- Hasan Kaya (Radikal Yeni Söz)
- Yorum ve Yazılar
- 27 Nisan 2013 Cumartesi
- Toplam Okunma: 41
Geçen yıl Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 2012 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS)'nin, '2012 Yükseköğretim ve Programları Kılavuzu' 2.1.2 Özürlü Adayların Tercihlerini Yaparken Göz Önünde Tutacağı Hususlar' başlığı altında sıraladığı maddelerde engellilerle ilgili çarpıcı görüşlere
yer vermiş ve bunu "ÖSYM- Özürlülere Sorun Yaratma Merkezi" başlıklı bir yazı ile Radikal internet sitesinden yayınlanan "Söz Sende" sayfasından paylaşmıştım. ÖSYM açık ismiyle Özürlülere Sorun Yaratma Merkezi, YDS sınavına giren görme engelli Sevda
Yılmaz'a yapmış olduğu uygulama ile teoriden pratiğe bir adım daha atmış bulunmaktadır. Eğitim hakkı ve engelliler Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları
Beyannamesi Madde 26. belirtildiği gibi, 'Herkes eğitim hakkına sahiptir' diyerek, engelli bireylerin de bu hak kapsamında olduğuna, BM Engelli Hakları
Sözleşmesi'nin bir çok maddesinde engellilerin eğitim hakkının kullanılması ve korunması için çeşitli maddeler bulunmaktadır. Daha önce Söz Sende sayfasında
10-08-2012 tarihinde yayımlanan "ÖSYM- Özürlülere Sorun Yaratma"(http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=radikaldetayv3articleid=1096820categoryid=149
) başlıklı Yazımda yazım da bunlara değinmiştim. Sevda Yılmaz Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji ve Rehberlik Bölümü Mezun olmuş, İ. Bilgi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü İnsan Hakları Hukuku Bölümünde Yüksek Lisans yapan bir arkadaşımız. Sevda Yılmazın eşi Engin Yılmaz da BÜ Psikoloji Bölümü Mezunu ve
aynı Üniversitede Doktorasını yapmakta ve aynı zamanda da Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) Direktörü görevini
sürdürmektedir. Ayrıca Engin Yılmaz'ın bunlardan başka bir görevi daha bulunmaktadır. Yükseköğrenim gören özürlü öğrencilerin, öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek
için gerekli tedbirleri almak ve bu yönde düzenlemeler yapmak üzere, 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun gereğince, YÖK Yüksek Öğretimkurulu tarafından kurulan "Özürlü Öğrenciler Komisyonunun" da engelli öğrenciler adına görev yapmaktadır. Yılmaz
ailesi kendi bedensel engellerin dışında önlerine çıkarılan her türlü engelli de aşarak hak ettikleri yerlere kendi bilgi, beceri ve yetenekleriyle gelmişlerdir.
Engelliler adına yasa yapmak, sempozyum, panel, çalıştay düzenlemek ne yazık ki engelli bireylerin pratikte yaşadıkları sorunları çözmemektedir. Engellilerin
topluma değil, toplumun engellilere entegrasyonu Son yıllarda engelliler ile ilgili mevzuat açısından yapılan düzenlemeler, BM Engelli Hakları Sözleşmesini
imzalayan ilk ülke olmak bunlar önemli ve alkışlanacak durumdur. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın "engelliler bal gibide her şeyi yapar" anlayışını
savunmasına ve AK Parti iktidarının engelliler konusunda eksikliklerine rağmen bir çok uluslar arası ve ulusal mevzuata imza atması, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Sayın Fatma Şahin'in engellilerin sorunlarının çözümü için çaba göstermesine rağmen ne yazıkki bürokratik oligarşi, engellilere yönelik "paternalist"
bakışını hala devam ettirmektedir. Pratikte yaşananlara bakıldığında şimdiye kadar yapılan projeler ve rehabilite çalışmaları engelli bireylerin topluma
entegre edilmesi üzerine kurgulanmıştır. Bu anlayış bile aslında yaşanan sıkıntıların sorumlusu olarak engellileri gören anlayışın pratikselleşmiş halidir.
Engellilerin eğitilerek toplumla nasıl kaynaşacağı ve nasıl birlikte yaşayacağı üzerine sayısız projeler yapılmıştır. Ve halada yapılmaya devam etmektedir.
