmazsanız, Erişilebilirlik Konusuna Duyarsız mı Kalacaksınız?
İSÖM
’de sosyolog olarak görev yapan Yavuz Algül toplantıda söz alarak bir konuşma yaptı. Milli Eğitim Bakanlığınca Fatih Projesinin görme özürlüler düşünülmeden uygulamaya geçmesini eleştiren Algül,  bu kadar mevzuata ve yapılan çalışmaya rağmen uygulama noktasında ciddi sıkıntılar ve umursamazlıklarla karşılaşıyoruz, dedi. Gören göz uygulamasında da benzer sorunun yaşandığını hatırlatan Algül, bugün hiçbir görme engelli, gören göz uygulamasından faydalanamıyor”, bilgilerini aktardı. Erişilebilirlik konusunda taraf olmak zorundayız, diyen Algül; Engelli olmayacağınıza dair bir bilgi aldığınızı varsayarsak, o halde konuya duyarlı olmayacak mısınız?” sorusuyla  hepimiz engelli adayıyız yaklaşımını da eleştirdi. 
Şantiye Alanlarının Çevresinde Engelliler İçin Özel Önlemler Alınmalı.
İstanbul Üniversitesi Engelliler Birimi Avcılar Sorumlusu Serdar Kulak da kişisel ilişkiler kullanılarak uygulamada olan sorunların denetimi aşılabiliyor, işaretlemesinde bulundu. Metroda bir ortopedik özürlü olarak ciddi sıkıntılar olduğunu ifade eden Kulak, şantiye alanlarının sadece bir bant ile çevrilmesinin özürlü bireylerin can güvenliklerini tehlikeye attığını dile getirdi. Serdar kulak, uygulamada sorun olmasının sebebi kurumsal çalışmanın oturmaması, denetim mekanizmasının işlememesidir, derken kişisel ilişkilerle bazı hataların görmezden gelindiğini bildirdi. Metroda ortopedik engeliler için ciddi sıkıntılar olduğunu dile getiren Kulak, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Sürekli değişen, gelişen ve yenilenen İstanbul’umuzda bir takım şantiye alanları oluşuyor. Şantiye alanlarını gösteren ve bu alanlarda tehlike olduğunu belirten hiçbir şey yok. Sadece ince bir bant ile sınırlandığını görüyoruz. Dönüşüm yapılırken sürekli temkinli yürümek durumunda kalıyorsunuz. Bir şantiye alanı varsa tehlike uyandırmayacak şekilde sınırlandırılmalı, insanların güvenliği sağlanmalıdır. Biz yaşadığımız şehirde emin yürümek istiyoruz.”
  
Milli Eğitime Bağlı Okullarda Değişim Taleplerine Karşı Büyük Dirençle Karşılaşıyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda engellilere yaklaşımı konu alan bir değerlendiri yapan Yusuf Çağrı Ceylan da yapmış olduğu konuşmada şu değelendirileri dile getirdi;
“Okullar kaynaştırma eğitimine uygun değil, şartlar eşit değil, fırsat eşitliği yok, 1997 ve 2005’de çıkan yasalara rağmen bir takım sorunlar aynı şekil duruyor.” Kâğıt üzerinde bir takım şeyler yapılıyor; ama mekânlar hala erişilebilir değil, sözleriyle süreci eleştiren Ceylan, şu sözlerle konuşmasını sonlandırdı: “Görme engellilerin normal okullarda eğitim alabilmesi için yapılan her türlü değişim talebinde; gitsin körler okulunda okusun diye bir yaklaşımla karşılaşıyoruz. Bu anlayışın değişmesi, zihniyetin değişmesi gerek.”  


