Göz, kulak, burun, dil ve deri, her biri çok önemli duyu organlarıdır. Duyu organlarında oluşacak hastalıklar ve fonksiyon kayıpları, doğuştan olabileceği gibi, sonradan da ortaya çıkabilir.

 

                Göz, duyu organları arasında görme yetisi ile önemli bir yere sahiptir. 20 / 200 veya daha az oranda görme keskinliği, ya da görme alanının 20 dereceyi aşmadığı durum ise, körlük olarak adlandırılmaktadır.

 

DOĞUŞTAN VEYA SONRADAN KÖRLÜK SEBEPLERİ NELERDİR?

 

                Genetik, akraba evlilikleri, anne adayının hamilelik sırasında geçirdiği hastalıklar, prematüre doğum sonucu temel göz dokularının oluşmaması, optik sinir ve retinanın gelişim bozuklukları ve hastalıkları, doğuştan körlük nedenidir.

 

                Körlük, kişiyi, ailesini ve toplumu etkileyen önemli bir engeldir. Önlemenin en temel yolunun eğitimden geçtiği, inkar edilemez bir gerçektir. Akraba evliliklerinin varlığı, hamilelik öncesinden itibaren beslenme ve sağlık düzeyinin iyileştirilmemesi, hamilelikle birlikte düzenli doktor kontrollerinin olmaması, körlüğe önemli bir davetiye çıkarmaktadır. Ailede önemli görme bozukluğunun varlığı, genetik danışmanlık alınması ve genetik testlerin yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

 

                Prematüre doğum, Prematüre Retinopatisi (ROP) denilen özel duruma neden olmaktadır. Bebeklerin retinasını besleyen damar sistemi, doğuma kadar gelişimine devam eder, prematüre doğum varlığında bu gelişme süreci tamamlanmadan doğar ve retinanın beslenmesi bozulacağından kalıcı körlük riski belirir.

 

                Bebeklerde tekrarlayan solunum sıkıntıları, hamilelik döneminde geçirilen ağır enfeksiyonlar, doğum sonrası bebeklerde görülen enfeksiyonlar, hızlı yapılan kan değişimleri, birden fazla kan değişimine gerek olması, beyin kanamaları, akciğerlerin yeterince gelişememesi, kalpte delik olması, hipoglisemi denilen kan şekerinin düşmesine bağlı havaleler ve beynin etkilenmesi, 35 haftadan ve 2000 gramdan düşük bebek varlığı, körlük nedeni olabilir.

 

                Bir diğer körlük nedeni, kazalardır. Sadece göz kazaları olabildiği gibi, kafa travmasına neden olan genel kazalar da görme kaybına neden olmaktadır. Otomobillerde emniyet kemerinin takılması, bisiklet, kayak, paten gibi aktivitelerde kask kullanılması, kazaya bağlı görme kaybının önüne geçecektir.

 

                Hazır, yağlı, tuzlu gıdalar, gazlı içecekler, enerji içecekleri, yağ birikimine neden olarak obeziteye neden olur, bunun sonucunda beyinde sıvı birikimi ve bu sıvı varlığının optik sinire baskı yaparak körlüğe neden olması ise imkansız değildir.

 

                Çocukluk döneminden itibaren görülebilen ve glokom denilen göz tansiyonunun varlığı, diyabet ve hipertansiyon hastalıkları, yaşlılığa bağlı oluşan sarı nokta hastalığı da görme kaybına neden olan durumlardır.

 

BEBEK VE ÇOCUKLARDA MUAYENE NASIL VE NE ZAMAN OLMALIDIR?

 

                Bebeğin risk durumuna göre, yeni doğan döneminden itibaren göz muayenesi yapılabilir. Prematüre bebeklerde ROP’un erken tanısı için        bebeklerin gözü özel olarak hazırlanmış damlalar ile büyütülüp, gözlerini hareket ettirmemesi ve rahat muayene olabilmesi için göze lokal anestezik damla damlatılarak, gözü açık tutabilecek özel aletlerle göz hastalıkları uzmanı tarafından retina incelenir.

 

                Sağlıklı göze sahip olduğu halde, ebeveynleritarafından riskleri olan bebekler ise, altıncı ayda mutlak surette göz doktoruna götürülmelidir.

 

                Herşeyin yolunda gittiği durumlarda ve düzenli çocuk doktoru kontrolü olan bebeklerde birinci yaş veya en geç ikinci yaşa kadar göz muayenesi yapılmalıdır.

 

                Özellikle bebeklik döneminde olabilecek göz sorunlarının erken tanı ve tedavisi, birçok disiplinin birarada çalıştığı durumda söz konusu olabilecektir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, perinatalog, genetik uzmanı, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı, yeni doğan uzmanı, çocuk nörolojisi uzmanı, göz hastalıkları uzmanı ve nöroradyologların her birisinin görme kaybının önlenmesinde büyük önemi vardır.