Oysa ki engelliler neyi yapacaklarını ya da neyi yapamayacaklarını çok iyi bilmektedir. Burda eğitilmesi gereken engelli olmayan bireylerdir, çünkü engelli
bireyler ile nasıl yaşayacaklarını bilmeyenler, her şeyi bildiğini idaa eden egemen sağlam beyaz anlayıştır. Bunda engelli STK'larının da büyük payı ve
sorumluluğu vardır. STK'lar engelliler ile ilgili yaptıkları panel, sempozyum, çalıştay gibi aktivitelere nedense engelli olmayanları anlatıcı olarak çağırmakta,
engellileri sadece dinleyici olarak ya da konu mankeni olarak sürece dahil olmaktadır. En büyük engelli STK'larında biri dahi, engellilere yönelik ayrımcılığı
izlemek için oluşturduğu "ayrımcılık komisyonu"nun üyelerinin tamamına yakınını engelli olmayan bireylerden oluşturmuştur. Engellinin insan haklarının
güçlendirilmesi ve savunulması için bu anlayışla da mücadele etmek gerekmektedir. VE "Rehabilite" çalışmaları, bu tür anlayışları da kapsayacak şekilde,
tersine çevrilmeli engelli olamayanlar engelliler ile birlikte nasıl yaşamalı üzerine muhakkak eğitimden geçirilerek bu konuda rehabilite edilmelidirler.
BM Engelli Hakları sözleşmesi Madde 2 Tanımlar başlığı altında "İletişim", erişilebilir bilgi ve iletişim teknolojisi dahil dilleri, metin gösterimini,
Braille alfabesi kullanarak ve dokunarak iletişim"den bahsederek, "Makul uyumlaştırma", engellilerin tüm insan haklarını ve temel özgürlüklerini diğerleriyle
eşit şekilde kullanmasını veya bunlardan yararlanmasını sağlamak üzere somut durumda ihtiyaç duyulan, ölçüsüz veya aşırı bir yük getirmeyen, gerekli ve
uygun değişiklik ve uyarlamaları ifade eder" demektedir. ÖSYM sınava giren görme engelli bireye "Braill" alfabesiyle soru kitapçığı bastırmayı aşırı yük
getirici olarak kabul etmiş olmalıdır ki, okutman ile bu sınavı yapmıştır. Okutmanın yabancı dil bilmemesi de önemli olmasa gerek, toplumda engellilere
yönelik ön yargılar düşünüldüğünde; nasıl olsa gören bir birey, her zaman için kör birinden daha bilgilidir anlayışı geçerli olmuştur. BM EHS Madde 4-
"Genel Yükümlülükler" bölümünün (i) paragrafı "Engellilerle çalışan profesyonellerin ve personelin bu Sözleşme'de tanınan haklara ilişkin eğitiminin güçlendirilmesi
ve böylelikle bu haklarla güvence altına alınan desteğin ve hizmetlerin daha iyi sağlanması" nı, Madde 8- "Bilinç Yükseltme" bölümünün de; "Aile dahil,
toplumun her kesiminde engellilere ilişkin bilinç yükseltmek ve haklarına ve onurlarına saygı duyulmasını, Engellilerin haklarının kabul edilebilirliği
konusunda toplumun eğitilmesi ve Engellilere ve haklarına ilişkin bilinçlendirici eğitim programlarının teşvik edilmesi"ni vurgulamaktadır. Bu maddeleri
çoğaltmak ve alta alta sıralamak mümkündür. Burdan da anlaşılacağı gibi, engelli olmayanların engelliler hakkında bir bilinçlendirilmeye ivedi olarak ihtiyaçları
bulunmaktadır. İnsan hakları kapsamında engelli bireyin güçlendirilmesi önemli bir tezdir. Engelli bireyin kendi bedeni ve kaderi üzerinde söz sahibi olması,
engellilere yönelik oluşturulacak politikalarda ve karar süreçlerine etkin katılması, toplumun diğer kesimleri ile eşit ilişki kurmasını ve eşit yurttaş
olmalarını sağlayacaktır.. Engelli insanın hayatına dokunacak her ne çalışma var ise; "Engelliler için değil engelliler ile birlikte" ilkesiyle "lütuf"
anlayışıyla değil, "hak" temelli yapılmalıdır. Unutulmamalı, "İnsan hakları" engell bireyin de " insan hakkı"dır. *Engelli Öğrenciler Platformu Üyesi