 
Erişilebilirlik Konusunda Sıkıntı İnsanların Algısında.
İki yıl öncesinde İETT
’yi bir soförün kötü davranışı sebebiyle şikayet eden Teslime Taplacı da Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyonu toplantısına katıldı. Toplantının sonuna doğru yapmış olduğu konuşmada Taplacı sıkıntının algıda olduğuna dikkat çekerek, biz de engelli adayayıyız yaklaşımını faşizanca bulduğunu ifade etti. Bütün aksaklıkların temelinde böyle yaklaşımların olduğunu işaret eden Taplacı, şu sözlerle konuşmasını bitirdi; “Bizimde bir yaşamımız var. Biz de her şeyi şikayet ederek yaşamak zorundayız; çünkü iç ve dış mekan düzenlemelerine ilişkin ihtiyacı gören bir mevzuat var, standartlar var. Bütün erişilebilirlik çalışmaları yapan kurum ve kuruluşlar bu standartlara mevzuata göre hareket etmeli, bunun bilincinde olmalılar. Onlar üzerinde denetim oluşturmanın en güzel kanalı da şikayet etmektir.”
Tekrar Çözüm Aranmayacak Şekilde Doğru Yapılanmalara Gitmek Lazım
Toplant
ı da yapılan eleştiri ve yaklaşımlar üzerine tekrar söz alarak açıklamalar getiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürü İdris Atabay; “Kentsel dönüşüm projeleri bir fırsat olabilir ama sorunlar doğru bir şekilde tespit edilmeli, doğru uygulamalar gerçekleştirilmeli, pekiştirmesini yaptı. Müteahhitlerin orantısız mülk değerlemeleri ve vaatleri ile kendilerine kentsel dönüşüm projesi adıyla teklifler götürdüğünü ifade eden Atabay, sadece depreme karşı dayanıklı binaların yapılmasının kentsel dönüşüm olmadığının altını çizdi.  Bir şeyi düzeltmek istediğinizde onu yanlış düzeltirseniz, doğru düzeltmeyi ötelemiş olursunuz diyen Atabay;  Kentsel dönüşüm bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.  Biz, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında sadece gelir düzeyi yüksek muhitlere hizmet ulaştırmıyoruz, bilgilendirmelerini yaptı. Kentsel dönüşüm projelerine duyarsız kalan gelir düzeyi düşük kesimi de eleştiren Atabay; “Maalesef kentsel dönüşüme en çok ihtiyaç duyan kesim konuya o kadar ilgisiz kalıyor ki dönüşüm projesine ihtiyacı olan gelir düzeyi düşük insanlara ulaşmaya çalıştığımızda, insanlar bizi evlerine yaklaştırmıyorlar, kovuyorlar”, sözleriyle yaşamış oldukları güçlükleri dile getirdi. Müteahhitçe yaklaşımların, kentsel dönüşüm algısını halk nezdinde kötüye çevirdiğini işaret eden Atabay, açıklamalarına şöyle devam etti: “Kentsel dönüşümle insanlar, yaşanılan şehrin çağdaş dokusuna uyum sağlarken bir yandan da mümkünü daha iyi değerlendirir. Biz amortisman bedeli dediğimiz kesintileri yapmak zorundayız. Herkes 50 ile 90 yıl arasında yapılacak konutunun yeniden yapılanmasının maliyetini cebinden karşılamıyor mu? Normal olanı bu değil mi? Öyleyse yıllara vurduğumuz zaman otuz yıllık binanın otuz yıllık maliyetini yüzde otuz olarak karşılamak veya belli bir imkânı yoksa yapı alanından yüzde otuz düşmek veya buna da imkanı yoksa arazi geliri daha düşük olan bir yerde kendisine daha büyük verilecek bir yapıya rıza göstermek zorunda olması doğru değil mi….?   Aksi takdirde müteahhitçe uygulamalarla kente zarar verirsiniz. Gelecek nesillere zarar verir, kötü miras bırakırsınız. Biz kapısına gittiğimizde vatandaşın,  vatandaş bizi kapısına yaklaştırmıyor; ama bir müteahhit kapısına gittiğinde hemen anlaşmalar yapılıyor. Ondan sonra o müteahhit belediyeye geliyor, ben sizin yapamadığınız kentsel dönüşüm noktasında mahalle sakinleri ile anlaştım, burada şöyle bir imar yapabiliriz. Bu doğru mudur, önemli değil, bu yükü bu kent kaldırabilir mi önemli değil, bizden sonraki nesillere ne bırakacağız önemli değil… Kentsel dönüşüme muhataplar böyle baktığı müddetçe kentsel dönüşümü halk algılayamaz, doğruyu göremez… Belediye kanunun 73. Maddesi her türlü yetkiyi bize veriyor. Eksiksiz kentsel dönüşümü dozerlerle girer yaparsınız; ama bu insanların rıza göstermediği şeyi yapmayı mümkün kılmıyor ya da doğru kılmıyor. Rızayı da toplum göstermezse, toplum kentsel dönüşümünün öneminin bilincinde olmazsa ne yapacaksınız, nasıl yapacaksınız? Çok zor… Artık zorunlu ve yetersiz olan çözümler yerine tekrar çözüm aranmayacak şekilde doğru yapılanmalara gitmek lazım, proje aşamasında uygulamaya doğru başlamak lazım. Bir tencere yemek yaparken tuzunu atmayı unutmak ya da tuzun dozunu ayarlamaktan bahsetmiyoruz. Bir mahalle ya da bir ilçenin dönüşümünden bahsediyoruz. O mahallenin o bölgenin yeniden dönüşmesi belki 200-300 yıl alacak. Dolayısıyla İstanbul gibi bir şehirde hata yapma şansımız hiç yok.”

 

Bugün Geldiğimiz Nokta, Düne Göre Çok Daha İyi ve Önümüzdeki Süreçte Çok Daha İyi Olacak 
Toplantı boyunca notlar alan Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu Başkanı Y. Mimar Müberra Kavak Kara Kara, toplantı sonunda özetleyici bir konuşma yaparak erişilebilirlik sürecinin düne nazaran daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde ilerlediğini kaydetti.  Biz yola çıktığımızda kimse bu kavramı bilmiyordu, anımsatmasını yapan Kavak; Muhataplarımız erişilebilirliği sadece özürlü ihtiyaçları olarak görüyordu, ifadelerini kullandı.  Erişilebilirlik konusunda bir farkındalık ve sosyal duyarlılığın oluşması için yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Kavak toplantıyı şu açıklamalarla sonlandırdı:
“53. Toplantımızı gerçekleştiriyoruz ve şu ana kadar hemen hemen bütün ilçeleri toplantılarımıza konuk ettik, erişilebilirliği tüm yönleriyle ele alıp kendilerine burada anlattık, bir yol haritası çıkarmaya çalıştık. Bazı şeyler zaman alıyor ve uzun bir süreci gerektiriyor. Sadece bizim ülkemiz için değil dünyadaki her ülke için bu geçerli. Süreç ne kadar zor ve zaman istese de umutsuzluğa gerek yok; çünkü günümüze kadar sosyal bilinçten standart ve teknik alt yapıya konunun hemen hemen bütün belirsizliklerini aştık. Önümüzdeki süreç artık uygulama süreci … Bütün kurum ve birimlerimizle değişik platformlarda bir araya gelerek çalışmalarımızı çok yönlü sürdürüyor, yeni projelendirmelerle uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bu yönüyle erişilebilirlik konusunda en zorlu süreci en sıkıntılı süreci atlattık. Erişilebilirlik sadece fiziksel bir değişim dönüşüm olmadığından, sosyal yapının her dokusunu kapsadığından ve ilgilendirdiğinden günümüze kadar bu çalışmalar yavaş yavaş ilerledi; ancak bugün geldiğimiz nokta sosyal duyarlılıktan uygulamalara düne göre çok daha iyi ve önümüzdeki süreçte çok daha iyi olacak…”

Kaynağı görüntüle